• Turkhane Logo

Berlin: Türkiye'deki seçim sürecinde adil bir ortam yok

Türkiye'de adil ve özgür seçimler olabilecek mi? Seçim hilesi olası mı? Bunun sonuçları ne olur? Alman hükümetinin görüşü ne?

00:31 25 Mart 2023 Cumartesi
Berlin: Türkiye'deki seçim sürecinde adil bir ortam yok
Türkiye'de adil ve özgür seçimler olabilecek mi? Seçim hilesi olası mı? Bunun sonuçları ne olur? Alman hükümetinin görüşü ne?

Türkiyede 14 Mayısta yapılacak seçimler öncesinde gelişmeler Berlinde de yakından izleniyor.
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Olaf Scholz başbakanlığındaki hükümet, seçimler öncesindeki anti-demokratik adımlar nedeniyle Türkiyede adil ve özgür bir seçim ortamından söz etmenin güç olduğu görüşünde. Ancak hükümet, oyların sayımında ciddi boyutta manipülasyon beklemiyor.
Alman hükümeti, Türkiyedeki seçim sürecine ilişkin gözlem ve değerlendirmelerini geçen hafta Federal Meclis İnsan Hakları ve İnsani Yardım Komisyonunda yapılan oturumda milletvekilleriyle paylaştı.
Scholz hükümetinin seçimler için öngörüleri neler?Alman Federal Meclisinin internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Alman hükümeti Türkiye seçimlerindeki oy sayımlarında ciddi boyutta manipülasyon yaşanmayacağı kanısında. Bununla birlikte medyaya, muhalefete ve sivil topluma artan baskılar ve HDP hakkındaki kapatma davasına dikkat çeken hükümet yetkilileri, bu koşullarda yapılacak seçimlerin, özgür ve adil olarak nitelendirilmesinin güç olacağını düşünüyor.
Türkiye’de yargı bağımsızlığı, insan hakları ve basın özgürlüğü alanındaki gerileme Avrupa başkentlerinde endişeyle izleniyor.Fotoğraf: [M] Mehmet Guzel/AP Photo/picture alliance
Geçen yıl yürürlüğe giren dezenformasyon yasasının gazetecileri üç yıla kadar hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya bıraktığına dikkat çeken hükümet yetkilileri, bunun özellikle seçim süreciyle ilgili kaygıları arttırdığına vurgu yapıyor.
Avrupadan gözlemciler Türkiyeye gidecekAvrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), Türkiye seçimlerini bugüne kadar oluşturulan en büyük seçim gözlem heyetlerinden biriyle izlemeye hazırlanıyor.
Bu heyetin başkanlığını da SPDnin İnsan Hakları Sözcüsü Frank Schwabe üstlendi. 
AKPMnin üyesi olan Türkiye, Osman Kavala davasında AİHM kararını yerine getirmediği gerekçesiyle denetim sürecine alınmıştı.
DW Türkçenin sorularını yanıtlayan Schwabe, Denetim sürecinde olan tüm ülkelerde Avrupa Konseyi seçimleri gözlemler. Bu sefer oluşturulan heyet, Avrupa Konseyinin en büyük seçim izleme misyonlarından biri olacak. Bu da Türkiyedeki seçimlerin öneminin altını çiziyor. 40 kişilik bir heyet oluşturuldu ve ben de bu heyete başkanlık edeceğim dedi.
Seçim gününü, ikişer kişilik ekipler halinde toplam 20 ekiple gözlemleyeceklerini anlatan Schwabe, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) da bir seçim gözlem heyeti göndereceğini, bu heyetle yakın koordinasyon içinde olacaklarını, seçimlerden bir gün sonra da ortak bir basın toplantısı düzenleyeceklerini aktardı.

Demokratik bir seçim için kıstaslar neler?Seçimlerden yaklaşık bir ay önce, Nisan ayında, seçim öncesi misyon olarak adlandırılabilecek bir çalışma ziyareti için Türkiyeye seyahat edeceği bilgisini paylaşan Schwabe, şu bilgileri verdi:
Bir yandan seçim günü, fiili seçim sürecini, ama aynı zamanda, genel olarak ülke genelindeki tüm seçim ortamını gözlemleyip değerlendireceğiz. Yani, seçim gününün yanı sıra genel olarak demokrasi ve hukukun üstünlüğünün genel durumunu, basının ne kadar özgürce çalışabildiğini, muhalefetin eşit fırsatlara sahip olup olmadığını gözlemleyeceğiz. Tüm bunlar, önceden AGİT/ODIHR tarafından uzun dönemli gözlemci olarak adlandırılan kişiler tarafından aylarca incelenmekte ve biz öncelikle onların bulgularını kullanacağız.
Türkiyede demokratik ortam yokTürkiyedeki seçimlerin demokratik, adil ve özgür bir ortamda gerçekleşemeyeceği hakkındaki endişeleri de değerlendiren Schwabe, son gelişmelerin olumsuz bir tablo çizdiğine işaret etti.
Sosyal Demokrat milletvekili, Türkiye, diğer tüm ülkeler gibi, seçimlerin demokratik bir ortamda gerçekleşmesini sağlamak zorunda. Ancak denetim raporları, insan hakları komiserinin raporları ve AİHM kararları ne yazık ki Türkiyede böyle bir ortamın olmadığını ortaya koyuyor dedi.
TBMMdeki en büyük üçüncü parti olan HDP hakkındaki kapatma davasının sorunlara bir örnek teşkil ettiğine dikkat çeken Schwabe, yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlunun yargılanmakta olduğunu hatırlattı, ayrıca Avrupa Konseyine göre Selahattin Demirtaş ve Osman Kavalanın halen hukuka aykırı olarak cezaevinde tutulduklarına işaret etti.

Schwabe, seçimlerin ne ölçüde adil ve şeffaf olacağı konusunda bir değerlendirme yaparken bir yanda seçimler öncesinde demokratik bir tartışma ortamının bulunup bulunmadığını, adil bir yarış olup olmadığını, diğer yandan da seçim günü oy verme ve sayım gibi işlemleri izleyeceklerini anlattı. 
Türkiye çok deneyimli ve çoğulcu yapıya sahipSPDli siyasetçi, Seçimleri değerlendirirken bir seçimin gerçekleştirdiği genel ortam ile seçim günündeki fiili süreci birbirinden ayırmak gerekir. Örneğin seçim günü hile yapılıp yapılmadığı gibi. Elbette, seçim gününde her şeyin düzgün işleyip işlemediğini bugünden değerlendiremem. Ancak şunu söyleyebilirim, Türkiye demokratik seçim standartlarına uyma konusunda çok deneyimli bir ülke ve çok çoğulcu bir yapıya sahip. Hem partiler hem de sivil toplum, seçim gününde güçlü bir denetim sağlıyorlar görüşünü de aktardı.
Denetim raporları kılavuz niteliğindeSeçim ortamının adil ve özgür olup olmadığı konusunda ise AKPM raporlarının birer kılavuz niteliğinde olduğunu, bugüne kadar hazırlanan raporlarda pek çok eleştirinin ifade edildiğini hatırlatan Schwabe, şunları söyledi:
Türkiyede siyasi tutuklular var. Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş bunun örnekleri. Türkiye, AİHMin kesinleşmiş kararlarını bugüne kadar uygulamadı. Zaten bu nedenle Avrupa Konseyinde Türkiye hakkında denetim süreci başlatıldı. Tüm bunlar AKPMnin denetim raporunda yer alıyor. Seçim ortamının değerlendirmesi bakımından bu rapor bir kılavuz niteliği taşıyor.
Avrupa Konseyine üye her ülkenin Türkiyede demokratik kurallara uyulması beklentisine sahip olması gerektiğini kaydeden Schwabe, Her hükümeti buna göre değerlendiriyoruz dedi.
Erdoğan yönetimi NATO için güvenilir partner değilAna muhalefetteki Hristiyan Birlik partilerinde de (CDU/CSU) gözler Türkiye siyasetinde yaşanan gelişmelerde.
DW Türkçenin sorularını yanıtlayan CDU/CSUnun İnsan Hakları Sözcüsü Michael Brand, neden Türkiye seçimlerine önem verdiklerini anlattı.
Ne yazık ki Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki sistem, binlerce insanı masum bir şekilde hapse atan, demokrasiye karşı sistematik bir şekilde saldıran ve yolsuzluğun alabildiğine yaygınlaştığı, çok otoriter bir hale dönüştü” diyen Brand, Erdoğan liderliğinde Türkiyenin, NATO için de güvenilir bir partner olmadığını söyledi. 
Erdoğan yönetimini, Ukraynaya karşı Rusya ile birlikte hareket etmeye çalışmak, AB ve NATO üyelerine karşı, saldırgan bir politika izlemekle eleştiren Brand, AKP iktidarının Türkiyenin dünyadaki imajına büyük zarar verdiğine işaret etti.
Brand, Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi başarılara imza atmış, Türk halkına ve Türkiyenin müttefiklerine büyük katkı sağlamış, Kemal Atatürkün çağdaş ve tarihi Türkiyesinin tam aksini temsil ediyor değerlendirmesini aktardı.
Uyarı niteliği taşıyan bir beklentinin ifadesiScholz hükümetinin Türkiyede adil bir ortamda seçimlere gidilmediği, ancak ciddi bir manipülasyon beklenmediği tespitini de değerlendiren Brand, bunun aslında diplomatik ifadelerle bir uyarı olarak da okunabileceğine işaret etti.
Alman hükümetinin Erdoğanın veya hükümet üyelerinin zaman zaman gösterdikleri histerik tepkilerini ön almak için itidalli davranmaya özen gösterdiğini söyleyen Brand, şöyle devam etti:

Dolayısıyla seçimlere ilişkin değerlendirmesi bir öngörü değil, aynı zamanda uyarı niteliği de taşıyan, bir beklentinin ifadesidir. Çünkü ülkemizin tarihi dostu olan Türkiyeye dikkatle bakan herkes, görevdeki cumhurbaşkanının hem Türkiyeye hem de Türkiyenin Avrupa ile ilişkilerine zarar verdiğini biliyor.
Hile ve manipülasyona kayıtsız kalınamazTürkiyedeki gelişmeleri uzun yıllardır yakından izleyen deneyimli bir siyasetçi olan Brand, seçimlerde manipülasyon yapılması, demokratik sonuçların kabul edilmemesi durumunda, Almanya ve ABnin buna kayıtsız kalamayacağını da vurguladı.
Brand, Erdoğanın yolsuzluklar ve çok sayıda hukuk ihlaliyle anılan sisteminin, olası soruşturmalardan kendisini korumak için, seçim yenilgisine rağmen iktidarda kalmak için her şeyi yapacağını kimse gözardı etmiyor. Eğer seçimlere hile karıştırılırsa, Almanya ve AB, tabii kendilerini bu rejimin suç ortağı ve Türk halkının düşmanı haline getirmek istemiyorlarsa, yaptırımlardan kaçınamayacaklardır dedi.
Seçim süreci AB-Türkiye ilişkilerinin geleceğini de belirleyecek.Fotoğraf: picture-alliance/dpa/T. Bozoglu
Alman milletvekili, Tutumumuz açık ve net olmalıdır: Almanya başka ülkelerin demokratik kararlarına saygı duyar, ancak yozlaşmış rejimlerin demokrasi ve insan haklarına savaş açmasına kayıtsız kalmaz şeklinde konuştu.

Uluslararası Ceza Mahkemesi tartışmasıAlman Federal Meclisindeki toplantıda, bazı milletvekillerinin Erdoğan hükümetinin ağır insan hakları ihlallerinin Uluslararası Ceza Mahkemesine taşınmasını da gündeme getirdikleri belirtiliyor.
CDUlu Michael Brand, bu konuda görüşlerini aktarırken insanlığa karşı suç işleyenlerin, bunun yanlarına kalmayacağını bilmeleri gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti: 

Konu hakkındaki bilgim ve Uluslararası Ceza Mahkemesine yaptığım ziyaretler bağlamında şunu söyleyebilirim: Kendi ülkelerinde insanlığa karşı işlenen suçlar da devlet başkanlarının mahkumiyetine yol açabilir. Vladimir Putin, bu kişilerin sadece son örneği. Geçmişte, bu tür suçları işleyen iktidar sahipleri, güvende olduklarını düşündüler, ancak kendilerini sanık sandalyesinde buldular.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin siyasi değil adli bir kurum olduğu için her bir davanın dikkatle incelenmesi gerekeceğini aktaran Brand, Yargının siyasallaşması, her zaman felakete yol açar, tıpkı Erdoğan örneğinde de üzülerek gördüğümüz gibi diye konuştu.
Halka büyük görev düşüyorAlman siyasetçi, Türkiye seçimlerinde olası seçim hilelerinin önlenmesi ve ifşasında, Türkiyedeki Türk halkına ve diasporaya, örneğin Almanyadakilere, büyük bir sorumluluk düştüğünü de sözlerine ekledi.
CDUlu siyasetçi, hem Almanya hem de Türkiyedeki seçim sandıklarında gözlemci, müşahit ve sandık görevlisi olarak sorumluluk üstlenilmesi gerektiğini vurgularken, hilenin sosyal medya ve diğer kanallar üzerinden paylaşılması, duyurulması gerektiğini kaydetti.

Son güncelleme: 00:31 25.03.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı