• Turkhane Logo

Baykal konuştu! Erdoğan'la 18 yıl önceki görüşmede, baş başa neyi konuştular?

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “pazarlık yaparak Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili olmasına izin verdiğine” yönelik iddialar hakkında açıklamalarda bulundu.

11:03 14 Temmuz 2021 Çarşamba
Baykal konuştu! Erdoğan'la 18 yıl önceki görüşmede, baş başa neyi konuştular?
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “pazarlık yaparak Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili olmasına izin verdiğine” yönelik iddialar hakkında açıklamalarda bulundu.

Baykal, Böyle demokrasi doğrultusunda atılan adımların arkasında bir ‘Al gülüm ver gülüm pazarlığı yatıyor düşüncesi, bu yanlıştır. Ben hiçbir ilişkimde Sayın Erdoğan ile ne o karşılaşmalarımda öyle bir özel anlaşmayı yansıtacak hiçbir şeyi ne ben konuştum, ne o konuştu dedi.

Erdoğanla 1 Mart tezkeresi için yaptığı görüşmede neler konuşulduğunu anlatan Baykal, Bu konularda benim samimi olabileceğimi düşünemiyorlar. İlla ‘Pazarlık yaptı diyorlar. Buluşma zaten 22 Şubat 2003de, yani 1 Mart öncesi idi. Yani hakların iadesinden sonra yapılmış bir buluşmadır o. Haklarını vermişiz neyin pazarlığını yapacaksın?” ifadelerini kullandı.
Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk’ün aktardığına göre Baykal, 2015’teki seçimden sonra Erdoğan ile yaptığı görüşmeyi şöyle anlattı:
“Şunu anlaması lazım insanların: Biz hiçbir pazarlık yapmadan da ‘ya işte bak yeni fırsatlar doğuyor, kullan kardeşim bunu, yürü iktidara havasına bütün tarihimiz boyunca direnmişizdir. Aynı şekilde Sayın Erdoğanın yasaklarının kaldırılmasını bazı insanlar anlayamıyor. Üstelik onlar da insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi söylemini ağızlarından düşürmeyen insanlar.
Ben o kırılma noktasında Ecevitle birlikte ‘iktidar, devrim, ilericilik silahın namlusundan çıkarı’ reddeden hareketin bir parçasıyım”Bu doğru değil, biz CHP olarak ordu artı CHP iktidar formülünü bilinçli olarak 1971, 12 Marttan itibaren Ecevit hareketi ile birlikte reddetmiş bir hareketin parçasıyız. Yani siyasette karşımdaki genel başkan olacak, parlamentoda neredeyse üçte iki çoğunluğa sahip olacak, seçime girecek ama milletvekili olamayacak, yaptırtmayacağım ben de ve mücadeleyi böyle götüreceğim. Bunu anlamam mümkün değil. Bu bizim için bir siyasi fırsatçılık değil, bu bizim karakterimizdir kardeşim. Bunu anlamanız lazım. CHP böyledir, ben o kırılma noktasında Ecevitle birlikte “iktidar, devrim, ilericilik silahın namlusundan çıkarı” reddeden hareketin bir parçasıyım. Bilmem eşit olmayan, karşımdakinin elinin kolunun bağlandığı bir yarışmaya girerek bunu bir fırsat gibi değerlendirmek bizim siyaset anlayışımızın temellerine ve karakterimize aykırıdır.
“Mücadele edeceksek bir şaibe ile mücadele edemeyiz”
Biz böyle fırsatçı, kapkaççı bir anlayış içinde hiç olmadık, değiliz. Bu davranışımızı da bir çıkar, bir pazarlık sonucu bir davranış olarak anlamak kendisi bizatihi bir büyük siyasi problemidir Türkiyenin. Böyle bakanlar, akılları almıyor ya adam karşısındaki rakibinin siyasi haklarını bedavaya nasıl verir; Oysa bu bizim temel bir inancımız. Mücadele edeceksek bir şaibe ile mücadele edemeyiz. Yani o külüstür bir şiir okudu diye Pınarhisar Cezaevinde 2 ay kaldı diye ‘Milletvekili olamaz dediğin sürece onunla mücadele edemezsin. Bunu halka kabul ettirmen mümkün değildir zaten.
Geçmişte nasıl ki ‘CHP generallerle işbirliği yapmadı diye suçlandı.  Türkiyenin bazı ilerici yazarları, bunu bir fırsat diye sayıyorlardı, biz karşı çıktık, bilinçli olarak, aynı şekilde bugün de ‘Ben Sayın Erdoğanla anlaşmışımdır diye düşünülüyor. Çünkü Türkiyede hakim siyasi kültür bizim anlayışımız doğrultusunda değil, siyaseti bir fırsatçılık gibi algılayan bir anlayış.
“Bu bizim siyasi hayatımızın bir zafiyetidir”
Bizde böyle bir şey yok. Gerçekten eşitliğe, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, demokrasiye, siyasi mücadelede eşitliğe samimiyetle inanıyoruz. Buna aklı basmıyor Türkiyede bazı çevrelerin. ‘Enayilik bu, olur mu ya, o bir şey aldı, ne alacak, cumhurbaşkanı olma garantisi aldı falan diye bakıyorlar. Tabii akılları almıyor bunu. Yani bu bizim siyasi hayatımızın bir zaafiyetidir.”
Erdoğan ile pazarlık iddiasını yalanlayan Baykal şöyle devam etti:
“Böyle demokrasi doğrultusunda atılan adımların arkasında bir ‘Al gülüm ver gülüm pazarlığı yatıyor düşüncesi, bu yanlıştır. Ben hiçbir ilişkimde Sayın Erdoğan ile ne o karşılaşmalarımda öyle bir özel anlaşmayı yansıtacak hiçbir şeyi ne ben konuştum, ne o konuştu.
Daha sonra İstanbulda Sayın Erdoğanın talebi üzerine bir araya geldiğimizde, siyasi yasağı zaten kaldırılmıştı. Sayın Erdoğan 1 Mart tezkeresi telaşı içerisindeydi. Aramızda şu konuşma geçti:
– Baykal: Tezkere kabul edilirse ülkemize kaç bin asker girecek?
– Erdoğan: 65 bin kişi.
– Ne zaman çıkacaklar?
– Ben de bilmiyorum. ABD ile işbirliği yapmazsak ambargo uygularlar, bizi sıkıştırırlar, ek mali kaynak kullanmamız, yaratmamız gerekir. Yardımcı olur musunuz?
– Elbette, bu kararın sorumluluğunu alırım ve bütün Türkiyede bunun için çalışma yaparım. İstersen birlikte dolaşırım istersen ben tek başıma dolaşırım.
Bu konularda benim samimi olabileceğimi düşünemiyorlar. İlla ‘Pazarlık yaptı diyorlar. Buluşma zaten 22 Şubat 2003de, yani 1 Mart öncesi idi. Yani hakların iadesinden sonra yapılmış bir buluşmadır o. Haklarını vermişiz neyin pazarlığını yapacaksın?”
Seçimden sonra Erdoğanın talebi üzerine gittim
Deniz Baykal, 1 Mart tezkeresi konusunda da şunları kaydetti:
“Türkiyenin en hassas bölgesine bir yabancı ordunun 10 binlerce askeriyle yerleşmesini çok sakıncalı buldum. ‘Bizim Iraka, Suriyeye karşı böyle bir düşmanlık içerisine girmemize hiç neden yoktur dedim. Bunu da Cumhuriyetin dış politika anlayışına inanmış biri olarak hiç tereddüt etmeden söyledim. Daha sonra Suriye Devlet Başkanı Esad, Türkiyeye geldiği zaman benimle görüşmek istedi; Çankayada Camlı Köşkte buluştuk, bana ‘1 Mart tezkeresine karşı çıkarak yalnızca Türkiyeyi değil bizi de kurtardınız dedi.
‘Koalisyonu ya MHP ile ya da CHP ile kurun. Türkiyenin buna ihtiyacı var dedim
Onun dışında bir de seçimden sonra Erdoğanın talebi üzerine gittim. Seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere istişare ihtiyacı hissettiğini düşünüyorum. Beni çağırdı ve gittim. ‘Orada kim bilir ne konuştu, ne yaptı. Gidilir mi falan diye kıyameti kopardılar. Orada ‘Koalisyon hükümet kurulsun dedim. ‘Koalisyonu  ya MHP ile ya da CHP ile kurun. Türkiyenin buna ihtiyacı var dedim. Hepsi bundan ibarettir.
Bunu anlatmak lazım, bizim siyasi hayatımızın ‘Vardır bir pazarlık, bir çıkar, bir dümen olmuştur anlayışı çok sağlıksız, çok yanlış, çok tehlikeli, aşılması gereken bir durum. Bazı insanlar gerçekten insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, demokratik değerlere inanıyordurlar ve o doğrultuda adım atıyordurlar. Bunu içinize sindirin, anlayın kardeşim. Biz de onlardan birisiyiz işte.”

Son güncelleme: 11:03 14.07.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı