Erdoğan’ın yeni göç dalgasıyla ilgili ifade ettiği en önemli ayrıntı ise “Türkiye’nin bunu kaldıramayacağı” yönünde.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya da bugünkü yazısında İdlib’deki operasyonlardan kaçan ve Türkiye’ye doğru gelmekte olan göç dalgasını kaleme aldı.
Sarıkaya “Maarat El Numan’dan gelen görüntüleri dün izledim, kentte yaşam neredeyse tükenmiş. Bu alanda yaşayanlar yüzlerce kilometre uzayan araç kuyruğu içinde kuzeye yöneliyor. Daha önemlisi, Maarat El Numan bölgesinde de Han Şeyhun’da olduğu gibi Türkiye’nin bir gözlem noktası bulunuyor; burası da Şam güçlerinin hakimiyeti altında kalacak gibi görünüyor” diyor.
Sarıkaya, bu sorunun çözümü için dün bir Türk heyetinin Moskova’ya gittiğini hatırlatıyor ve
“Heyetin gidişi ile birlikte Ankara’da yeni bir senaryo dillendirilmeye, İdlib’in güneyinden gelenlerin Barış Pınarı bölgesine taşınacağına ilişkin iddialar dile getirilmeye başlandı” ifadelerini kullanıyor.
Ancak Sarıkaya bu iddialara “Şu aşamada böyle bir plan yok” yanıtını veriyor.
Sarıkaya, bu iddiasını da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a dayandırıyor. Oktay’ın “Gelmekte olan Suriyelilerin sınırdan girişine izin verilmeyecek; sınırın diğer tarafında ikametleri sağlanacak” dediğini aktaran Sarıkaya, şunları söylüyor:
“Moskova’ya dün giden heyetin Rusya ile bu konuyu da ele alacağın belirtti. Batılı ülkelerin yeni durumu görmesi ve herkesin elini taşın altına koyması gerektiğinin de altını çizdi. Barış Pınarı bölgesinde konut yapımı ve sığınmacıların ülkelerine dönüşü için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun diplomasi faaliyetini yürüttüğünü de anımsatıp ekledi: ‘Türkiye üzerine düşeni yapıyor; görüşülenler projenin iyi olduğunu belirtiyor ama somut işbirliğine soyunan yok…’”
Yeni dalganın hem Türkiye hem de batıda yaratacağı etkinin öncekilerden çok farklı olacağını belirten Sarıkaya, şöyle devam ediyor:
“Çünkü 2012’de gelenler Suriye topraklarında yabasını, tırmığını, çapasını, malasını, küreğini bırakıp kaçmıştı. Bugün gelenler ise içinde uzun namlular da olmak üzere silahını bırakıp geliyor. Neredeyse yüzde 97-98’i bir çatışmayla muhatap olmuş, saldırı ile bizzat karşılaşmış veya kendisi saldıran tarafta yer almış. Dolayısıyla İdlib bölgesinde neredeyse dört yıldır devam eden çatışmalar bu bölgede yaşayan hemen herkesi silahla muhatap olmaya mecbur bıraktı. Eşi ve çocukları ile bir motosikletin üzerinde seyahat eden kişi, eğer sırtında kalaşnikofu, belinde de tabancası yoksa kendisini güvende görmedi.”
