[Analiz] İşte şantaj belgeleri

AKP rejiminin güncel soruşturmalarda ‘en önemli delil’ diye kamuoyuna sunduğu ByLock haberleşme programını, onlarca AKP’linin de kullandığı bugüne kadar bir çok kez dile getirildi. İşte bu iddianın belgesi gazeteci Cevheri Güven ortaya çıkardı. Güven’in son videosunda AKP içindeki ‘ByLock’çular belgeleriyle ifşa edildi.

Gazeteci Erkam Tufan sosyal medya platformu medium.comda kaleme aldığı yazısında analiz etti 
İşte Erkam Tufanın yazısının tamamı 

Gazeteci Cevheri Güven önemli bir gazeteciliğe daha imza attı. Emniyet ve MİT’e hazırlatılan fişleme raporlarını yayınladı. Bu fişleme raporlarında çok ilginç isimler vardı.
İşte size farklı bir açıdan fişleme raporları olayı…
Emniyet ve MİT’in raporlarına göre Abdullah Gül’den Ahmet Davutoğlu’na, Kadir Topbaş’tan Cemil Çiçek’e, Beşir Atalay’dan Bülent Arınç’a kadar bir çok AKP’li isim için ‘ByLock’ kullanıcısı olup olmadığı araştırması yapıldığı anlaşılıyor.
Yine raporlardan da anlaşılıyor ki bir çoğu ‘ByLock’ kullanıcısıymış. Cevheri Güven de haklı olarak soruyor. ‘ByLock’ kullanıcısı diye binlerce insanı hapislere tıktınız, hayatlarını çürüttünüz, peki bu ne diyor!
Burada ‘ByLock’ kullanmanın suç olmadığını AİHM Büyük Daire karara bağlamış, bütün bu mahkeme kararlarının çöp olduğu ilan etmişti.

Ben bu yazımda haberin başka bir boyutuna girmek istiyorum.
Erdoğan’ın en yakınları hakkında Emniyet ve MİT’e rapor hazırlatması. Üstelik bu isimler eski yol arkadaşları.
Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Kadir Topbaş, Cemil Çiçek, Beşir Atalay, Bülent Arınç ve diğerleri. Ayrıca listede halen beraber yürüdükleri de var.
Erdoğan’ın böyle bir rapor hazırlatması sizce neyi gösteriyor?
Bana bu olay AKP’nin kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat’ın anlattıklarını hatırlattı.
Üsküdar’da bir mekanda yemekte birlikteydik. Yemekte 10 civarında gazeteci vardık.
Erdoğan’ın şantaj kasetlerinin, belgelerinin olduğu kasasından bahsetmişti.
Bunu bizzat bildiğini söylemişti.
Fırat’ın bu söyledikleri o gün de bana uçuk gelmemişti. Çünkü Erdoğan bunu yapabilecek biriydi. Ama olayın şahidi birinin bunu anlatması da ayrıca önemliydi.
Sözü nereye getireceğimi anlamışsınızdır, şantaja.
Ben bu raporların Erdoğan’ın kasasında saklı durmasını haberde bahsi geçenleri koruma dürtüsünden kaynaklandığını düşünmüyorum.
Erdoğan, Cevheri Güvenin haberinde bahsettiği kimselere pekala ‘ByLock’ kullandınız mı diye sorabilirdi.
Sormadı çünkü şantaj yapacak belgelere ihtiyacı vardı.
Ve Emniyet ve MİT’in raporlarıyla bu şantaj belgeleri eline geçmişti.
Erdoğan’ın en yakınlarına kadar ilişkileri ya havuç ya da sopa üzerine kuruludur. Biat edersen havucu, biat etmezsen sopayı yersin.
Bazen havuç, sopa da sonuç vermeyebilir. Bu durumda şantaj yapacağın belgeleri devreye sokarsın.
Böylelikle sadece muhalifleri değil kendi yol arkadaşlarını bile kendine bağlarsın.
Deniz Baykal kasetini ve ne özeli, “genel geneeel” söylemini hatırlatırım.
Şimdi soruyorum size, haklarında rapor tutulanların mesela Abdullah Gül’ün, Ahmet Davutoğlu’nun, Cemil Çiçek’in, Beşir Atalay’ın, Bülent Arınç’ın Erdoğan’a ciddi muhalefet ettiklerini gördünüz mü?
Yaşanan hırsızlıkları, yolsuzlukları, kumpasları bilmemişler, görmemişler olabilirler mi?
Mesala Erdoğan’ın evinin altında çıkan akşam kadar da taşınıp bitirilemeyen para kasasını bilmiyor olabilirler mi?
Peki neden konuşmazlar, deşifre etmezler?
Cevap basit.
Havuç, sopa ve kasadaki şantaj belgeleri orada olduğu sürece gık diyemezler.
Demiyorlar da zaten.
YAZISNIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN