• Turkhane Logo

Atilla Peker konuştu: Devlete hizmet ettiğimizi sanırken kullanılıyorduk

Sedat Peker'in kardeşi Atilla Peker, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) öldürülen gazeteci-yazar Kutlu Adalı olayı ile ilgili konuştu

09:34 29 Mayıs 2021 Cumartesi
Atilla Peker konuştu: Devlete hizmet ettiğimizi sanırken kullanılıyorduk
Sedat Peker'in kardeşi Atilla Peker, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) öldürülen gazeteci-yazar Kutlu Adalı olayı ile ilgili konuştu

Suç örgütü lideri Sedat Pekerin ağabeyi Atilla Peker, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KKTC) öldürülen gazeteci-yazar Kutlu Adalı olayı ile ilgili olarak Korkut Ekeni suçlamıştı.
Bu kez de Atilla Peker, “Devlete hizmet ettiğimizi sanırken meğer kullanılıyorduk. Korkut Ekenin de bu şekilde kullanıldığını düşünüyorum” dedi.
Sağlık sorunları nedeniyle doktorların sakin hayat yaşamasını istediği Atilla Peker, Muğlanın Fethiye İlçesinde oturuyor. Bulunduğu aracın içindeki ruhsatsız silah nedeniyle gözaltına alınan, Emniyette Gazeteci Kutlu Adalının öldürülmesiyle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunan Atilla Peker, Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün sorularını şöyle cevaplandırdı:
“KKTCDE OTELE YERLEŞTİK”
“1996 yılının mart ya da nisan ayıydı. Kardeşim Sedat Pekerin çağrısı üzerine otele gittim. Orada Korkut Eken de bulunuyordu. Kıbrısta, Türk tarafını Yunanlılara satmak isteyen PKKlılar olduğunu, bunların asker ve polislerimizi şehit edenler olduğunu söyledi. Ben o dönemde 27-28 yaşındayım. Her gencin gösterdiği refleksi gösterip Korkut Beyle Kıbrısa gittim. Şükürler olsun ki Kutlu Adalının ölümü benim elimden olmadı. Korkut ağabeyle birlikte Kıbrısa gidip bir otele yerleştik. Albay Galip Mendinin görev yaptığı Sivil Savunma Dairesine gittik. Orada Yarbay Enver Topuz da bulunuyordu. Onların Kutlu Adalı suikastıyla ilgilerinin olup olmadığını bilmiyorum. O görüşme sırasında da Kutlu Adalı adı geçmedi. Ben bu şahsın o zaman PKKlı terörist olduğunu sanıyordum.
“DAĞLARDA GEZEN TERÖRİST GİBİ”
KKTCye, Kutlu Adalıyı öldürmek için gittiğimi biliyordum. Bana, Kutlu Adalı dağlarda gezen PKKlı terörist gibi anlatılmıştı. Evinin orada keşif yapmak amacıyla iki kez dolaştık. Bu esnada yanımda hep susturucu takılmış Uzi ve Jeriko silah vardı. Evinin önüne gittiğimizde Adalının yanında 12-13 yaşındaki bir çocuk bulunuyordu. Rahmetli belki başına böyle bir şey gelecek diye çocukla dolaşıyor diye de aklımdan geçti.  Yanında çocuk olursa belki canına kıymazlar diye böyle bir yola başvurduğunu düşündüm. Ev yola yakındı. Evin ışıkları yanıyor ve sesler geliyordu.
“CEPLERİNİ DOLDURUYORLAR”
28 yaşındaydım, 53 yaşına geldim. Olaylardan öğrendiğim, birileri rant peşindeyken, birileri de vatan millet adına hizmet ediyor. Ben bunu anladım. Korkut ağabey de bu şekilde kullanılan, ülkesine hizmet etmek isteyen birisidir. Kıbrısta çalışmamızın üçüncü gününde, Kutlu Adalıyı alayın içine getirdiler. Şimdi düşünüyorum da alay komutanı öldürülmek istendiğini anlamış olacak ki bilinçli şekilde alayın içerisine alınmasını istedi. Bu sebeple eylemi gerçekleştiremedim. Zaten bu durumda evinin etrafında dolaşıp da bu adamı (Kutlu Adalıyı) öldürmenin bir anlamı kalmadı. Bu teşhir olduğundan biz de Türkiyeye döndük. Ama kendisi bana dedi ki, ‘Atillacığım, bu olay için tekrar geleceğiz.
“CEZAEVİNE DÜŞTÜM”
3-4 ay sonra ben silahla yaralamadan dolayı Paşakapısı Cezaevinde yatarken Korkut ağabey bana kendisi telefon etti. Benim cezaevinde o zaman cep telefonum vardı. ‘Atillacığım ben seni görmek istiyorum dedi. Günlerden cumartesi ya da pazardı. ‘Belki içeriye giremezsiniz, ben geleyim dedim. ‘Atilla gelip de bana açılmayacak kapı var mıdır? dedi. Ben de ‘Komutanım o zaman zahmet etmeyin ben gelirim dedim. Akşamüstü kendimi hastaneye sevk ettirdim. O zaman fazla ring aracı olmadığı için cezaevinden hastaneye taksiyle gittik. Cezaevine dönmek için iki sivil araç getirttim. Tabii amaç cezaevine dönmek değil, Silivriye gitmekti.
Orada komik bir hikaye anlatayım. Astsubayla uzman çavuş bizimle hastaneye geliyor. Ama uzman çavuşun da gardiyanın da Silivriye gideceğimden haberi yok. Sadece astsubay biliyordu. Gardiyan sivil araca binmek istemedi. Zorla kolundan çekerek bindirdik. Giderken, ‘Nereye gidiyoruz? dedi. Alt sokakta bir yakınımı göreceğimi söyledim. Gardiyan ve uzman çavuş, ‘Biz nereye gidiyoruz diye tedirgin oldular.
“O İŞİ HALLETTİK”
Bizim aracı kullanan akrabam, ‘Sizlerin kaç çocuğu var?” diye sordu. Birisinin üç, diğerinin iki çocuğu varmış. Onlara daire alacağımızı söyledik. Tabii bunları espri mahiyetinde yapıyoruz. ‘Yunanistana kaçıyoruz deyince uzman çavuş, ‘Atilla, eğer böyle bir şey yaparsan kendimi öldürürüm dedi. Şaka yaptığımı söyleyince, ‘Silivriye gideceğiz, orada görmem gereken birileri var. Görüşüp döneceğiz dedim. Ama inanmıyorlardı. Otele girince rahatladılar. Erlerle gardiyana lobide oturmalarını söyledim. Uzman çavuş ve astsubayla beraber kardeşim Sedat Peker, Korkut Eken ve tanımadığım iki kişi otelde bekliyorlardı.
O gün yaşadığımız yine komik bir şey daha söyleyeyim. Yukarıda, Korkut ağabey astsubay ve uzmanı alnından öpüp, ‘Siz şöyle geçin, yiyin, için dedi. Yolda yaşadığımız ilginç olayı anlattım. Orada bulunan kişilerden birisi, ‘Bir aşağıya inip -ben adalet bakanıyım, sizin burada işiniz ne?- diyeyim dedi. Orada gülme, curcuna koptu.
“SUSURLUK OLMASAYDI”
Korkut ağabey de ‘Kıbrıstaki meseleyi hallettik, duydun mu? dedi. Ben gazeteden okumuştum, Kıbrısın Uğur Mumcusunun suikasta uğradığını. O zaman Kutlu Adalının gazeteci olduğunu öğrendim. Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı Paşanın da makamına gittik. Ama herhangi bir şey konuşmadık. Kıbrısı fazla bilmiyordum, Lefkeye mi, Girneye mi gittiğimi bilmiyordum.
Böyle bir şey tabii ki yok. Susurluk kazası olunca, dolayısıyla Mehmet Ağara bağlı olan bu ekip bir travma geçirince, Korkut ağabey cezaevine girdiğinde, kardeşim Sedat Peker söylediği için ben yanımdaki kardeşlerimden Aliyi komutana hizmet etmesi için Ayaş Cezaevinde yanına verdim. Tahliye olana kadar ona hizmet etti. Ben de dönem dönem cezaevine giderdim. Allahın işi, keşke Susurluk kazası olmasaydı. Yine devletin görevlileri, ülkeye hizmet edenler orada rahmetli olmasaydı başka olaylar belki de peş peşe gelecekti.
DİLEKÇE VERİLMESİ
Ben savcılığa bu konuda dilekçe verdim. Sedat Beyin videosunu gördüğümde, yanımda ailesiyle birlikte misafirlikte olan Yunus Olcaya bir an önce gidip Fethiyede ifade vermek istediğimi söyledim.  Fakat o esnada bulunduğum yerden orası 3-4  km. vardı. Yol izni gelir gelmez de yola çıktım. Sivil kişileri evin çevresinde gördüğümde onlar polis mi değil mi tam emin olmadım. Yanımdakine ‘Hızlı şekilde savcılığa gidelim dedim. Diğer araçların da peşimden geldiğini gördüm. Bunların, polis olacağını düşündüğümde durduk. Polis olduğunu söyleyen kişilerle eve geldik, ev araması yapıldı. Emniyete geldik. Emniyette silahla ilgili ifademi verdim. Mahkemeye çıkacağımı beklerken beni bir oraya, bir buraya götürüp yordular. Sonunda Yatağan İlçesine getirdiler.
Emniyette yanımda bir de memur bekliyordu. Bana kırıcı davranmadılar. Sadece psikolojik ortam kötüydü. Burada ifade vermeden, silahla ilgili Fethiyede terör suçlarına bakan savcıya ifadeye verdim. Ayhan Sağıroğlu isimli avukatım, ‘Kutlu Adalı ile ilgili ifade vermek istediğimizi söyledi. Ancak o ifadem alınmadı. İfademin alınmamasını ‘Sen bu ifadeden vazgeç diye yorumladım. Baro odasında ifademi yazıp dilekçeyi müracaat savcısına sunduk. İfademin alınmasına neden olan silah da benim değil. Evde silah bulunmadı. Araçta bulunan silah bana ait değil.
BU BENİM SIRRIMDI
Ülkemizin içinde bulunduğu konjonktürde bir şey yapılacağını sanmıyorum. Ama siz amir konumundasınız, yanınızdaki memura diyorsunuz ki ‘benimle ilgili bir tahkikat yap. Bu akla mantığa sığacak bir şey değil. Kutlu Adalı suikastı, Sedat Pekerin videoda yaptığı açıklama üzerine gündeme geldi. Ben olayı anlatma gereği duydum. Kutlu Adalı olayı benim için sırdı. Eşim bile bu sırrı bilmiyordu. Kimseyle paylaşmamıştım. Madem sırdı, kimseye söylenmemeliydi. Kardeşim Sedat Pekere yapılanların sonrasında bu şekilde kendisi de açıklama yapınca, bu açıklamayı doğrular bir açıklama yapmazsam, kardeşimi yalan söylüyor konuma mı getirecektim? Yarın öleceğimi bilsem bile ben bu konuyu açıklardım. Bu ülkede, vatandaş, ilgili kişiler, herkes her şeyi biliyor ama korkudan kimse doğruları söyleyemiyor. Biz hayata korkusuzca bakarak yetiştirildik. Ben niye yalan söyleyeyim, niye iftira atayım? Sedat Pekerin mafya değil, iyi bir vatan evladı olduğuna inanıyorum.”
KORKUT EKEN: SÖYLEDİĞİM HER ŞEY NOKTASINA VİRGÜLÜNE KADAR DOĞRU
Sedat Peker ve ağabeyi Atilla Pekerin, “Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili” olarak suçladıkları emekli Yarbay Korkut Eken, iddialarla ilgili şunları söyledi: “Ben ne söyledimse noktasına, virgülüne kadar doğrudur. En ufak bir abartma yoktur. Mahkemeye çağırsalar da size söylediğim şeylerin aynısını söylerim. Beni arayan gazeteciler oluyor. Onların hepsine, ‘Saygı Beye söylediklerimden başka ekleyecek bir şeyim yok diyorum. ‘Acaba Korkut Bey bana yalan söyler mi? diye aklınızdan geçmesin. Sedat Peker ve Atilla Pekerin söylediklerinin doğru olması mümkün değil. Adamlar benimle kan davalı gibi, düşmanlar. Ama neden düşman olduklarını da bilmiyorum. Atilla Peker, talimatla gidip suç duyurusunda bulundu.”

Son güncelleme: 09:34 29.05.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı