• Turkhane Logo

Kandilli Rasathane Müdürü'nden korkutan açıklama

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde görevli Deprem İzleme Müdürü Doğan Kalafat,

16:59 24 Eylül 2019 Salı
Kandilli Rasathane Müdürü'nden korkutan açıklama
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde görevli Deprem İzleme Müdürü Doğan Kalafat,

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve  Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme  Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Kandilli Rasathanesinin Bölgesel Deprem ve Tsunami  İzleme-Değerlendirme Merkezinde Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen  4,6 büyüklüğündeki depreme ilişkin düzenlenen basın toplantısında, depremin sahil  boyunca olan yerleşim yerlerinde vatandaşlar tarafından kuvvetlice hissedildiğini  aktardı. Bu büyüklükteki bir depremin canlılar ve doğa üzerinde çok büyük bir  etkisi yoktur. Yani herhangi bir hasar ve can kaybına neden olması  beklenmemektedir. diyen Kalafat, sığ depremlerin şiddetlice hissedildiğini ve  tahrip güçlerinin biraz daha fazla olduğunu ifade etti,
Dr. Doğan Kalafat, depreme teknik olarak bakıldığında önemli bir  deprem olduğunu, Marmara Denizinde zaman zaman farklı kaynakta depremler olabildiğini söyledi. Kalafat, Bu bölgede her yıl yaklaşık bine yakın deprem oluyor.  Dolayısıyla bu da nadir de olsa yılda birkaç tane olabilecek depremlerden biri  ama bu deprem bizi rehavete sokmamalıdır. Bize bu coğrafyada muhakkak her an  deprem olacakmış gibi hazırlıklı, dayanıklı, dirençli bir toplum olmamızı  öngörüyor. diye konuştu. Marmara Denizinde iki önemli sistem bir şekilde çarpışıyor Basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan  Kalafat, Büyük İstanbul depremi olursa Marmara Denizinin batısında mı beklemek  gerekiyor? şeklindeki soruya, Kuzey Anadolu Fayının Marmara bölgesinin batısına  doğru geldiği zaman iki kola ayrıldığını, birinin İzmit Körfeziden geçerek  Saroza bağlandığını, diğerinin ise İznik Gölünün güneyinden geçip güneye doğru  uzandığını vurguladı. Kalafat, Marmara Denizinde iki önemli sistem bir şekilde çarpışıyor.  Dolayısıyla hangisinin daha güçlü olacağı konusunda bir sonuç vermemiz gerekirse,  burada ağırlıklı olarak Kuzey Anadolu Fayının daha tehlikeli olduğu ve daha  büyük deprem üreteceğidir. ifadelerini kullandı. Dr. Kalafat, Marmarada beklediğimiz depremler 6 ile 7 civarındaki  depremlerdir. Bunlar depremin olacağı parçanın özelliğine bağlı olarak  değişebilir. Biz bu depremin hangi kolda olacağını bilemiyoruz ama iki kolda da  olabilir, hangisinin önce olacağı konusunda bir şey söylememiz söz konusu değil.  İkisi de önemli derecede tahribata ve kısmen de olsa yaralanmalara, can kaybına  neden olabilir. şeklinde konuştu. Bir gazetecinin depremin kırılma noktasına ilişkin soruya da Kalafat,  bugünkü depremin biraz daha sığ bir derinlikte gerçekleştiğini, bunların  kendilerine ana fayla, olası büyük depremlerle ilişkili de bilgi verebildiğini,  aynı zamanda da fayın mekanizmasının, depremin olduğu episantrın lokasyonunun da  önemli bilgiler olduğunu dile getirdi.
  O büyük deprem olacak Bir soru üzerine ufak depremlerin coğrafyamızda hazırlık safhasında  olduğunun bir işareti olduğunu söyleyen Kalafat, Küçük depremler hiçbir zaman  büyük depremin enerjisini almazlar. Büyük deprem üretme potansiyelinin çok yüksek  olduğunu ve hazırlık safhasında olduğunu bize işaret ediyor. Kuzey Anadolu Fayı,  1999 depremleri öncesinde de aynı şekilde aynı özellikleri taşıyordu. Kuzey  Anadolu Fayı büyük deprem üretmeden önce önemli deprem aktivitesine sahipti. Ama  bunlar hiçbir zaman büyük depremin enerjisinin hiçbir şekilde sıfırlamaz. O büyük  deprem olacak. diye konuştu. Olası Marmara depreminin 7 civarında olacağını belirten Kalafat, Ama  bu hiçbir zaman 17 Ağustos depremi büyüklüğünde olmayacak veya Erzincan gibi 1939  depremi gibi 7,9lar gibi olmayacak. dedi.   Kalafat, doğa olaylarının hiçbir zaman yüzde 100 konuşulamayacağını  kaydederek, buna rağmen doğa olaylarını iyi takip edip mevcut bilgilerin iyi  değerlendirilmesinin çok önemli olduğunu ifade etti.Depremin tahrip gücüyle ilgili konuşan Kalafat, şunları söyledi: Depremin büyüklüğü artıkça depremin tahrip gücü de artmaktadır.  İkincisi, maalesef Marmara Denizindeki kaynaklar şehirlerimize çok yakın.  Depremin merkezi ne kadar yakınsa o kadar etki alanı fazla olacaktır. Üçüncüsü,  depremin derinliği. Sığ odaklı depremler ülkemizi çok olumsuz olaylarını yani  Japonya depremleriyle mukayese edemezsiniz. Japonyadaki depremler 600 kilometre  derinliğe kadar iner. Onların yüzeydeki ve tahrip alanları daha azdır. Ama  bizimkiler çok sığ olduğu için tahrip gücü çok fazladır. Diğer olumsuzluk da  zemin koşulları. Zemin koşullarına uygun yapı tasarımları yapılması gerekir.  şeklinde konuştu. Her ailenin bir afet planı olmalı Kalafat, doğal afet öncesi alınan tedbirlere göre depremin ortaya  çıkaracağı risklerin en aza indirilmesinin bağlantılı olduğunu vurgulayarak,  sözlerini şöyle tamamladı: Bölgede irili ufaklı depremler farklı kaynaklardan da olsa  çalışırlar. Bunlar bu bölgenin doğal süreci içerisinde değerlendirilmeli. Ama bu  hiçbir zaman Deprem olmayacak, rahat edelim anlamına gelmiyor. Bu, bize burada  yaşayacaksak bu coğrafyanın tamamında aktif fayların olduğu ve bunların deprem  potansiyellerinin yüksek olduğunu bize ifade ediyor.
Yapmamız gereken deprem anında, öncesi ve sonrası neler yapmamız  gerektiğini bilinçli bir şekilde birey olarak, aile olarak, mahalle olarak toplum  olarak ortaya koyabilmemiz. Mesela aile afet planı dediğimiz deprem öncesi her  ailenin bir afet planı olmalı. Çünkü elektrikler belli bir yükten sonra  kesilecektir. Bu büyük depremden sonra artçı depremler de olacaktır. Aile olarak  tahliye planlarımız olmalı ve depremde eğer çok katlı binalarda yaşıyorsak  aşağıya inme şansınız olmayacak. Üst katlar çok sallanacak. Bu üst katlarda  herhangi yapısal olmayan tehlikeli unsurları sabitlememiz ve onların vereceği  zararları en aza indirmemiz gerekmektedir.

Son güncelleme: 16:59 24.09.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı