Gazetenin yazarı Hasan Öztürk şunları yazdı:
Nihayetinde, 2.5 ay sonra yani 26 Şubat 2019’da bizim ‘iki parti kurulacak’ diyerek size aktardığımız bilgiler başka kaynaklarca da teyit edildi.İki parti kurulacaktı. Partiyi kuracaklardan biri bir yerde, ‘ben buradayım gelsinler’ diye bekliyordu. Diğer bir başka yerde başkalarıyla birlikte çoktan harekete geçmişti.
O günlerde parti kuracak iddiasında bulunduğum iki kesimden de yazılarıma ‘tepkiler’ aldım. Bazıları, ’Yok öyle bir şey parti kurulacaksa benim haberim olur söz haberim olursa sana da söyleyeceğim’ diyerek yazdıklarımı alaya almaya çalıştı. Bazıları, ‘Niye bu kadar aceleci davranıyorsun belki yarın bir gün Sayın Gül’ün uçağına çağırılacaksın’ diyerek ’tehdit’ etme cüretkarlığı gösterdi!
İki parti dedik ya bunlardan birincisi, eski Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun başını çektiği eski bakanlardan Ömer Dinçer gibi isimlerin de içinde bulunduğu grup.
Ankara’da harıl harıl ‘istişare’ yapıyorlar. Anadolu’da değişik vesilelerle boy gösteriyorlar. Medyada kendilerine yakın yazar ve akademisyenler eliyle ‘Yeni bir siyasi söylem gerekli’ çıkışı yapıyorlar.
İkinci oluşum ise 11’nci Cumhurbaşkanı Sayın Abdulllah Gül’ün organizasyonunda Ali Babacan’ın kuracağı parti.
GÜL VE EKİBİ FRENE BASTI, FAKAT…
Abdullah Gül’ün, 24 Haziran seçimleri sırasında ‘Çatı aday’ olmayı ‘Geniş bir mutabakata’ bağlaması ve o ‘geniş mutabakat’ın oluşmaması nedeniyle ‘aday olmaması’ hafızalarımızdayken, 31 Mart seçimlerinden sonra Ak Parti ve MHP’nin kurduğu Cumhur İttifakı’nın yüzde 52 oy alması nedeniyle, frene bastığını öğrendik.
Demek ki kendilerine yakın kamuoyu araştırmacılarının ’Ak Parti yüzde 35 oy alacak, MHP ise bitti’ türlü haberler onları heyecanlandırırken, seçim sonrası Ak Parti’nin aldığı yüzde 44.5, MHP’nin 7,30’luk oy oranı Sayın Gül’ü ‘Bir süre daha bekleyelim, biraz daha yıpransınlar’ garanticiliğine itmiş.
Abdullah Gül’ün Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçime itirazları karara bağlayacağı gün olan 13 Nisan’dan bir gün önce, açıklamalar yaparak, ‘Dışarıdakilerle aynı dili kullanması’ ise kayıtlara geçirilecek kadar önemli.
‘Not ettik’ diyelim ve devam edelim.
DAVUTOĞLU’NUN PARTİSİNİN DEKLARASYONU 1 AY İÇİNDE
‘Not ettik’ deyimini ilk kez eski Başkan Yardımcılarımızdan Beşir Atalay beyden bir toplantıda duymuştum. Mehmet Ali Birand’a söylemişti. ‘Mehmet bey, size nasıl bir habercilik yapacağınızı söyleyecek değiliz. Not ediyoruz’ demişti.
Oradan aklıma geldi.
Beşir bey deyince aklıma Ankara’da güvenilir kaynaklardan edindiğim şu bilgi de geldi.
Beşir Atalay, iki parti kurulması fikrine şiddetle karşı çıkıyormuş. Tek bir partinin kurulması için hala çaba sarf ediyormuş.
‘Hala’ dedim ya…Çünkü, Sayın Davutoğlu’nun oluşumu artık ‘Gül ve ekibi’ ile köprüleri iyice atmış.
Ve parti bir ay içerisinde deklarasyon yayınlayıp iki ay içerisinde tabelasını asacakmış.
Deklarasyona eski AK Parti milletvekillerinden 50-60 kişinin, eski bakanlardan 5-6 kişininde imza atacağını duydum.
Tabii Ak Parti içinden Davutoğlu’nun partileşme sürecine ilişkin nasıl bir tepki olacak merak ediyoruz.
Ama daha da merak ettiğimiz, Davutoğlu ile ilişkilendirilen bazı köşe yazarı ve gazetecilerin ağız birliği yapmışçasına, 31 Mart seçimlerinin YSK süreci tamamlanmadan neden ‘İstanbul’da İmamoğlu’na mazbatanın verilmesi’ yönünde yazılar yazdığıdır.
Seçim yolsuzluğu ve şaibeler ortadayken, ‘hiçbir şey yokmuş gibi’ neden davrandıklarını da…
Cumhur İttifakı’nın yüzde 52 oy aldığı halde ‘yenilgi yaşadığı’ gibi düşünceleri dillendirmeleri de merak ediliyor.
Aynı güruhun bıkmadan, ’tek adamlık’, ‘karamsarlık’, ‘kötücül psikoloji’yi de körüklediği dikkatimizden kaçmıyor.
2 yılı aşkın zamandır, hala doğru düzgün reklam almadığı halde, gazetenin ‘yüksek maliyetli’ o köşe yazarlarını nasıl fonlandığı da merak konusu.
Bütün bunlar ortadayken, ‘Yeni parti’nin 2 ay içinde tabelasını asacağını söyleyerek, susalım.
Bakalım neler olacak?
Takipteyiz.