• Turkhane Logo

Hatıralarla Merhum Prof. Dr. Sabri Çolak - 2

Geçtiğimiz günlerde cezaevinde hayatını kaybeden Prof. Dr. Sabri Çolak'ı en iyi tanıyan arkadaşlarından Prof. Dr. Yunus Serin merhumu ilk tanıştıkları günden bu yana anekdotlarla anlatmaya devam ediyor. İkinci bölüm...

15:45 18 Eylül 2018 Salı
Hatıralarla Merhum Prof. Dr. Sabri Çolak - 2
Geçtiğimiz günlerde cezaevinde hayatını kaybeden Prof. Dr. Sabri Çolak'ı en iyi tanıyan arkadaşlarından Prof. Dr. Yunus Serin merhumu ilk tanıştıkları günden bu yana anekdotlarla anlatmaya devam ediyor. İkinci bölüm...

Prof. Dr. Yunus Serin Hatıralarla Merhum Prof. Dr. Sabri Çolak - 2
Hocaefendi’yle Fotoğraf Çektirmesi,

Hocaefendi’yi ziyaret etmek üzere Amerika’ya gitmiştik. Hocaefendi’ye “Hocam bir fotoğraf çektirebilir miyiz” dedi.  Hocaefendi de “niye olmasın Sabri bey, üzerime pardesümü giyineyim” dedi ve birlikte fotoğraf çekindik. Sabri Hocanın Irmak TV’de gösterdiği fotoğraf o resimdi.
Hocaefendi’ye Saygısı ve Hocaefendi’nin Ona El sallaması,
Hocaefendi aşığı ve Hizmet delisi birisiydi. Hocaefendi’nin yüzüne baktı mı hemen ağlamaya başlardı. Hocaefendi’nin yanından ayrılırken; Hocaefendi, “Sizleri dış kapıya kadar yolcu edeceğim” dedi. Hocam bizi seviyor musun dediğimizde; çok seviyorum dedi. O zaman biz sizin o merdivenleri inip çıkmanıza razı değiliz, buradan vedalaşalım dedik. Hocaefendi; “O zaman siz dışarı çıkın, ben size pencereden el sallayayım” dedi. ABD’deki kampta pencereden el sallama fotoğrafı; Sabri Hocayı ve arkadaşlarını uğurlama anındaydı. Hocaefendi’nin yanında bulunan biri, O kişi niye size dönüp de el sallamıyor dedi. Hocaefendi benim yüzümü görürse, dayanamaz ağlar, onun için Bana dönüp bakamıyor demişti. 
Üniversitede Başörtüsü Yasağına Karşı Çıkması,
İnandığı konularda hiç taviz vermez ve ahiret endeksli yaşardı. Üniversitelerde bir dönem başörtüsü yasaklanmıştı. O dönemde Mühendislik Fakültesine girince bir kız öğrenciyi ağlarken görüyor. Balam niçin ağlıyorsun diyor. Kız öğrenci; Hoca Beni, sınıftan attı. Suçun neymiş deyince, başım örtülü diye sınıftan attı diyor. Başörtüsüne olan bu yanlış uygulamadan dolayı bağırarak, “kız öğrenciyi sınıftan atan Hocanın….. diye küfrediyor. İki gün sonra Dekan, bütün öğretim üyelerini topluyor; “Arkadaşlar bu memlekette kanun var nizam var, kimse bunlara aykırı hareket edemez diyor.” 
Sabri Hoca; masaya bir yumruk vuruyor ve Hasankaleli olan o dekana; “Ağabey, haberin var mı bir de Allah’ın kanunu var, Biz o kanunlarla hesaba çekileceğiz” diyor. Dekan, bir müddet susuyor ve toplantıyı bitmiştir arkadaşlar diyor.
Devletin ve Tüyü Bitmemiş Yetimin Parasına El Sürmez ve Başkalarına Da yedirmezdi
Devletini, milletini, bayrağını çok sever, devletin bir kuruşuna tenezzül etmez ve kimseye de yedirmezdi. Erzurumlu, devletten ihaleler alarak zengin olan biri (SYK); “Sabri Hocaya telefon ediyor ve Narman yöresinden topladığım 30 kadar değişik madenler var, bunların analizini yapabilir misin” diyor. Sabri Hoca da; o bölgeyi iyi biliyorum, çok fazla maden var. Ben analizini yaparım, sen de bir fabrika açarsın, Bölgeye de çok büyük hizmet olur diyor. SYK, örnekleri yarın getireceğim diyor. Sabri Hoca da telefonu kapatmadan, o kişiye bir analiz için şu kadar kimyasal madde masrafı var, onu da döner sermayeye yatırdıktan sonra gel diyor. SYK, Sabri Bey’e, “Senin Rektörünün adı neydi, söyle bana, ona telefon edeyim, sana emir versin de sen ücretsiz yap diyor.  Sabri Hoca da o kişiye iyi bir küfür ediyor. 
Ertesi gün o kişi Mühendislik Fakültesine geliyor, Samih Bey’e sarılıp Sabri Hocam kusura bakma diyor. Sabri Hoca da, Sabri Hoca benim, bana gel diyor. SYK’a, “oğlum ben fakirim ama senin gibi devletten aldığı ihalelerle tüyü bitmemiş yetimin parasını yiyen biri değilim.  Ben bu analizler için para almam ama devletin 5 kuruşunu ne yerim ne de senin gibi p.ştlara yediririm” diyor. 
Hasankale’de Yurt Açılması
Abiler, 1983 yılı Aralık ayında 4 kişiyi Hasankale’de yurt açmak üzere görevlendirdiler. Hasankale’de kışın köylerden gelemeyen veya Hasankale’de ev tutup soğukta yaşayan veya kahve köşelerinde oturup, film seyredip ders çalışmayan öğrenciler için bir yurt açın demişlerdi. Hasankale’de bir otelin yanında “Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi” vardı. Hasankale’de çıkan sıcak şifalı sularla, orada insanlar yıkanacaklar ve şifa bulacaklardı. Orayı bir kişi kiralamış ama içkili lokantaya çevirmiş. İnsanlara şifa verecek yer insanları zehirleyen bir yer olmuş. Hasankale Kaymakamlığı, kiralama şartnamesine uygun hareket etmediği için, orayı boşaltmış.   Biz de orayı kiraladık. Hafta içi en az 3 akşam ve hafta sonu da sabah 7.30’dan gece 12’ye kadar Hasankale ve köylerine gidip öğrenci topladık, kışın yurda sıva yapıp kalorifer tesisatı döşenerek yurt açıldı. Dördümüz Hasankaleye gittik. Sabri Çolak’ı 200 m’den gören kollarını açıyor, Sabri Hocayı candan, bizi de göstermelik kucaklıyor ve “Sabri Hocam, buyur bir çayımızı iç” diyerek dükkanına çağırıyorlardı, Sabri Hocaya sarılışları o kadar içtendi ki, bir insan bu kadar mı çok sevilirmiş o zaman gördüm.Daha sonra, o kişilerden yurt inşaatı için para istemeye başlayınca, uzaktan Sabri Hocayı görenler, hemen dükkanının kapısını kapayıp içeri kaçıyorlardı.Sabri Hoca, “Bu heriflere ne oldu, eskiden 200 m öteden kollarını açıp dükkanlarına davet ediyorlardı. Şimdi beni gören kaçıyor” demişti.Yurtta kalan öğrencilerin velileri ile bir toplantı yapmıştık. Sabri Hoca “Çocuklarınızdan ve Bizden memnun musunuz” dediğinde; Veliler, “asıl siz bizden ve çocuklarımızdan memnun musunuz” demişlerdi. Bir köy imamı, “Benim oğlum namaz kılmıyordu. Bu yurtta kaldıktan sonra namazı bırak gece ben yatarken teheccüd kılıyor ve beni sabah namazına da o kaldırıyor“ demişti. O yurt, ortaokul ve lisede okuyan öğrencileri aldı. Liseyi bitirtti, üniversiteyi kazandırdı. Üniversitede okurken de ilgilenildi ve başta öğretmen olmak üzere değişik dallarda çok dindar kişilerin yetişmesine vesile olmuştu.
Bu Hızla Gidersek 10 Yıla Kalmaz Rusya’ya Bayrağımızı Dikeriz Demesi
1984 yılı Mart ayında “İbrahim Hakkı Erkek Öğrenci Yurdu” açıldı, öğrenciler yerleştirildi, yurda Türk Bayrağını da astık. Dedi ki “Ağabey bu hızla gidersek 10 yıla varmaz Rusya’ya da bayrağımızı asarız”. Dedi ve dediği gibi de oldu. Rusya 1991’de yıkıldıktan sonra ilk önce Nahcivan olmak üzere Orta Asya’da okullarımız açıldı ve Türk Bayrağı oralarda da dalgalanmaya başladı.
Üniversite Öğretim Üyeliğini, Fabrikaya Ortak Olmaya Tercih Etmesi
Sabri Hoca teknik bir adamdı ve ilmini uygulamaya koyan birisiydi. Çok fabrika sahiplerinin problemlerini hallederdi. Bazı fabrikatörler; “Üniversiteyi bırak, bana gel, seni fabrikama ortak yapayım” demişlerdi. Üniversitede öğrenci ve akademisyen yetiştirmenin ve araştırma yapmanın milletimiz için daha faydalı olacağına inandığından, Hocaefendi’nin fikri de bu minvalde olduğu için, bir maaşa talim yaptı ve paranın peşine koşturmadı. 
Öğretim Üyeliğini Bakanlığa Tercih Etmesi
Sabri Çolak, çok sevilen biri olduğundan değişik partilerden çok fazla teklifler geldi. Ama hepsine hayır dedi. En son gelen teklif de AKP’dendi. AKP’li Hasan Kalyoncu, Erdoğan’ın yakınlarından biri ve Sabri Hocanın da sınıf arkadaşı. Erdoğan’a diyor ki; Büyük Reis, Erzurum AKP İl Başkanlığı için yaptığımız tekliflerin tamamına hayır dediniz. Teşkilat başsız. Benim sınıf arkadaşım olan Erzurumlu, çok dindar, çok zeki ve Prof. olan bir arkadaşım var, Ona ne dersiniz.Erdoğan; “Olur, Erzurum teşkilatını kursun, ilk seçimde de liste başından milletvekili olacağını kendisine söyleyin” diyor. Hasan Kalyoncu; Sabri Hocaya telefon ediyor, “Oğlum Sabri gözün aydın. Erdoğan’la görüştüm, seni Erzurum Parti Teşkilatını kurmakla görevlendirdi ve ilk seçimde de liste başından Milletvekilisin” diyor.Sabri Çolak: Olmaz diyor.Hasan Kalyoncu; “Niye olmaz diyorsun”. Sabri Hoca; “Bizim başımızdaki Zat siyasete sıcak bakmıyor” diyor.Hasan Kalyoncu; “Sen Milletvekili olduğunda, aileni bırak sülaleni kurtarırsın” diyor.Sabri Çolak; “Oğlum Hasan Biz dünyayı kurtarmanın peşinde değiliz. Biz ahireti kurtarmaya çalışıyoruz” diyor.Hasan Kalyoncu; “Oğlum Sabri, Sen liste başından milletvekili oldun mu, sen Profesörsün, Erdoğan Seni Bakan yapar. Türkiye’de bakan olmak çok şerefli bir şeydir” diyor.Sabri Çolak; “Ben bir bilim adamıyım, siyaseti beceremem. Üniversitede kalarak memlekete, milletvekilliğinden hatta bakanlıktan daha fazla hizmet edeceğime inanıyorum. Teşekkür ederim der”. Havuz Medyası bunu farklı şekilde ifade etse de Üniversite hocalığını bakanlığa tercih ederim der ve siyasete girmeyi reddeder.
Mühendislik Fakültesi Dekanlığına Tekrar Atanması,
Sabri Çolak bir dönem 4 yıl süreyle Mühendislik Fakültesinin dekanlığını yaptı. Dekanlığa yeniden bir 4 yıl daha atanmada; Rektör, Prof. Dr. Erol Oral’a, YÖK başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, Sabri Çolak’ı yeniden teklif etme diye telefon ediyor. Rektör Bey, “Ben Mühendislik Fakültesinde 11 yıl Dekanlık yaptım. Sabri Çolak 4 yılda benim 11 yılda yaptığımı üçe katladı diyor. Evet dindar biri ama inancıyla işini birbirine karıştırmaz” diyor. YÖK başkanı o, F…’cü, ben onu tekrar Dekan olarak atamam, onun ismini geri çek, yerine istediğini yaz, atayayım” diyor.    
Dizinin birinci bölümü: Hatıralarla Merhum Prof. Dr. Sabri Çolak - 1

YARIN: Nahçıvandaki okul programı, haksızlığa dayanamayan örnek tavrı, Merhum Alaattin Öksüzün dua listesi, yurtdışı günleri

Son güncelleme: 15:45 18.09.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı