• Turkhane Logo

Güney Afrika’nın 130 yıllık medya grubu Independent’ın pazar gazetesi Sunday

Güney Afrika’nın 130 yıllık medya grubu Independent’ın pazar gazetesi Sunday Independent’te Hizmet Hareketi’nin maruz kaldığı kıyımı anlatan kapsamlı bir yazı kaleme alındı.

17:05 28 Ekim 2019 Pazartesi
Güney Afrika’nın 130 yıllık medya grubu Independent’ın pazar gazetesi Sunday
Güney Afrika’nın 130 yıllık medya grubu Independent’ın pazar gazetesi Sunday Independent’te Hizmet Hareketi’nin maruz kaldığı kıyımı anlatan kapsamlı bir yazı kaleme alındı.



Güney Afrika’nın 130 yıllık medya grubu Independent’ın pazar gazetesi Sunday 

Güney Afrika’nın 130 yıllık medya grubu Independent’ın pazar gazetesi Sunday Independent’te Hizmet Hareketi’nin maruz kaldığı kıyımı anlatan kapsamlı bir yazı kaleme alındı. Yazıda, Erdoğan’ın 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını yapan polisleri tutuklatarak misilleme yaptığı, 15 Temmuz darbesinden önce listeler hazırlatarak, özellikle Suriye’ye girmek istemeyen subayları tasfiye ettiğinden bahsediliyor.


Grubun Dış Haberler Editorü Shannon Ebrahimin kalame aldığı yazıda, Türkiye devletinin bir çok hükümete rüşvet vererek Hizmet gönüllülerini kaçırmak için çalışmalarını sürdürdüğüne dikkat çekiliyor.


Ebrahimin yazısı şöyle; Türkiye nin en çok aranan şahsının gerçek kimliği Türkiye Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müslüman din adamı Fethullah Güleni Türkiyeye iade etmesi için Beyaz Saraya baskı yapıyor. Başkan Donald Trump’ın kişisel avukatı Rudy Giuliani, Güleni “tehlikeli bir aşırı uç” diye niteleyerek kışkırtıcı bir söylem kullandı; eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynnin 2016da The Hill gazetesinde kaleme aldığı yorum yazısında Gülene “radikal İslamcı” sözü ile saldırması gibi. Trump’ın seçilmesinden sonra, ABD federal ajanları Flynn’in Türkiye ile olan bağlantılarını araştırdı ve savcılar, Flynn’in Gülen’i kaçırmayı ve zorla Türkiye’ye geri getirmeyi tartıştığını bildirdi. Flynn, 24 gün sonra Rus büyükelçisiyle temasları hakkında yalan söylediği ortaya çıktığında istifa etti. Flynn ayrıca, Güleni iade ettirmek için, eski iş ortağının Türkiye adına lobicilik çabalarındaki rolü hakkında yalan söylediğini de belirtti.

Giuliani’nin Gülen’in iadesi konusundaki ısrarı, ABD’li üst düzey yetkililer arasında, Türk hükümetiyle de gizli ilişkiler içinde olduğu konusunda şüphelere yol açtı. 
ABD Başsavcısı Jeff Sessions, Güleni Türkiyeye sürgün etmenin hiçbir yararı olmadığını gördü.
Giuliani’nin çifte anlaşmalarının bütün entrikaları, Gülen’in adının belirgin bir şekilde öne çıktığı yoğun medya yayınlarına neden oldu. Ancak Amerikalılar, Pennsylvaniada kendi tercihi ile sürgün yaşayan Müslüman din adamı  (Gülen’in) geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca idare ettiği dünya çapındaki hareket hakkında çok az şey biliyorlar. 

Giuliani’nin Türkiye hükümeti ile gizli anlaşması geçen hafta manşetlere girdi. Iddialar arasında sadece Giuliani’nin Ukrayna’ya Trump’ın siyasi rakiplerini soruşturması için baskı yaptığı değil, aynı zamanda Müslüman din adamı
Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesini de önerdiği (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncelikleri arasında) var. Erdoğan, Beyaz Saray’a Gülen’i, 2016’daki Türkiye’deki başarısız darbeyi başlatmaya çalıştığı iddiasıyla intikam duygusu ile Gülen’in iade talebini sürdürdüğü ve neden Erdoğan ile Gülen hareketi arasında 2013’ten bu yana ilişkilerin kötüye gittiği de anlaşılmıyor. Erdoğan ve Gülene 1990larda yakındı ve Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken Gülen Hareketinin ev sahipliği yaptığı etkinliklere katılırdı.

Erdoğan, partisi AKP’yi kurmadan önce desteğini almak için Gülen’i ziyaret etmişti; Erdoğan’ın demokratik değerlerin tanıtımına dayanan ilk özgürlük yanlısı söylemleri  Gülen’in tavsiyeleri idi. Gülen hareketi, Türkiye ve dünyadaki milyonlarca takipçi ağıyla Erdoğan için önemli bir müttefikti. Birçok çevreler, Gülen Hareketi’nin ve medyasının Erdoğan’ı 2002’de iktidara getirdiğine inanıyor. Erdoğan, Türkiye’yi Laik bir devletten daha dindar ve muhafazakar bir ülkeye kaydırmaktan yanaydı. Erdoğan, Gülen Hareketi’ne bağlı olan en çok satan Türk gazetesi Zamana “demokrasinin çiçeği” derdi. Ancak Erdoğan’ın, demokrasiyi ve bu sistemin gerekliliğini bir tramvay aracı olarak tanımladığı da bilinmektedir: “Demokrasi tramvay gibidir. Hedefe ulaşana kadar sürersiniz, sonra inersiniz.” Hizmet Hareketi’nin resmi bir üyelik sistemi olmamakla birlikte, takipçilerinin iki ila beş milyon arasında olduğuna inanılıyor. 

Gülen 50den fazla kitap yayımladı. Gülen Hareketi, hümanizmi öğreten, eğitim ve demokrasiyi savunan (tasavvuf geleneği boyunca) bir Islami mistisizm felsefesine dayanmaktadır. Küresel hareket, okuryazarlık, sosyal girişim ve dinler arası diyaloga adanmıştır ve dünyada yaşanan sıkıntıları hafifletme arzusuyla motive olmuştur. Türkiye’de takipçiler İslam’ı ve modern demokrasiyi birlikte yaşatmaya çalışmıştı. Hareket “servis” anlamına gelen Hizmet ifadesi ile tanındı.

Yakın tarihte Hizmet hareketi, dokuzu Güney Afrikada olan 170ten fazla ülkede 2000den fazla okul kurdu. Erdoğan 2002de iktidara geldiğinde, Gülen, Pennsylvania’da sürgünde idi; gizli bir dini örgütlenme kurmak ve devletin laik yapısını
değiştirmeye çalışmak için on yıllarca süren askeri yönetimler tarafından üç kez yargılanmıştı. 1971 ve 1980deki askeri darbelerden sonra ve 1990ların sonunda tekrar suçlandı. Gülen, suçlamalardan üç kez beraat etti. 2008 yılında, YargItay Ceza Genel Kurulu, o yılın Mart ayında beraat kararına itiraz eden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın talebini karara bağladı ve Gülen hakkındaki beraat kararını onadı. Gülen ilk kez 1999da tıbbi tedavi için ABDye gitmişti ve 1999da Türkiyede suçlandıktan sonra, New York şehri dışında bir buçuk saatlik bir yolculuk mesafesindeki Pennsylvaniada inzivaya çekildiği kampını kurdu. Erdoğan iktidara geldiğinde şahsen Gülenden Türkiyeye dönmesini istedi. Gülen reddetti, sağlık sorunlarını dile getirdi. Erdoğan, Haziran 2012de açıktan çağrı yaparak Gülen’in Türkiye’ye geri dönmesini istedi. 

Türk siyasetçiler popülerliklerini artırmak için Gülen’i düzenli ilarak Pennsylvaniada ziyaret etti. Gülen’in etkisi 2009’da zirveye çıktı; Hizmet Hareketi evler, bankalar, işletmeler, altı TV kanalı, iki radyo istasyonu ve çok sayıda dergi ve gazeteyi yayınlamayı başardı. Zaman gazetesi, Johannesburgdaki The Star gazetesinin tirajının altı katına çıkmıştı.  2013te, Time dergisi Gülen’i dünyadaki en etkili 100 kişiden biri olarak listeledi. Hareket, Türkiyede muazzam bir popülariteye sahipken
ve takipçileri devletin polis, askeri, yargı ve diğer kurumlarında üst düzey pozisyonlarda bulunurken, hareketi, bu kurumları kontrol etmek isteyen üçüncü bir kuvvet veya gölge devlet olarak tasvir edenler vardı. 2013 yılının sonlarına kadar, Güney Afrikadaki Türk büyülkelçiliği, Hizmet okullarının ve Güney Afrikadaki Türk camisinin gurur verici bir destekçisiydi, büyükelçi yeni okulların açılışında kurdeleler kesti ve Güney Afrikalıları Nizamiye Camiinde Bayram kahvaltısı için
davet etti.

Türk hükümeti ile Hizmet hareketi arasındaki ilişkiler, Gülen’in Erdoğan’ın devlet karşıtı protestolara, -sonraları şiddete dönüşen- (Gezi Parkı protestoları) müdahele şeklini eleştirmesi ile iyice bozuldu. 2013 yılı sonuna doğru (çoğunluğu Gülen Hareketine bağlı olduğu iddia edilen) Türk polisi ve savcıları AKP hükümeti ile ilişkili kişiler, bazı bakanlar ve çocukları hakkında yolsuzluk soruşturmaları başlattı. Erdoğan birkaç yüz polis şefini görevden alarak misilleme yaptı. Bu noktada, Erdoğan neredeyse karşı savaş ilan etti, ve bu da Erdoğan’ın Gülen hareketini ezmek için bir kampanya başlatmasına ve onu etkisiz hale getirilmesi gereken politik bir tehdit olarak algılamasına yol açtı.

Türk devleti 2016 yılına gelindiğinde Gülencilerin sahibi olduğu TV kanallarını ve gazeteleri devralmaya, Gülenle ilişkili işletmelerin varlıklarını ele geçirmeye ve ülkedeki Hizmet okullarını kapatmaya veya devralmaya başlamıştı.
Temmuz 2016daki darbe girişiminden bir ay önce, Erdoğan, Gülenciler ve NATO hizasında olan subayların çoğunu, özellikle Suriyeye girmeye muhalif olan askerleri görevden almaya karar vermişti. Bazı ordu subaylarının ve sadıklarının 15 Temmuz’daki darbe girişimi, Erdoğan’a olağanüstü hal ilan etme ve Gülencileri kitlesel tutuklama ve onlara işkence etme bahanesi sağladı. Hareketle ilişkili olduğu kabul edilenlere terörist denildi. Hareket FETÖ olarak adlandırıldı.

Güney Afrikadaki Hizmet okullarında kurdeleler kesen Türk büyükelçisi, Güney Afrikada Gülen Hareketi ile bağlantılı gazetecileri terörist ilan etmeye başladı. Toplam 217 971 Hizmet hareketi üyesi gözaltına alındı, Türk devleti tarafından 82 842 kişi tutuklandı. işlerinden yaklaşık 160.000 kişi kovuldu ve 1500 sivil toplum kuruluşu dağıtıldı. Tutuklananların birçoğu, Hizmet Hareketi ile uzaktan ilişkili idi, çocuklarıyla hapsedilen bir çok kadın da dahil. Türkiye devleti, Gülene bağlı işadamlarının milyarlarca dolar değerinde varlıklarına el koydu. Midranddaki Nizamiye Camii kompleksi ve kliniğini Nelson Mandelanın duası ile kuran işadamı Ali Katırcıoğlu’nun Türkiyede 4 milyar dolarlık (R58.6 milyar dolar) mal varlığına el konuldu.

En kötüsü muamele ise, Türk güvenlik teşkilatının, gözaltına alınanlara karşı uyguladığı işkenceler. İnsan hakları ihlalleri arasında cinsel işkence, açlık, uykudan mahrum bırakma, elektrik çarpması, tırnak çıkarma, boğulma, buzlu suya maruz kalma, erimiş plastik damlaması, soğuk ve yüksek basınçlı su ile işkence, jeskin olmayan bir cisimle vücudun herhangi bir yerine yapılan darbe var. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, Hizmet hareketi üyelerini, özellikle de Hizmet okullarındaki öğretmenleri iade etmek için Türkiye tarafından baskı altına alınmış ve rüşvet almışlardır. Erdoğan’ın baskısına boyun eğen ülkeler arasında Malezya, Somali, Tayland, Nijerya, Pakistan, Sudan, Afganistan ve Kamboçya yer alıyor.

Birçok ülkede, Türk istihbaratı, kaçırmaları yapmak için yerel istihbarat teşkilatlarıyla birlikte çalıştı, Hizmet öğretmenleri geceleri evlerinden kaçırıldı ve hazır bekleyen Türk Hava Yolları uçaklarına alındı. Türkiyeye vardıklarında gözaltına alındılar ve işkenceye maruz kaldılar. ANC politikacıları, Hizmet üyelerinin iadesini kabul etmek ve ülkede en iyi performans gösteren okullar arasında olan kurumları kapatmak için Türkiye tarafından yoğun bir baskı altında tutuluyor. Türkiyenin farkına varması gereken şey, Güney Afrikada hukukun üstünlüğünün canlı ve iyi olduğu ve Hizmet üyelerini Türkiyede alıkoymak ve işkence görmeleri için iade etmek veya kaçırmak için hükümet ve istihbarat teşkilatlarımızın kolayca satın
alınamaması. Anayasamız, hükümetimiz ve yargımız buna asla izin vermeyecek.

Son güncelleme: 17:05 28.10.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı