Eski Türk-Amerikan İşadamları Derneği Başkanı ve L’Actone Holding’in sahibi Ali Osman Akat’ın, Kolombiya’dan İstanbul’a kargo ile gönderilen 111 kiloluk paketlerdeki kokain nedeniyle tutuklandı.
AKPli Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski Başbakan Binali Yıldırım ile fotoğrafları olan Ali Osman Akat’ın fotoğraf albümündeki bir döneme damga vuran dövüş sanatları ustası, Hollywood yıldızı Steven Seagal ile fotoğraflarını Birgün yazarı Timur Soykan mercek altına aldı.
Soykan Akat, Steven Segali dolandırmış başlıklı yazısında Steven Seagalin 28 Haziran 2019’da Türk Amerikan İşadamları Derneği ve Amerikan Ticaret Odası Türkiye’nin (TABA-AmCham) davetlisi olarak İstanbul’a geldiğini belirterek şunları yazdı:
Havalimanında basın ordusu objektiflerini doğrultmuşken yanında TABA-AmCham’ın Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ali Bayramoğlu ile TABA-AmCham Genel Başkanı Ali Osman Akat vardı.
Medyanın ilgisini reklama çeviren Ali Osman Akat, ünlü aktörle şirketi L’Actone markası önünde de fotoğraflar çektirmişti.
Eski AKP Rize milletvekili ve eski MÜSİAD Genel Başkanı Ali Bayramoğlu İstanbul Havalimanı’nda yaptığı açıklamada Seagal’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da görüşmesinin planlandığı söyledi.
Rusya Başkanı Putin’in yakın dostu olan Seagal, Rus vatandaşı olmuş ve Rus yardım kuruluşlarının elçiliğini de yapıyordu. TABA-AmCham’ın sponsorluğunu yaptığı ve yönetmen Ömer Sarıkaya’nın çekeceği ‘Aylan Bebek’ filminde küçük bir rolünün olması planlanmıştı.
Ancak öyle olmadı.
2 Eylül 2015’te Yunanistan’a geçmek istedikleri botun batması sonucu cansız bedeni Bodrum’da sahile vuran Aylan Kurdi ve ailesinin yaşadıklarını anlatan filmi çeken Ömer Sarıkaya şu iddialarda bulundu:
“Ali Osman Akat ile 2018 yılında tanıştım. TABA-AmCham, Aylan Bebek filmime sponsor olacaktı. Suudi Arabistan’ın kültür sanat başdanışmanı olan George Edde’yi tanıyorum. Onun bağlantısı sayesinde Steven Seagal ile temasa geçtik. Filmde küçük bir rol almasının etkili olacağını düşünmüştük. Seagal ile görüşüldü. Ali Osman Akat, 30 bin dolar verecekti. İstanbul’da havalimanında paranın olduğu zarfın teslim edileceği söylenmişti. Ancak Ali Osman Akat parayı vermedi. Seagal çok kızdı, öfkeden deliye döndü.”
Ömer Sarıkaya’nın anlatımlarına göre; adı geçen kişiler için düşük bir miktar olan bu para inatlaşmaya dönüşmüştü.
Steven Seagal, İstanbul’dan 30 Haziran 2019 günü Bodrum’a gitmişti. Daha sonra Sedat Peker’in ifşalarıyla çöküldüğü ortaya çıkan Paramount Otel’in davetlisiydi. Onu havalimanında karşılayanlar arasında Paramount Otel’e çöktüğü iddia edilen Cihan Ekşioğlu da vardı. Tabii ki Ali Osman Akat da yanlarındaydı.
O dönemde çıkan haberlerde Seagal’in ayrıca Aylan Bebek filmin çekimleri için Bodrum’a geldiği, onu havalimanında karşılayanlar arasında yönetmen Ömer Sarıkaya’nın da olduğu anlatılıyordu. Haberlerde Seagal’in basın mensuplarının uzaklaştırılmasından sonra VIP salonundan çıktığı, Paramount Otel’de görüntü alınmasını da istemediği yazılmıştı. Paramount Otel’in daveti için Seagal’in ne kadar para aldığı bilinmiyor.
Ancak Ömer Sarıkaya, TABA-AmCham’ın vaat ettiği parayı vermemesi nedeniyle gerginliğin o günlerde sürdüğünü öne sürüyor:
“Havalimanında Seagal’i karşılayanlar arasında ben de vardım. Para verilmediği için çok sinirliydi, hatta basın mensuplarına da kötü davrandı, konuşmadı. Ben paranın ödenmesi için uğraşıyordum.
TABA-AmCham’dan Ali Bayramoğlu ile konuştum. Bana haberinin olmadığını söyledi, ‘Beni bu işe katmayın’ dedi. Sonra Ali Osman Akat aradı. Ali Bayramoğlu’na söylediğim için kızmıştı, beni tehdit etti. ‘Dernekte kimsenin eli cebine gitmiyor, ben neden vereyim’ dedi. Steven Seagal’in sahnelerini bir günde çekmek için hazırlık yapmıştık. Ama para verilmeyince çekim yapılmadı. Seagal çok kızgındı. Bu parayı yardım kuruluşuna vereceğini söylüyordu. Bodrum’dan ayrıldı, Rusya’ya gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi planlanmıştı. Erdoğan’a hayran olduğunu söylüyordu. Ama bu nedenle Cumhurbaşkanı’yla görüşme de olmadı.”
‘AMAN ERDOĞAN DUYMASIN’
Ömer Sarıkaya bu olayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kulağına gitmemesi için gizlendiğini ve kendisinin de o dönem bu nedenle konuşmadığını öne sürüyor.