• Turkhane Logo

Ayakkabı kutuları ve aklanan 87 milyar euro: Türkiye’nin adalet fırsatını kaçırdığı ’17 Aralık Yolsuzluk

12:50 17 December 2025 Wednesday
Ayakkabı kutuları ve aklanan 87 milyar euro: Türkiye’nin adalet fırsatını kaçırdığı ’17 Aralık Yolsuzluk





Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun üzerinden tam 12 yıl geçti. Soruşturmanın 1 numaralı şüphelisi bugün Cumhurbaşkanlığı görevini yapan Recep Tayyip Erdoğan’dı. Şüpheliler arasında İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış da bulunuyordu.



Türkiye Cumhuriyeti devleti, 17 Aralık 2013’te günyüzüne çıkan bu hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet suçunun faillerini değil bu suçu ortaya çıkaran polisleri, soruşturan savcıları yargılamayı ve cezalandırmayı seçti.



Kronos’tan Ali Ata’nın analiz haberine göre, iktidarı ve kamu gücünü elinde bulunduran şüpheliler, tüm somut delillere rağmen ‘hükümete darbe girişimi’ suçlamasıyla yargı mensuplarını ve polisleri ömür boyu hapse mahkûm etmeyi başardı. Toplum da hukukun değil gücün yanında yer aldı ve geçen 12 yılda toplumsal yozlaşmanın temeli atılmış oldu.



AYAKKABI KUTULARI VE AKLANAN 87 MİLYAR EURO



Soruşturma MASAK raporuyla 13 Eylül 2012’de başlamıştı. 17 Aralık soruşturmasında adı geçen bakanlar, İran’ın ambargo altındaki paralarının Türkiye’den çıkarılması için rüşvet almakla suçlanıyordu.



Bunun için İran asıllı Reza Zarrab, dönemin bakanları Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar ve dönemin Halk Bankası Müdürü Süleyman Aslan’la yüklü miktarlarda rüşvet ilişkisi tespit edildi. Ayakkabı kutularıyla dağıtılan paralar kamera kayıtlarıyla da belgelenmişti.



17 Aralık sabahı İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili Zekeriya Öz’ün koordinesinde görevli Cumhuriyet Savcısı Celal Kara ve Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yüzgeç’in talimatıyla başlatılan operasyonda bakanların çocukları, Zarrab ve adamlarının da bulunduğu çok sayıda isim gözaltına alınıyordu. Para sayma makinaları ve milyon dolarlar ortalığa dökülüyordu. O sabah sadece Barış Güler’in evinden 1 milyon dolar, destelerle Türk lirası, para sayma makinası ve çok sayıda çelik kasa ele geçirilmişti.



O dönemdeki İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, işadamları Ali Ağaoğlu, Rıza Sarraf ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de içlerinde olduğu 89 kişi gözaltına alındı.



Bakan çocukları Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan, işadamı Rıza Sarraf ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da aralarında bulunduğu 26 kişi tutuklandı.



Fezlekeye göre Çağlayan 28 kez ve toplam 52 milyon dolar, Muammer Güler ise 10 kez ve toplamda 10 milyon dolar, Egemen Bağış ise 3 kez ve toplamda 1,5 milyon dolar rüşvet almıştı. Bağış’ın ayakkabı kutusunda aldığı rüşvet saniye saniye görüntülenmişti.



Gelen haberlerle Türkiye’de tam bir şok hali hâkimken asıl şok, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’la yaptığı ‘sıfırlama’ konuşmasının ortaya çıkmasıyla yaşanacaktı.



ŞOK ‘SIFIRLAMA’ TAPESİ



17 Aralık 2013 sabahı Recep Tayyip Erdoğan, hayatının en zor zamanlarını geçiriyordu. Yolsuzluk soruşturması için düğmeye basılmış, gözaltılar başlamıştı. Aralarında bakanlar, bakan çocukları olan şüpheliler vardı. 28 yaşındaki şüpheli İranlı Reza Zarrab tutanaklara giren ifadesinde devletin üst düzey isimlerini önüne yatırmıştı.



Tayyip Erdoğan telaşla telefona sarılıp sabah sabahın 08.02’de İstanbul’daki oğlu Bilal Erdoğan’ı aradı: “Kardeşini (Sümeyye) gönderiyorum yanına. Evdeki paraları sıfırlayın! Hiç birşey bırakmayın. Amcanı, enişteni, kardeşini de ara. Onlar da şey yapsın sıfırlasın.”



Sümeyye Erdoğan, TK2123 sefer sayılı THY uçağıyla yanındaki kadın koruma polisi ile birlikte sabah 09.00’da İstanbul’a uçmuştu. Aile seferber olmuş, polisin eline geçmemesi için paraları sıfırlama telaşına düşmüştü.



O gün araçlarla paralar farklı adreslere taşındı. Ancak yine de sıfırlamanamadı. Bilal Erdoğan, aynı gün 23.15’de yaptıkları dördüncü görüşmede babasına paraları henüz sıfırlayamadıklarını söyledi. Elde kalan 30 milyon Euro ile de Şehrizar Konakları’ndan aynı gün 6 villa satın alındı.



BAYRAKTAR: BAŞBAKAN ERDOĞAN İSTİFA ETMELİ



17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına karışan Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar NTV’de canlı yayına katılarak delilleri doğrulamış ve istifa kararı aldığını açıklamıştı. Bayraktar şöyle konuşmuştu:



“Fakat rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız’ şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum.



Etmiyorum çünkü, soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapıldı.



Bu minval üzere bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum” dedi.



Bayraktar, 30 Ağustos 2021’de yaptığı açıklamada ise, 17/25 Aralık’ta kendisine yönelik oluşturulan dosyada yer alan bilgilerin tamamının ‘A’dan Z’ye doğru olduğunu itiraf etti. Bayraktar, “Benim dosyamda ne varsa, hepsi doğrudur. Tapeler, teknik takip, telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Onlarınkiler yanlış olabilir, benimkiler doğru.” dedi.



SIFIRLAMA TAPESİ YÜZDE 100 GERÇEK



Muhalefet partileri de Erdoğan hükümetinin adının karıştığı yolsuzluk suçlamasını her fırsatta kullanmaya devam ettiler. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, uluslararası bir kuruluştan aldığı ve 17 Aralık “sıfırlama tapelerinin” gerçek olduğunu ispat eden bilirkişi raporunu mahkeme heyetine sundu.



Çelik, 24 Şubat 2020’de Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçen ‘sıfırlama’ tapelerinin yüzde 100 gerçek olduğunu açıkladı ve şöyle dedi: “Türkiye’de hiçbir mahkeme bu ses kayıtlarının tapelerini inceleme cesareti gösteremediği için uluslararası bir kuruluşa incelettik ve Tayyip Erdoğan’ın bütün bu ses kayıtlarının doğru olduğunu kanıtladık. Burası Japonya olsaydı rapordan sonra Tayyip Erdoğan harakiri yapmak zorunda kalırdı.”



Erdoğan’da tapeleri yalanlamamış aksine, 25 Şubat 2014’teki grup toplantısında, “Çok enteresan devletin kriptolu telefonlarını bile dinliyorlar, bu kadar bunlar alçak.” Demişti.



ŞÜPHELİLER POLİSLERİ DARBECİ OLMAKLA SUÇLADI



Erdoğan hükümeti, birkaç gün süren sessizliğin ardından eldeki deliller ile ilgili açıklama yapmak yerine yaşananların hükümete bir darbe girişimi olduğunu savundu. Soruşturma içinde görev alanları da Gülen Hareketi mensubu olmakla suçladı.



Erdoğan tüm kamu gücünü kullanarak ‘bağımsız’ yargıyı ve polis teşkilatını dizayn etme yoluna gitti.



Sadece 9 gün sonra daha kapsamlı ve yine Erdoğan’ın 1 numaralı şüphelisi olduğu, oğlu Bilal Erdoğan’ın da adını geçtiği 25 Aralık yolsuzluk operasyonun yapılmasını engelledi. Polis Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir savcının yani Muammer Akkaş’ın talimatını verdiği operasyonu yapmamış gizli zarflar açılarak şüpheliler ifşa edilmiş, delillerin kaçırılması sağlanmıştı. Cumhuriyet Savcısı bu durumu verdiği röportajda ‘Yargıya darbe’ olarak tanımlamıştı.



ATANAN ‘UYGUN’ SAVCILAR DOSYAYI KAPATTI



Soruşturma yeni savcılar atandı. Bu isimlerin başında hakkında evli bir memurla ilişki yaşadığı ve otel ücretlerini davasına baktığı bir kişiye ödettiği için disiplin soruşturması geçiren savcı Ekrem Aydıner bulunuyordu. Ve beklenen oldu; Aydıner, 11 ay süren incelemenin ardından, 17 Ekim 2014’te dosyayla ilgili takipsizlik kararı verdi. Savcı hakkındaki disiplin soruşturması da kapatıldı.



Tutuklananların tamamı serbest bırakıldı. Polislerin kumpas için kendilerinin getirip koyduğu söylenen para sayma makinaları ve milyon dolarlar ise ‘takipsizlik’ kararı verilmesinin ardından sahiplerine teslim edildi. Gazeteciler, bu paraların şüpheliler tarafından adli emanetten alınıp bavullarla götürülmesini görüntülediler.



ZARRAB: BAŞBAKAN ONAY VERDİ



17 Aralık soruşturması Türkiye’de ‘talimatla’ kapatıldı. Ancak Zarrab’ın savcı Aydıner’e rüşvet vererek yurtdışı yasağını kaldırtıp ABD’ye gitmesi ve orada tutuklanması yolsuzluk soruşturmasını bütün dünyanın öğrenmesine neden oldu.



Ayrıca ABD, koyduğu ambargonun delinmesi nedeniyle yetkisi dahilinde açtığı bu davayı her fırsatta Türkiye’ye ve Erdoğan hükümetine karşı koz olarak kullanmaya başladı.



Zarrab, bütün yasadışı eylemlerini tek tek itiraf etti. Türkiye’de darbeci olmakla suçlanan ve ömür boyu hapis cezalarına çarptırılan polislerin tespitlerini doğruladı. Her şeyin Erdoğan’ın onayıyla yapıldığını anlattı. Zarrab, Halkbank ile çalışmaya başladığı süreci bakanlara ödediği milyonlarca avroluk rüşvetleri itiraf etti.



YÜCE DİVAN OYLAMASINDA DALGA GEÇTİLER



Yolsuzlukla suçlanan AKP’li 4 bakanın Yüce Divan’da yargılanmalarını oylanması sırasından yaşananlar da muhalefetin büyük tepkisini çekmişti.



5 Mayıs 2014’te TBMM’de kurulan komisyonda AKP’den 9, CHP’den 4, MHP ve HDP’den birer milletvekili yer aldı. HDP’li üye Bengi Yıldız komisyonun çalışmalarına getirilen yayın yasağına tepki göstererek ve çalışmaların sağlıklı işlemediğini söyleyerek komisyondan ayrıldı.



Yedi ayın sonunda, AKP’li üyelerin oylarıyla komisyon yolsuzlukla suçlanan bakanların Yüce Divan’da yargılanmasının gerekmediğini bildiren bir karar aldı.



Bu karar TBMM Genel Kurulu’na tartışmaya açıldı. AKP’lilerin toplu halde kahkaha atarak yaptıkları oylamada, adları yolsuzluk iddialarına karışan bakanlar Çağlayan, Güler, Bağış ve Bayraktar’ın Yüce Divan’a gönderilmesine yönelik önergeler reddedildi.



BİR DEĞİŞİK MUHALEFET!



Muhalefet partilerinin zaman zaman 17 Aralık’ta ortalığa saçılan yolsuzlukları Erdoğan’ın ve AKP’lilerin yüzüne vururken, operasyona imza attığı için tutuklanan polisler ve yargı mensupları içinse hiçbir girişimde bulunmaması dikkat çekti.



Muhalefet bu noktada Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemlerini satın almış ve 11 yıldır cezaevinde tutulan Emniyet müdürlerine ve uzman polislere terörist, darbeci muamelesi yapmıştır.



Devletin namusunu kurtardığını belirten polislerin bazıları yıllardır tek kişilik hücrede tutulmakta, sağlıklarını kaybetmekte, hatta yaşamlarını yitirmektedir.



AKP ile koalisyon yapan MHP de Erdoğan’ı ağır dille eleştirmişti. MHP, bu süreci anlatan ve yargı tarafından hesap sorulması gerektiğini gündeme alan “17-25 Aralık Yolsuzluk Süreci ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi” isimli bir kitap çıkardı. Kitabın girişinde Bahçeli’nin imzasının bulunduğu şu önsöz yer aldı:



“’Fakir’ istismarlarına, ‘biçare derviş’ çağrışımlarına karşılık bilinmelidir ki bu millet, 17-25 Aralık’taki tarihin en büyük rüşvet ve yolsuzluk vakasını unutmayacaktır.”



Bahçeli’nin Bazı Öne Çıkan Sözleri (17-25 Aralık Dönemi):



“Eğer sen delikanlıysan, 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonun iç yüzünü, villada oğlunun eritemediği servetin kaynağını açıkla da görelim.”



“AKP, hukuka zincir vurmuş, adalete kurşun sıkmış, yargı bağımsızlığına kara çalmıştır.”



“Bu yuvanın mimarının bu kovuğun imalatçısının Recep Tayyip Erdoğan olmasıdır.”



“Hükümet ölümcül rüşvet hastalığına yakalanmış; Erzurumlu Hatice Nine’nin kefen parasını… çalmıştır.”



“Bugünkü ortamı cemaatle savaşa çevirip pisliklerin üstünü örtmeye bu fitne fesat yuvasının gücü yetmeyecektir.”



“Türkiye’yi muz cumhuriyetine, kabile devletine, çadır ülkesine çeviren, babasının çiftliği gibi gören Başbakan Erdoğan’a izin vermeyeceğiz.”



17 ARALIK’IN AKTÖRLERİ BUGÜN NEREDE?



CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN



Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yargıyı, güvenlik birimlerini tamamen hükümetin kontrolüne aldı. Sulh Ceza Hakimliği sistemi getirerek ‘sürpriz’ kalkışmaların önüne geçilmesini sağladı. HSYK ve yüksek yargıyı tamamen istediği gibi şekillendirdi.



16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu ile parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildi. Bu yeni sistem ile, yürütme yetkisini tek elde topladı. Parlamentonun gücünü kırarak “tek adam rejimi”ni uygulamaya soktu.



REZA ZARRAB, ABD’DE YENİ ADIYLA ÖZGÜRCE YAŞIYOR



Zarrab, Mart 2016’da Amerika Birleşik Devletleri’nde İran yaptırımlarını delme suçlamasıyla tutuklandı. İtirafçı oldu. İtiraflarıyla 17 Aralık polislerinin tespitlerini doğruladı. Tüm rüşvet çarkını dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisiyle yönettiğini söyledi. Türkiye’de savcıya rüşvet vererek yurtdışına çıkabildiğini itiraf etti.



Halk Bankası ile iş yapmasına yardımcı olması karşılığında dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a yaklaşık 50 milyon Euro rüşvet verdiğini anlattı.



ABD güvencesiyle serbest bırakılan Reza Zarrab, adını Aaron Goldsmith olarak değiştirip at çiftliği kurarak at binme hizmeti vermeye başladı. Yeni bir hayata başladı ve yeni sevgilisiyle görüntülendi.



BAYRAKTAR İNŞAAT İŞLERİYLE İLGİLENİYOR



Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, kendi internet sitesindeki bilgilere göre kurucusu olduğu inşaat firması Bayraktar İnşaat’ın 2014 yılından beri tekrar başına geçerek çalışmalarına devam ediyor.



Bayraktar memleketi Trabzon’da 30 milyon TL üzerinde masrafla 20 bin kişilik bir cami yaptırdı ve bununla gündeme geldi.



Son olarak ise gazeteci Altan Sancar’a konuşan Bayraktar 17 Aralık soruşturmasına ilişki olarak “Benim dosyamda ne varsa, hepsi doğrudur. Benim dosyamda ne varsa, hem teknik takip hem de tapeler doğrudur. Benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Onlarınkiler yanlış olabilir, benimkiler doğru.” ifadelerini kullandı.



ZAFER ÇAĞLAYAN GÖZLERDEN UZAK



17 Aralık süreci sonrası Ekonomi Bakanlığı görevinden istifa eden Zafer Çağlayan, önce siyasete bir süre ara verip oğlu ve kardeşiyle birlikte yürüttüğü işlere döndü. Bu aile şirketi, Ankara ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde Burger King restoranları işletiyor.



Ancak daha sonra 2018’in Mart ayında AKP Mersin 6. Olağan İl Kongresi’ne katıldı ve burada il başkanı seçilen Cesim Ercik’in 19 kişilik listesinde ‘asil delege adayı olarak’ yer aldı. Bugüne kadar bunun dışında siyasette ön planda olacak herhangi bir adım atmadı.



AKP saflarında gözlerden uzak yer bir hayat yaşamaya dikkat eden Çağlayan’ın bir takım sağlık sorunları olduğu konuşuluyor.



MUAMMER GÜLER SİYASETİ BIRAKTI



Soruşturma sonrasında İçişleri Bakanlığı görevinden istifa eden Muammer Güler siyaset sahnesinden çekildi.



Sosyal medyada yer alan ses kayıtlarında Güler’in Zarrab’a onu korumak için “Senin önüne yatarım Reza” dediği ifadeler yer almıştı. Güler de Çağlayan gibi oldukça sessiz bir hayat yaşıyor ve kamuoyu önüne çıkmıyor.



EGEMEN BAĞIŞ: BÜYÜKELÇİLİK YAPTI



İddialar sonrası görevinden alınan bir diğer isim de dönemin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış olmuştu. Bağış daha sonra kariyerine stratejik danışman olarak devam etti ve bu sırada düzenlediği konferanslarda konuşmacılık yaptı.



İstanbul Aydın Üniversitesi Yayınları’ndan “Başmüzakereci’nin kaleminden” adlı makalelerinin derlendiği bir kitap çıkaran Bağış, 2019 yılında Çekya’ya Prag Büyükelçisi olarak atandı ve bu görevden de 2024’te alındı.



17 Aralık ses kayıtlarında, “Her Cuma bir ayet sallıyorum, bakara makara” sözleri ile AKP tabanında büyük tepki çekmişti.



GENEL MÜDÜR SÜLEYMAN ASLAN



Eski Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evindeki ayakkabı kutuları içerisinden 4,5 milyon dolar para çıkmıştı. Arslan paraların İmam Hatip yapılmak için toplandığını ve bağış paraları olduğunu söyledi.



Reza Zarrab kendisi hakkında ABD’de itiraflarda bulunduğu sırada CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Aslan’ı Meclis gündemine taşıdı. Emir, Aralık 2017’de “Süleyman Aslan nerede, emekli maaşı alıyor mu?” diye, Başbakan Binali Yıldırım’a soru önergesi iletti. Soru önergesi yanıtsız kaldı.



Aslan, 17 Aralık soruşturması kapsamında gözaltına alınıp 57 gün sonra serbest bırakılmıştı. Aslan daha sonra Ziraat Bankası’nın olağan genel kurulu toplantısında üç yıl süre ile oy birliği ile Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. Ancak kısa süre sonra bu görevi bıraktı.



MUSTAFA DEMİR MİLLETVEKİLİ OLDU



Gözaltına alınıp serbest bırakılan eski Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, 2018 ve 2023 genel seçimlerinde İstanbul milletvekili seçildi.



BARIŞ GÜLER EŞİNE ŞİDDET UYGULADI, DAVALIK OLDU



Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler de medyada 2017 yılında iflas ettiği iddialarıyla gündeme geldi.



Operasyonlar sırasında evdeki kasalarda tuttuğu anlaşılan 1 milyon TL üzerindeki parası için “3-5 kuruş param var” dediği ses kayıtlarına yansıyan Güler’in oğlu Barış Güler’in eşine şiddet uyguladığı basına yansıdı.



Barış Güler’in Ukrayna uyruklu eşi Veronika Güler “şiddetli geçimsizlik” gerekçesiyle Anadolu Aile Mahkemesi’ne başvurarak boşanmak istedi. Veronika Güler’in mahkemeye yaptığı başvuruda, şiddete maruz kaldığına ilişkin fotoğraflar ile tehdit edildiğine dair ses kayıtları dosyaya delil olarak sunuldu.



Veronika Güler, ayrıca Damga gazetesine verdiği röportajda kayınpederi Muammer Güler tarafından, “Seni burada yaşatmam, seni öldürürüm”denilerek ölümle tehdit edildiğini açıkladı. Veronika Güler, “31 Temmuz günü Çanakkale’ye gittim. Büyük oğlumun doğum günü vardı. Orada da bütün aile bana saldırdı. Muammer Güler beni dışarı attı. Gece birde beni sokağa attılar.” dedi.



ESKİ İSTANBUL VALİSİ HÜSEYİN AVNİ MUTLU



17 Aralık operasyonu sırasında İstanbul Valisi olan Hüseyin Avni Mutlu 15 Eylül 2014’te merkeze alındı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra görevden uzaklaştırıldı ve Gülen Hareketi’ne yönelik davada 3 yıl 1,5 ay hapis cezası aldı, 13 Aralık 2018’de tahliye oldu.



ESKİ EMNİYET MÜDÜRÜ HÜSEYİN ÇAPKIN



17 Aralık operasyondan iki gün sonra görevden alınarak merkez valisi olarak atandı. Soruşturmanın kendisinden gizlendiğini belirtti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Gülen Hareketi’ne yönelik davada Mutlu ile beraber yargılandı ve 2 yıl 1 ay hapis cezası aldı.



17 ARALIK SAVCILARI HAKKINDA YAKALAMA KARARI



Soruşturma savcıları Celal Kara, Mehmet Yüzgeç ve Başsavcı Vekili Zekeriya Öz, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülen davada, firari sanıklar olarak aranıyorlar.



Gülen Hareketi’nin parçası olmakla suçlanan Kara, Yüzgeç ve Öz hakkındaki 557 sayfalık iddianamede “Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme”, “Görevi kötüye kullanma”, “İftira”, “Suç uydurma”, “Nitelikli dolandırıcılık”, “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” gibi çok sayıda suçlamalar da yer alıyor.



POLİSLER ÖMÜR BOYU HAPİS CEZASI ALDI



17 Aralık operasyonunun hemen ardından görevden alınan emniyet müdürleri Ömer Köse, Nazmi Ardıç, Yakup Saygılı ve ekipteki diğer polislerin soruşturmada usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle yargılamaları Mart 2019’da karara bağlandı.



67 sanıklı davada aralarında eski emniyet müdürleri Yakup Saygılı, Ömer Köse ve Nazmi Ardıç’ın da bulunduğu 15 sanık, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.



Diğer sanıklar değişik suçlardan farklı oranlarda hapis cezalarına çarptırıldı.



Mahkeme eski emniyet müdürü Hamza Tosun, ABD’deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan eski komiser Hüseyin Korkmaz, Alparslan Çalışkan, Sinan Sağyalavaç ve Hayri Akın’ın dosyalarının ayrılmasına karar verdi.



MEMUR TEOMAN SÜRGÜN MÜ EDİLDİ?



Zarrab’ın rüşvet tekliflerini kabul etmediği ortaya çıkan Gümrük Müdür Yardımcısı Teoman Dudak, fenomene dönüştü ve ‘Memur Teoman’ olarak tanındı. 17 Aralık sonrası sürgün edilip edilmediği ile ilgili CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 2014 yılında meclise soru önergesi verdi. O dönem Ticaret Bakanı olan Hayati Yazıcı, Dudak’ın sürgün edildiği iddialarını yalanladı.



Rüşvet almadığı için gündeme gelen bu atama kamuoyunda sürgün olarak yorumlandı. O dönem rüşvet almadığı için kahraman ilan edilen Dudak bugüne kadar konuya ilişkin hiçbir detaylı açıklama yapmadı ve sessizliğini korudu.



POLİS HÜSEYİN KORKMAZ TANIKLIK YAPTI, VEFAT ETTİ



17 Aralık soruşturmasını yürüten ekipte yer alan Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz tutuklandı ve 17 ay cezaevinde kaldı. Gözaltına alınırken “Kral çıplak” diye bağırmıştı.



Sonrasında tahliye edilen Korkmaz yasadışı yollardan ABD’ye giderek beraberinde götürdüğü belgeleri FBI yetkililerine teslim etti. Korkmaz, Hakan Atilla ve Reza Zarrab’ın yargılandığı davada kritik tanık olarak yer almıştı. Kanser rahatsızlığı nedeniyle ABD’de vefat etti.



17 Aralık operasyonunun ardından yaklaşık 6 bin Emniyet mensubunun yerinin değiştirildi.



KAYNAK: KRONOS – ALİ ATA

Son güncelleme: 12:50 17.12.2025
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı