• Turkhane Logo

Afrin harekatı Suriye'yi Türkiye'nin bataklığına dönüştürebilir mi?

"Zeytin Dalı'nın vadetmediği barış"

15:25 21 January 2018 Sunday
Afrin harekatı Suriye'yi Türkiye'nin bataklığına dönüştürebilir mi?
"Zeytin Dalı'nın vadetmediği barış"



Türkiye, zeytinlikleriyle ünlü Afrine yönelik harekâta savaş tarihine ironi ya da istihza olarak geçecek bir ismi seçti: Zeytin Dalı.
BBC Türkçe için operasyonu analiz eden bir yazı kaleme alan Orta Doğu uzmanı Fehim Taştekin, “Bundan kasıt ‘barış için savaş’ ise bu daha büyük bir ironi. Afrinde savaş yoktu. Ya da ‘Şamla barış için Kürtlerle savaş mı?’ diye sormalı” diyor.

Operasyonun ana hedefinde Ankara’nın “terör örgütü” olarak gördüğü, ABD’nin ise bölgede desteklediği YPG var.
Kürtlerin yaklaşık 1000 yıldır yaşadığı Afrin, eski adıyla Kürt Dağı, 1980lerden itibaren PKK lideri Abdullah Öcalanın düşünceleriyle siyasal kimliğini şekillendiren bir yer.

Suriyeli Kürtler için bu nedenle kritik ve büyük öneme sahip Afrin. Türkiye için ise kuzeyden gelecek bir tehdit…
Çatışmaların başladığı 2011’den bu yana kuzeyde kantonlar kuran YPG, en son Ağustos 2017’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başlattığı “Fırat Kalkanı” operasyonu ile girilen bölgede; Şahba’da da kanton ilan etti.

Daha önce ise, 21 Ocak 2014’te Cezire Kantonu, 27 Ocak 2014’te Kobani Kantonu  ve 29 Ocak 2014te de Afrin Kantonu ilan etmişti.
“Bu yüzden başından beri Türkiyenin özel ilgisine mazhar oldu Afrin” diyor Taştekin  ve ekliyor:

“Bu ilgi uzun süre Türkiyenin desteklediği örgütler üzerinden bir tür vekâlet savaşı ile kendini gösterdi. Ancak YPG,  ÖSO ve diğer İslamcı örgütlerin Afrine girmesini önledi.”

2016da Tel Ebyadın temizlenerek Kobani ve Cezire kantonlarının birleşmesi, ardından YPGnin Kobani ile Afrin arasında kalan ve Kürtlerin Şehba dediği bölgeye yönelmesi, Ankarayı harekete geçirmişti hatırlarsanız.

Türkiye’nin bunu “Akdenize kadar uzanan bir Kürt koridoru oluşturma hamlesi olarak okumayı tercih ettiğini söyleyen Taştekin, 2016da IŞİD’i sınırlardan uzaklaştırma gerekçesine dayandırılan Fırat Kalkanı Harekâtının asıl hedefinin de bu koridorun önlenmesi olduğu görüşünü öne sürüyor ve şu soruyu yöneltiyor:

Plan önlendiğine göre neden Zeytin Dalı? Yeni tetikleyici faktör ne?

Senaryoya göre Afrin’de elde edilecek bir zafer, ABDnin Rakka operasyonuyla iyice derinleştirdiği YPG ile ortaklığına yanıt olacak, Ankaranın elinde de bir koza dönüşecek ve bu sayede de facto özerk yapının anayasal bir statü kazanması önlenmiş olacak.

Taştekin, Rusya’nın bir muammaya dönüşen tutumuna ilişkin olarak ise, “Anlaşılan o ki Rusya, İran ve Suriye Afrinde Ankarayı mutlu edecek bir taviz İdlib düğümünü çözecekse, Türkiyeye, istenildiğinde tuzağa da dönüşebilecek bir oyun alanını açmaya kerhen razı oldu” diyor.

Fakat yeşil ışık yakıldı tespiti yapılırken bu üç ülkenin tutumu dikkatle okunmayı gerektirdiğini söylüyor.

Rusya, İran ve Suriyenin Türkiyeye tezat tercihlerinin, ‘Zeytin Dalının sınırlarını tayin ettiğine vurgu yapan Taştekin’e göre, “Rus yeşil ışığı bir bakıma sarı ışık sayılır ve her an kırmızıya dönebilir. Çünkü sabit kaygılar var”.

Türkiyenin girdiği yerden kolayca çıkmadığına dair tarihsel sicil bu kaygıların başında geliyor. Iraktaki Başika üssü bunun son örneği…
Yeşil ışık yakılmasıyla, Türkiyenin Afrini kısa sürede altın tepside Suriyeye sunması, buna karşın Kürtlerin inşa ettiği demokratik özerkliğin el birliğiyle bitirilmesinin ortak hedef olabileceğini dile getiriyor Taştekin:

“Türkiyenin elindeki Demoklesin Kılıcı, Kürtlere ABDden uzaklaşıp Şamla uzlaşmaktan başka çarelerinin kalmadığını kavratacaksa Rusya, Afrine sınırlı müdahaleyi işlevsel bulabilir.”

Ancak Taştekin’in tanımlamasıyla, “Türk kınındaki Demoklesin Kılıcı”, Astana ve Soçi süreçlerini parçalayacak sonuçlar üretebilir. “Sarı ışığın kırmızıya döneceği diğer nokta işte burası” diyor ve ekliyor:

“Rusya Eylül 2015teki askeri müdahaleyi başarıyla tamamlayıp Suriye defterini kapatabilmek için 13 aydır Astana sürecine yatırım yapıyor. Buna ay sonunda Soçide yapılması planlanan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi eklendi. Afrine müdahale bu iki süreci rayından çıkartabilir. Şu anda Suriyenin en önemli tarım, petrol ve doğalgaz alanlarını içeren üçte birlik bir toprak parçasına hükmeden Kürtler ve ortakları olmadan siyasi çözüm üretmek imkânsız. Kürtlerin dışlandığı bir masa, bölünme senaryosuna kapı aralar.”

Çatışmanın en az 2-3 ay sürebileceği konuşuluyor. Uzaması ya da Fıratın batısına sıçraması durumunda ise Suriyeyi Türkiyenin bataklığına dönüştürebileceğine dikkat çekiyor Taştekin.

Afrin’in direnme kapasitesi yüksek bir bölge olduğunu söyleyen Taştekin, Kürt yetkililerin öngördüğü gibi bir direniş olması durumunda karşılıklı kayıpların ciddi boyutlara ulaşabileceğini vurguluyor.

Öte yandan çatışmaların Menbic ya da Fıratın doğusuna taşınmasının da Türkiyeyi ABD ile karşı karşıya getirebileceği görüşünde...

Afrin opersayonu ile Türkiyenin kendi Kürt sorunuyla ilgili çözümsüzlüğünün daha da derinleştirebileceği belirtiliyor. “Sur, Cizre ve Nusaybindeki yıkım acı, öfke ve hayal kırıklığından başka bir şey bırakmadıysa Afrin de Kürtlerle ilgili çözüme dair olumlu hiçbir şey üretmeyecektir” diyor Taştekin de ve yazısını şu satırlarla tamamlıyor:

“Müdahale büyür ve bu bölgedeki diğer aktörlerin planlarına dokunursa Türkiyenin önüne katmanlı badireler çıkabilir. ‘Zor oyunu bozar’ diyenler nedense zorun getirdiği sükûnetin barış olmadığını söylemezler. Başından itibaren yok etmek yerine Kürtleri kazanma cihetine gidilseydi ortaya çıkacak sonuç Türkiyenin hem iç hem dış politikasına anlamlı bir katma değer olarak girebilirdi.”

Son güncelleme: 15:25 21.01.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı