İyiliğin önünü kapattığın anda zulüm baş kaldırır. Cengiz Aytmatov
Strazburg 3. Adalet Yürüyüşü’nde geçen yıla göre daha bilinçli bir topluluk gördüm. Her yıl artarak devam eden binlerce Avrupa oturumlu ya da Avrupa vatandaşı olan insanlar, hak arayışında daha motive ve organize olmuşlardı. Hizmet mensupları Avrupa dil ve kültürünü öğrenmeye, iş edinmeye; çocukları da Avrupa’da eğitim almaya ve Avrupa ile entegre olmaya devam ediyorlar. Her birilerinin komşuları, iş arkadaşları, çocuklarının yeni arkadaşları var. Önemli mercilerdeki Avrupalılarla devamlı irtibat halinde olanların sayısı az değil. Türkiye’de artan haksızlıkları anlatan, adalet arayışında etkili olan yüzlerce gönüllü ve onlarca insan hakları dernekleri devamlı aksiyon halindeler. Raporlar yazılıyor, faaliyetler organize ediliyor, mektuplar gönderiliyor, röportajlar yapılıyor, ziyaretler devam ediyor.
Son masum insan çıkana kadar da artarak bu böyle devam edecektir. Umarım Türkiyede olan rejimin sahipleri vicdanlarını izne göndermediyseler hukuksuzluklardan vazgeçerler. En azından düşünme yetisini kaybetmeyenler, belki “Hiç olmazsa artık dursak” diyebilirler.
Bu gayretler sonuç veriyor. Alizée Chebboub-Courtin imzalı haber Fransız basınında yer aldı. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelip yağmurlu havaya rağmen hak ve adalet arayışı için yürüyen 3 bini aşkın kişi övüldü. “3.000’den fazla Türk, Erdoğan rejiminin muhalifleri için adalet istiyor” başlığı ile manşet atıldı.
Avrupa Parlamentosu Milletvekili Costas Mavrides:
“Türkiye, gaddar bir rejimin yönettiği ve insanların adil yargılanmadığı bir yer. Sessiz kalamayız! Sessiz kalmak, Türkiyede yaşananlara ve tüm insanlığa karşı işlenen suçlara suç ortağı olmaya denktir!”
Stuart Russell: “Türkiye büyük bir adaletsizlik ile karşı karşıya. Davalılar Avrupa Mahkemesine gittiğinde ise davalarının gecikmesiyle ayrı bir adaletsizliğe maruz kalıyorlar. Avrupalı yetkilileri derhal bu konuda harekete geçmeye çağırıyoruz!” dedi.
AİHM ve Avrupa Konseyi’nin Türkiye’de yapılan haksızlıklara, hukuksuzluklara ve soykırıma sessiz kalmamaları gerekiyor. 2024 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Türkiye, hakkında en çok davaya sahip ülke konumunda. Ocak 2024 itibariyle yaklaşık 23 bin 400 başvuru Türkiye’den yapılmış durumda ve bu sayı, toplam başvuruların yüzde 34,2’sine tekabül ediyor. Mahkeme, Türkiye’den gelen davalarda çeşitli insan hakları ihlalleri tespit ediyor. 2023’te AİHM, Türkiye’den gelen 78 davanın 72’sinde en az bir hak ihlali buldu. Bu ihlaller arasında adil yargılanma hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel haklar yer alıyor.
Eski NBA oyuncusu Enes Kanter, yazar ve sanatçı Hilal Nesin’in yanı sıra, Türkiye’de hak ihlallerine maruz kalan mağdurlar da konuşma yaptı etkinlikte. Gazeteci, aktivistlerden de önemli katkılar gerçekleşti.
Adalet yürüyüşüne gelenler, “adalet duvarı” olarak adlandırılan bir freskin üzerine destek mesajları bıraktı. Ayrıca, İngilizce «Adaletin zamanı geldi!» yazılı bir pankartın yanında onlarca çalar saat yola bırakıldı. Tiyatral gösteriler ve performanslar sunuldu.
“Hiç olmazsa bu kadarı elimden geliyor” vardı gözlerde
Barışçıl bir şekilde adalet yürüyüşü tamamlandı. Yağan yağmur ayrı bir hüzün kattı. İnsanların gözlerinde, “Hiç olmazsa bu kadarı elimden geliyor” tebessümü vardı. Genç, ihtiyar, engelli, çocuk ve her yaştan insan coşku ile, mağdurlar için yapılan faaliyetlere katılmaya devam ediyorlar. Gülsek, zaman zaman başka işlere dalsak da Türkiye’deki mağdurlarımız, mazlumlarımız deyince akan sular duruyor. Nabzımızın bir parçası hep onlar için atıyor.
Ülkemizi seviyoruz, sevmeye de devam edeceğiz. Mücadelemiz ülkemizle değil, mücadelemiz halkımızı hukuksuzca ezenlerle. Unutmayalım ! Zulme sessizlik en büyük destekçidir.
Haksızlık yapıp tüm insanlarla birlikte olmaktansa, adaletli davranıp tek başına kalmak daha iyidir.. Gandhi