• Turkhane Logo

HRW: Erdoğan yönetimi, Türkiye'nin insan hakları sicilini onlarca yıl geriye götürdü

İnsan Hakları İzleme Örgütü, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu yaklaşık 100 ülkedeki insan hakları durumlarını incelediği 32'nci yıllık raporunu yayımladı.

19:19 13 Ocak 2022 Perşembe
HRW: Erdoğan yönetimi, Türkiye'nin insan hakları sicilini onlarca yıl geriye götürdü
İnsan Hakları İzleme Örgütü, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu yaklaşık 100 ülkedeki insan hakları durumlarını incelediği 32'nci yıllık raporunu yayımladı.


İnsan Hakları İzleme Örgütü, (HRW) yayınladığı son raporunda Türkiyeye ifade özgürlüğü, kadın hakları, işkence ve adam kaçırma, mülteciler ve muhalefete baskı gibi başlıklar altında ağır eleştiriler yöneltti.

Ankaranın geçtiğimiz yıl İstanbul Sözleşmesinden çekildiği hatırlatılan raporda, Hizmet Hareketi ile ile bağlantılı olduğu iddia edilen insanların dünyanın farklı noktalarından kaçırılmaya devam ettiği belirtildi.


Türkiyenin uluslararası hukuku ihlal ettiği belirtilen raporda, Recep Tayyip Erdoğanın otoriter ve oldukça merkezileşmiş cumhurbaşkanlığı yönetimi, hükümeti eleştirenleri ve siyasi muhalifleri hedef alarak, yargının bağımsızlığını derinden baltalayarak ve demokratik kurumların içini boşaltarak Türkiyenin insan hakları sicilini onlarca yıl geriye götürdü. ifadelerine yer verildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütünün 32.’sini yayınladığı 752 sayfalık Dünya Raporu 2022de yaklaşık 100 ülkedeki insan hakları uygulamaları değerlendirildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz yıl Türkiyeyi uluslararası insan hakları hukukunun sunduğu çerçevenin dışına çıkaran bir rota izledi” dedi.

Türkiye’de medya, insan hakları savunucuları, LGBT topluluğu, Kürt siyasal aktivistler ve hükümetçe muhalif olarak algılanan diğer kişiler açısından kısıtlayıcı bir ortamın hüküm sürdüğü belirtilen raporda, Mecliste yer alan, muhalif Halkların Demokratik Partisinin (HDP) önde gelen eski siyasetçileri beş yıldan beri tutuklu olarak cezaevinde bulunuyorlar, partinin tamamı hakkında ise Anayasa Mahkemesinde açılmış bir kapatma davası var. Mahkemeler üzerinde tesis edilmiş siyasi kontrol, Türkiyede hukukun üstünlüğü ilkesinin uğradığı derin erozyonunun merkezinde yer alıyor. Kolluk güçlerinin faili olduğu hak ihlali ve zorla kaybetme vakalarında, hala bir cezasızlık kültürü hüküm sürüyor. denildi.

58 GAZETECİ HAPİSTE

Türkiyedeki haber kuruluşlarının çoğunun hükümetle yakın bağlantıları olan şirketere ait olduğu belirtilen raporda, Türkiyedeki bağımsız medya, esas olarak çevrimiçi platformlar üzerinden faaliyet gösteriyor, ancak üst düzey hükümet isimlerini, Cumhurbaşkanı Erdoğanı veya aile üyelerini eleştiren haberler nedeniyle kovuşturmaya tabi tutuluyor. denildi.

Türkiyede 58 gazetecinin gazetecilik çalışmaları veya medyayla ilişkileri nedeniyle hapiste olduğu veya terör suçlarından hüküm giydiği kaydedildi.

Ankaranın, Akdenizdeki orman yangınları sonrası sosyal medya aracılığıyla dezenformasyonu iki ila beş arasında hapis cezasıyla cezalandırılabilecek suç haline getirerek sosyal medya üzerindeki kısıtlamaları daha da sıkılaştırma planlarının sinyalini verdiği dile getirildi.

Raporda, Her yıl binlerce kişi, genellikle karalama, cumhurbaşkanına hakaret veya terör propagandası yapmakla suçlanan sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanıyor ve yargılanıyor. denildi.

Ayrıca Boğaziçi Üniversitesindeki rektör protestoları hatırlatılarak, öğrenci, işçi, LGBT üyeleri, insan hakları aktivistlerinin protesto girişimlerinin Covid-19 bahanesiyle yasaklandığı ifade edildi.

İŞKENCE VE ADAM KAÇIRMA

Savcıların son beş yılda polis nezaretinde ve hapishanede artan işkence ve kötü muamele iddialarını soruşturmada ilerleme kaydettiğini gösteren çok az kanıt olduğu belirtilen raporda, Bu tür iddiaların çok azı güvenlik güçlerinin yargılanmasıyla sonuçlanıyor ve yaygın bir cezasızlık kültürü varlığını sürdürüyor. ifadesi kullanıldı.

Kaçırma ve zorla kaybetmelerin rapor edildiği ve olayların gerektiği gibi soruşturulmadığı belirtilen raporda, 2016daki darbe girişimi sonrası Hizmet Hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerin kaçırılmalarına örnekler verildi:

Eski bir memur olan Hüseyin Galip Küçüközyiğit, 29 Aralık 2020de Ankarada kayboldu. Yetkililer, 14 Temmuz 2020de ailesine onun tutuklu yargılandığını bildirdi. Yedi aydır nerede olduğu hakkında hiçbir bilgi yoktu. Eski bir memur olan Yusuf Bilge Tunçtan Ağustos 2019dan sonra haber alınamadı

Türkiyenin iade taleplerine uyan bazı ülkelerin yasal prosedürleri ve yargı denetimini atlayarak adam kaçırma, zorla kaybetme ve yasa dışı kişi transferinde gizli anlaşma yaptığı ifade edilen raporda, Orhan İnandı ve Selahaddin Gülen örnekleri verildi: 2021de Kırgızistandaki okulların müdürü Orhan İnandı 31 Mayısta kaçırıldı ve Kırgızistandan Türkiyeye iade edildi; 31 Mayısta Kenyada kayıtlı bir sığınmacı olan Türk uyruklu Selahaddin Gülen, Türkiyeye teslim edildi

HDPYE KARŞI KAMPANYA YOĞUNLAŞTI

Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyelerinin şiddet içermeyen meşru siyasi faaliyetleri, konuşmaları ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle terör suçlarından hüküm giydiği belirtilen raporda, Ankara, HDPnin meşru siyasi faaliyetlerini suç saymak için devam eden kampanyasını yoğunlaştırdı. denildi.

HDPnin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağın da bulunduğu onlarca kişinin yargılamasına devam edildiği hatırlatılan raporda, Anayasa Mahkemesinde geçtiğimiz haziran ayında HDPnin kapatılmasıyla ilgili açılan davanın devam ettiği kaydedildi.

Raporda, HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle mahkum edilmesi ve sonrasında hak ihlali kararı verilerek vekillik görevine geri döndüğü de hatırlatıldı.

Türkiyenin Suriyenin kuzeydoğusundaki askeri operasyonlarına dikkat çekilen raporda, Türkiye, toprak işgal etmeye devam ediyor. Suriye vatandaşlarını, ömür boyu hapis cezasına yol açabilecek terör suçlamalarıyla yargılanmak üzere yasadışı bir şekilde Türkiyeye nakletti. ifadelerine yer verildi.

OSMAN KAVALA DAVASI

Osman Kavala davasına da değinilen raporda, Türkiyenin aralık ayında insan hakları savunucusu Osman Kavalayı serbest bırakmayı reddetmesi üzerine, Avrupa Konseyi hükümetin Kavala’nın serbest bırakılmasını gerektiren bağlayıcı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını ısrarla hiçe saymasına karşı yaptırım sürecini başlattı. Avrupa Konseyi tarihinde böyle bir yaptırım süreciyle karşı karşıya kalan ikinci ülke Türkiye oldu. denildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, Osman Kavala’nın keyfi ve hukuka aykırı tutukluluk haline son vererek onu serbest bırakmaktansa, Avrupa Konseyi tarafından yaptırıma tabi tutulmayı tercih etmek ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine itaatsizliğin açık bir göstergesidir,” şeklinde konuştu.
 

Son güncelleme: 19:19 13.01.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı