7 Mayıs sabahının erken saatlerinde polis, suça sürüklenmiş çocuk bulma emriyle evleri bastı, kız çocuklarını yasal temsil hakkı vermeden gözaltına aldı ve psikolojik baskı uyguladı. Suçlamalar ise tamamen olağan faaliyetlere dayanıyor: sosyalleşmek, öğrencilere rehberlik etmek, yiyecek yardımı yapmak. Bu masum eylemler suç unsuru olarak gösteriliyor. Serbest bırakılmalarına rağmen, kız çocukları şimdi ailelerine karşı ifade vermeleri için mahkemeye çağrılıyor. Aileleri ise sadece Hizmet ile olan bağları nedeniyle terör faaliyetlerine katılmakla suçlanıyor.
Uluslararası toplum, Türkiyenin terörle mücadele yasalarını kötüye kullanmasını büyük ölçüde reddetti, ancak bu dava, sivil hakların tehlikeli bir şekilde aşındığını gösteriyor. 2015 ve 2021 yılları arasında, Türkiyede 15.000den fazla çocuk terörle bağlantılı suçlamalarla yargılandı. Bu geniş suçlamalar, artık çocukları bile hedef alacak kadar yaygın hale geldi. Bu davada da suçlamalar, sıradan günlük aktivitelere dayanıyor ve kız çocukları siyasi amaçlı bir cadı avının kurbanları haline gelmiş durumda.
NEWSWEEKTEKİ HABERİN ORİJİNAL HALİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN...
Önemli alıntılar:
- “Masum kızlar, insan haklarının tehlikeli bir şekilde aşındığı bir davada ailelerine karşı ifade vermeye zorlanıyor.”
- “Bu adaletsizlik, özgürlük hakkı, din özgürlüğü ve işkence ve kötü muamele yasağı dahil olmak üzere ciddi insan hakları ihlallerine yol açmıştır.”
- “Türk hükümeti, marjinalleşmiş topluluklar içindeki sosyal etkileşimleri suç haline getiriyor ve aile bağlarını sözde suçların kanıtı olarak sunuyor.”
Uluslararası toplum, bu ihlallere dikkat çekmeli ve Türkiyeyi sorumlu tutmalıdır, aksi takdirde daha tehlikeli bir emsal oluşturulması an meselesidir.