• Turkhane Logo

Askerden yargıya ‘Bize soruşturma açmayın’ talimatı

''Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Genelkurmay Başkanlığı emrine atanmasının neden olduğu tartışma büyüyerek devam ediyor. ''

18:59 19 Mayıs 2020 Salı
Askerden yargıya ‘Bize soruşturma açmayın’ talimatı
''Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Genelkurmay Başkanlığı emrine atanmasının neden olduğu tartışma büyüyerek devam ediyor. ''

Gazeteci Adem Yavuz Arslanın analizi:

Bir önceki yazımda Cihat Yaycı olayını tüm boyutlarıyla kapsamlı bir şekilde analiz etmiştim. Henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan bir açıklama gelmedi ancak Yaycı’nın görevden alınma süreci ve ‘olmayan bir makama’ atanması Ankara’da sert rüzgarların estiğinin delili denebilir. 

Yaycı gibi çok konuşulan, kritik bir ismin doğrudan ‘cezalandırılır şekilde’ görevden alınması doğal olarak polemikleri de besledi.


Ankara kulislerinde Yaycı’nın görevden alınması için bir ihale dosyasının bahane edildiği, Savunma Bakanlığı’ndan üst düzey isimlerin adliyeyi ziyaret ettiği konuşuluyor.

Öte yandan Ergenekoncu kadroların Cihat Yaycı’yı pasifize etmek için operasyon çektikleri de anlatılıyor. 

Şöyle ki; Ergenekon’un adeta hukuk müşaviri gibi çalışan ve 15 Temmuz öncesi TSK’da oluşturdukları fişleme listeleri ile cadı avına zemin hazırlayan Zeki Üçok’a göre Cihat Yaycı Deniz Kuvvetleri içindeki kritik Cemaatçilerden birisi. 

17 Mart 2014 tarihli Aydınlık Gazetesi’nde yer alan habere göre Cihat Yaycı aynı zamanda ‘Balyoz’da yapılacak tasfiye listesini hazırlayan ekip’ten. Bir bakıma Ergenekoncuların kan davası güttüğü bir isim. 

Ancak aynı Ergenekoncu kadro şimdilerde Cihat Yaycı’yı canhıraş savunuyor. Hem de Nedim Şener’den Mustafa Önsel’e kadar ‘tam kadro’ halinde. 

İlk bakışta ‘çelişki’ gibi gözüken bu durumu analiz eden bir başka kaynağıma göre durum aslında o kadar karmaşık değil.

Çünkü Ergenekon’un hedefi önce Cemaat’i sonra da Erdoğan’ı bitirmek.

Cihat Yaycı hem 15 Temmuz akşamı yaptığı kritik hamleler hem de 15 Temmuz sonrası ürettiği ‘Fetömetre’ ile Cemaat’e yönelik cadı avı için büyük katkı sağladı. 

Bu açıdan Ergenekoncular Yaycı’ya duacı. 

Peki olayın Erdoğan’a bakan tarafı ne? 

Ergenekon’un Erdoğan’la ilgili düşüncesi belli. Şimdi kolkola olmaları birbirlerine karşı fırsat kolladıkları gerçeğini değiştirmiyor. 

Cihat Yaycı olayı işte bu noktada ilginç bir noktaya evrilebilir. 

Çünkü Yaycı’nın ürettiği ‘Fetömetre’nin hukukun işlediği ülkelerde bir karşılığı var. Yarın bir gün  Erdoğan’a yönelik bir soykırım suçlaması yapılacak olsa tek başına ‘Fetömetre’ delil olarak yeter. 

Bir başka ifadeyle Ergenekoncular için Cihat Yaycı tam olarak ‘etinden sütünden toynağından yararlanma’ hali. 

Ama Ergenekoncular için Cihat Yaycı’dan yararlanma hali bitmiş değil. 

İpini çektikleri Yaycı’nın ‘Cemaatle mücadele nedeniyle görevden alındığı’ algısıyla ‘suyunun suyunu’ çıkarıyorlar. 

Ancak burada duracaklarını düşünmüyorum. 

Sosyal Medya’da dolaşan ürkütücü senaryoları da aklınızın bir kenarında tutmakta fayda var.

SKANDAL TALİMAT 

Cihat Yaycı olayının sıcaklığı başka gündemleri gölgeliyor ancak mahkeme dosyaları arasında rastladığım bir yazışma bir çok yönüyle dikkate değer.

Normal zamanlarda ‘düşünülmesi, teklif edilmesi dahi imkansız olan’ şeyler bugünlerde pervasızca yapılıyor.

Mesela Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Adli Müşaviri Askeri Hakim Yarbay Doğan  Uysal imzalı talimat. 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı adına 6 Temmuz 2017’de Hakimler Savcılar Kurulu’na yollanan ‘talimat’ yazısında mealen “Biz Fetö ile mücadele ediyoruz ama bu kapsamda hakkında işlem yapılan kişiler suç duyurusunda bulunuyor. Bazı savcılıklar bu suç duyurularını işleme koyuyor. Yapılan işlemler moralimizi bozuyor, mücadeleye zarar veriyor. Bu tip suç duyurularını işleme koymayın” denmiş. 

Bir başka ifadeyle Cihat Yaycı’nın başında bulunduğu ekip diyor ki “Biz kafamıza göre istediğimiz herkesi “Fetöcü” diye suçlar, istediğimiz gibi açığa alır ve tutuklatırız. Suçladığımız kişilerin gidip bizimle ilgili suç duyurusunda bulunması, şikayetçi olması kabul edilemez.”

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nan gönderdiği bu yazı her şekliyle skandal.

Çünkü anayasal olarak hiçbir kurum ya da kişi yargıya talimat veremez. 

Ancak Deniz Kuvvetleri’nin bu talimatını işleme koyan HSK ve Adalet Bakanlığı ‘gereğinin yapılması için’ 19 Temmuz 2017’de Müsteşar Yardımcısı Musa Heybet imzalı bir talimatı tüm başsavcılıklara yolluyor. 

Söz konusu yazıda ‘suç duyurularını işleme koymayın’ deniyor ve ‘gerekli hassasiyetin gösterilmesi’ emrediliyor. 

Talimatı alan başsavcılıklar da savcılıklara yazı yazıp ‘Fetö ile mücadele eden kişilerle ilgili suç duyurularını işleme koymayın’ diyor. 

Türk yargısı Perinçek’in tabiriyle ‘siyasetin köpeği’ haline geldiği için ‘ne var bu talimatta’ denilebilir. Ancak mesele o kadar basit değil. 

Çünkü hukuksuzluk dolu dizgin gidiyor. 

Sözde ‘Fetö soruşturmaları’nın tarifeye bağlandığı, parayı verenin soruşturmalardan kurtulabildiği, tahliye ve tutuklamaların AKP il başkanlıklarında belirlendiği, binlerce insanın sadece ihbar mektupları ya da fişleme listeleriyle işini-özgürlüğünü kaybettiği herkesin malumu.

Bir şekilde böyle bir sürecin muhatabı olmuş, haksızlığa uğramışsanız yapacağınız şey ilgililer hakkında suç duyurusunda bulup yasal süreci takip etmek. 

Ancak bu talimat ile Anayasal hakkınızı da elinizden alıyorlar. Suç duyurularının bile işleme konmaması bürokratlara her türlü pervasızlığı yapma imkanı veriyor. 

Yani ‘biz asarız keseriz istediğimizi yaparız ama siz suç duyurusunda bile bulunamazsınız’ demiş oluyorlar.

Hadi Cihat Yaycı ve Deniz Kuvvetleri kurmay heyeti bu cüreti gösteriyor yani yargıya talimat veriyor, ama bir tane yargı mensubu da çıkıp “siz bize talimat veremezsiniz, biz suç duyurularını işleme alır, inceler, gerekirse takipsizlik veririz” demiyor.

Kaynak:KaranlıktakiAydınlık

Son güncelleme: 18:59 19.05.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı