• Turkhane Logo

“İnsan onuru” açıklaması yapan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e açık mektup

İki yıldır tutuklu olan KHK’lı Şeref Aytekin, insan onurunun korunmasıyla ilgili sürekli açıklamalar yapan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e mektup yazdı.

16:52 11 Aralık 2021 Cumartesi
“İnsan onuru” açıklaması yapan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e açık mektup
İki yıldır tutuklu olan KHK’lı Şeref Aytekin, insan onurunun korunmasıyla ilgili sürekli açıklamalar yapan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e mektup yazdı.




Mektubunda, hasta ve yaşlı mahpusların kelepçeli hastaneye götürülmesine çözüm bulunmasını isteyen Aytekin, “Bastonla bile zor yürüyen insan nereye kaçacak?” diye sordu.


Bold Medyadan Sevinç Özarslanın haberine göre Cezaevindeki hastaların en önemli sorunlarından biri hastaneye cezaevi aracında kelepçeli götürülmek. Mahpuslar tarafından “tabut” diye adlandırılan, kapısı kilitli bir arabada kelepçelenmek, havasız bir ortamda saatlerce yolculuk yapmak hastaların fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz etkiliyor. Sırf bu yüzden birçok mahpus hastaneye gitmek istemiyor.

2,5 yıldır cezaevinde olan KHK’lı emniyet müdür Şeref Aytekin, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül mektup yazarak bu uygulamanın eziyet olduğunu ve kaldırılması gerektiğini söyledi.

12 KEZ HASTANEYE GÖTÜRÜLDÜ

21 aydır kayınpederiyle aynı koğuşta kalan ve kayınpederine bakan Aytekin, sık sık hastaneye götürülen 82 yaşındaki Yusuf Bekmezci’nin cezaevi aracında kelepçeli tedaviye götürülmesinin insani olmadığını ve bu uygulamanın değişmesini gerektiğini ifade etti.

Yaşlılığı ve düşkünlüğünün yanında, uyku apnesi, prostat, ileri derecede işitme kaybı, algı ve muhakemesinde ciddi sıkıntılar ve Alzheimer belirtileri gösteren Yusuf Bekmezci, hapse girdiğinden beri 12 kez hastaneye, 3 kez de mahkemeye götürüldü. Hepsinde eline kelepçe takıldı. Üzerine demir kapı kilitlendi. Küçük bir penceresi olan dar bir alanda, emniyet kemeri dahi bulunmayan bir araçta yolculuk yapmak zorunda kaldı.

“KAPIYI KİLİTLEDİLER, KELEPÇEYİ DE AÇMADILAR”

Bir hastane ziyaretini damadına anlatan Bekmezci, “Tek kişilik nezareti olan bir araca koydular, kapıyı kilitlediler, kelepçeyi de açmadılar. Ham kapıyı kilitliyorsun, hem de kelepçe var, kapıyı kilitledin, ne gerek var kelepçeye, bu insana sıkıntı vermektir.” dedi.

Ameliyat olduğu dönemde bastonla bile zor yürüyen kayınpederine yapılan bu muameleye tepki gösteren Aytekin, “Bu halde nereye kaçacak bu insan! Daha makul davranılamaz mıydı?” diye sorudu. Şeref Aytekin mektubunda, Abdülhamit Gül’den yaşlı ve hasta tutuklular kelepçe ve araç konusunda bir çözüm bulunmasını istedi.

Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında Mayıs 2019’da tutuklanan Şeref Aytekin, 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. O günden beri İzmir 2 Nolu F Tipi Cezaevinde kalan Aytekin, kayınpederi Yusuf Bekmezci 23 Ocak 2020’de tutuklanınca, aynı kampüs içindeki 1 Nolu F Tipi’ne kendi isteğiyle sevk edildi. Aytekin, yaklaşık iki yıldır Yusuf Bekmezci‘nin tedavisi için sürekli dilekçe yazıyor.

/


Sayın Bakanım,

Kayınbabam Yusuf Bekmezci, fetö soruşturması kapsamında 23.01.2020 tarihinde tutuklanmış, yaklaşık 22 aydır İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunmaktadır. 09.04.2021 tarihinde yapılan 10’uncu duruşmasında 17 yıl, 4 ay hapis cezası almıştır.

Kayınbabamın ileri yaşı, Alzheimer, prostat, ileri derecede işitme kaybı, kalça kırığından yeni ameliyat olması vb. rahatsızlıkları nedeniyle bakıma muhtaç olduğundan nakil talebinde bulunmuş, 14.02.2020 tarihinde, tutuklu bulunduğum İzmir 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan buraya naklim yapılmıştır. O tarihten beri de yaklaşık 21 aydır beraber kalmaktayız.

Yusuf Bekmezci 82 yaşındadır. Yaşlılığı ve düşkünlüğünün yanında, Alzheimer, uyku apnesi, prostat, ileri derecede işitme kaybı, algı ve muhakemesinde ciddi sıkıntılar vb. rahatsızlıkları vardır. Yeni duyup gördüklerinin neredeyse tamamını unutmaktadır, hatırlamamaktadır. Eskilerin de birçoğunu unutmuş durumdadır. Niçin yargılandığını, nerede olduğu gibi benzeri birçok şeyin tam farkında değildir. Bu durumunun anlaşılması için sadece birkaç SEGBİS dökümünün okunması yeterli olacaktır. Çoğu zaman arafta yaşıyor gibidir. Bakıma muhtaç, demans hastası ve tek başına kalabilecek durumda değildir.

/

Bu konularla ilgili, mahkemesine 25.01.2021 tarihinde 9 sayfa, 15.09.2021 tarihinde 8 sayfa, 25.10.2021 tarihinde 14 sayfa, ekleriyle birlikte 60 sayfa, toplam 77 sayfa dilekçe yazdım.

Bugüne kadar çeşitli rahatsızlıkları ve heyet raporu için 12. kez hastaneye, 3 kez de duruşmaları için adliyeye götürülmüştür. Dönüşlerinde kelepçe konusunu genelde soruyordum. Araç içerisi de dahil hep takılı olduğunu, çıkarılmadığını söylemiştir. Alzheimer rahatsızlığından dolayı birçok şeyi unutsa da bu yaşta kelepçe takılması gibi belleğinde yer eden konuları pek unutmuyor.

21 ay kadar önceydi, 25.02.2020 tarihinde hastaneye götürülmüştü. Dönüşünde, “Tek kişilik nezareti olan bir araca koydular, kapıyı kilitlediler, kelepçeyi de açmadılar. Ham kapıyı kilitliyorsun, hem de kelepçe var, kapıyı kilitledin, ne gerek var kelepçeye, bu insana sıkıntı vermektir…” demişti. Bir de o tarihlerde ameliyatı yeniydi, bastonla bile çok zor yürüyordu. Bu halde nereye kaçacak bu insan! Daha makul davranılamaz mıydı?

Hastane, adliye vb. yerlere sevklerde kullanılan benim bildiğim/bindiğim 4 çeşit araç var. İlki, uzun yıllardır kullanılan, iki kabinde 6’şar kişiden 12 kişinin taşındığı, üst kısmında sadece küçük bir penceresi olan, dört tarafı kapalı, hiçbir yerin görülmediği, 6 kişinin zor sığdığı 2,5 m2 civarında küçük bir kabin.

3’er kişilik arka arkaya 2 plastik oturak, oturaklar arası çok dar, dört tarafı kapalı olması vb. nedenlerle çoğu kişinin başı dönüyor, midesi bulanıyor, bazıları kusup aracı kirletmemek için görevlilerden poşet istiyor, çoğunda emniyet kemeri yok, eller kelepçeli, herhangi bir kaza anında, hatta ani bir frende bile ciddi yaralanmaların olabileceği, can güvenliği olmayan, kimsenin binmek istemediği, mahkumların “Tabut” olarak adlandırdığı minibüs.

Diğer 3. araç ise emniyetli olmasının yanında, kişilerin can güvenlikleri de dikkate alınarak dizayn edildiğini görmek mümkün.



Kayınbabamın anlattıklarından hareketle, hastane ve adliyeye sevklerinin çoğunlukla ilk bahsettiğim, uzun yıllardır kullanılan minibüslerle yapıldığı anlaşılmaktadır. Yaklaşık 50 gün kadar önce 30 Eylül’de hastaneye götürülmüştüm. Muayene sırası beklerken yanımdaki jandarma görevlilerine, kayınbabamın yaşından, rahatsızlıklarından, kelepçe takılmasından bahsettim. Bir kaza anında ciddi sıkıntılar olabilir, bari araç içerisinde takmasanız dedim. Kayınbabamı hatırladılar. Özetle söylenenler, “Kelepçe takmak zorundayız, kaza olabilir, emniyet kemeri vs. cezaevinin konusu, hastanede zincir kelepçe takıyoruz, tekerlekli sandalye ile muayeneye götürüyoruz, yardımcı olmaya çalışıyoruz vb.” dediler.

Bu durumda olan birisinin hiçbir can güvenliği olmayan araç içerisinde bile kelepçeleri çıkarılmamaktadır. Bir kaza anında, hatta ani bir frende olabilecekleri düşünmek istemiyorum. Bahsettim, küçücük bir kabine sıkıştırılmış 6 kişi, hiçbir yer görülmüyor, çoğunda emniyet kemeri yok, eller kelepçeli vs. Bu, normal yaştaki mahkumlar için bile çok tehlikeli ve riskli.

Sayın Bakanım, mevcut durumu kısaca özetlemeye çalıştım. Öncelikle kayınbabam gibi yaşlı ve hasta tutuklu ve hükümlüler için bahsi geçen kelepçe ve araç konusuna bir çözüm bulunmasını istiyorum. Takdirlerinize arz ederim. 22.11.2021

Şeref Aytekin
Hükümlü

İzmir 1 Nolu E Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Kırıklar-Buca/İzmir
 

Son güncelleme: 16:52 11.12.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı