• Turkhane Logo

Kızıltepe JİTEM davası: İnfazlardan daha çok boşanma davası sorgulandı

1990'lı yıllarda gözaltına alınan ya da kaçırılan Kürt sivillerin infaz edilmesiyle ilgili açılan JİTEM davasından biri daha zamanaşımından düştü ve yargılanan tüm sanıklar beraat etti.

12:49 10 Eylül 2019 Salı
Kızıltepe JİTEM davası: İnfazlardan daha çok boşanma davası sorgulandı
1990'lı yıllarda gözaltına alınan ya da kaçırılan Kürt sivillerin infaz edilmesiyle ilgili açılan JİTEM davasından biri daha zamanaşımından düştü ve yargılanan tüm sanıklar beraat etti.

Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi, davayı kapadı. Yargılama onucunda JİTEMnin varlığı da böylece inkar edildi. Duruşmalarda da 1990lı yıllarda işlenen birçok faili meçhul cinayette ismi geçen yapıdan daha çok, aynı tarihlerde öldürülen Nurettin Yalçınkaya’nın yaşayıp, yaşamadığı, hakkıda açılan boşanma davası sorgulandı. Duruşma adeta Yalçınkaya ile ilgili iki yıl süren tartışma damga vurdu. 

Dava, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1992-1996 yılları arasında 22 sivilin asker ve korucular tarafından öldürülmesine ilişkin açılmış  ve kamuoyunda “Kızıltepe JİTEM Davası” olarak biliniyordu. 

Kızıltepe’de 1992 ile 1992 yılları arasında öldürülen Abdulvehap Yiğit, Süleyman Ünal, Mehmet Nuri Yiğit, Tacettin Yiğit, Zübeyir Birlik, Abdulbaki Birlik, Kemal Birlik, Zeki Alabalık, Menduh Demir, Nurettin Yalçınkaya, Necat (Şemsettin) Yalçınkaya, Mehmet Emin Abak, Hıdır Öztürk, Abdulvahap Ateş, Mahmut Abak, Yusuf Tunç, Şeyhmus Kaban, İzzettin Yiğit, Yusuf Çakar, Abdurrahman Öztürk, Mehmet Ali Yiğit ve Abdulbaki Yiğit’in cenazeleri farklı tarihlerde toplu mezarlar ve su kuyularında bulundu.




Bu isimlerden 1995 yılında kardeşi Necat Yalçınkaya ile birlikte askeri kıyafetli kişiler tarafından gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Nurettin Yalçınkaya’nın kemikleri, yapılan ihbarlar sonucu 2008 yılında Kızıltepe’ye bağlı Katarlı (Buqetêr) köyünde açtırılan su kuyusunda bulundu.

Kardeşi Necat Yalçınkaya’nın kemikleri de aynı kuyudan çıkarıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilen kemiklerle ilgili 2013 yılında aileden alınan DNA örneklerinin tutması sonrası cenazeler Yalçınkaya ailesine teslim edilmiş, İstanbul’da defnedilmişti.

Öldürüldüğü tespit edilmesine rağmen savcılığın Yalçınkaya’nın ölüm raporunu dosyaya koymamasından kaynaklı nüfus kayıtlarında yaşıyor olarak göründüğü ortaya çıkmıştı. Savcılık makamı, Nurettin Yalçınkaya’nın eşinin 2011 yılında açmış olduğu boşanma davasını gerekçe göstererek, DNA örnekleri ile yaşamını yitirdiği ortaya konan ve defnedilen Yalçınkaya’nın yaşadığı iddiasını ortaya attı. 

Davanın 14 Eylül 2017 tarihinde görülen 11’inci duruşmasında DNA eşleşmesi öldürüldüğü ispatlanan Nurettin Yalçınkaya hakkında sanık avukatlarının bir boşanma davası açtığı ve 2010 yılında boşandığına dair dosyayı mahkemeye sunduğu ortaya çıktı.

Mağdur avukatlarının tüm taleplerini reddeden mahkeme heyeti tüm celseler boyunca Yalçınkaya’nın yaşayıp, yaşamadığına dair boşanma davası belgeleri ve eşi Zeynep Yalçınkaya’nın ifadesinin alınmasına yönelik müzekkere yazdı.

Davanın görülen 12’nci duruşmasında iddia makamının talebinin de üzerine çıkan mahkeme bu defa Ali Tıp Kurumu (ATK) tarafından DNA eşleşmesi gerçekleştirilen ve İstanbul Beyoğlu Sütlüce Mezarlığı’na defnedilen Yalçınkaya’nın nüfusa kayıtlı olduğu köyde araştırma yapılmak üzere Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanlığı’na müzekkere yazdı. 

Mahkeme, Yalçınkaya’nın SEGBİS ile duruşmaya bağlanması bile istedi.  Yalçınkaya’nın eşi Zeynep Güven’in (Yalçınkaya) beyanlarını talimatlı duruşma aracılığıyla alan mahkeme heyeti mağdur avukatlarına talimatlı duruşma hakkında bilgi vermeden, eş Yalçınkaya’nın beyanlarını duruşmada okudu. 

Zeynep Güven, verdiği beyanda Nurettin Yalçınkaya’nın öldüğünden haberi olmadığını, boşanma davası açtığını ve Nurettin Yalçınkaya’nın hiçbir duruşmaya gelmediğini ifade etti.

28 Mayıs’ta görülen 17’inci duruşmada iddia makamı mütalaasında Yalçınkaya yönünden “Ölümü kesin olmadığından karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesini istedi.

Mağdur avukatları tarafından Yalçınkaya yönünden eğer yaşadığına inanılıyorsa mezarının açılması ve DNA testi yapılması talep edildi. Ancak mahkeme heyeti SEGBİS’e bağlamak isteyecek kadar yaşadığına inandığı Yalçınkaya’yı son duruşmada ölü kabul etti. 

Heyet, Yalçınkaya’nın ölüme dair araştırma yapmadan tüm sanıkları da beraat ettirdi.

Son güncelleme: 12:49 10.09.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı