• Turkhane Logo

'Gülen'i kaçırma planlarına ne oldu?'

''Kilit adam Michael Flynn, belli ki savcıya her şeyi anlattı. O ceza almayacak ama gelen haberlere göre, Gülen'in kaçırılmasını da içeren Türkiye soruşturması derinleşiyor.''

04:02 07 Aralık 2018 Cuma
'Gülen'i kaçırma planlarına ne oldu?'
''Kilit adam Michael Flynn, belli ki savcıya her şeyi anlattı. O ceza almayacak ama gelen haberlere göre, Gülen'in kaçırılmasını da içeren Türkiye soruşturması derinleşiyor.''

Armağan Kargılı / artigercek.comGüleni kaçırma planlarına ne oldu?

ABD tarihinin en kısa görev yapan Ulusal Güvenlik Danışmanı unvanına sahip Michael Flynn bugünlerde yeni bir rekorla anılıyor. Flynn tam 1 yıldır itiraflarda bulunuyor. 
ABD seçimlerine Rusyanın müdahalesini soruşturan Savcı Robert Mueller, sonunda Flynnin her şeyi anlattığına ikna olmuş ki, bir yılın sonunda ofisinden, Flynn suçlu ama çok önemli bilgiler verdi, ceza almasına gerek yok açıklaması yapıldı.  Türkiyeyi yönetenler sürekli dünya devleti olduk diye böbürleniyorlar ya hani haklarını vermek gerek, yalan da değil. Baksanıza ABDde görülen ve asrın davası diye anılan bu davanın bile parçası olmayı başarmış bir ülkenin vatandaşlarıyız. Bu sayede de ABDde yargının nasıl yürüdüğü konusunda değme Amerikan vatandaşına taş çıkartır hale geldik. Dolayısıyla bir savcı, bir itirafçı hakkında ceza istemiyorsa bunun şu anlama geldiğini artık biliyoruz: 
İtirafçı, kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda her tür bilgiyi ve belgeyi vermiştir, kendisinden daha büyük bir ya da birkaç balığın oltaya takılmasının da yolunu açmıştır. Yoksa savcılar kolay affetmezler. Soruşturma hâlâ devam ettiği için savcılık, Flynnin anlattıklarını kamuoyuna açıklamadı. Ama Flynn hakkındaki iddianamede ona yöneltilen suçlamaların hepsi zaten açıkça yazılı. Kamuoyu açısından duruma baktığımızda Flynnin itirafçı olması, bu suçlamaları kabul ediyorum demesi anlamına geliyordu. Ondan sonrası artık kanıt, ayrıntı ve hukuksal süreç...
Flynn hakkındaki suçlamalarda Trumpın kampanyasına Rusyanın müdahalesi konusunda kilit rol oynadığı birinci başlık olarak yer alıyor. Bize ne denilecek gibi değil. İddianamedeki ikinci başlık da Türkiye üzerine. Flynnin Türkiyenin lobicisi olarak çalışması ve bu konuda bildirim yapmamış olması ayrıntılı olarak ele alınıyor. Bunun yanısıra bir de Fethullah Gülenin kaçırılması mevzuu var ki asıl sorun burada düğümleniyor. 
New York Timesın Flynn hakkında savcının ceza istememesi üzerine attığı başlık da yine Türkiye ile ilgili. Türkiyenin ABDdeki lobi faaliyetleri savcılığın epeyce ilgisini çekmiş, soruşturma derinleştiriliyormuş...  
Hukuksal olarak bakıldığında son derece karmaşık, girift bir dava var önümüzde. O nedenle en önemli noktalarından başlayarak özetlemeye çalışacağım. Önce Flynni kısaca tanıyalım. 
Korgeneral Michael Flynn, ABD Savunma Bakanlığına bağlı istihbarat örgütü DIAin başındayken Obama yönetimi ile görüş ayrılığına düştü ve 2014 yılında emekli oldu. 
2016 yılı başında Trumpın başkanlık kampanyasına, ulusal güvenlik konularında danışmanlık yapmak üzere profesyonel olarak katıldı. 
Donald Trump, 8 Kasım 2016da başkan seçildi. Obamadan görevi 20 Ocak 2017de aldı. Aradaki iki buçuk aylık dönemde Flynn, Trumpın geçiş ekibinde görev yaptı. 
Trump başkanlık koltuğuna oturduğunda Flynn de Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak çalışmaya başladı. 24 günün sonunda ise Rusya ile ilişkisini reddedip yalan söylediği için Başkan Yardımcısı Mike Pence onun istifasını istedi. Trump da Pencein bu talebine direnemedi. 
Şimdi de ne olmuştu ona bakalım: 
Michael Flynnin Moskovada o zaman Russia Today olarak bilinen yayın kurumu RTnin İngilizce yayınlarının 2015teki 10uncu yıldönümü kutlama yemeğinde Vladimir Putinle aynı masada oturduğu görüntüleri medyaya yansıdı. Bu Flynnin ilk yalanıydı. Daha sonra bu yemeğe katılması karşılığında kendisine 45 bin dolar ödendiğini kabul etti. 
Trumpın başkanlık kampanyası ekibinden Flynnle birlikte bazı isimlerin Ruslarla 18 kez telefon ve e-mail yoluyla haberleştiği ortaya çıktı. Rusları dinleyen Amerikan casusları Trumpın kampanya yöneticisi Paul Manafort ve Flynni kendi avantajlarına nasıl kullanacaklarına ilişkin konuşmalar yaptıklarını saptadılar.  
Yukarıda Flynnin iki buçuk aylık geçiş döneminde yeni başkan adına Beyaz Sarayda çalıştığını söylemiştim. Hatırlayacaksınız, Obama yönetimi bu geçiş döneminde, Rusyanın başkanlık seçimlerine müdahale ettiği iddiaları üzerine 35 Rus diplomatın 72 saat içinde ABDyi terketmesini istemişti.  
Bunun üzerine Flynn, tam 5 kez Rusyanın ABD Büyükelçisi Sergei Kislyak ile telefonla görüşmüş. 
Benzer görüşmeleri, yine aynı tarihlerde yani 2016 yılı Aralık ayı sonunda, BM Güvenlik Konseyinin İsraili kınama kararı oylaması sırasında da yapmış.
Tahmin edeceğiniz gibi Kislyak ve Flynn bu görüşmeleri hâl hatır sormak için yapmamış. Flynn Kislyaka tepki vermeyin, biz geliyoruz, her şey farklı olacak mesajı vermiş. 
Şimdi Flynnin Türkiyeyi nasıl dolandırdığına gelelim. 
Flynn, Trumpın kampanyası için çalışırken Türkiyenin lobicilik faaliyetlerini üstlendi. Bu bilginin doğrulanmaya ihtiyacı yok. Ama sorun şu ki, anlaşılan bu, sıradan bir lobi faaliyeti değildi. 19 Eylülde New Yorkta bir otelde, o dönem Enerji Bakanı olan Erdoğanın damadı Berat Albayrak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve bu bağlantıyı kurduğu iddia edilen Ekim Alptekin ile Flynn, bir görüşme yaptı. Ayrıntılarını, görüşmenin bir bölümüne kendisinin de katıldığını söyleyen CIA eski başkanlarından James Woolsey, Wall Street Journale anlattı. Bu haber, Flynn hakkındaki idianamede de yer aldı. Woolsey bu görüşmeyi, illegal olması mümkün diye tanımladı. Fethullah Gülenin gecenin karanlığında Pensilvanyadaki evinden kaçırılıp Türkiyeye götürülmesi planının yapıldığını söyledi. Bunun karşılığında Flynne 15 milyon dolar ödenecekti. Böylesi riskli bir iş için önceden para almadan kimsenin hareket etmeyeceğini tahmin etmek  için bu işlere bulaşmış olmak gerekmiyor. Bu para, Flynne, Gülen aleyhinde ABDde sürdüreceği kampanya için ödenen 530 bin doların dışında tabii ki. 
Yani, Flynne ödenen paraların karşılığında Türkiye, Güleni alamadı. Flynnin Trumpın en yakınında olacağı beklentisiyle beslenen büyük umutlar da suya düştü. Özetle, aldanan bir kez daha Erdoğan ve onun etrafındakiler oldu. Bedeli de her zaman olduğu gibi, vatandaşın cebinden çıktı. Şimdilik... Soruşturma gerçekten de derinleşirse nereye kadar gidebileceğini kestirmek zor. Çünkü iddialara göre Flynn, DIA günlerine ilişkin de bilgiler vermiş savcılığa. 
Türkiyede medya yok, saray da bunlardan vatandaşı haberdar edecek değil ya... Yargı emirle çalışıyor, bu konu onların da ilgi alanına girmeyecek. Bu yazıyı okuyanlar, burada yazılanların önemli bölümünden zaten haberdarlar. Yani kısacası, kendimiz yazıp kendimiz okuyacağız. Yine de belgedir, burada dursun. İnsan unutur, arşiv unutmaz. 
YAZI KAYNAĞI

Son güncelleme: 04:02 07.12.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı