Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Melih Bulunun rektörlüğüne yasal kılıf sağlanması ile ilgili açıklama yaptı.
Melih Bulu, daha önce vakıf üniversitelerinde çalıştığı için devlet memuru değildi ve bu nedenle resmen rektör olarak göreve başlayamamıştı. Boğaziçi akademisyenleri, görevine yasal kılıf sağlanmak için İstanbul Medeniyet Üniversitesine yerleştirilen Bulu için, Çalışmalarına kadro aldığı üniversitede devam etsin dedi.
Boğaziçi akademisyenleri Bulunun atanmasının ardından başlayan direnişin 145. gününde nöbet eylemini 98. kez gerçekleştirdi. Akademisyenler yine rektörlüğe sırtlarını döndü ve alkışlı protesto gerçekleştirdi. Boğaziçi akademisyenleri ayrıca, Bulunun kadrosu ile ilgili açıklama yaparak duruma tepki gösterdi.
Bulu, çalışmalarına kadro aldığı üniversitede devam etsin diyen akademisyenler, Bulunun rektörlüğüne kılıf olması için oluşturulmuş bu kadronun YÖK’ün şeffaflıkla ilgili ilan ettiği prensiplerine de aykırı olduğunu vurguladı. Akademisyenler bir kez daha, Melih Bulu ve peşi sıra atanan kadrosunun istifasını istedi, kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz dedi.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin açıklamasının tamamı şöyle:
Değerli arkadaşlar,
Bugün 28 Mayıs Cuma. Direnişimizin 145. nöbetimizin 98. günündeyiz. Sizlere hâlen basının ve mezunlarımızın alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, ve her köşesinin sivil polis ve kameralarla denetlenmeye çalışıldığı kampüsümüzden sesleniyoruz.
Liyakat değil sadakat esasına göre üniversiteyi yönetmeye çabalayanlar üniversitemizin 50 yıllık tarihi içinde oluşmuş karar alma şekil ve mekanizmalarını hiçe sayarak türlü usulsüzlüklere ve cambazlıklara başvuruyorlar. Bu hafta üniversitemizde herhangi bir bölüme atanabilecek liyakate sahip olmadığını bildiğimiz Melih Bulu’nun başka bir kamu üniversitesinin kadrosuna alındığını öğrendik. Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanan biri için başka bir üniversitede öğretim üyesi kadrosu yaratılmasının abesliği bir yana, kişiye özel oluşturulmuş bu kadronun YÖK’ün şeffaflıkla ilgili ilan ettiği prensiplerine de aykırı olduğu açıktır. Temennimiz Melih Bulu’nun bundan böyle çalışmalarını kadrosunu aldığı üniversitesinde devam ettirmesidir.
Demokratik meşruiyetten yoksun üniversite yönetimi kendisine yönelik tepki ve itirazları sindirmek ve üniversite içinde iktidarını kurabilmek için korku salmayı amaçlayan uygulamalardan medet umuyor. Bu uygulamaların son örneklerinden biri 22 Mayıs gece yarısı yaşandı. Dört Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi, bir özel güvenlik görevlisinin şikayeti üzerine açılan soruşturma ve gece vakti çıkartılan savcılık talimatı ile polis tarafından evlerinden alınıp ifade vermeye karakola götürüldü. Telefonla ifadeye çağrılabilecek ve çağrıldığında zaten buna icâbet edebileceklerken, öğrencilerin evlerinden bu şekilde alınmaları hukuken sorunlu ve teamüle aykırıdır. Anayasal haklarını kullanan öğrencilerin korku yoluyla sindirilmeye çalışılması, psikolojik şiddete maruz bırakılmaları kabul edilemez.
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 16’ncı maddesinde özel güvenlik personelinin görev alanında vermekle mükellef olduğu hizmetler güvenlik ve koruma hizmetleri ile sınırlandırılmıştır. Hatırlatmak isteriz ki özel güvenlik görevlilerinin kolluk kuvvetlerinden talimat almak, öğrencileri fişleyip ihbar etmek gibi görevleri bulunmamaktadır. Kampüsümüzü tekinsiz bir yer haline getiren, öğrenci ve akademisyenlerin güvenliklerini tehdit eden bu uygulamaları kınıyor, son bulmalarını talep ediyoruz.
Her hafta olduğu gibi üniversitemizde tüm birim, fakülte ve enstitülerin müdür ve koordinatörlerinin seçimle göreve gelmesi gerektiğini tekrar ediyor, seçilmiş olan Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlerinin bir an önce görevlerine atanmalarını bekliyoruz.
Bir kez daha, atanmış Melih Bulu, Gürkan Kumbaroğlu, Naci İnci, Fazıl Önder Sönmez’in, bir gecede kurulan Hukuk Fakültesi’ne atanmış Selami Kuran ve görevlendirilmiş Muzaffer Eroğlu’nun istifasını talep ediyoruz.
Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!
