• Turkhane Logo

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Boğaziçi rektörlüğüne yapılan atamayı savundu

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan tartışmalı rektör ataması için “Bir insanın siyasi kimliğinin olması suç değil. Demokrasilerde apolitik birey olmaz” dedi.

19:39 04 Ocak 2021 Pazartesi
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Boğaziçi rektörlüğüne yapılan atamayı savundu
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan tartışmalı rektör ataması için “Bir insanın siyasi kimliğinin olması suç değil. Demokrasilerde apolitik birey olmaz” dedi.


AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

ÜST ÜSTE GAF


AKPli Çelik, açıklamasında gaf üstüne gaf yaptı.

Çelik, Birileri DEAŞ terör örgütüyle mücadele ediyor diye PKKya destek verme gibi bahaneler ararken Türkiye, DEAŞla da mücadele eden yegane terör örgütüdür, PKKyla da ve diğer terör örgütleriyle mücadele eden yegane terör örgütüdür dedi.

Erdoğan’ın, Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’yu rektör olarak atamasıyla ilgili de konuşan Ömer Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

BOĞAZİÇİ TARTIŞMASI

Cumhurbaşkanlığı makamının takdiri, yasalar çerçevesinde gelişen bir haktır. Dolayısıyla akademik özerklik yok ediliyor gibisinden ortaya konulan yaklaşımının geçerliliği yoktur. Rektör olarak atanan hocamızın siyasi kimliği üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Geçmişte Boğaziçi Üniversitesinin ANAPa danışmanlık yaptığı biliniyor, bir başkasının SHPye yakınlığı biliniyor. Boğaziçi göz bebeğimizdir, öğrencileri Türkiyenin kıymetleridir. Boğaziçi Üniversitesinin hocalarına müteşekkiriz. Ama görüyoruz ki, bazıları öğrencileri eyleme çağırıyor. Uzun saçlı olanları saçlarını topuz yapması, cep telefonlarına şifre koymaları şeklinde akıllar veriyorlar.

Bu akılla mı üniversiteyi yücelteceklerdir. Cumhurbaşkanımız bu hocamızı liyakat çerçevesinde uygun görmüştür. Önemli olan buradaki akademik hedefleri ulaşmak, dünyaya ve Türkiyeye daha çok katkı yapacağı oluşturmaktır. Boğaziçi Üniversitesi şu veya bu grubun değil milletimizin hepsidir. Oradaki hocalarımız milletimizin geleceği için bu çocukları yetiştiriyorlar. Bu bizi eylem planımız diye birtakım işler yapmak doğru bir iş değildir. Boğaziçi Üniversitesini düşünmeyen bir yaklaşımdır. Bakanlar Kurulunun atadığı dünyada pek çok yöntem var. Bu yöntemi beğenmeyebilirsiniz, siyasete tavsiye de bulunabilirsiniz. Kayyum diyerek belli kesimlerin dilini kullanarak siyasallaştırdığınız zaman söylediğiniz sözün manası kalmaz. Hocamızın partimizin bazı kurallarda görevleri olmuş. Başka hocaların da CHPde görevi oluyor. Demokrasilerde siyasi kimliği olmayan birey diye bir şey yok. İnsan boşlukta yaşamaz. Buna eylem yapalım, kayyum diyenler Boğaziçi Üniversitesine, hocalarımıza, öğrenci kardeşlerimize zarar vermek isteyenlerdir.

Bugüne kadar Boğaziçi Üniversitesinde görev yapan hocalarımız şahittir, ne istemişlerse sayın Cumhurbaşkanımız büyük bir teveccühle yaklaşmıştır. Bu şekilde hareketlilik yaratmak gibisinden gayrimeşru işlere giriyorlar. Hep birlikte öğrencilerimiz için daha iyi bir gelecek, daha iyi bir akademik ortam nasıl sağlanır, buna kafayı yoralım.

Hocamızın siyasi kimliğine vurgu yapanlar aslında kendi siyasi fanatizmlerini örtbas etmeye çalışıyorlar. Boğaziçi Ünivcersitesinin değerli öğrencilerini kendi siyasetlerinin lojistik unsuru haline getirmeye çalışıyorlar. Hocamızın kimliğindeki AK Parti teşkilatlarındaki bağlantıyı ortaya koyup, bununla ilgili tartışmaları CHP faaliyeti haline getirmeye çalışıyorlar. Bunların bildikleri en iyi şey yıkım siyasetidir. Yasalar içinde, meşruiyet içerisinde Cumhurbaşkanımızın takdiriyle hocamız göreve getirilmiştir. Hocamızın siyasi kimliğini eleştirenler, büyük bir siyasi fanatizm içerisinde davranıyorlar.

SMALI ÇOCUKLAR İÇİN KAMPANYA

SMAlı çocuklar hepimizin göz bebeği, hepimizin evladı. MYKda gündeme geldi. Keşke o bölümü izleseydiniz, Cumhurbaşkanımızın ve MYKdaki arkadaşlarımızın bu çocuklara nasıl kendi evlatları gibi sahiplendiğini herkes görseydi. Türkiyede 1500 kadar evladımızın her biri devletin tedavi masraflarını üstlendiği, bilimsel olarak onaylandığı tedaviden yararlanan çocuklardır. Türkiye kadar bu konuda istikrarlı kaynak aktaran bir başka ülke yoktur. Rakamdan bahsetmek ayıp, o Milli Piyangoya devredilsin denilen paranın yüzlerce, binlerce katı için bu çocuklara ayrılmıştır, feda olsun. Daha da fazla harcanacaktır. Herkes bu rakamları bilmeyebilir, vicdani olarak sahip çıkıyorsa başımızın üstünde yeri var.

Ama tutup da birtakım siyasi parti liderlerin, imla yanlışları bile birbirine benzer şekilde sorumsuz bir yaklaşım içerisine girmeleri doğru değil. Uygulanan tedavilerin hepsi bilimsel olarak onaylanmış tedaviler. Sağlık Bakanımız açıklama yaptığında, biz çocuklarımızı ilaç şirketlerinin faaliyetleri çerçevesinde kobay olarak kullandırmayız dedi. Tedavi tam olarak bu çocukların iyileşmesini sağlamıyor. Bir siyasi parti lideri diyor ki, orada bir tedavi varmış, bundan mahrum mu kalsınlar? Bu tedavinin çocukları tedavi edeceğine dair bilimsel bir şey yok. Bir devlet çocuklarını göz göre göre kobay olarak kullandırır mı? Hepimizin kuzusu ve gözbebeği. Biz bu bahsedilen rakamların emin olun binlerce katını çocuklar için harcıyoruz, bunu söylerken bile utanıyorum, feda olsun. Bu devlet bu çocuklara sahip çıkacak. Bahsedilen tedaviyi bilimsel kurullar onaylarsa, bu veya başka tedaviyi, Türkiye Cumhuriyeti o tadevinin de bu çocuklara ulaşmasını sağlayacaktır.

Son güncelleme: 19:39 04.01.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı