BBC Türkçe, depremlerin ikinci yılında Kahramanmaraş ve en çok yıkımın yaşandığı Hatayla ilgili geniş bir dosya haber yayınladı.
İki kentte de depremin izleri hâlâ canlı.
Her yerde inşaat var.
Vatandaşlar İki yıldan beri biz tozun içerisinde yaşıyoruz diyor.
Herkes sabırsızlıkla yeni evlerine taşınmayı bekliyor.
Küçük de olsa kendi evimize girecek olmak, günü yakınlaştığı için bile bir mutluluk veriyor diyorlar.
Bazı orta ve az hasarlı yapı sahipleri ise binalarının rezerv alan kapsamında yıkılmasından şikayetçi, yıkıma itiraz dosyaları mahkemede.
Kayıpların acısı ise hâlâ taze.
Hayattan, tozdan, inşaatlardan bahsederken söz hep onlara geliyor: Artık olmayan torunlar, komşular, evlatlar.
Hedeflerimiz yok, bizimki günü kurtarmak
Depremde 12 bin 713 kişinin can verdiği Kahramanmaraşta enkaz kaldırma çalışmaları büyük ölçüde tamamlanmış gibi görünüyor.
Yine de şehrin bazı bölgelerinde hala yıkımına başlanmayan ağır hasarlı binalar var.
Şehrin en işlek bölgelerinden Haydar Aliyev Bulvarında konteynerlerde hizmet veren çeşitli işyerleri görüyoruz.
Asıl mesleği ozalitçilik olan Aysel Üzüm, işyerinin içindeki malzemelerle birlikte enkaz altında kaldığını anlatıyor.
Şimdi abisiyle birlikte yöresel yemekler yapan bir konteyner restoran işletiyor.
O eski yaşantımız, o eski imkanlar yok şu an. İki yıldan beri biz tozun içerisinde yaşıyoruz. Elde var sıfır gibi düşünüyorum ben hayatı şu an. Çok öyle hedeflerimiz yok, bizimki günü kurtarmak diyor.
Yeni kurduğu hayatta bir yandan da komşularının eksikliğine alışmaya çalışıyor.
Bizim burada çoğu komşumuz yaşamıyor artık, çoğu yok, enkaz altında kaldı.
Kahramanmaraşın merkezi bölgelerinden Onikişubatta yer alan Ebrar Sitesi, depremin simge yapılarından biriydi.
Bir mahalleyi andıran site, 22 bloktan oluşuyordu.
En az 1.400 kişinin hayatını kaybettiği bu alanda, şimdi yeni konutlar yükseliyor.
6 Şubatta neredeyse tamamı yerle bir olan sitede yakınlarını kaybedenlerin adalet arayışlarıysa sürüyor.
Kendi evimize girecek olmak mutluluk veriyor
Depremden en çok etkilenen bölgelerden Hayrullah Mahallesinde şimdi iki binden fazla konut ve işyeri inşa ediliyor.
Yapıların tamamı neredeyse bitmiş durumda.
Depremde evi ağır hasar alan Abdulkadir Çolak, şantiye alanını izliyor. Çok yakında yeni evine geçeceği için mutlu olduğunu söylüyor:
Gecikmeli olarak başladı, ama hızla bitiyor. Sekiz katı dört kata düşürüyorsun, bu durumda biraz küçülmesini ben çok yadırgamıyorum.
Küçük de olsa kendi evimize girecek olmak, günü yakınlaştığı için bile bir mutluluk veriyor. Bir mağduriyet olduğunu düşünmüyorum.
Örnek yapı İMO binası yıkıldı
Çevresindeki yapıların aksine depremi hasar almadan atlatan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) da bu bölgede yer alıyordu.
Depreme dayanıklı yapıların nasıl olması gerektiğiyle ilgili örnek olarak gösterilen İMO binası, rezerv yapı alanında kaldığı için iki ay önce yıkıldı.
Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Uygar Güneşli, Yıkılmaması için ben ve benden önceki oda başkanım da çok fazla uğraş verdi. Depremde örnek teşkil etti. Fakat rezerv alanı projesine uymadığı için bu şekilde bir süreç gerçekleşti. Sonrasında bize de güzel bir teklifte bulunuldu, mağdur edilmedik diyor.
Küçük çocuklarımız tozdan dışarı çıkamıyor
İkinci durağımız, depremlerde en ağır yıkımın yaşandığı Hatay. Burada 6 Şubatın izleri Kahramanmaraşa göre daha belirgin.
Antakya merkezde ışıkları yanmayan çok sayıda bina görüyoruz. Yıkım, enkaz kaldırma ve yeni inşaatların neden olduğu bir toz bulutu var.
Antakyadaki tarihi Uzun Çarşı, eski günlerindeki kadar olmasa da kalabalık.
Kent merkezindeki toz bulutu çarşının içine kadar giriyor.
Konteyner kentte kalan Hatice Öz, toz nedeniyle sağlığının bozulduğunu söylüyor.
Küçük çocuklarımız tozdan dışarı çıkamıyor. İnşallah sağlığımıza kavuşacağız. İstediğimiz, temennimiz tekrar Antakyamız geri gelsin. Tekrar evlerimiz verilsin. Allahtan başka bir şey istemiyoruz.
Öz bir yandan da depremde kaybettiklerinin acısını yaşıyor:
Torunumu kaybettim, yeğenimi kaybettim. Torunuma çok üzülüyorum, acımız çok büyük.
Rezerv alana neden itiraz ediliyor?
Hatayda şimdiye dek yeniden inşa edilen 40 binden fazla konut, sahiplerine teslim edildi.
Ancak yeni konutların planlandığı rezerv alanlarla ilgili itirazlar var.
Yeni yerleşimlerin kurulduğu rezerv alanları belirleme yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına ait.
Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Ocak 2024te rezerv alan içinde kalan hasarsız ve az hasarlı yapılara dokunulmayacağını söylemişti.
Ancak şu anki uygulamaya göre proje alanında kalan hasarsız ve az hasarlı evler de yıkılabiliyor. Bunların yerine yenileri yapılıyor.
Hatay Defnedeki Turunçlu Mahallesinde yaşayan Edibe Alevin evi rezerv alan içinde yer alıyor.
Evini boşaltması için 20 gün süre verilmiş.
İki katlı müstakil evine bakarken yıllar öncesine gidiyor ve bu evin inşaat sürecinde çektiği zorlukları hatırlıyor:
Özel kurumlar da geldi, devlet görevlileri de geldi. Allah razı olsun. Karot aldılar, yıkılacak durumda değil dediler.
Orta hasar belgesini aldık. Güçlendirmeye karar verdik, bir sürü para koyduk. Durun dediler burada rezerv alan var. Ellemesinler, biz kendi başımızın çaresine bakalım. Nasıl kurduysak, ne yaptıysak gene yaparız, Allah yardım eder.
Rezerv alanda inşa edilen konutlarla ilgili bazı soru işaretleri var.
Hak sahipleri, yeni konutların metrekaresi, yeri ve ödeme planıyla ilgili somut bilgilere ulaşmak istiyor.
Hiçbir şey istemiyorum, yalnız evim kalsın
78 yaşındaki Cemil Çakırın tek katlı müstakil evi rezerv yapı alanında. Ev, Bakanlık tarafından verilen askı koduna göre hasarsız.
Geçimini uzun yıllar terlik satarak sağlamış, sekiz yıl önce bu işi bırakmış. Şimdi huzur içinde yaşamak istiyor.
Yürütmeyi durdurma talebiyle açtığı davanın belgesini, evinin duvarına asmış.
Ben tek başıma yaşıyorum, çocuklarımın hepsi evlendi. Hiçbir şey istemiyorum. Yalnız evim kalsın. Ben otururum yerimde. Öyle diyor.
Antakyada yaşayan avukat Ecevit Alkan, çok sayıda hak sahibinin yıkım ve tahliye emirlerine karşı dava açtığını belirtiyor:
Şu anda altı idare mahkemesi var. Hepsi istikrarlı bir şekilde yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Az ve orta hasarlı binalara güçlendirme için izin verdiler, ruhsat verdiler. İnsanlar ruhsat almak ve binaları güçlendirmek için para ödediler.
Şimdi bu yapılar rezerv alanda kaldı. Peki o zaman bana neden ruhsat verildi? İnsanlar neden borç altına sokuldu?