KHK’lı eğitimci İbrahim Güngör, 72 yaşındaydı. Alzheimer hastasıydı, yakınlarını tanımıyordu. Prostat, şeker ve hidrosefali hastalıkları vardı; beyninde şant takılıydı, sonda kullanıyordu. Cezaevinde kalamayacak durumdaydı. Ancak “kalabilir” denildi. Ağır hastalıklarına rağmen tahliye edilmedi ve hayatını kaybetti. Bu ilk değil.
AKP rejiminin Gülen Hareketi’ne yönelik soruşturma ve davaları sonucunda, cezaevlerinde 150’ye yakın hasta ve yaşlı insan hayatını kaybetti. Yaklaşık 1000 hasta, yaşlı ve bebekli anne, tahliye çağrılarına rağmen zor koşullarda cezaevinde tutuluyor. Son bir ayda Manisa Alaşehir Cezaevi’nde 70 yaşındaki hasta tutuklu Hüseyin Parlak beyin kanaması nedeniyle, 72 yaşındaki Alzheimer hastası İbrahim Güngör ise İzmir Menemen R Tipi Cezaevi’nde enfeksiyon nedeniyle hayatını kaybetti. Kızları aylardır tahliye çağrısı yapıyordu. Silah kullanmamış, şiddete bulaşmamış bu insanlar, hasta ve yaşlı hallerine rağmen cezaevinde tutuldu.
“Bu Bir Ölüm Değil, Cinayet!”
Bold Medya’dan Özkan Yazar’ın haberine göre, İbrahim Güngör’ün vefatına siyasetçi, hukukçu, sanatçı ve gazetecilerden kısaca vicdan sahibi herkesten büyük tepki geldi. Sosyal medya hesaplarından paylaşım yapan birçok isim, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a “Cezaevlerinde ölümler dursun” çağrısı yaptı.
DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, ” İbrahim Güngör. Hasta mahpus. Menemen Cezaevindeydi. Sonunda öldü. O kadar ihmal ve ısrarla, inatla Cezaevinde tutma!!! Bu bir ölüm değil, cinayet! Tahliye edilmesi gerekeni zorla tuttular ve öldü. Başınız göğe erdi mi?” diyerek Adalet Bakanlığı’nı eleştirdi.
Avukat Nurullah Albayrak: “72 yaşındaki İbrahim Güngör, ‘cezaevinde kalabilir’ raporundan kısa süre sonra vefat etti. Cezaevlerinde yaşlılık ve hastalık nedeniyle ölümlerin son bulması için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor?”
Avukat Levent Mazlıgüney: “72 yaşında Alzheimer ve demans hastası (hiçbir suçu olmayan) İbrahim Güngör, son zamanlarını ailesiyle değil de cezaevinde geçirince ne tür bir güvenlik sağlandı?! Tabutla tahliyeler ülkesi haline geldik!”
Lale Demirkazan: “Yoğun bakım ünitesinden cezaevine gönderilen 72 yaşındaki Alzheimer hastası İbrahim Güngör vefat etmiş. Yaşadığı sürece karıncayı bile incitmediğinden ve bir kuruş haram yemediğinden eminim.”
Hukukçu Dr. Gökhan Güneş: “Alzheimer hastası ve hiçbir ihtiyacını kendisi karşılayamayacak durumdaki İbrahim Güngör amcayı cezaevinde öldürdüler. Artık tabutla tahliye olacak. Bu zulme neden olanlar bilsin ki, ne bu yaptıklarını unutacağız ne de hak ettikleri cezaları alana kadar mücadeleden vazgeçeceğiz!”
İnsan hakları aktivisti Cemre Birand: “İbrahim Güngör gözümüzün önünde öldü. Onu tahliye etmeyenler, ‘hapiste kalabilir’ diyenler sorumludur. O kadar açık ve net. Kimse boşuna ‘ah, vah’ demesin.”
Sanatçı Hilal Nesin: “Türkiye’de idam var; hem de işkence ederek katlediyorlar. Alzheimer hastası, yaşlı ve ağır hasta İbrahim Güngör cezaevinde hayatını kaybetti. Bu onun kaderi değildi.”
KHK’lı spiker Sırrı Er: “72 yaşında Alzheimer hastası İbrahim Güngör cezaevinde vefat etmiş. Güngör’ün vebali, tüm uyarılara rağmen tahliyesine izin vermeyen ve ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verenlerin boynuna olsun!”
Güngör Vefatına Tepki İçin Sosyal Medya Kampanyası
Cazeevindeki hasta yaşlı ve bebekli mahpusların durumunu gündem yapan @odakdunyam’da sosyal medya üzerinden bir kampanya başlattı. “İbrahimAmcayı Öldürdüler” etiketi ile yapılan paylaşımda, “Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulunuyoruz:
Cezaevlerinde hasta ve yaşlı mahpuslar için acil eylem planı hazırlanmalı. Cezaevlerinde yaşlılık ve hastalık nedeniyle ölümler son bulsun. Bu plan hayata geçirilmedikçe yeni ölümler kaçınılmaz!” denildi.
İbrahim Güngör Vakası İnsan Hakları İhlallerini Gözler Önüne Seriyor
72 yaşındaki Alzheimer hastası İbrahim Güngör’ün cezaevinde hayatını kaybetmesi, Türkiye’de hasta ve yaşlı mahpuslara yönelik muameleleri yeniden gündeme taşıdı. Güngör’ün ağır sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmemesi, ulusal ve uluslararası insan hakları normlarının açık bir ihlali olarak değerlendiriliyor. Bu olay, sadece bireysel bir trajedi değil; yaşam hakkı, sağlık hakkı ve işkence yasağı gibi temel hakların sistematik biçimde ihlal edildiğine dair güçlü bir örnek olarak kamuoyunun tepkisini çekti. İşte Türkiye’nin İbrahim Güngör gibi hasta mahpusları tahliye etmemesinin doğurduğu insan hakkı ihlallerinden bazıları;
Yaşam ve Onur Hakkı
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB), Madde 3: “Herkesin yaşama, özgürlük ve kişi güvenliği hakkı vardır.”
72 yaşında, Alzheimer hastası ve kızını dahi tanıyamayan bir kişiyi ölümüne kadar hapiste tutmak, Türk makamlarının onun doğal onurunu ve yaşam hakkını ihlal etmesi anlamına gelmektedir.
İşkence ve İnsanlık Dışı Muamele Yasağı
BM İşkenceye Karşı Sözleşme (CAT), Madde 1 & 16 ve AİHS, Madde 3: İşkenceyi ve zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muameleyi yasaklar.
Alzheimer, hidrosefali (beyin şantı), prostat ve şeker hastalığı bulunan yaşlı bir adamı hapiste tutmaya zorlamak, tıbbi ihmal yoluyla işkence anlamına gelir.
Mandela Kuralları (BM Mahpusların Muamelesine İlişkin Asgari Standart Kuralları)
Kural 109 & 110: Sağlık durumu cezaevi koşullarıyla bağdaşmayan ciddi hastalığı olan mahpuslar serbest bırakılmalıdır.
Türkiye’nin, ölümcül hastalığına ve tıbbi bakıma bağımlılığına rağmen Güngör’ü serbest bırakmayı reddetmesi, Mandela Kuralları’nın açık bir ihlalidir.
Tıp Etiği ve İstanbul Protokolü
Hekimlerin görevi zararı önlemektir. Adli Tıp Kurumu’nun, ağır hastalığın açık kanıtlarına rağmen “cezaevinde kalabilir” raporu vermesi, hem işkencenin belgelenmesine ilişkin İstanbul Protokolü’ne hem de uluslararası tıp etiği standartlarına aykırıdır.
Sağlık Hakkı
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi (ESKHS), Madde 12: “Herkesin mümkün olan en yüksek düzeyde fiziksel ve ruhsal sağlıktan yararlanma hakkı vardır.”
Uygun tedavinin reddedilmesi ve bir mahpusun ölümüne yol açması, bu yükümlülüğün açık bir ihlalidir.
Devletin Sorumluluğu
Uluslararası hukuka göre, devlet mahpusların yaşamını ve sağlığını koruma yönünde pozitif yükümlülüklere sahiptir.
Erdoğan rejimi bu özen yükümlülüğünü yerine getirmemiş, böylece Güngör’ün acılarından ve ölümünden doğrudan sorumlu olmuştur.
Kısaca 72 yaşındaki İbrahim Güngör’ün hapsedilmesi ve sonrasında ölümü, bir “bireysel trajedi” değil, evrensel insan hakları normlarının ağır bir ihlalidir. Bu durum, tıbbi ihmal yoluyla işkence, Mandela Kuralları’nın ihlali ve hem AİHS hem de BM İşkenceye Karşı Sözleşme kapsamında insanlık dışı muamele yasağının açık bir ihlalidir.
KAYNAK: BOLD MEDYA – ÖZKAN YAZAR