• Turkhane Logo

Kiev ve Avrupa başkentlerinin temel stratejileri altüst oldu: ABD 'hakem ve garantör'

Dünyanın gözü Rusya-Ukrayna savaşı ve muhtemel barışta. Bununla birlikte savaşta yaşanan her yeni gelişme öngörülemezlikleri de artırıyor. Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Asalıoğlu savaşta son gelişmeleri okurları için kaleme aldı.

11:28 26 May 2025 Monday
Kiev ve Avrupa başkentlerinin temel stratejileri altüst oldu: ABD 'hakem ve garantör'
Dünyanın gözü Rusya-Ukrayna savaşı ve muhtemel barışta. Bununla birlikte savaşta yaşanan her yeni gelişme öngörülemezlikleri de artırıyor. Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Asalıoğlu savaşta son gelişmeleri okurları için kaleme aldı.

Geçen haftaki, “İstanbul’da Rusya-Ukrayna görüşmesi: Belirsizlikler arttı, müzakere süreci uzadı” başlıklı yazımızda, “Rus ve Ukrayna heyetlerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantılar ateşkes umutlarını boşa çıkardı” diyerek, Washington’un Moskova’nın beklentilerini tam okuyamadığına işaretler vermiştik. İşin aslı, Kremlin yönetimi, Washington’un her hareketinden ya da açıklamalarından ne çıkaracağının hesabını yaparken aynı zamanda, topraklarına kattığı yeni  bölgeleri güçlendirmeye ve ekonomisini stabilize etmeye çalışıyor. Ve hatta, gelişen konjonktüre göre belki biraz güncellemeler olsa bile bir bütün olarak Rusyanın planlanan askeri hedeflerinden vazgeçmediğini görüyoruz.
Kremlin Şubat 2022’de başladığı yerde duruyor
Bunu bir kaç örnek ile açayım: Geçtiğimiz Cuma günü, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Tarihi Güney Rus Toprakları: Ulusal Kimlik ve Halkların Kendi Kaderini Tayin Hakkı konferansında yaptığı konuşmada, Ukraynadaki çatışmanın temel nedenlerinin ortadan kaldırılması için çaba göstereceklerini belirterek, Rusça konuşan milyonlarca insanı, anadillerini yasaklayan bir rejimin yönetimine terk edemeyiz ifadelerini kullandı. Ukraynada seçimlerin yapılmasını barış anlaşması için en uygun yol olarak gören Lavrov, Devlet Başkanı Vladimir Putinin pozisyonunu hatırlatarak, Zelenski müzakere sürecine katılabilir ancak meşru olmadığı için hiçbir belgeyi imzalayamaz dedi. Rus Dışişleri Bakanının bu açıklamaları ile Devlet Başkanı Putin’in Şubat 2022’de yaptığı uzun konuşma arasında hiç bir fark yok. Yani Kremlin aynı noktada duruyor. Ayrıca “Rusça konuşan halklar” kavramının önü çok açık. Bu coğrafya Baltıklardan, Moğolistan’a kadar genişliyor. 
Başka bir örnek Rusya Savunma Bakanı Andrey Belousov’un Kara Kuvvetleri Komutanlığında yaptığı değişiklikler. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na General Andrey Mordviçev getirildi. Askeri Operasyon sürecinde Mariupolun alınmasında kritik rol oynayan Mordviçev, 2024te Donetsk bölgesindeki Avdiivkanın ele geçirilmesini yönettiği operasyonla Rusya Kahramanı unvanını kazanmıştı. Merkez Askeri Bölge Komutanlığına ise General Valeriy Solodçuk getirildi. Kursk Bölgesinin Ukrayna saldırılarından korunmasında önemli rol oynayan Solodçuk, daha önce Merkez grubunun yardımcı komutanlığını yapmıştı.
Askeri uzmanlar, bu atamaların Rusyanın Ukraynadaki askeri operasyonlarda yeni bir stratejik aşamaya geçiş sinyali verdiğini belirtiyor. Özellikle cephe deneyimi yüksek komutanların öne çıkarılmasının, Rus ordusunun taktiksel yenilenme çabalarının bir göstergesi olduğu değerlendiriliyor. Mordviçevin atanmasıyla birlikte Rus Kara Kuvvetlerinin operasyonlardaki rolünün daha da artması beklenirken, Saliukovun Güvenlik Konseyine geçişinin ise askeri-politik koordinasyonu güçlendireceği öngörülüyor. 
Rusya hedeflerini genişletmiş olabilir
Askeri çevreler, bu değişikliklerin Rusyanın hem Ukrayna cephesinde hem de genel savunma politikalarında yeni bir döneme işaret ettiğini vurguluyor. Putin, Ukrayna baskınlarından kurtarılan Kursk eyaleti ziyaretinde bölge başkanı Pavel Zolotaryovun, Ukraynanın Sumi kentinin Rusyaya bağlanması önerisine şakayla karışık, “İşte bu yüzden Aleksandr Yevseyeviçi seçtik, o da her şeyin daha büyük olmasını istiyor şeklinde esprili bir cevap verdi. Yani yeni atamalar genelde daha “şahin” görünümlü kişiler. Hatırlanacağı üzere İstanbul görüşmeleri sonrasında AFP haber ajansına konuşan Ukraynalı bir kaynak, Moskovanın Kievden daha fazla topraktan geri çekilmesini istediğini belirtmişti. Reuters haber ajansına açıklamalarda bulunan Ukraynalı bir diplomatik kaynak ise, Rusyanın Dolmabahçede yapılan görüşmelerdeki taleplerinin gerçekçi olmadığını ve daha önce ele alınanların da ötesine geçtiğini söylemişti.
Başka bir husus ise Batıdan gelen yaptırımlara karşı, farklı sektörlerde yerli sanayi üretimlerinin stabil edilmiş olması. Bu konuda Kremlin, Çin, Hindistan ve BRİCS ülkelerinin potansiyellerinin iyi kullanarak ince işçilik çıkartıyor. Putin, Askeri-Teknik İşbirliği Komisyonu toplantısında yaptığı konuşmada, Rus savunma sanayiinin öncelikli görevinin operasyonun ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu belirtirken, aynı zamanda küresel pazardaki konumun güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Rus askeri ürünlerine yönelik sipariş portföyü onlarca milyar dolar seviyesinde ve ihracat hacimlerini aktif şekilde artırmamız gerekiyor ifadelerini kullanan Putin, Rusyanın dünya silah ihracatında ilk beşte yer aldığını hatırlattı.
Trump yönetimi, Rusyanın savunduğu pozisyona kaydı
Rusyanın önde gelen Dış politika uzmanlarından Fyodor Lukyanov, Rusya ve ABD liderleri Vladimir Putin ile Donald Trump arasındaki son görüşme, Ukrayna krizinin çözüm sürecinde yeni bir diplomatik dönemi başlattığını ve taraflar arasında adeta bir tiyatro oyunundaki roller gibi yeniden dağıtıldığını söylüyor. “Bu yeni senaryoda Trump yönetimi, Rusyanın uzun süredir savunduğu pozisyona doğru kayış göstererek, çözüm müzakerelerinin doğrudan Moskova ile Kiev arasında yürütülmesini öngörüyor. ABDnin bu yeni tutumu, süreçte hakem ve garantör rolü üstlenirken, Avrupa Birliğinin devre dışı bırakılması anlamına geliyor.
Avrupa, açıkça yıkıcı bir taraf olarak, çatışmanın tarafıymış gibi davranıp bunu inkar eden bir ülke olarak bu senaryonun dışında bırakılıyor.” diyor.
Lukyanov, “Kiev ve Avrupa başkentlerinin bu gelişmelere gösterdiği gergin tepki, temel stratejilerinin altüst olmasından kaynaklanıyor. Geleneksel olarak savundukları kolektif Ukrayna yaklaşımı, Rusyaya karşı AB, ABD ve Kievin ortak cephe oluşturması, Trump yönetimi tarafından açıkça reddediliyor. Avrupanın süreçteki rolünün giderek müzakereleri zora sokan bir aktöre indirgenmesi riskini beraberinde getiriyor. Moskova açısından bu diplomatik izolasyon, beklentilerini dayatmak için önemli bir fırsat penceresi oluşturuyor.” yorumunda bulunuyor.
Lukyanov, bizim konumuzla alakalı kısımda da şu ifadeleri kullanıyor: “Bu güne kadar yapılanlar henüz müzakerelerin özü hakkında bir şey söylemiyor, çünkü burada Rusya ile diğerlerinin görüşleri hiçbir şekilde örtüşmüyor. Trump aslında şu anda meselenin özüyle ilgilenmiyor; en azından ilerleme görüntüsüne ihtiyacı var. Ve Putin de bu konuda ustalıkla ona destek oluyor. ABD Başkanı Trumpın müzakerelerin içeriğinden çok ilerleme görüntüsüne odaklandığı belirtiliyor. Bu pragmatik yaklaşım, Putinin diplomatik manevralarıyla ustalıkla destekleniyor.”
Tarafların temel beklentileri arasında derin uçurumlar var
Uzmanlar, tarafların temel beklentileri arasındaki derin uçurumların henüz aşılmamış olduğunu vurgularken, Rusyanın güvenlik garantileri ve toprak talepleri ile Ukraynanın egemenlik beklentileri arasında köprünün kurulmamış olduğunu söylüyorlar. Politik analist Georgiy Bovt, Moskovanın mevcut Kiev rejimiyle anlaşma arayışında olmadığını, nihai hedefin Ukraynada dostane bir yönetim oluşturmak olduğunu öne sürüyor. Bovta göre, Rus-Amerikan liderler görüşmesinden sonra Moskova, kendi yolunda kararlılıkla ilerleme ve askeri yöntemlerle pazarlık gücünü artırma stratejisini benimsedi.
Sonuç olarak önümüzdeki dönemde müzakerelerin seyri büyük ölçüde bu yeni rol dağılımına bağlı olacak. Ancak Avrupanın dışlanması nesnel olarak Moskovanın işine yarıyor. Öyle görünüyor ki Kievde, Avrupanın süreçteki rolü, Ukraynanın lehine durumu değiştirecek herhangi bir kaldıraç veya argüman sunmuyor (en azından şimdilik). 19 Mayısta Rusya Devlet Başkanı ile telefon görüşmesi yapan Trump, Rusya ve Ukraynanın bu çatışmada kendi başlarına çözüm bulmaları gerektiğini ifade etti. Yani bir sonraki aşamada müzakerelerin içeriği, ortaya çıkan rol dağılımının sağlamlaştırılıp sağlamlaştırılmayacağına bağlı. Aynı şekilde diplomatik çevreler ise taraflar arasındaki temel anlaşmazlık noktalarının çözümü için hala uzun bir yol olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.

Son güncelleme: 11:28 26.05.2025
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı