• Turkhane Logo

'Finlandiya, Türkiye'nin ne istediğini anlayabilmiş değil'

Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgali etmesinin ardından NATO üyeliğine başvuran Finlandiya ve İsveç'in talepleri, İspanya'nın başkenti Madrid'de 29-30 Haziran'da gerçekleştirilecek zirvede ele alınacak.

11:58 23 Haziran 2022 Perşembe
'Finlandiya, Türkiye'nin ne istediğini anlayabilmiş değil'
Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgali etmesinin ardından NATO üyeliğine başvuran Finlandiya ve İsveç'in talepleri, İspanya'nın başkenti Madrid'de 29-30 Haziran'da gerçekleştirilecek zirvede ele alınacak.

Madrid Zirvesinden ne karar çıkacağı konusunda ise gözler büyük ölçüde Türkiyeye dönmüş durumda: Türkiye, söylediği gibi bu iki İskandinav ülkesinin NATO üyeliğini talepleri karşılanana kadar geciktirecek mi?

Tahmin edilebileceği üzere, bu konu yalnızca Türkiyede değil, Rusya ile bin 300 kilometrelik sınırıyla Finlandiyada da tartışılıyor.
Bianetten Selay Dalaklıya, Türkiyenin Finlandiya ve İsveçin NATO üyeliğine itirazlarını değerlendiren Finlandiyalı gazeteci Kankkonen, İsveçten iadesi talep edilenlerin arasında sanıyorum hayatını kaybetmiş biri de var. Tabut veya mezar taşı? Türkiye ne istiyor? diye sordu. 
Finlandiyalı gazeteci Tom Kankkonen, Türkiyenin istekleri olacaktı, ondan hiç kuşku yoktu. Ama böyle çok net bir şekilde reddedilmesi biraz sürpriz oldu diyor.
Türkiyede yaşadığı 1990lı yıllardan bu yana Türkiyeyi ve Türkiye siyasetini yakından takip eden YLE haber sitesi dış haberler muhabiri Kankkonen, Türkiyenin taleplerinin sadece Finlandiyaya yönelik olmadığını, ABDnin F-16ları ve Kuzey Suriyedeki Kürtlerle de ilgili olduğunu söylüyor:
Tom Kankkonenin, Selay Dalaklının sorularına verdiği cevaplar özetle şöyle: 
Finlandiyanın NATOya üyelik başvurusu ve Türkiyenin bu konuda getirdiği itirazlar, yaptığı açıklamalar ve dile getirdiği talepler, Finlandiya kamuoyu ve basınında nasıl tartışılıyor? Siz kişisel olarak bu iki konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
24 Şubattan önce, yani Rusyanın Ukraynaya saldırısından önce, NATO burada çok büyük bir konu değildi. NATOya destek çok fazla değildi.
Ama tabii 24 Şubattan sonra her şey değişti. Burada büyük bir tepki oldu. Çünkü ne gördük? Rusya, çok garip nedenlerden, ortada bir provokasyon olmadan bir ülkeye, Ukraynaya saldırıyor. Bunu gördük.
Bunun ardından hava değişti. NATO üyeliğine destek kamuoyu yoklamalarında yükselmeye başladı. Destek oranı, yüzde 60lar, 70ler civarında. Ve biraz da kamuoyu siyasetçiler üzerinde baskı yarattı.
Finlandiya biraz da İsveçi arkasından çekmiş oldu. Çünkü bizde bu konu uzun uzun tartışılmıştı. Böyle bir opsiyon olduğunu tartışmıştık. İsveçte bu tartışmayı daha az yaptılar. İsveç daha hazırlıksızdı. Finlandiya ve İsveç, son yıllarda çok çok yakın bir işbirliği içinde, yani askeri işbirliği konusunda ve her konuda... O yüzden biz beraber bu hareketi yapmak istedik.
Erdoğana gelecek olursak... Bizim cumhurbaşkanımız Sauli Niinistö, Nisan ayı başında Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Oradan çıkan sonuç şuydu: Sanki Türkiyenin çok büyük talepleri olmayacak gibiydi.
Öncesinde de şöyle bir hava vardı: NATO içindeki konulara baktığınız zaman, Türkiye bu konuları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyebilir. Burada böyle bir hava vardı Türkiye bir şeyler isteyebilir diye. Tam olarak hazırlıksız olunduğunu söyleyemem bu sebeple.
Mesela, Nisan ayındaki o telefon görüşmesinde silah ticareti konusu ortaya çıktı. Çünkü Finlandiya ile birlikte birçok Avrupa ülkesi Türkiyeye gayri resmi bir silah ambargosu uyguluyor. Türkiyenin 2019da Kuzey Suriyeye operasyonundan sonra birçok Avrupa ülkesi silah satmama kararı aldı. Böyle bir resmi ambargo yok ya da mesela Avrupa Birliğinin (AB) böyle bir kararı yok. Böyle bir tavsiye var.
Bu konunun ortaya çıkabileceğinin, ortaya atılabileceğinin farkında olduk. Ama tabii ki Erdoğanın cuma namazından çıktıktan sonra verdiği tepki biraz sürpriz oldu. Yani, evet, Türkiyenin istekleri olacaktı, ondan hiç kuşku yoktu. Ama bunu tamamen, böyle çok net bir şekilde reddetmesi biraz sürpriz oldu.
Burada şu an biraz şöyle bir hava var: İsveçe yönelik daha net talepler var gibi. Beş talepten oluşan bir listeden bahsediyorlar, bazıları 10 diyor...
Ama burada bizim cumhurbaşkanımız ve biz henüz tam anlamadık: Türkiye ne istiyor? Terör örgütüne desteği kesin. Tamam. Peki, bu ne? Terör örgütü dediğimiz ne?
Burada pek çok kişi var Fethullah Gülen hareketinden olup mülteci statüsü alan. Çünkü bazı şeyler çok net: O darbe girişiminin içinde değiller, üniversiteliler... Mesela, onlara burada sığınma hakkı tanınması teröre destek mi?
Aynı şekilde burada PKKya yakın duran kişiler var ve bazen gösteriler yapıyorlar. Son zamanlarda pek olmasa da... Bu gösterilere müdahale edilmesi mevcut yasalara göre mümkün değil. Çünkü bizde öyle çok yasaklı flama veya bayrak yok. Mesela burada neo-Nazi bir hareket var, onların flamaları yasaklanabiliyor iç yasalara göre.
Tabii ki PKK terör örgütü olarak tanınıyor burada çünkü ABnin böyle bir kararı var. Ama Türkiye tam ne istiyor? Halen tam anlamadık galiba.
Yani, Türkiyenin bir şeyler isteyeceği belliydi. Ama şimdi şöyle bir hava oluşmaya başladı: Türkiye, NATOnun genişlemesini durdurmaya çalışıyor. Çünkü bazı taleplerin yerine getirilmesi imkânsız görünüyor.
Mesela, bir listeden bahsediliyor. Ben görmedim ama bazı kişilerin Türkiyeye iade edilmesi isteniyor. Örneğin, İsveçte bazı isimler bunu kendileri açıkladılar. İsveçten iadesi talep edilenlerin arasında sanıyorum hayatını kaybetmiş biri de var. Tabut veya mezar taşı? Türkiye ne istiyor?
Burada siyasetçiler yargı sürecinin içine girmiyorlar. Reddedilmiş iade talepleri için herhalde yeni talepler yapılabilir. Yeni evraklar vs. ortaya çıkarsa böyle yapılabiliyor. Bu herhalde sadece soru işaretleri yaratıyor. Genelde burada yargı sistemine çok güven var ve yargı bağımsızlığı bayağı iyi durumda. Ama sonuçlanan iade taleplerine ilişkin son olanlar, kötü bir hava yarattı.
Silah satışı yeniden başlayabilir mi?Fakat silah satışlarıyla ilgili sanıyorum orada bir şeyler olabilir. O durumda da burada tepkiler olacak. Çünkü Türkiye sürekli komşu ülkelerle savaşıyor, yani kendi çıkarlarına göre hareket ediyor... Öte yandan, zaten pek büyük bir silah üretimimiz yok ama Türkiyenin bazı istekleri olabiliyor. Geçmiş dönemlerde, askeri araçlar için çelik sattılar ya da yan ürünler sattılar.
Fakat Türkiye çok maksimum şeyler istiyor ve bunlar çok gerçekçi değil. Dolayısıyla, Türkiyenin NATOnun genişlemesini durdurmak istediği şeklinde bir hava var şu anda burada.
Türkiyenin talepleri sadece Finlandiyaya yönelik değil. Türkiyenin talepleri aynı zamanda ABDye yönelik, aynı zamanda Kuzey Suriyedeki Kürtlerle ilgili, ABDnin F-16ları ile ilgili şu anda...
Türkiye, Rusyadan S-400 hava savunma sistemini aldıktan sonra F-35 programından çıkarılmıştı. Türkiye sanki oraya geri dönmek istiyor.
Sanıyorum zaten o olmaz ama tabii bunun bizi etkileyen bir sorumluluğu yok. Yani, Türkiyenin ABD ile sorunlarını biz çözmek durumunda değiliz.
O şekilde böyle bir umutsuzluk var burada. Bir yandan da şöyle bir beklenti var: Sonbaharda bir şeyler olacak ve orada ciddi bir kavga olabilir ama sonuç yok.
Sizce bundan sonra ne olacak? Türkiye itirazlarını sürdürecek mi? Finlandiya ve İsveçin NATO üyeliği yakın mı?
Yok. O konu, biraz erteleniyor şimdi. O, biraz da diğer NATO ülkelerine bağlı bir durum. Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto bunu söyledi örneğin ve bence haklı: NATO üyeliği için belli kriterler olması lazım. Her NATO üyesinin yeni bir üyelik için kendi kriterlerini çıkarmaması lazım. O zaman karışıklık olur.
NATOnun başka üyeleri de var, bir işbirliği, bir organizasyon var. Onlar İsveç ve Finlandiyanın NATO üyeliği hakkında ne düşünüyor? Bu, sadece İsveç, Finlandiya ve Türkiye arasında çözülebilecek bir konu olamaz.
Türkiye bize hangi talepleri iletti? İsveç ve Finlandiyaya iletilen taleplerin ne olduğunu bilmiyoruz. Yani, Yeni Şafakta ya da A Haberde çıkan talepler Türkiyenin talepleri değildir herhalde... Dedikodu gibi abartıyorlar, bunlar pompalanıyor sanıyorum.
Ben de bir gazeteciyim ve burada devlet televizyonu diye bir şey yok. Benim çalıştığım yer, kamuya ait ama parlamentonun çok uzaktan kontrolü altında. Erdoğan, İsveç devlet televizyonunda terörist liderlerin söyleşisi yayınlandığı sürece, bunlara buyurun NATOya girin diyemeyiz. Aynı şey Finlandiya için de geçerli dediğinde ben biraz şaşırdım örneğin.
Eğer Türkiyenin NATO üyeliği kriterleri arasında ülkelerin radyo ve televizyonların programları da varsa bu çok büyük bir haber olabilir.
Yani, Erdoğan çok konuşuyor, siyasetçiler çok konuşuyor ama sonuçta hangi talepler gerçek? Hangileri kamuoyuna yönelik propaganda? Bunu öğrenmek lazım. Ve eminim ki o görüşmelerde Türkiye kendi taleplerini ortaya koyuyor. Böyle bir hava var, Türkiyenin talepleri pek net değil ve biz biraz İsveçin gölgesinde kaldık. 

Son güncelleme: 11:58 23.06.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı