• Turkhane Logo

Cenevre'deki 'Türkiye Mahkemesi'nde kaçırılanlar yaşadıkları işkenceleri anlattı

Hazırlıkları uzun süredir devam eden “Türkiye Tribünal Mahkemesi”, dün sabah Cenevre’de Erdoğan Hükümeti’ni temel insan hakları ihlalleri üzerinden yargılamaya başladı.

15:23 21 Eylül 2021 Salı
Cenevre'deki 'Türkiye Mahkemesi'nde kaçırılanlar yaşadıkları işkenceleri anlattı
Hazırlıkları uzun süredir devam eden “Türkiye Tribünal Mahkemesi”, dün sabah Cenevre’de Erdoğan Hükümeti’ni temel insan hakları ihlalleri üzerinden yargılamaya başladı.


Mahkemenin ikinci gününün sabah seansında kaçırılan ve işkence gören iki tanık başlarından geçenleri anlattı.

Mahkemede ilk olarak Mustafa Özben dinlendi. Mayıs 2017de Mustafa Özben Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından kaçırıldı. 2016daki başarısız darbe girişiminin ardından KHK ile kapatılan Turgut Özal Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışıyordu.


Özbenin ifadesinde öne çıkan kısımlar şu şekilde:

Arabamı park ettiğim yere giderken darp edilerek siyah bir transportera bindirildim. Aracın içinde mücadele edip kurtulmaya çalıştım. Ayağıma ve ellerime plastik kelepçe taktılar. Bunu nereye götüreceğiz 06 ya mı 34 e mi? dediler.

Bir projektör var ama içerisi kapkaranlıktı. Gece gündüz bir uğultu sesi vardı ayrıca işkence gibiydi bu ses. İlk talimat şu oldu: İçeri birisi girdiğinde sert bir şekilde kapıya vurulduğunda diz çök, başını öne eğ etrafa bakma.

Bir bardak çay, bir dilim ekmek, bir parça peynir, bir kaç zeytin veriyorlardı. 20 kilo verdim orada.

Kaçıranlar ‘Mustafa burada devlet biziz. Artık devlet farklı idare ediliyor. Söylediklerimizi yaparsan buradan savcıya bir not gider, serbest kalırsın, yeni bir kimlik veririz, sınırsız para veririz. Yoksa biz insan anatomisini iyi biliriz, bize yalvarırsın beni öldürün diye.’ dedi.

Bir gün hücrenin kapısı açıldı. Gözüm bağlı değildi. Bugün herhalde beni infaz edecekler diye korktum. Ama onların yüzünde kar maskesi vardı. Hücreden dışarı çıktığım esnada her tarafa bakma imkanım oldu. Sıra sıra dizilmiş hücreleri gördüm.

Sorgu odalarının birinde bir kürsü ve bir masa vardı. Atatürk’ün fotoğrafı ve bir Türk bayrağı vardı. İnsanları yukarıya bağlamak için kelepçeler vardı.

Elektro şok yaptılar, kaba dayak attılar. Hassas olduğum herşeyi söylediler, eşim ve çocuklar ile tehdit ettiler. Tam 24 saat bir kulaklık takıp sürekli marşlar, müzikler dinlettiler, insanı çıldırtan bir ses verdiler.

Özben ayrıca eşinin kendisini ararken, Kocam MİT tarafından kaçırıldı dediği için savcılık ve emniyette tehdit edildiğini de aktardı.
  Sezin Uçar: Avukatlar Türkiyede olduğu gibi birçok ülkede de tehlike altında. Bu durum avukatların temsil ettiği kesimlerle ilgili bir şey. 1/3 #turkeytribunal2021 #abductions pic.twitter.com/iv33o2cTZO — Turkey Tribunal (@turkey_tribunal) September 21, 2021
Mahkemede konuşan Avukat Sezin Uçar ise şunları kaydetti:

Avukatlar Türkiyede olduğu gibi birçok ülkede de tehlike altında. Bu durum avukatların temsil ettiği kesimlerle ilgili bir şey. 

Özellikle 2015 yılından itibaren Türkiyede rejim değişikliği oldu ve dolayısıyla mesleğimizin niteliği gereği devletin hedefinde olduk. Bu rejim değişikliği büyük ölçüde yasal mekanizmalara ve savunma yetkisine yönelik saldırılara dayanmıştır. 

/

Ayrıca meslektaşım Özlem ile birlikte bir süre tutuklu kaldım ve halen hakkımda bazı yasal prosedürler devam ediyor. Bu tamamen mesleğimizi yaptığımız için olan bir şey.

Duruşmada ikinci tanık olarak Gökhan Güneş dinlendi. Güneş gördüğü işkenceler nedeniyle hala tedavi altında olduğundan ifadesi avukatı Sezin Uçar tarafından sunuldu.

Kendisini “sosyalist işçi” olarak tanımlayan Gökhan Güneş, 20 Ocakta İstanbulda bir otobüs durağında kaçırıldı. Günlerce işkence gördü ve 26 Ocakta Başakşehirde (İstanbul) gözleri bağlı olarak serbest bırakıldı.

Uçarın anlattıklarında öne çıkanlar ise şu şekilde;

Kayıt dışı gözaltına alma ve kaybetme politikası Türkiye’de yaygın. Türkiye’de hak ve özgürlük mücadelesi verenleri bastırmakta bu politika kullanılıyor. 

Gökhan bulunana kadar hiçbir yetkili makam bir açıklama yapmadı. Gökhan sosyalist sendika üyesi olduğu için başta sendika olmak üzere çok yönlü mücadele ve eylemler yapıldı.  Avrupa Parlamentosu, İçişleri Bakanı Süleyman Soyluya bir mektup gönderdi. Ama bakan cevap vermedi. Anlamlı mücadele sonunda Gökhan bırakıldı. 6 gün boyunca sistematik bir şekilde işkenceye maruz kaldı.

Gökhan’ın kaçırılmasının hemen sonrasında savcılığa gerekli bilgileri verdik ve bulunmasını talep ettik. Günlerce Gökhan’ın dosyasına bir savcı dahi atanmadı. Her yere müvekkilimizi sorduk, onu bulmaya çalıştık.

Gökhan İstanbulda yaşıyor, Tokatlı, Alevi bir aileden. Emekçi bir aileden. Elektrikçi olarak çalışıyor. Hayatını bu şekilde kazanıyor, elbette, birçok insan gibi emeğini kazanması gerekiyor. Hayatını böyle idare ediyor.

Ayrıca kendisi gibi işçi ve emekçilerin haklarını savunan, sosyalist bir dünya görüşüne sahip bir kişidir. Ve bu nedenle bir sendikanın parçası oldu, bu mücadelenin bir parçası oldu.

Ayrıca birkaç basın toplantısına ve birkaç gösteriye katıldı. Türkiyede sosyalist olmak, muhalif olmak da bazı sorunları beraberinde getiriyor ve bu sorunları bizzat yaşamış bir insan.

Son güncelleme: 15:23 21.09.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı