• Turkhane Logo

Almanya'da AfD "güvenlik duvarını" zorluyor

Irkçı şiddetin arttığı Almanya'da, AfD oyları yükseliyor. Peki, demokratik partilerin ördükleri

12:21 16 Eylül 2023 Cumartesi
Almanya'da AfD
Irkçı şiddetin arttığı Almanya'da, AfD oyları yükseliyor. Peki, demokratik partilerin ördükleri

Almanyada aşırı sağcı şiddet eylemleri artarken, sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) de siyaset sahnesindeki konumunu güçlendiriyor. Son kamuoyu yoklamaları, siyasi söylemleri daha da radikalleşen AfDnin oy oranının yüzde 22yi aştığına işaret ediyor.

Bu oran, yüzde 27lik oy oranıyla ilk sırada yer alan Hristiyan Birlik partileri CDU/CSUdan sonra AfDnin Alman siyasetinin en güçlü ikinci siyasi partisi konumuna geldiğini gösteriyor.

Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Partinin (FPD) oluşturduğu koalisyon hükümetine destek gerilerken, AfDye artan destek, çoğulcu Alman demokrasinin geleceği ile ilgili pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor.

AfDnin yükselişinin gerisinde ne yatıyor?
Aşırı sağ ile mücadele eden Amadeu Antonio Vakfı araştırmacılarından gazeteci Nicholas Potter, Almanyada ırkçı, antisemitik, aşırı sağ görüş ve ideolojiye sahip kesimlerin hep var olduğunu, bunun aslında yeni bir olgu olmadığına dikkat çekti.

AfDnin yükselişinin gerisinde yatan nedenleri ise Potter şu sözlerle aktardı:

AfD, Nasyonal Demokrat Parti (NPD) gibi aşırı sağcı partilerin geçmişte yapamadıklarını yapabildi. Ana akım siyasi söyleme dahil oldu, Federal Meclise girmeyi başardı çünkü daha önce farklı siyasi partilere oy veren milliyetçi, ırkçı, sağ muhafazakârlar için aşırı sağ görüşleri, güya daha kabul edilebilir bir kılıfa soktular. Ayrıca AfD, NPD gibi daha eski Neonazi partilerin seçmenleri için de çekim merkezi oldu. Özetle insanlar birden sağcı olmadı, yeni olan AfD ile birlikte bu görüşteki insanlar için parlamentolarda temsil için yeni bir siyasi fırsatın doğmuş olmasıdır.

Karşı strateji ile ne hedefleniyor?
Almanyada çoğulcu demokrasiyi savunan partiler AfDye karşı Cordon sanitaire olarak adlandırılan bir güvenlik duvarı örmüş durumda. Yani demokrasiye tehdit olarak nitelendirdikleri AfD ile iş birliğini reddediyorlar, bu yolla meşruiyet kazanmasını, güçlenmesini önlemeye çalışıyorlar.

Siyasiler açıklamalarında, Türkçede kendini savunan demokrasi anlamına gelen Wehrhafte Demokratie kavramına vurgu yapıyor, özgürlükçü demokratik düzen ve değerlerinin korunması ve savunulması için aralıksız bir mücadele gerektiğinin altını çiziyorlar.

Nicholas Potter, bunun gerisinde yatan nedenlere ışık tutarken, Hitlerin Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisini (NSDAP) güçlenmesine giden süreci anımsattı, Weimar Cumhuriyetinden dersler çıkartıldığını söyleyerek, Demokrasi, demokrasiyi istikrarsızlaştırmak, hatta devirmek için de kullanılabiliyor. Dolayısıyla temsil ettiği sistemin korunması için, demokrasinin kendisinin de savunulması gerekiyor dedi.

Demokratik bir düzende varlık gösteren AfDnin parti programının antidemokratik olduğuna vurgu yapan Potter, Otoriter anlayışları, ırkçı, antisemitik dünya görüşleri demokrasi ile uyumsuz. Demokrasinin araçlarını, demokrasiyi baltalamak, istikrarsızlaştırmak için kullanıyorlar diye konuştu.

Zaten bu nedenle AfDnin bazı eyaletlerde iç istihbarat teşkilatları tarafından izlemeye alındığını, federal düzeyde de AfDnin Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) tarafından şüpheli vaka olarak sınıflandırıldığını anımsatan Potter, tek başına güvenlik kurumları tarafından alınacak önlemlerin de yeterli olmadığının altını çizerek, Güçlü bir sivil topluma, sivil toplum kuruluşlarına, düşünce kuruluşlarına, hak savunucularına ihtiyacımız var. Demokratik bir toplum olarak bir araya gelip, aşırı sağcı bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu görmeli, bu tehdide karşı direnç sergilemeliyiz görüşünü kaydetti.

Bakan Faeser: AfDye geçit yok
Bu arada Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Berlinde Yabancı Gazeteciler Cemiyeti (VAP) üyeleriyle yaptığı sohbet toplantısında, DW Türkçenin sorularını yanıtlayarak, çoğulcu demokrasiyi korumak için izledikleri stratejiye ışık tuttu.

Aşırı sağın Almanya için en büyük tehdit olduğunun altını çizen Faeser, aynı zamanda 8 Ekimde Hessen Eyaletinde yapılacak seçimlerde, SPDnin başbakan adayı olarak yarışıyor. Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü, Halit Yozgatı 2006 yılında bu eyaletin Kassel kentinde öldürdü. 2019 yılında aynı kentte Kassel Valisi Walter Lübcke öldürüldü. Ve yine 2020 yılında bu eyaletin Hanau kentindeki ırkçı saldırıda aralarında Türkiye kökenlilerin de bulunduğu 9 kişi katledildi.

Hessen seçimlerine ilişkin son kamuoyu yoklamalarına göre 29luk bir oranla CDU ilk, SPD yüzde 20 ile ikinci, Yeşiller yüzde 19 ile üçüncü, AfD ise yüzde 16lık bir oy oranıyla dördüncü sırada yer alıyor.

AfDye bu denli büyük bir desteğin gerisinde protesto oylarının yattığı görüşünü dile getiren Nancy Faeser, Hessende AfDye geçit vermeyeceklerinin altını çizdi.

CDUnun adayı Boris Rhein ve Yeşiller Partinin adayı Tarek Al-Wazir ile bu hafta konuyu yeniden ele aldıklarını anlatan Faeser, AfDye karşı örülen güvenlik duvarının ayakta olduğunu vurguladı, Bu konuda çok kararlı bir mutabakat var. Aşırı sağ demokratik anayasal düzenimiz için en büyük tehdit ve bu eyalette yapılmış korkunç terör saldırılarından dolayı tabii ki Hessen seçim sürecinde bu konu büyük önem taşıyor dedi.

Ancak demokratik partilerin bu tutumu diğer eyaletlerde koruyup korumayacakları konusunda endişeler bulunuyor.

Thüringende duvar sallanıyor
AfD, son kamuoyu yoklamalarına göre 16 eyaletten dördünde ilk sırada görünüyor. Bu eyaletler Mecklenburg-Vorpommern, Saksonya, Thüringen ve Brandenburg.

Thüringen meclisiThüringen meclisi
Thüringen meclisinde vergilerle ilgili yasa teklifinin AfDnin desteği ile kabul edilmesi, tepkilere yol açtıFotoğraf: Martin Schutt/dpa/picture alliance
Ve 14 Eylül Perşembe günü Thüringende yaşanan bir gelişme Güvenlik duvarı yıkılıyor mu? tartışmalarının fitilini ateşledi.

Thüringende Sol Parti, SPD ve Yeşillerin oluşturduğu hükümetin itirazına rağmen muhalefetteki CDUnun gayrimenkul alımından ödenmesi gereken verginin düşürülmesini öngören yasa teklifi FDPnin yanı sıra AfDnin oylarıyla kabul edildi. CDU, AfD ile iş birliğine girmekle suçlandı. AfD ise güvenlik duvarını yıkmayı başarmakla övündü.

AfD lideri Alice Weidel, sosyal medyada, Hristiyan Demokrat Birlikin (CDU) lideri Friedrich Merzin kısa bir süre önce muhafaza edileceğini yeniden taahhüt ettiği güvenlik duvarının tarih olduğunu iddia etti, Thüringen sadece bir başlangıç dedi. Partinin eş başkanı Tino Chrupalla ise CDU ve AfD Thüringende güvenlik duvarını yıktılar açıklamasını yaptı.

Güvenlik duvarını zayıflaması sonun başlangıcı olur
CDU lideri Friedrich Merzin son dönemdeki açıklamaları, özellikle göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı hatta Türk mahallesi olarak da adlandırılan Kreuzberg için, Almanya Kreuzberg değildir sözleri de sert eleştirilere yol açmıştı.

Nicholas Pottera göre Merz bu söylemleriyle AfD seçmenlerine asıl alternatif liderin kendisinin olduğunu göstermeyi hedefliyor.

Amadeu Antonio araştırmacısı, Kreuzberg, çok kültürlü, açık, çeşitliliğin olduğu bir yer ve Merz Almanya Kreuzberg değildir diyerek Almanya tasavvurunun bu olmadığı mesajını vermiş oluyor. Merz son aylarda buna benzer çok sayıda mesaj verdi… Ama bu strateji sonuç vermez. Muhafazakâr partilerin taklit etmesi ancak popülistleri ya da aşırı sağı meşrulaştırıyor, çünkü seçmenler, CDU taklit ediyorsa o zaman AfDnin dedikleri doğru diyor ve seçmenler oyunu orijinal olana veriyor… Dolaysıyla Merzın bu söylemleri aslında AfDyi güçlendiriyor diye konuştu.

Berlinin Kreuzberg semtinin merkezi Berlinin Kreuzberg semtinin merkezi
CDU lideri Friedrich Merzin Kreuzberg Almanya değildir sözleri tepkilere neden olmuştuFotoğraf: picture-alliance/dpa/Wolfram Steinberg
Potter, demokratik partilerin güvenlik duvarının muhafazasını sağlamak zorunda olduklarını, bunun gelinen aşamada hiç olmadığı kadar büyük önem taşıdığını vurgularken, Güvenlik duvarı zayıfladıkça AfD normal kabul edilmeye başlanır. Bu da sonun başlangıcı olur dedi.

Otoriter sağcı popülistler neden güçleniyor?
Aşırı sağcı şiddetin ulus ötesi bir olgu ve küresel bir tehlike olduğuna dikkat çeken araştırmacı Nicholas Potter, sağ popülizmin dünya genelindeki tırmanışına ilişkin değerlendirmelerini aktarırken, genel bir modernite krizinin yaşanmakta olunduğuna işaret etti.

Çok sayıda jeopolitik sorunların yanı sıra var olan ekonomik adaletsizliklere de dikkat çeken Potter, gözlemlerini şu sözlerle aktardı:

Kompleks bir dünyada yaşıyoruz, insanlar zor sorunlara kolay çözümler istiyor. Pek çok ülkede, geleneksel olarak eşitsizlik ve hayal kırıklığı gibi sorunlara yanıt verebilen sosyal demokrasinin hataları, başarısızlıkları oldu… Zorlu sınamalar da işte otoriter sağcı popülist liderlere kusursuz bir fırtına fırsatı yaratabiliyor. Çok çetrefil sorunlara basit yanıtlar bulma iddiasıyla güçlü lider algısı yaratıyorlar. Kendi ülkelerindeki sorunları çözmek yerine bunların sorumluluğunu hayali dış güçlere yüklüyorlar…

Peki Almanya nasıl direnç sergileyecek?
Aşırı sağın pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Almanyada da güçlenmesi, çoğulcu Alman demokrasisi için olduğu kadar Avrupa Birliğinin (AB) geleceği için de en ciddi sınama olarak görülüyor.

Sağ popülist söylemlerin Almanyada karşılık bulmasını endişe verici bulduğunu söyleyen İçişleri Bakanı Nancy Faeser, politika ve demokrasi eğitimine odaklanarak aşırı sağa karşı direncin güçlendirilmesi gerektiğini anlattı, kısa vadede ise uygulanacak iyi sosyal politikaların kritik önem taşıdığını kaydetti. Faeser, sözlerini şöyle tamamladı:

 İyi sosyal politikalarla insanlara, onların hayatlarını iyileştirdiğimizi, sorunlara gerçek çözümler bulduğumuzu göstermeliyiz ve bunu için çalışıyoruz. Enerji fiyatları, enflasyonu yeniden düşürebildik. Şu anda Berlinde tasarruf öngören bir bütçemiz var, çünkü daha fazla borçlanırsak enflasyon yükselecek… Ama insanları bunu günlük hayatlarını kolaylaştırmak için, gıda fiyatlarını düşürmek için yaptığımızı anlatmalıyız. Enflasyon oranı Almanyada yüzde 6, yani geriledi, bu birçok ülke için şu anda kıskanılacak bir oran…

Burada kaynamakta olan bir şeyler var ve bu bizi çok korkutuyor
Sağ popülist Almanya için Alternatif Partisinin oy oranları rekor düzeyde artarken, ülke genelinde aşırı sağcı şiddet ve nefret suçlarında büyük artış kaydediliyor.

Geçen hafta gazeteci ve insan hakları savunucusu Düzen Tekkalın kardeşlerinin Hannover kentinde işlettikleri bir restoranı hedef alan ırkçı saldırı, son dönemde göçmenlerin, göçmen kuruluşlarının, camilerin, Müslüman ve Yahudilerin, aşırı sağ ile mücadele eden aktivist ve siyasetçilerin hedef oldukları çok sayıda saldırıdan sadece biri.

Tekkal, 6 Eylül Çarşamba günü #AfD etiketini kullanarak yaptığı sosyal medya paylaşımında Kardeşlerim bu sabah dükkanlarını bu vandalizmle açtılar. Bugünlerde Almanyada gözle görülür bir göç geçmişine sahip olmanın ne anlama geldiğine dair hiçbir fikriniz yok. Burada kaynamakta olan bir şeyler var ve bu bizi çok korkutuyor ifadelerine yer vermişti.


Düzen Tekkalın kardeşleri Tamer ve Timur Tekkalın Hannover kentinde işlettikleri restoranın camlarına Türklere yönelik ırkçı hakaretlerin yanı sıra AfD yazılmıştı.

Azınlığa saldırı, demokrasiye saldırılır
Kamuoyunda geniş yankı bulan saldırı, siyasileri de harekete geçirdi. Hannoverin Türkiye kökenli Belediye Başkanı Belit Onay, Tekkal kardeşlerini restoranlarında ziyaret etti. Burada nefret ve şiddete yer yok açıklamasını yapan Onay, Azınlığa mensup her insana yapılan saldırı hepimize ve demokrasiye yapılmış bir saldırıdır dedi.

Almanyanın Yeşiller Partili Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Tiksindirici ve yüz kızartıcı sözleriyle saldırıyı kınarken, Tarım Bakanı Cem Özdemir, Sevgili Düzen Tekkal, tüm aileniz ortak memleketimiz Almanya için, sizi tehdit edenlerden daha fazlasını yaptı mesajını paylaştı.

Hafta başında Federal Hükümetin ayrımcılıkla mücadele, azınlık ve insan hakları gibi alanlardan sorumlu 10 özel temsilcisi de ortak bir açıklama yayımladılar.

Almanyada belirli gruplara yönelik nefret suçları ve düşmanlıktaki ciddi artışa dikkat çekilen açıklamada, Bu durum demokrasimize zarar vermektedir uyarısı yapıldı. Anayasanın ayrımcılık yasağını düzenleyen 3. maddesine atıf yapılan açıklamada, Devlet, bireyleri ayrımcılığa karşı korumakla yükümlüdür. Almanyada insanlar bir daha asla ayrımcılığa uğramamalı, aşağılanmamalı ya da tehdit edilmemelidir ifadeleri yer aldı.

Toplumsal huzursuzluk artıyor
Tekkal kardeşlerinin restoranına saldırı ile ilgili olarak Hannover polisi, şaşırtıcı bir hızla, olaydan bir gün sonra, 39 yaşındaki şüphelinin kimliğinin tespit edildiğini, zanlının sadece restorana değil ayrıca bir Türk camisine ve derneğine, restoranlara ve bir arabaya grafiti ile zarar vermekle suçlandığını açıkladı. Yazılı açıklamada psikolojik bozukluklar gözlemlenen şüphelinin siyasi saiklerle hareket edip etmediğini ortaya çıkarmak için soruşturmanın sürdüğü vurgulandı.
Son dönemde yaşanan bu gelişmeler özellikle göçmenlerde ve burada doğup büyümüş göçmen kökenlilerde, büyük tedirginlik yaratıyor.

Sadece bu yılın Haziran ayında aşırı sağcılar tarafından işlenen 1407 suç kayıtlara geçti. Federal hükümetin bir soru önergesine verdiği yanıtta yer alan bilgilere göre bunların büyük bir bölümünü propaganda, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtma ve hakaret gibi suçlar oluşturuyor. Siyasi saiklerle işlenen şiddet suçlarından 59u yaralama, biri kundaklama, ikisi de öldürmeye teşebbüs. Ayrıca diğer soru önergesine verilen yanıta göre bu yılın ilk yarısında Almanya genelinde aşırı sağcıların düzenledikleri yürüyüş ve gösteriler de geçen yılın aynı dönemine kıyasla üç kat arttı.

Son güncelleme: 12:21 16.09.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı