• Turkhane Logo

Bir muhbir vatandaş örneği: Bazı kişisel meselelere çok sinirlendiğim bir anda...

Çalıştığı Toprak Mahsulleri Ofisi'ndeki müdürlerini BİMER'e 'Gülen Cemaati'nden' diye ihbar eden Ömer Yalçın isimli şahıs, hakkında soruşturma açılınca, bir anlık öfkeyle hareket ettiğini söyledi.

22:55 11 Kasım 2020 Çarşamba
Bir muhbir vatandaş örneği: Bazı kişisel meselelere çok sinirlendiğim bir anda...
Çalıştığı Toprak Mahsulleri Ofisi'ndeki müdürlerini BİMER'e 'Gülen Cemaati'nden' diye ihbar eden Ömer Yalçın isimli şahıs, hakkında soruşturma açılınca, bir anlık öfkeyle hareket ettiğini söyledi.


Toprak Mahsulleri Ofisi Polatlı Şube Müdürlüğü’nde programcı olarak çalışan Ömer Yalçın, 17 Temmuz 2014 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) ihbarda bulundu.

Yalçın, ihbar mesajında, üç hafta önce de AKP Genel Merkezi’ne de şikayette bulunduğunu belirterek amirlerinin “paralelci olduğunu düşündüğünü” belirtti.


Yalçın, AKP’ye yaptığı şikayetin duyulması üzerine aynı kurumda çalışan eşine ve kendisine mobbing uygulandığını savundu.

Yalçın, ihbarı dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine yaptığını da ekledi.

Yalçın, “Bu gözü dönmüş mahluklar başımızdan ne zaman indirilecekler. Biz oyumuzu Ak Parti’ye verdik bu hainlerin temizlenmesi için ama üzerinden aylar geçti hala yerlerindeler” dedi.

KENDİNİ VE EŞİNİ ‘’GÜVENCE ALTINA ALMAK İÇİN İHBAR ETMİŞ

İhbar üzerine TMO Genel Müdürlüğü Müfettişlerince idari soruşturma açılarak bir müfettiş görevlendirildi.

Müfettiş, Yalçın’ı ve eşini, müdür, müdür yardımcıları ve birkaç personeli daha dinledi.

Müfettiş ifadesinde Yalçın geri adım atarak, “Kurum içerisinde çalışma ortamında yaşanan bazı kişisel olaylara çok sinirlendiğim bir anda düşünmeden BİMER’e bizzat yazdığım dilekçede üstünde durduğum ‘paralel örgüt’ konusu ile ‘paralelciler’ korkusu tamamiyle eşimi ve kendimi güvence altına almak amacıyla kurmuş olduğum cümlelerdir” dedi.

Yalçın, ayrıca söz konusu personelin ‘rahatsızlık verici davranışlarının sona erdiğini’ belirterek, kendisiyle ilişkilerinin de düzelme yoluna girdiğini kaydetti.

Yalçın’ın depo görevlisi eşi de kendilerine mobbing uygulandığı iddiasını reddederek eşini yalanladı.

KINAMA CEZASI ALINCA AYM’YE GİTTİ

Yalçın, kurum içerisindeki soruşturma sonucunda Yalçın’a ‘işyeri huzur ve güvenliğini olumsuz etkilediği’ kınama cezası verildi.

Yalçın, disiplin cezasının hukuka aykırı olduğunu, iddialarının yeterince araştırılmadığını ve şikayet hakkının engellendiğini belirterek Ankara 14. İdare Mahkemesi’nde dava açtı.

Mahkeme, Yalçın’ın işyeri huzur ve sükununu bozduğuna dair delillerin yetersiz olduğunu kaydetti.

İdarenin itirazı üzerine üst mahkeme olan Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. Dava Dairesi mahkeme kararını bozarak davayı reddetti. İtirazı da reddedilen Yalçın, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulunarak, dilekçe ve hak arama hakkının ihlal edildiğini, ayrıca ifade özgürlüğünün de yok edildiğini savundu.

AYM: AMİRLERİ HAKKINDA AĞIR İSNATLARDA BULUNDU

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi heyeti, başvurucunun şikayetlerinin bütün olarak ‘İfade özgürlüğü’ kapsamında inceledi.

Mahkeme, 17-25 Aralık’tan sonra yapılan bir ihbarın kişinin özel hayatında çok ciddi sorunlar doğuracağını kaydederek, kişilerin zan altında bırakıldığı tespitinde bulundu. 

AYM kararında, “Somut olayda, sebebi ne olursa olsun başvurucu, amirleri ile olan kişisel meselelerini görevine yansıtmış; kamu hizmetinin düzgün bir şekilde işlemesi görevi olduğu halde işyeri huzur ve uyumunu olumsuz etkileyecek şekilde amirleri hakkında doğru olmayan ağır isnatlarda bulunmuştur” denildi.

“BAŞVURUCUNUN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE YAPILAN MÜDAHALE DEMOKRATİK TOPLUM DÜZENİNİN GEREKLERİNE UYGUN”

AYM’nin gerekçeli kararında şöyle denildi: “Yukarıdaki değerlendirmeler göz önünde bulundurulduğunda idare ve mahkeme kararlarında kamu görevlisi olan başvurucunun ifade özgürlüğü ile ödev ve sorumlulukları arasında adil bir denge kurulduğu ve müdahaleyi oluşturan kınama cezasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ilgili ve yeterli bir gerekçeyle gösterilmiştir. Ayrıca somut olayda başvurucuya kınama cezası verildiği dikkate alınarak müdahalenin izlenen meşru amaçla orantılı olduğu değerlendirilmiştir. Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.”AYM, başvuruyu ‘açıkça dayanaktan yoksun’ olması nedeniyle oy birliğiyle reddetti.

Son güncelleme: 22:55 11.11.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı