Gerçek Gündemden Seyhan Avşarın haberine göre Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki soruşturma, adı Sinan Ateş cinayetinde sık sık geçen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Milletvekili İzzet Ulvi Yönter ve yine MHP’li vekiller Feti Yıldız ile İsmail Faruk Aksu’nun Şubat 2022 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikleri dilekçeyle başladı. O tarihlerde dokunulmazlığı bulunan Kılıçdaroğlu hakkındaki şikayet, dokunulmazlığı kalkar kalkmaz işleme konuldu.
SUÇLAMALAR NEYDİ?
İddianamede Kılıçdaroğlu’na yönelik çok sayıda suçlama yöneltildi. Kılıçdaroğlu’nun 2014 yılında İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübünde yaptığı söyleşi, 2015 yılında katıldığı televizyon programları ve toplantılardaki demeçleri suçlama konusu yapıldı. Bu durum Kılıçdaroğlu’nun adım adım kayıt altına alındığını gösterdi.
DEMİRTAŞ AÇIKLAMALARI DELİL OLDU
Kılıçdaroğlu’nun 25 Eylül 2019’da Moda Deniz Kulübünde gazetecilerle bir araya geldiği toplantı da iddianamede suçlama konusu oldu.
Toplantıda Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunu eleştiren Kılıçdaroğlunun Gayet güzel, yargının bağımsız olmadığını söylüyorum. Kendisi beyefendi hâkim yerine geçiyor, ‘bunları bırakamayız’ diyor. Sen misin hâkim, kürsüde oturan kişi mi hâkim? Hâkime diyor ki, böyle karar ver, bak bırakmayacaksın diyor. Hâkim de biliyor ki, bırakırsa başına hangi felaketlerin geleceğini biliyor. Hâkimde de vicdan kiraya verildiği için olur diyor; tutuklayalım, beyefendi böyle istedi, uzun süre hapiste tutalım diyorlar” şeklindeki eleştirel ifadeleri de iddianameye koyuldu.
Kılıçdaroğlu’nun 20 Haziran 2019’da Gazete Duvar’a verdiği söyleşide, Demirtaş’ın mahkeme salonunda söylediği, ‘Ben Kürdistan dediğim için yargılanıyorum sayın Binali Yıldırım’ın da benim yanımda olması gerekirdi’ sözlerine ilişkin değerlendirmeleri de iddianamede suçlama konusu yapıldı. Kılıçdaroğlu o söyleşide, “Demirtaş haklı. Kürt kökenli ya da Kürt vatandaşlarımızı Ekrem Beye ilgi göstermesi onların hoşuna gitmiyor. Diyarbakır’a gidip Kürdistan’ sözcüğünü kullanıyorlar ama Selahattin Bey aynı sözcüğü kullandığı için hapse atıyorlar. Bu aklın, mantığın alacağı bir şey mi?“ ifadelerini kullanmıştı.
İddianamede Kılıçdaroğlu’nun, Demirtaş’ın tutukluluğuna dair yaptığı çok sayıda konuşma ve açıklama suçlamaya delil olarak gösterildi.
BARIŞ SÜRECİNDEKİ KONUŞMALAR
Kılıçdaroğlu’nun Mart 2019 tarihinde Habertürk TVde, Eylül 2017’de Fox TV ekranlarında, 2019 yılında İş Dünyası Konfederasyonu toplantısında ve çok sayıda mitingde yaptığı konuşmalar da iddianamede yer aldı. Kılıçdaroğlu’nun barış sürecinde yaptığı konuşmalarda da, “suç ve suçluyu övdüğü” iddia edildi.
SUÇLUYU KAYIRMA
İddianamede en dikkat çeken detay ise MHP milletvekillerinin Kılıçdaroğlu’na yönelttikleri “Suçluyu kayırma” suçlaması. Vekillerin suç duyurusunda Kılıçdaroğlu’nun, “Özel bir dosya hazırladım dediği ve ByLockçu milletvekilleri listelerini bugüne kadar Cumhuriyet Başsavcılıklarına teslim etmediği belirtildi.
Kılıçdaroğlu’nun, “siyasi ayağını açıklayacağım demesine rağmen açıklamadığı belirtilen şikayette Kılıçdaroğlu’nun kamu görevlisinin suçu bildirmemesi nedeniyle suçluyu kayırma ve suç delillerini karartma suçunu işlediği öne sürüldü.
Ayrıca MHP’li vekiller Kılıçdaroğlu’nun iptal edilen İstanbul seçimlerine ilişkin iptal kararı veren YSK üyesi hakimlere yönelik 23 defa “çete ifadesi kullandığını da bu nedenle de cezalandırılması gerektiğini aktardı. MHP’lilerin bir diğer şikayeti ise 25 Temmuz 2017’de Kılıçdaroğlu’nun kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma oldu. Kılıçdaroğlu söz konusu paylaşımında, “15 Temmuz darbe girişiminin nasıl karşısındaysak, menfaatleri için OHALi kullanıp, 20 Temmuz sivil darbesini yapanların da karşısındayız. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, Türkiye parti devletine döndü. Haklıdan değil, güçlüden yana olan bu düzenin sürmesine izin vermeyeceğiz…” ifadelerini kullanmıştı.
İddianamede MHP’li vekillerin suç isnadında bulunduğu çok sayıda eylemin ise Kılıçdaroğlunun TBMM Grubunda yaptığı açıklamalar olduğu ve yasama sorumsuzluğu kapsamında olduğunu belirterek cezai tatbikat yapılamayacağı belirtildi.
İLK DURUŞMA TARİHİ BELLİ OLDU
Ankara 35. Ağır Ceza Mahkemesi davanın ilk duruşmasının 3 Aralık 2024te görülmesini kararlaştırdı.