Saymazın bugünkü yazısı şöyle:
İYİ Parti lideri Meral Akşener, 20 Mayısta ziyaret için gittiği Rizede sahildeki bütün üstgeçitlere korsan afişler asıldı. O afişlerden birinde şöyle yazıyordu:
“Burası Rize, laf ettirmeyiz Reise!”
Akşenerin İkizdere ve Çayelindeki esnaf ziyareti AK Partililerce provoke edildi.
Yumruklu kavgalar yaşandı.
Küfürleşmeler oldu.
Rizenin gelini şehri terk ederken…
Erdoğan, saldırganları sahiplendi.
Dedi ki:
“Burası Rize, sen kalkıp da Rizenin uşağına hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacak budur. Yine dua et ki çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizelinin adabını, edebini gösterir.”
ANAPIN RİZESİ
Halbuki AK Partinin iktidara geldiği 2002den önce Rizenin uşağı, Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı Mesut Yılmazdı.
Erdoğan, bugün övdüğü örgütlenmiş provokasyonların o yıllardaki hedefiydi.
Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı iken geldiği şehirde Ticaret Odası, Erdoğanı karşılamadı.
Erdoğan, ilçesi Güneysuya giremedi.
Güneysu İmam Hatip Lisesi müdürü, konuğu ağırlamamak için okuldan kaçtı.
AK Parti kurulurken zorluk üstüne zorluk çıkarıldı.
Erdoğan, 27 kişinin ölümüyle sonuçlanan selden sonra Rizede, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmazın köyünde yüzgeri edildi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olan Hayati Yazıcının köyünde terslendi.
“Hoş geldin” bile denilmedi.
KAMYONLARLA YOL KESİLDİ
Erdoğan, iktidara geldiği seçimden bir gün önce, yani 2 Kasım 2002de, son mitingini Rizede yapmak istedi. Şehre 10 dakika uzaklıktaki eski Dedeman Otelinin bulunduğu noktada yol kamyonlar, kepçeler ve dozerler tarafından kesildi. Kasıtlı şekilde dizilen iş araçları yüzünden Erdoğan şehre bir buçuk saat geç girdi.
Araçlar ANAPlı müteahhitlere aitti.
Burası Rizeydi.
Rizenin uşağı Mesut Yılmaza laf ettirmezlerdi.
AK Parti, 3 Kasım 2002de Rizedeki bütün milletvekilliklerini kazandı. İki yıl sonra belediyeyi ANAPtan aldı.
Barajın altında kalan ANAP tarihe karıştı.
Yılmaz, 2007de Rizeden bağımsız milletvekili seçildi.
ALİPAŞA PLAJINA ÇÖKTÜLER
Rizeli müteahhitler açısından partiler değişse de kazanan kasa olmalıydı. Dakkasında Reisçi oldular.
Mehmet Cengiz, onlardan biri…
Bütün Rize, canlı ve cansız varlıklarıyla Cengiz Holdinge zimmetlendi. Rize-Artvin Havalimanı ve İyidere Lojistik Limanı derken, şu günlerde taş ihtiyacı için İkizderedeki İşkencedere Vadisi Cengize verildi.
Dahası var:
Arazisi İl Özel İdaresine ait olan Dedeman Oteli 2016da yıkıldı.
Yerine Ricosta Otel açıldı.
Bu otelin sahibi, tahmin edileceği üzere, Mehmet Cengiz.
Kurdelesi Erdoğan tarafından geçen yıl kesildi.
İddia o ki Cengiz, halkın girdiği Alipaşa Halk Plajına beton dökerek, etrafını çevirdi.
GÜZEL BİR DERS!
Dün Erdoğanı Rizeye sokmamak için kamyonlarıyla yol tıkayan müteahhitler bugün Reise verdikleri destek sayesinde şehrin deresini kurutuyor, dağını oyuyor ve ormanlarını yoluyorlar. Rizenin uşağını Rizenin denize sokmuyorlar.
Dün Mesut Yılmaz taraftarlarınca şehre girişi engellenen Erdoğan, bugün Rizenin gelinini şehirde istemiyor. Provokasyonu överek “Güzel bir ders verildi” diyor.
Burası Rize!
Laf ettirmeyiz…
Ne Reise, ne Cengize!
Karal: Çok edepsiz, çok yakışıksız
AK Partinin Rizedeki kurucu il başkanı ve üç dönem milletvekili olan Hasan Karal, şu an DEVA Partisi Genel Başkan Başdanışmanı.
Karal ile Erdoğanın Rizeye sokulmadığı günü konuştuk.
– O günü anlatır mısınız?
Trabzondan yola çıktık. Tayyip Beyin yanında oturuyorum. Dedeman Oteline kadar geldik. Rizeye kadar yol kesilmişti.
– Kim kesmiş?
ANAPlı müteahhitler. Kendileri yok ama makineleri orada. Kamyonlar, kepçeler, dozerler… Tayyip Bey çıldırdı. Dedi ki, “Arasana valiyi.” Vali telefona bakmıyor ki! Kamyon şoförü, “Talimat var, yavaş yavaş gideceğiz” diyor. Dedeman Otelinden Rize beş dakikadır. 1.5 saate ancak geldik. Şehre giremedik doğrudan, Askorozdan dolaştık.
– Dedemanın yerinde Cengizin oteli var.
Erdoğan, yolları kesenlerin otelini açtı, iki akşam kaldı. Akıl alacak gibi değil.
– Başka engelleme oldu mu?
İBB Başkanıyken Ticaret Odasını ziyaret etmek istedi. Terk ettiler odayı. Tayyip Bey, morali bozuk ayrıldı. Güneysuya sokmamaya çalıştılar. Dedi ki, “Hiç değilse Güneysu İmam Hatipe gideyim.” Müdürü Milli Eğitimden aradılar, dediler ki okulu terk et, karşılama.
2002de sel oldu. Erdoğana “Mesut Yılmazın köyüne çıkalım” dedim. Yolda Hayati Yazıcının köyü var, Buzlupınar. Köyde cenaze vardı. İndik, birisi Tayyip Beye hakaret etti. Çıktık, Mesut Yılmazın köyüne… 8-10 kişi oturuyordu kahvenin önünde. Bizi görünce kalkıp terk ettiler. “Hoş geldiniz” demediler.
– Bu kişiler ANAPlılar mı?
Tabii tabii, Rizenin hakim gücü Mesut Yılmazdı. “Yılmazın şehrinde siyaset olmaz” deniyordu. AK Partiyi kurduğum zaman ihanetle suçlandım. Çok çektim. Her engelleme yapıldı. Birisini yönetimine alıyorsun, aranıyor ANAPlılar tarafından, vazgeçiriliyor.
– ANAPlılar şu an AK Partide değil mi?
Hepsi il yönetiminde.
– DEVAya yönelik engelleme var mı?
İlk günlerde üzerime geldiler. Katılmak isteyenlere psikolojik baskı kurmaya çalıştılar.
– Ak Partiden ayrıldığınızda Rizede sizin için gıyabi cenaze namazı kılınmıştı.
Bir iki zibidi. Onları not aldık.
– Akşenere yapılanı nasıl yorumluyorsunuz?
Çok edepsiz, çok yakışıksız, lanet bir görüntü. İnanamıyoruz, Tayyip Beyin söylediklerine. Yorumlamakta o kadar güçlük çekiyorum ki. Yola çıktığımız Tayyip Beyden eser yok. Kalkıp tehdit ediyor. Kardeşim, dün bunlar sana da yapılmıştı. Böyle rövanşizmle mi gideceğiz? Dün yapıldı sana, bugün sen yapıyorsun, yarın bir başkası… Böyle devlet yönetilebilir mi?







