• Turkhane Logo

Görünüşte plastik poşet kanunu, gerçekte doğayı talan yasası

“Plastik poşet” ile gündem yapılan Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.

15:34 30 Kasım 2018 Cuma
Görünüşte plastik poşet kanunu, gerçekte doğayı talan yasası
“Plastik poşet” ile gündem yapılan Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.

Politeknik.orgdan alıntılayarak sendika.orgda yayınlanan analize göre yasa değişikliği; talan projelerinin önündeki engellerin birer birer kaldırılmasını, projelerin denetimden muaf hale getirilmesini, kentsel dönüşümde halka yeni külfetler bindirilmesini, su varlıklarının enerji projelerine mekan yapılmasını, inşaat patronlarının kurtarılmasını, yeni yolsuzluklara ve ölümlere kapı aralanmasını getirecek.

Yasa değişikliği, kamuoyunun gündemine “plastik poşetlerin ücretlendirilmesi” ile gelse de içeriği çok başka.

Politeknik, Çevre Kanunu’ndaki değişiklikleri madde madde inceledi.


Yasa değişikliğinin 1. maddesi ile Çevre Kanunu’nun 3. madde (h) bendine “geri kazanım katılım payı, plastik poşet ve plastik ambalaj kullanımının azaltılması, depozito uygulaması, kirliliğin önlenmesine yönelik teminat alınması” ibaresi eklendi.

Plastik poşet ve ambalajların kullanımının, hem doğaya hem de canlı yaşamına zararları bilinmesine rağmen, düzenleme ile maddelerin kullanımı yasaklanmadı, sadece ücretlendirildi.

Yasa değişikliğinin 10. maddesi ile İmar Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan Nazım İmar Planı ve Çevre Düzeni Planları değiştirildi ve Mekansal Strateji Planı tanımlandı: “Mekânsal Strateji Planı; ekonomik, sosyal politikalar ve çevre politikaları ile stratejilerini mekânla ilişkilendirerek fiziki gelişmeyi ve sektörel kararları yönlendiren, ülke bütününde ve gerekli görülen bölgelerde hazırlanan, raporu ile bütün olan plandır.” 11. madde ile ise aynı kanunun 6. maddesine “Mekansal Planlama Kademeleri” eklendi.

Bu tanımlama ile ülkenin her bir santimetrekaresinin iktidarın proje alanı haline dönüştürülmesinin önü açıldı.

Örneğin; Enerji Bakanlığı’nın her yerde kömür madenleri açmayı ve kömürlü termik santral yapmayı öngören strateji belgesinin mekansal planlara işlenmesi ile yerel idareler ve halkın itirazları bertaraf edilebilmesine yasal gerekçe sağlandı.

Yasa değişikliğinin 13. maddesi ile kamu kurum ve kuruluşlarının inşaatlarının denetim hizmeti, danışman firmalara devredilecek.

Kamuda özel şirketlere ihale ile verilen inşaat işlerinin denetimi yine özel şirketlere verilmiş oldu ve kamu denetimi bertaraf edildi. Böylece hem denetim işlerinde yolsuzlukların hem de ülkenin dört bir yanında yeni uygunsuz yapı imalat süreçlerinin, göçüklerin, iş cinayetlerinin, kazaların, katliamların önü açıldı.

Yasa değişikliğinin 18. maddesi ile Kıyı Kanunu’nda “kıyıda yapılacak yapılar” tanımı “kıyıda ve su alanlarında” şeklinde genişletildi. Kanuna “Su alanlarında (deniz, tabii ve suni göller) imar planı kararı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarda yenilenebilir enerji üretim santralleri yapılabilir” cümlesi de ilave edildi.

Denizler, kıyılar, su alanları hiçbir kriter olmaksızın enerji sermayesine emanet edildi.

Yasa değişikliğinin 22. maddesi ile Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesine “Bakanlık veya İdare tarafından yapılan veya yaptırılan riskli yapı tespit, tahliye ve yıktırma masrafları, hisseleri oranında maliklerden 6183 sayılı Kanuna göre tahsil edilir” cümlesi eklendi.

Kentlerde rantı yüksek alanlarda inşaat sermayesinin halkı bölgeden sürmenin aracına dönüşen yasaya, şimdi de sürgün edilen vatandaşlara mevcut yapıların yok edilmesi sürecinin maliyeti yüklendi.

Yasa değişikliğinin 23. maddesi ile aynı kanunun 6. fıkrasına eklenen ifadelerle; Hazine mülkiyetindeki taşınmazları riskli veya rezerv alan ilan eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na elde edilecek geliri Hazine’ye değil, dönüşüm projeleri hesabına aktarma yetkisi verildi.

Rezerv alanlarında “her türlü gelir elde etme” kavramının muğlak bırakılması ise Kanal İstanbul’u işaret etti. Böylece Kanal İstanbul için rezerv alandaki uygulamalar İhale Kanunu’ndan muaf olarak, kural olmaksızın ilerletilebilecek ve sınırsız yağma sağlanacak.
 

Son güncelleme: 15:34 30.11.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı