• Turkhane Logo

‘İran ile ticarete Erdoğan ve Babacan’ın talimatıyla başladım’

Zarrab savcılıkla anlaşma yaptıktan sonra her şeyi bir bir itiraf ediyor...

21:33 30 Kasım 2017 Perşembe
‘İran ile ticarete Erdoğan ve Babacan’ın talimatıyla başladım’
Zarrab savcılıkla anlaşma yaptıktan sonra her şeyi bir bir itiraf ediyor...

ABD’nin İran’a uyguladığı ambargonun delinmesiyle ilgili davanın üçüncü gününde itirafçı tanık Reza Zarrab, suça konu eylemleri dönemin Başbakanı Erdoğan ve Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın talimatıyla yaptığını söyledi.

Zarrab, ‘ Demek istediğim, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hazine Bakanı bu ticareti yapmaya karar vermişti” dedi.

Süleyman Aslan’ın kendisine, “El eli yıkar, elde yüzü yıkar” dediğini söyleyen Zarrab, yargıcın bu cümlenin ne demek olduğu sorusuna “Bu, Süleyman Aslan’ın yardımına karşılık rüşvet istediği anlamına geliyor” cevabını verdi.

İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) ve Naftiran şirketi yetkilileriyle ve Bijan Alipour, Recai adlı İranlı şahıslarla toplantılar yaptığını söyleyen Zarrab  görüşmeye Hindistan’dan işadamları da katıldığını ve bu ülkede Hindistan’da toplanan paraların Türkiye’ye nasıl aktarılacağının konuşulduğunu belitti.

Zarrab, Hindistan’dan Türkiye’ye yapılacak para transferleriyle ilgili de bir şema çizdi.

Cumhuriyet’in aktarımına göre duruşmada şu gelişmeler yaşandı:

Zarrab “Tıpkı Zafer Çağlayan gibi bu da para istiyor diyorum”, ‘Bu’ diyerek, Süleyman Aslan’ı kastediyor.

Zarrab, Aslan’ın “içim rahat değil” demesini “para istiyor” şeklinde yorumladığını ve bankadan çıkıp “sağ kolu” Abdullah Happani’yi aradığını ifade etti.

Zarrab, “Aslan’a sürekli uyarı geliyordu. Amerika’dan, ABD’nin İran’la ilgili işlemlerden duyduğu kaygılarla ilgili uyarılardı.” dedi.

Zarrab, ‘Aslan, para istiyordu.” dedi. Aslan’a rüşvet verebilmek için Zafer Çağlayan’dan onay alması gerektiğini iddia etti.

Süleyman Aslan’ın çok büyük bir risk aldığını, içinin rahat olmadığını söylediğini iddia eden Sarraf, “Aslan bir şekilde geleceğini garanti altına almak istiyordu” dedi.

Zarrab, Arap Türk Bankası’ndan bu sistem için onay aldıktan sonra, Süleyman Aslan’a gidip bankanın sistemi kabul ettiğini aktardığını söyledi.

Zarrab, parayı dolar olarak göndermeleri durumunda paranın ABD bankacılık sistemlerinden geçmek zorunda kalacağını anlatıyor. Avro kullandıkları zaman da Avrupa bankacılık sistemine takılacaktı. Ama TL olduğu için Türkiye’de kalıyordu ve dikkat çekmiyordu.

Zarrab, “Para Türk lirası cinsinden olduğu için EFT olarak gönderiliyordu. Böylece Halkbank, “Bizi ilgilendirmez, istediğiniz kişiye parayı göndeririz” diyebiliyordu. Çünkü uluslararası bankacılık düzenlemeleri konusunda bir kaygıları yoktu” ifadelerini kullandı.

Zarrab, “Para Hindistan’dan Halkbank’taki hesaba geçince, Halkbank bunu Türk lirasına çeviriyor. Çünkü Arap Türk Bankası’na Türk lirası cinsinden yatırılıyor ve uluslararası bir muhabir banka üzerinden gönderilmiyor. Bu yüzden uluslararası filtreler takılmazdı, dikkat çekmezdi” dedi. .

Zarrab, paranın geldiği ülkeler arasında İtalya ve Hindistan’ı saydı ve “Karmaşık” dedi.

Savcı’nın ‘Peki neden farklı bankaya transfer yapılıyor?’ sorusuna Sarraf, “Araya başka bir banka sokarak, paranın kaynağını gizlemek için” yanıtını verdi.

“Para bu bankaya gidecek, oradan sana gelecek, senden de bana gelecek.”

Zarrab şu ifadeyi tekrarlıyor: Hindistan’dan paralar Halkbank’a; Halkbank’tan da Arap Türk Bankası’na gönderiliyor. Buradan da Sarraf’ın hesabına aktarılıyor, altına çevriliyor ve ticarette kullanılıyor.

Zarrab, Eker ile Hindistan’dan Türkiye’ye para aktarma meselesini konuştuklarını söylüyor.

Paranın Halkbank’tan Arab Türk Bankası’na (A&T Bank) aktarılmasına karar veriyorlar.

Ekim 2012’de Zarrab ile Arab Türk yetkilisi Özgür Eker arasında geçen bir telefon görüşmesinden söz ediliyor.

Swiss Otel’de düzenlenen toplantıya katılan kişilere ait kartvizitler gösteriliyor. İsimler arasında Kadri Kaleli geçiyor. Ayrıca Aslan ve Atilla da katılmış.

Zarrab, Bijan Alipour’dan gelen bu talebin, Süleyman Aslan tarafından reddedildiği bunun mümkün olmadığını söyledi.

Zarrab: Aslan, İran adına uluslararası ödemelerde aracılık yapamayacaklarını, ancak mevcut sistem üzerinden ödemeleri yapmaya devam edebileceklerini söyledi. “Mevcut sistem” dediği bendim.

Toplantıda konuşulan diğer bir konu da, Halkbank’ın, İran’ın uluslararası ödemeleri doğrudan yapması için düzenlemeleri esnetmesi.

Zarrab, Süleyman Aslan’ın bu anlaşmayı kabul ettiğini ancak bir koşulu olduğunu belirtiyor. Buna göre, “Halkbank’ta Hint şirket adına açılan hesap medya tarafından öğrenilirse, anlaşma çöpe gidecekti.”

Zarrab bu ikinci bankadan parayı, altın karşılığında alacağını, sonra bunları nakde çevirip uluslararası ödemeleri yapacağını söyledi.

Peki para Hindistan’dan Halkbank’a nasıl getirilecekti? Hindistanlı şirket, Halkbank’ta hesap açacaktı. Hindistan’da ham petrolü alan şirket, parayı doğrudan Halkbank’taki hesaba yatıracaktı. Paralar başka bir Türk bankasına geçirilecekti. Zarrab da parayı bu bankadan alacaktı.

Zarrab yine şema çiziyor. “İlk olarak NIOC’a ait paranın Hindistan’dan, Halkbank’taki NIOC hesabına getirilmesi gerekiyordu.” Ardından İran’ın talebi geldi. “NIOC, Halkbank’ın uluslararası ödemelere doğrudan aracılık etmesini istiyordu.”

Sanık Hakan Atilla’nın ismi bu noktada tekrar geçmeye başlıyor. Zarrab, Hindistan’a yapılan ham petrol satışlarından biriken paranın nasıl aktarılacağını görüştüklerini söylüyor. “İranlılar baskı yaptı ve Halkbank’tan uluslararası ödemeleri yapmalarına olanak verilmesini istedi” diyor.

Söz edilen tapede, Onur Kaya ve Zarrab, Zafer Çağlayan’dan söz ediyor. Zarrab, “İran heyetiyle Zafer Çağlayan’ın katılacağı bir toplantı ayarlayacaktık.” dedi. Çağlayan ve NIOC, Petrol Bakanlığı ve Sermayeh Bankası yetkililerinin katıldığı toplantılar düzenlediklerini söyledi.

Zarrab: Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında birçok toplantı yapıldı. Bu toplantılara ben de katıldım.

Son güncelleme: 21:33 30.11.2017
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı