• Turkhane Logo

Hatıralarla Merhum Prof. Dr. Sabri Çolak - 1

Geçtiğimiz günlerde cezaevinde hayatını kaybeden Prof. Dr. Sabri Çolak'ı en iyi tanıyan arkadaşlarından Prof. Dr. Yunus Serin merhumu ilk tanıştıkları günden bu yana anekdotlarla anlattı...

17:40 17 Eylül 2018 Pazartesi
Hatıralarla Merhum Prof. Dr. Sabri Çolak - 1
Geçtiğimiz günlerde cezaevinde hayatını kaybeden Prof. Dr. Sabri Çolak'ı en iyi tanıyan arkadaşlarından Prof. Dr. Yunus Serin merhumu ilk tanıştıkları günden bu yana anekdotlarla anlattı...

Prof. Dr. Yunus Serin Hatıralarla Merhum Prof. Dr. Sabri Çolak - 1

1. Sabri Hocayla İlk Karşılaşmam,

Sabri Çolak’ı ilk defa Hizmete girmeden önce, sarılık hastalığına yakalandığı bir dönemde tanıdım. Üniversitede herkes Onun çok temiz biri olduğunu ve kısa zamanda da öleceğini söylüyorlardı. Tanışmadığım birini ziyarete gittim, vücudu kehribar sarısı gibi sararmıştı, yeni bir ilaç deniyorlardı ve ben ölsem bile bu yeni ilaçla insanlar kurtulacaksa, o ilacı bende deneyin demiş. O dönemde Ona içim ısınmıştı.
2. Sabri Hocanın Kendini tanıtması,
Sabri Hoca çok mütevazı biriydi. Kendini tanıtırken akademik ünvanını ve görevlerini söylemez. Sadece “geçimini bileğinin gücü ile kazanan Hasankaleli duvarcı Ehmet ustanın oğluyum” derdi. 
3. Sabri Hocanın Babasının Annesinin Üzerine Yeni Bir Hanım Alması,
Babası, Sabri Hocanın annesinin üzerine bir hanım daha alıyor.  Annesi bu evlilikten rahatsız olduğu bir dönemde, annesinin bir yakınına, Alvarlı Efe Hazretlerinin Kardeşi Vehbi Efe der ki; “Bu evliliğe karşı çıkmasın, her iki Hanım da aynı yıl 2 erkek çocuğu doğuracak. Biri Doğu’da diğeri de Batı’da Allah’ın (cc) dinine Hizmet edecek.” O Zatın dediği gibi Sabri Hoca Hizmette Doğu’da ve aynı yıl doğan üvey kardeşi de Avrupa’da Risale-i Nur Hizmetinde koşturmuşlardır.
4. Sabri Hocanın Demircide Çalışması,
Sabri Hocanın ağabeyleri Hasankale’de demirci ustasıydılar. Bileği çok kuvvetli olan Sabri Hocayı, ilkokulu bitirince, yanlarına çırak olarak alırlar ve tahsiline bir yıl ara verir. İlkokuldaki Hocaları devreye girer; bu çocuk üstün zekaya sahip, vatan için, millet için mutlaka okuması gerekir diyerek ağabeylerini ikna ederler ve Pasinler Ortaokulu’na kaydolur. Mezun olunca girdiği bir imtihanla, o yıllarda yatılı ve başarılı olan Erzurum Lisesini kazanır.
5. Erzurum Lisesinin En Başarılı Öğrencisi Olması,
Erzurum’un yetiştirdiği, Erzurum Belediye Başkanlığı da yapmış olan Erzurum Ziraat Fakültesinde görev yapan Prof. Dr Ersan GEMALMAZ’a biri “Erzurum Lisesinin yetiştirdiği en başarılı kişi Sen misin” diyen birine, Ersan Ağabey “Erzurum Lisesinin gelmiş, geçmiş ve gelecek en başarılı öğrencisi Sabri Çolak” demişti.  
6. Tıp Fakültesini Bırakıp İstanbul Teknik Üniversitesinde Okuması,
Lise-1’de TÜBİTAK’ın bursunu kazanır. O bursla Liseyi bitirir. Liseden sonra Tıp Fakültesini kazanmasına rağmen, o yıllarda mühendisliğe olan ilgiden dolayı ve Erzurum’a bir fabrika açma hayaliyle, İstanbul Teknik Üniversitesinin Endüstriyel Kimya Mühendisliği bölümü imtihanlarını burslu olarak kazanır.
7. Erzurum Lisanıyla Konuşmasının Nedeni, 
Üniversitede okuduğu ilk yılda, sınıfta bir Hoca bir kimya problemini ilk derste çözemez. İkinci derste uğraşır, yine çözemez. Bir yerde bir hatamız var ama nerede der. Sabri Hoca el kaldırır. Hocam şuraya kadar doğru gittiniz, ondan sonra yanlış yaptınız der. Hoca, Sabri Çolak’ı tahtaya çağırır ve o kimya problemini çözer. Daha sonra Hocaya; Hocam bu problemi çözmede bu uzun yoldur. Şu metodu uygulasaydınız daha kısa yoldan çözerdiniz der. Hoca, Sen nerelisin ve hangi liseyi bitirdin diye sorar? Sabri Çolak, Hasankaleliyim ve Erzurum Lisesini bitirdim deyince; Hoca Erzurum’dan böyle biri çıkar mıymış diye hayrette kalır.Teneffüs olunca bütün kız ve erkek öğrenciler Sabri Hocanın etrafına toplanır ve şu soruyu nasıl çözdün bize de anlat derler. Kız öğrenciler çekinmeden açık kollarını ve saçlarını soruyu çözen Sabri Hocaya temas ettirince, etkilenir, terler ve biraz da kibar konuşunca soruyu çözemez.Bunun üzerine, “Gardaş tankoca konuşmak yok, sürtünmece de yok” der, herkes etrafından açılır ve soruyu çözer. Biri, “Niye önce çözemedin de daha sonra çözdün” der. Sabri Hoca; “anamdan babamdan öğrendiğim şekilde konuştuğumda çok rahat ediyorum” der. Bunun üzerine Atatürk Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Dekanlığını da yapan Sabri Hoca vefat ettiği 69 yaşına kadar anasından babasından öğrendiği şekilde, tipik yaşlı bir Erzurumlu gibi konuştu ve lakabı da “Dadaş Sabri” idi.
8. İngiltere’ye Giderken Hocaefendi İle Görüşmesi,
Eskiden Üniversitelerde doktorasını bitiren kişileri “görgü ve bilgisini arttırmak” üzere 2 yıla kadar yurt dışına gönderirlerdi. Sabri Hoca Prof. oluncaya kadar yurt dışına gönderilmedi. Hocaefendi, yeğeni, Dr. Ahmet Kurucan’ın eşinin düğünü için Erzurum’a gelmişti. Hep beraber otururken Sabri Çolak; “Hocam yakında yurt dışına gidiyorum” dedi. Hocaefendi; “Nereye gidiyorsun” dedi.Sabri Çolak: “İngiltere’ye gidiyorum” dedi. Hocaefendi; “Hangi şehre” dedi.Sabri Çolak: “Exeter” dedi.Hocaefendi; Biraz düşündü ve “Güneyde bir şehir mi” dedi.Sabri Çolak: “Evet Hocam” dedi.Hocaefendi; “Ne kadar süreyle gideceksin” dedi.Sabri Çolak: “Altı ay Bizim Hükümet, 6 ay da İngiliz Hükümeti burs verecek ve bir yıl kalacağım” dedi,Hocaefendi; “Eğer onlar burs vermezlerse, Biz karşılayalım. Lisan ilk 6 aydan sonra öğrenilir” dedi.Sabri Çolak: “Yok Hocam anlaşmalar imzalandı 6 ay da onlar verecek” dedi.Hocaefendi; “Yani vermezlerse diyorum” dedi.Sabri Çolak: “Hayır Hocam verirler” dedi.Hocaefendi; “Pekala” dedi.
İngiltere’de Sabri Hocanın Bor (B) konusunda yaptığı araştırma ve yayınlar, İngiliz Hocaların dikkatini çeker ve onlarla birlikte Bizim Hükümetin verdiği bursla 6 ay çalışır ve B’un önünü açacak çok güzel araştırmalar yapar. İngiliz yetkililer; “Bay Çolak British Council’in parası bitmiş, sana 6 aylık burs veremeyeceğiz” diyerek hem orada kalmasına ve hem de B konusundaki çalışmalarına devam etmesine engel olurlar.
Döndüğünde ziyaret ettim. “Sabri Hocam niye erken döndün“ dedim. “Onların bursu vermeyeceklerini daha önce Hocam Bana söylemişti ama Hocamı bugüne kadar çok kimsenin anlayamadığı gibi Ben de o gün anlayamamışım” dedi. İngiltere’den döndükten sonra, Sabri Hoca orası ile ilgili bazı hatıralarını anlattı.İngilizler bana; “Türkiye’de ne kadar Kürt var” dediler.Ben; “Türkiye’nin tamamı Türk ve Müslümandır, Türkiye’de Kürt yok” dedim.İngilizler güldüler; bizim “Kürtçülük Araştırma Enstitümüz var. Türkiye’nin illerini bırak, hangi köyde ne kadar Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Boşnak, Müslüman, Hristiyan, Yahudi var, onları dahi biliyoruz” dediler. “Türkiye’yi karıştırmak adına uzun yıllara ait çalışmalar yapmalarına çok hayret ettim” demişti.
9. Bor Konusundaki Fikirleri,Sabri Çolak Bor (B) konusunda çalışıyordu ve Dünya’daki B kaynaklarının %80’i Türkiye’de bulunmaktadır. Bugün ABD, B’la çalışan otomobil üretti. B’dan matkap ucu yapıldığında elmas uçtan daha dayanıklı uç elde edilmektedir. Sabri Çolak: “Biz B’u boraks olarak sudan ucuz bir fiyata satıyoruz, halbuki, B konusundaki çalışmaları uygulamaya koysak ve bu konuda daha fazla araştırma yapsak, teknolojiyi de geliştirerek, Türkiye’nin dış borçlarını sıfırlamanın yanında çok da zengin oluruz” demişti. TÜBİTAK’ın başına Hayvanat Bahçesi müdürünün atandığı gibi “Türkiye Bor Enstitüsü”nün başına da o konuda söz sahibi olmayan biri atanmıştı. Sabri Hoca, bu Enstitüye Bor konusunda yapılması gerekenleri 2 kere rapor etmesine rağmen, raporlar elimize geçmedi, kayboldu dediler ve Sabri Hocanın o engin tecrübeleri uygulamaya konmadı.
10. Sabri Hocanın Fedakarlığı,
Sabri Hoca, çok fedakar ve cömert birisiydi. Bazen birlikte yürürken Bana “Ağabey 100 liran var mı” derdi. Ben de avucuna 100 TL’yi sıkıştırırdım. Yanımızda bulunan öğrencilere “Uşaklar gelin bi karnınızı doyurayım” der ve lokantaya götürürdü. Bir talebe evini ziyaret ettiğimizde; çorabı delik bir öğrenci gördüğünde, ayağındaki yeni çorabı çıkarır, ona verirdi. O öğrenci kabul etmediğinde “Ula içimden geldi, hıyarlık etme al şu çorabı giy” derdi.
YARIN: Hocaefendi ile ABDde görüşmesi, başörtüsü yasağıyla mücadelesi, Hasankalede açılan yurt

Son güncelleme: 17:40 17.09.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı