• Turkhane Logo

İşkenceyi belgeleyen Ercivan Özcan: “Korkmayın, hakkınızı arayın”

OHAL döneminde uğradığı işkenceyi belgeleyen ve işkencecileri mahkum ettirip memuriyetten attıran Ercivan Özcan, mücadele sürecini anlattı. Özcan, “korkmayın hakkınızı arayın” diyor.

15:03 29 Kasım 2019 Cuma
İşkenceyi belgeleyen Ercivan Özcan: “Korkmayın, hakkınızı arayın”
OHAL döneminde uğradığı işkenceyi belgeleyen ve işkencecileri mahkum ettirip memuriyetten attıran Ercivan Özcan, mücadele sürecini anlattı. Özcan, “korkmayın hakkınızı arayın” diyor.



BOLD MEDYAdan CEVHERİ GÜVENin hbaerine göre; Ercivan Özcan, Manisa T Tipi Cezaevinde gardiyanların işkencesine maruz kaldı. İşkenceye uğradığı sırada zatürre tedavisi gören ve ağır hasta olan Özcan’ın işkence nedeniyle kolunda çok parçalı kırık meydana geldi ve ameliyat olmak zorunda kaldı.

Özcan, OHAL dönemi olmasına rağmen mücadelesini sürdürdü ve işkenceci iki gardiyanı mahkum ettirdi. Özcan, kendisinden çok daha büyük sıkıntılar yaşayan insanların bulunduğunu ama korkudan seslerini çıkarmadıklarını belirtiyor ve herkesi hukuk çerçevesinde mücadele edip haklarını aramaya çağırıyor.


Dün işkencenin belgelenmesiyle ilgili haberimizin ardından bugün Özcan’ın kendi ağzından mücadele sürecini sunuyoruz:

“Manisa’nın Turgutlu ilçesinde oturan bir esnaftım ben. 3 Ağustos 2016’da yurt dışı yasağı, mallarıma tedbir çıktı. 25 Ağustos’ta da gözaltı kararı çıktı. Gittim teslim oldum. Çok zordu o zamanlar nezaret şartları, 1 Eylül 2016’da tutuklandım. 18 ay tutuklu kaldım Manisa T Tipi Cezaevinde. 29 Ocak 2018’te tahliye edildim ilk mahkemede.


Ercivan Özcan’ın kolu boydan boya ameliyat edilerek, çoklu kırıklar tedavi edildi.

18 Ocak 2017’de çok hastalandım. Zatürre olmuşum. Cezaevi çok pis bir yerdi. Revire götürdüler, doktor çok hastalandığımı gördü ve değişik ilaçlarla ağır bir tedavi başladı. Tabi cezaevinde ne kadar olacaksa, 10 kişilik koğuşta 33 kişi kalıyorduk.

Manisa Cezaevi de dağın başında çok soğuk bir yer. Ertesi gün 19 Ocak’ta sayım vardı. Üç tane arkadaşımız 5-10 saniye geç kaldılar sayım için vaziyet almaya. Gelen gardiyanlar baktılar tabi eksik var. ‘Dışarıda bekleyin biz geleceğiz’ diyerek gittiler. Bizi cezalandırdılar yani. Tahmini 20 dakika sonra geldiler ama hava o kadar soğuk ki dışarıda. Ve ben ayakta duracak halim yok o kadar hastayım. Hapishanede ‘malta’ dediğimiz 6 adıma 8 adımlık bir üstü açık avlu, oradayız 30 kişi soğukta. Sayım orada oluyor.

Tabi bu sefer daha kalabalık geldi gardiyanlar. O gün 30 kişiydik koğuşta. Ben de sonuncuydum. ’30 son’ dedim ve ‘Eğer hakkım varsa öbür tarafta alacağım inşallah’ diye ekledim. Bütün dediğim kelime bu. Hastayım, 57 yaşındayım ve soğukta 20 dakika dışarıda ayakta bekletilmişim.

Benim bu cümle ağzımdan çıkar çıkmaz gardiyanlar üstüme üşüştüler ve iki elimi bükerek beni yere yatırdılar. Zaten saldırmaya hazır gelmişler. ‘Ne hakkı lan’ diye kolumu büküp, bam bam koluma vurmaya başladılar ve kolum kırıldı. Daha doğrusu omuz altından dirseğe kadar paramparça oldu kemiğim. Kolum zaten arızalıydı, bunu söylememe rağmen vurdular.

Sonra kolumun o halini görünce beni yetkili müdür yardımcısına götürdüler. O da ‘götürün koğuşa cezasını çeksin’ dedi. Yani beni doktora götürmeyerek de ayrıca cezalandırıyorlar. Tahminim 2,5 saat sürdü ve kendimi kaybetmişim arkadaşların ifadesine göre.

Koğuşta iki de doktor vardı ve eczacılar vardı. Onlar sürekli butona basıp, durumumun kötü olduğunu söylüyorlar ama gardiyanın biri gelip ‘Efelenmek nasılmış, yarın kurum doktoruna çıksın’ diyerek gidiyor.
Öğlene yakın durumumun çok kötü olduğunu görüyorlar, koğuştaki hekimlerin de uyarısıyla beni Manisa Devlet Hastanesi’ne acil olarak kaldırdılar ama kolum o anda simsiyah, mor değil, tamamen kan toplanmış ve siyah ve şişti.

8 gün beni hastanede ameliyat edemediler, zatürre nedeniyle ciğerlerim kötü durumda hayati tehlike var diye. Kolum paramparça bir ip gibi deri tutuyor, çürüme noktasına geldi kolum, ha bire kan alıyorlar kolumdan. Sekiz gün acı içinde mahkum koğuşunda kaldım. Sonra ameliyat oldum. Üç gün sonra da taburcu edip cezaevine gönderdiler.

İLK MÜCADELE CEZAEVİ YÖNETİMİYLE

Bu arada ben cezaevi yönetimine dilekçe yazıyorum. Bana işkence yapan gardiyanları hala gönderiyorsunuz koğuşuma, suç işliyorsunuz. Beni tahrik edip suça teşvik ediyorsunuz. Ben suç işlersem bundan siz sorumlusunuz diye.

O zamana kadar avukat tutmamıştım. Avukatın faydası da yoktu OHAL’de. Zaten koğuşta 10 tane avukat var. Dilekçelerime 5-6 ay cevap verilmeyince müdür görüşü istedim. Müdür yüzüme dahi bakmadan, alaylı ifadeyle ‘Ne oldu yine Ercivan Özcan’ dedi. Bana işkence yapanların hala görevde olduklarını ve hala koğuşumuza sayıma geldiklerini belirttim ve dilekçelerime cevap vermediklerini söyledim. Müdür ‘buraya bin tane dilekçe geliyor kaybolmuştur’ dedi. Resmen alaylı ifadele. Yazmaya devam edeceğimi söyledim, o da ‘yazmaya devam et’ dedi.

O zaman bu işin böyle olmayacağını büyük hukuki mücadele başlatmam gerektiğini anladım ve iyi, mücadeleci bir avukat buldum.

Bana, kolumun kırıldığı olaydan dolayı üstüne bir de sosyal etkinliklerden men cezası verdiler. Zaten bize sosyal etkinlik yaptırtmıyorlar. Kullanmadıkları haktan ceza verdiler. Sırf ceza verdik diye kayda geçirmek için. Buna da dava açtım ve bu cezayı kaldırttım.

Avukatım baktı işkence görmemle ilgili dosyaya, dosyayı kapatma noktasına getirmişler. Sonra olayın kanıtlarını sunduk, raporlar, şahitler ve dosyayı canlandırdık. 13 Mayıs 2019’da da iki gardiyan 5’er yıl ceza aldı ve memuriyetten men cezası aldılar. Normalde 15’e yakın gardiyan vardı o an. Bana saldıran 3 kişiydi ama birini tam olarak seçemediğim için hakka girerim diye onu söylemedim. Ama ikisini net olarak teşhis ettim.

Elimde 2 tane Adli Tıp raporu var. Dördüncü derecede ağır darp, duyu noksanlığı, ağrı ve devamlı güç kaybı var sol elimde. 18 ay sonra tekrar kontrol edildi Adli Tıp’ta ve kolumun durumunun giderek kötüye gittiği tespit edildi. Mahkeme istemişti bunu. Hafif değil ağır derece darp edildiğime ilişkin rapor aldım.

Beni darp eden gardiyan Diyarbakırlıydı. Halbuki kendileri bu işlerden mağdur olmuş kişiler, onların bizi anlaması gerekirken, ‘ne hakkı lan’ diye diye vurdu.

KARIMA ÖLÜRSEM HAKKIMI ARAYIN DEDİM

Aileme ilk başta ‘düştüm’ demiştim, hastane sürecindeyken. Sonra avukattan öğrenmişler. Eşime, ‘Ben ölürsem de hakkımı bunlarda bırakmayın, davamın peşine düşün, hesabını sorun’ dedim. Benimki hak arama mücadelesi. Türkiye’nin şartları gardiyanlara ceza da verilmeyebilirdi ama ben hakkımın peşine düştüm önemli olan bu. Benden daha kötü şeyler yaşayanlar, daha kötü durumda olanlar var cezaevinde ya da tahliye olmuş. Korkudan haklarının peşine düşmüyorlar. Hukuk içinde haklarını arasınlar, yaşadıklarını anlatsınlar.

EN FAZLA DİĞER KOLUMU KIRARLAR

Ben çiğ yemedim ki karnım ağırsın. Varsa çiğ yiyen devletimiz bulsun. Devletimiz güçlü, büyük. MİT’i var, gitsin bulsun, yargılasın. Ben suç işlediysem bulsun beni assın. Ama suçumuz yok. Ben hakkımı ararken tutukluydum, o gardiyanlar oradaydı en fazla diğer kolumu da kırarlardı. Korkunun ecele faydası yok. Canımı alacaklarsa da alsınlar ne yapayım hakkımın peşine düşmeyeyim mi?


KAYNAK: BOLD MEDYA

Son güncelleme: 15:03 29.11.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı