17 yaşındaki Münevver Karabulutun katili Cem Garipoğlunun İstanbul Üsküdarda bulunan mezarı açıldı. Polis ekipleri, Karacaahmet Mezarlığındaki mezarın etrafında demir bariyerlerle geniş güvenlik önlemleri alırken mezarın açılması için Cumhuriyet savcısı ve adli tıp görevlileri mezarlığa geldi. Basının mezarın açılmasını izlemesine izin verilirken, Garipoğlunun naaşından kalanların görüntülenmemesi için bir branda çekilerek çalışmalar sürdürüldü.
DWnin haberine göre, Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir çalışmalar sırasında mezarlıkta hazır bulunurken, Garipoğlu ailesi mezarlığa gelmedi. Cem Garipoğlundan kemik örneği alınarak aile üyeleriyle kimlik eşleştirmesi yapılacak.
Türk hukuk tarihinin en büyük skandalı olur
Mezar açıldıktan sonra açıklama yapan Epözdemir, neden kefen yok sorusuna cevaben, Onu anlayamadım hiçbir kefen bez yok. Bu, birkaç alternatifi bize verebilir. 10 sene içinde kaybolmuş ya da aşınmış olabilir mi? O bana çok rasyonel gelmiyor. Sonradan kemiklerin bırakılma ihtimali kefenin olmadığı yerde çok kuvvetli bir ihtimal olarak karşımızda duruyor. O beni ziyadesiyle rahatsız etti. 2014 yılında defin işlemi sırasında da kayıt alınmamış. Biz de otopsiye girmedik yasal hakkımız da yok diye konuştu. Avukat, gazetecilerin Mezardan başka bir cenaze çıkması halinde ne olur? sorusuna ise, Türk hukuk tarihinin en büyük skandalı olur yanıtını verdi. 
Garipoğlunun yargılama sürecine ilişkin de konuşan Epözdemir, mahkemenin henüz ikinci celsede tahliye kararı verdiğini hatırlatarak, Bu mahkemenin yıllar önce Garipoğlu ailesinin milyar dolarlık hileli iflas dosyasında beraat kararı verdiğini öğrendik. Reddihâkim istedik, mahkeme çekildi ve yeni gelen heyetle birlikte adalet tecelli ederek emsal mahiyette ceza verildi. Alabileceği en ağır cezayı alarak 24 yıl hapis cezası aldı. 15 yıl cezaevinde kalacaktı, bu ay tahliye olmuş olacaktı ifadelerini kullandı.
Garipoğlunun 10 Ekim 2014teki intiharına şüpheyle yaklaştıklarını ifade eden avukat, İntihar ilaçla olabilir, silahla olabilir ama bir insanın cezaevinde kantinden çamaşır ipi alması, kafasına poşeti geçirmesi, 1 dakika boyunca bu ipi sıkması ve kendisini boğarak öldürmesi hayatın olağan akışına aykırı bir intihar yöntemi. Çünkü vücut ona reaksiyon verir. Bir insanın kendisini boğması çok zordur diye konuştu. Dosyada psikoloğun Garipoğlunun intihara meyilli olmadığına dair raporunun da bulunduğunu hatırlatan Epözdemir, ortada bir intihar mektubunun da olmadığına işaret etti.
Epözdemir, bir hafta içinde raporun tanzim edilmesini beklediklerini belirterek İnşallah geldiğimiz noktada 15 yılın sonunda maddi gerçek ortaya çıkar. Adalet tecelli eder diye konuştu.
Babası da başvuruda bulunmuştu
Uzun bir süre Türkiyenin gündeminde olan Garipoğlunun Silivri Cezaevindeki hücresinde intihar ettiği açıklanmıştı. Öldürülen Münevver Karabulutun ailesinin yanı sıra Garipoğlunun cezaevinde gerçekten intihar edip etmediği tartışmalarına bir nokta koymak için babası Mehmet Nida Garipoğlu da Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak oğlunun mezarının açılması (fethi kabir) ve DNA eşleştirmesi yapılması talebinde bulunmuştu.
Mahkeme, 26 Eylülde Silivri Cezaevinde ölü bulunduğu açıklanan Cem Garipoğlunun mezarının açılmasına karar vermişti.
Çine kaçırıldığı öne sürülmüştü
İstanbulun Bahçeşehir ilçesinde 3 Mart 2009 tarihinde 17 yaşındayken öldürülen Münevver Karabulut cinayeti uzun yıllar tartışılmış, Türkiyedeki kadın cinayetlerine ilişkin emsal bir dava olmuştu.
Cinayetten sonra uzun süre firar ettikten sonra yakalanan Cem Garipoğlu, Münevver Karabulutu öldürmekten yargılandığı davada 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Garipoğlunun 5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 10 Ekim 2014te tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde intihar ettiği açıklandı. Ancak ölen kişinin Garipoğlu olmadığına ilişkin iddialar ortaya atıldı. Garipoğlunun cezaevindeyken Çince çalıştığı ve daha sonra intihar süsü verilerek Çine kaçırıldığı öne sürüldü.







