• Turkhane Logo

Alman Diyalog ödülleri sahiplerini buldu

Bu yıl “Diyalog: Her zamankinden daha gerekli” mottosuyla dağıtılan geleneksel Alman Diyalog Ödülleri sahiplerini buldu.

02:58 21 Kasım 2021 Pazar
Alman Diyalog ödülleri sahiplerini buldu
Bu yıl “Diyalog: Her zamankinden daha gerekli” mottosuyla dağıtılan geleneksel Alman Diyalog Ödülleri sahiplerini buldu.

Almanyanın Frankfurt şehrinde düzenlenen ödül töreninde Alman Diyalog Kurumları Federasyonu, 6 kişi ya da temsil ettikleri kuruluşu, kültürler arası diyaloga katkıları sebebiyle ödüllendirdi.

Bu yıl “Diyalog: Her zamankinden daha gerekli” mottosuyla dağıtılan geleneksel Alman Diyalog Ödülleri sahiplerini buldu. Almanyanın Frankfurt şehrinde düzenlenen ödül töreninde Alman Diyalog Kurumları Federasyonu, 6 kişi ya da temsil ettikleri kuruluşu, kültürler arası diyaloga katkıları sebebiyle ödüllendirdi.
Törende Toplum ve siyaset ödülüne Almanya Hanaudaki ırkçı terör saldırısı sonrası çalışmaları sebebiyle Anne Frank eğitim enstitüsü, İnsan Hakları ödülüne bu alandaki çabaları sebebiyle eski Avrupa Parlamentosu milletvekili Rebecca Harms, Bilim ve Eğitim dalında, eğitimde ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele çalışmaları sebebiyle Prof. Dr. Ursula Boos-Nünning, Dinlerarası ve Kültürlerarası Diyalog çalışmaları sebebiyle Meet to respect vakfı, son olarak da geçtiğimiz yaz Almanyayı vuran selde zarar gören yerleşim yerlerinin inşası ve temizliğinde omuz omuza çalışan Merida kadın derneği ve Haus der Offenen Tür Sinzig layık görüldü.
Alman Diyalog Ödülleri töreninde  Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ödül törenine gönderdiği mesajı da okundu. Hocaefendi’nin mesajı şu şekildeydi; ‘Farklı kültür, inanç ve anlayışlarımız; birbirimizi tanımanın, sevmenin ve tamamlamanın en önemli vesileleri olduğu aşikardır. Hz Adem’in (as) çocukları olan, Hz İbrahim’den,  Hz İsa, Hz Musa ve Hz.Muhammed Mustafa’ya (sav) kadar bu çizgideki bu kutlulara gönül veren ve rehber edinen bizler; Onun insanlık sofrasında tekrar biraraya gelerek kararan ufkumuzu yeniden barışın sıcak ışıkları ile aydınlatmayı başarabiliriz. Bu hedef etrafında ortaya konan bütün emek ve gayretlerin insanlık adına paha biçilemez adımlar olduğuna inanıyorum.’

Ödül töreninde, zulüm gören kişinin kimliğine bakmaksızın yardımına koşan Yeşiller Partisi eski AB Parlamentosu milletvekili Rebecca Harmsın bu yönüne dikkat çekildi. Zaman Gazetesinin son Brüksel temsilcisi Selçuk Gültaşlı konuşmasında Harmsı AB Parlamentosunda eşi benzer olmayan bir milletvekili olarak tanımladı:
“Avrupa Parlamentosunun 700den fazla mensubu içinde mazlumlara kimliğini, dinini veya siyasi görüşünü sormayan bir milletvekili düşünün, siyasi yelpazenin tüm taraflarıyla görüşen ve haklarını savunan bir milletvekili. Bazı meslektaşlarının aksine, korkunç insan hakları ihlallerini eleştirirse alacağı tepkileri düşünmeyen bir milletvekili. O bence tüm ezilenlerin annesi Rebecca Harms. Onun için tek bir çizgi var, o da insan hakları ve temel özgürlükler kırmızı çizgisi. O kırmızı çizgi aşıldığında, mağdurların siyasi görüşlerinin ne olduğunu sormadan müdahale edebilen tek kişi. Onu bir gün bir üniversitenin kapatılmasını durdurmak için Gürcistanda, başka bir gün de Gülen Hareketi gönüllülerinin kaçırılmasını önlemek için Kosovada gördük” 

HARMS: TÜRKİYEDE BUGÜN HERKES TERÖRİST İLAN EDİLEBİLİR
Ödülü alan Rebecca Harms, Türkiyedeki insan hakları ihlallerini yakından takip etmeyi sürdürüyor.Boldun sorularını cevaplayan Harms Türkiyedeki durumun vehametinin farkında.
Soru: 1.5 milyon insan Türkiyede terör şüphelisi olarak soruşturmaya tabi tutuluyor. Bu durumu nasıl tanımlarsınız?
Rebecca Harms: Türkiyede bütün vatandaşlar artık aynı kanuni haklara sahip değil ve Türkiyede hakim olan keyfi adalet anlayışı, herkesi ama herkesi terörist ya da devlet düşmanı olarak tanımlayabilir. Uzun zamandır tanıdığım işlerini iyi yapan gazetecileri, bilim adamlarını, doktorları ve senelerdir hapiste tutulan insanları, arkadaşım HDP eski genel başkanı Selahattin Demirtaşın mahkemeler önünde hiçbir şanslarının olmadığını görmek benim için korkunç bir durum.
Soru: Bütün bunlar yaşanırken bazı batılı ülkeler Türkiyeyi hala demokratik bir ülke olarak tanımlamayı sürdürüyor. Sizce Türkiyede demokrasi egemen mi?
Rebecca Harms: Bence Türkiye çok zor bir yola girdi ve kaanatime göre artık bir hukuk devleti olarak tanımlanamaz. Ülkede farklı düşünceye sahip kişilere yönelik politik bir zulüm ajandası var. İnsanlar sadece işlerini, birikimlerini değil, itibarlarını ve daha da korkuncu özgürlüklerini kaybediyor. Bunun artık demokrasi ve özgürlükçü değerlerle bir ilişkisi yok.

SEL FELAKETİ YAKINLAŞTIRDI
Geçtiğimiz Temmuz ayında Almanyada Arhweiler şehrini vuran sel felaketinde 130dan fazla kişi hayatını kaybetmiş, onbinlerce insan evsiz kalmıştı. Bu felaket, Alman halkı ile ülkenin dört bir yanından felaketin en ağır halinin yaşandığı Sinzig beldesine gelen göçmen dernekleri arasında yeni köprüler kurulmasını sağladı. Afetin acısı toplumları birleştirirken 2016da Türkiye kökenli kadınların kurduğu Merida derneği ile Haus der Offener Tür Sinzigin ortak çalışması sosyal sorumluluk ödülüne layık görüldü.
Merida Derneği başkanı Songül Erdem, yaptıkları çalışmalarla toplumların birbirine yaklaşmasına katkı sunmaktan mutlu olduğunu ifade ederken sel sonrası yaraları birlikte sardıkları Haus der Offenen Tür başkanı Petra Klein, gelecekten umutlu olduğunu ve torunlarının ileride daha hoşgörülü bir dünyada yaşayacağını düşündüğünü belirtti.
Diyalog faaliyetleri adına büyük bir adım olan Berlindeki House of One projesi hakkında bilgi veren Diyalog ve Eğitim Vakfı Başkanı Ercan Karakoyunsa projenin öneminden bahsetti. Karakoyun, projenin devlet destekli olduğunun altını çizerken yeni kurulacak hükümetten de Türkiyedeki insan hakları ihlalleriyle ilgili daha net mesajlar duymak istediklerinin altını çizdi.
Program toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.

Son güncelleme: 02:58 21.11.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı