Türkiye’de son dönemde yaşanan siyasi gelişmeler, ülkenin demokrasi, hukuk ve ekonomi alanlarındaki geleceğine dair soru işaretleri yaratmaya devam ederken İngiliz Financial Times Gazetesi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını analiz. Haberde bu durumun Türkiye’nin demokratik yapısına gölge düşürdüğünü ve ekonomi üzerindeki olası olumsuz etkilerine dikkat çekti. Ülkenin uluslararası ilişkileri ve yatırım ortamı açısından da kritik bir sürecin yaşandığını belirten FT, gelişmelerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi geleceği ile bağlantılı olduğuna vurgu yaptı.
“DEMOKRASİYE GÖLGE DÜŞÜRDÜ”FT’nin haberinde şu ifadelere yer verildi:
“Avrupa savunmasını güçlendirmeye ve savaş sonrası Ukrayna için bir güvenlik gücü oluşturmaya çabalarken, NATOnun en büyük ikinci daimî ordusuna ve gelişen savunma sanayisine sahip olan Türkiye hayati bir ortak olarak görülüyor. Bu arada yatırımcılar da Recep Tayyip Erdoğanın 2023teki cumhurbaşkanlığı zaferinden sonra ortodoks ekonomi politikalarına döneceğine inanmaya başlamıştı. İstanbulun popüler belediye başkanı ve Erdoğanın başlıca siyasi rakibi Ekrem İmamoğlunun polis tarafından gözaltına alınması bu umutlara ve Türkiyede demokrasisi ve hukukun üstünlüğünün geleceğine gölge düşürdü.
“GÖZALTINA ALINMASI OLAYI BAŞKA BİR ALANA TAŞIDI”İmamoğlu, Erdoğanın 20 yılı aşan iktidarına karşı en ciddi rakip olarak görülüyor. 54 yaşındaki İmamoğlu, geçen yıl Erdoğanın eski kalesi İstanbulda, Cumhurbaşkanının Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) yerel seçimlerde 20 yıldır aldığı en ağır yenilgiyle yeniden belediye başkanı seçildi. Bu süreçte bir dizi şüpheli suç soruşturmasıyla karşı karşıya kaldı. Ancak İmamoğlunun terör bağlantıları ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili bir soruşturma kapsamında gözaltına alınması, olayı başka bir alana taşıdı.
“MUHALEFET ÜSTÜNDE BASKI YOĞUNLAŞTI”Yetkililer ikna edici kanıtlar sunmadığı takdirde, bu durum Cumhurbaşkanının Türkiyeyi, özellikle 2016daki darbe girişiminden kurtulmasından bu yana, 10 yıldır izlediği otoriterleşme yolunda daha da ileriye götürdüğüne dair korkuları artıracaktır. İmamoğlunun sabah erken saatlerde gözaltına alınması ve 99 kişi hakkında daha yakalama kararı çıkarılması, Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) 2028de yapılacak seçimlerde İmamoğlunu cumhurbaşkanı adayı olarak göstermesinden birkaç gün önce gerçekleşti.
Belediye başkanının yüksek öğrenim diploması bir gün önce İstanbul Üniversitesi tarafından iptal edilmişti. Bu karar temyizde bozulmadığı takdirde İmamoğlu cumhurbaşkanlığı yarışından menedilebilir. Muhalefet üzerinde yoğunlaşan baskılar, Erdoğanın müttefiklerinin anayasayı değiştirerek üçüncü bir başkanlık dönemi için aday olmasına izin vermek için yürüttükleri kampanyayla birlikte başladı.
“MEHMET ŞİMŞEKİN EKONOMİK KAZANIMLARI TEHDİT ALTINDA”Gelişmeler, 2023 yılında enflasyonu keskin bir şekilde düşürmeye yardımcı olan piyasa dostu Mehmet Şimşeki Maliye Bakanı olarak geri getirmesinden bu yana elde edilen ekonomik kazanımları tehdit ediyor. Çarşamba günü Türk Lirası’nın dolar karşısındaki düşüşü, yatırımcıların Cumhurbaşkanının yapısal reformlara olan bağlılığına güvenilemeyeceğinden korktuğunun bir işareti. Pek çok kişi Cumhurbaşkanının ekonomiden ziyade kendi siyasi geleceğiyle ilgilendiğinden endişe ediyor.
Erdoğanın yabancı yatırım arzusu, uluslararası şirketlerin kurumların zayıflamasıyla caydırılması halinde, yine de bir kısıtlama görevi görebilir. ABD Başkanı Donald Trumpın yüksek sesle eleştiri getirmesi pek olası görünmese de Avrupalı liderler NATO üyesi bir ülkede yaşananlardan duydukları rahatsızlığı açıkça dile getirebilir. Türkiyenin AB ile gümrük birliğini geliştirme arzusu ABnin elini güçlendirse de Erdoğanın da pazarlık gücü var zira Türkiye aksi takdirde ABye geçebilecek 4 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor. Yine de Avrupanın eleştirileri, kıtanın ABDye olan güvenlik bağımlılığının azaltılmasında Türkiyenin büyük bir katkı sağlayacağı umuduyla hafifleyebilir. Ayrıca Trumpın Beyaz Saraya dönüşü AByi, Erdoğanın bir rakibini hedef almayı göze alabileceğine ikna etmiş olabilir.
Bu durum, 1950lerden itibaren çok partili demokrasi girişimleri sık sık askeri darbelerle kesintiye uğrasa da Türkiyenin kilit bir NATO üyesi olduğu soğuk savaş döneminin yankılarını taşıyor. Ancak 85 milyon nüfuslu bu ülkede demokrasinin daha da gerilemesi, Trump 2.0ın küresel ilişkileri nasıl altüst ettiğinin ve otoriterliğe meyilli liderleri nasıl güçlendirdiğinin bir başka üzücü işareti olacak.”