• Turkhane Logo

Afganistan'da 'sıkışıp kalmış' kadın gazeteciler anlattı: Taliban eskiden neyse hala o

Taliban'ın 20 yıl sonra yönetimi yeniden ele geçirdiği Afganistan'da çok sayıda kadın can güvenliğinden endişeli.

20:21 21 Ağustos 2021 Cumartesi
Afganistan'da 'sıkışıp kalmış' kadın gazeteciler anlattı: Taliban eskiden neyse hala o
Taliban'ın 20 yıl sonra yönetimi yeniden ele geçirdiği Afganistan'da çok sayıda kadın can güvenliğinden endişeli.


Afganistandaki kadın gazeteciler, korku içerisinde Talibanın kendilerini yakalayacağı günü beklediklerini söylüyor. Kadın gazeteciler Afganistanda sıkışıp kaldıklarını söyleyerek, bir an önce Afganistandan kaçabilmek için uluslararası medya ve insan hakları organizasyonlarından yardım istiyor.

20 yılın ardından Afganistanda yeniden hakimiyet kuran Talibanın kadın gazetecilere yönelik tutumu, geçmişinden pek de farklı gözükmüyor.


Taliban dün bir Deutsche Welle (DW) editörünün ailesine silahlı saldırıda bulundu, gazetecinin bir yakını hayatını kaybetti.

DW Genel Direktörü Peter Limbourg, Talibanın Afganistanda gazetecilere yönelik organize bir saldırı içerisinde olduğunu söyleyerek, Zamanımız tükeniyor dedi.

Limbourg ayrıca Talibanın diğer üç editörlerini bulmak için evlere baskın düzenlediğini açıkladı.

Öte yandan Küresel Araştırmacı Gazetecilik Ağı (GIJN), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ve Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla Afganistandan ayrılmak isteyen kadın gazetecilerin kendileriyle iletişime geçmesini söyledi.

BBC Türkçeden Fundanur Öztürkün haberine göre, telefon ile ulaştığı Afgan gazeteci kadınların hepsi, Talibanın kendilerini pek çok kez doğrudan tehdit ettiğini ve şu an çeşitli yerlerde Talibandan saklandıklarını söylüyor.

Güvenlik gerekçesiyle haberde isimlerini değiştirdiğimiz kadınlar, Talibanın kendilerine ulaşması halinde öldürüleceklerinden emin olduklarını anlatıyor.

26 yaşındaki Samira, Afganistanın Herat şehri Taliban tarafından ele geçirildiği an gazetecilik yapmaya devam etme ihtimalinin de son bulduğunu söylüyor.

Çalıştığı radyo ve televizyon kuruluşuna ait ofisi tahliye ettikten kısa bir süre sonra Talibanın stüdyoları bastığını söyleyen Samira, Talibanın orada çalışan gazetecilerin peşine düştüğünü anlatıyor:

Kendi evlerimize gidemiyoruz ve sürekli göçmen gibi bir evden diğerine kaçarak izimizi kaybettirmeye çalışıyoruz. Şu an ne ülkeden kaçabiliyoruz ne de herhangi bir vize başvurusu yapabiliyoruz. Ülkeden kaçış çözümünü bulana dek bu hayatı sürdürmek zorundayız.

Şu an sürekli yer değiştirerek Talibanı atlatmaya çalışmaktan başka çaresinin olmadığını söyleyen Samira için, Talibanın tehditleri yeni değil.

Bundan önce de çokça kez Taliban tarafından hedef alınarak gazeteciliği bırakmaya zorlandığını şöyle anlatıyor:

Herat Talibanın eline geçmeden sadece birkaç gün önce ofisten çıkmış eve giderken, sokakta yanımdan geçen bir araç benim ve yanımdaki iş arkadaşımın fotoğraflarını çekti. O günlerde sadece benim değil, diğer gazeteciler üzerindeki tehditlerin sayısı da oldukça artmıştı.

Aldığım tehdit mesajları bitmiyordu. Bu tehditlerden kurtulabilmek için birkaç kez telefon numaramı değiştirdim ama tehditler devam etti. Bir keresinde bana telefonda, Eğer Taliban hakkında yazmaya devam edersen, bundan sonra yaşamayı bekleme dediler.

Esasen Afganistandaki kadın gazetecilerin yıllardır bu tehditler altında çalıştığını söyleyen Samira, Talibanın kesinleşmiş hakimiyetinin kadın gazeteciler açısından hiç olmadığı kadar ciddi sonuçları olacağını düşünüyor.

Samira, her zaman kadınlar ve kız çocuklarıyla ilgili toplumdan gizlenmiş acı gerçekleri yazmayı hayal ettiğini ve haberleriyle toplumun bu konudaki farkındalığını artırmayı hedeflediğini ancak artık bunu yapamayacağını söylüyor:

Artık gazetecilik yapamam çünkü kadınım ve ayrıca Taliban tarafından hedef alınan bir dini mezhebe sahibim. Geçmişteki faaliyetlerimin cezası, benim ve ailem için ölüm olacak.

TALİBAN EĞER BULURSA BENİ VE AİLEMİ ÖLDÜRECEK

Afganistanda kadın gazeteciler, Talibandan tüm aileleriyle birlikte kaçıyor.

Kısa bir süre önce Taliban tarafından ölüm tehdidi alan bir diğer kadın gazeteci Farzana ile konuşuyoruz:

Yaklaşık iki ay önce iki motosikletli yanımda durup bana silah doğrultarak söyledi: Afganistanı işgal ediyoruz. Sen, medya direktörü, en kısa sürede haber yapmayı bırakmalısın yoksa öldürüleceksin.

O an tüm vücudum korku ve stresle titriyordu. Hemen eve döndüm ve durumu kocama anlattım. Ertesi gün Herattan Kabile uçtuk ve bir akrabamızın evine saklandık.

Taliban daha sonra da beni sokakta gazeteciliği bırakmam gerektiğini, Herat kadınları arasında demokrasinin değerlerini desteklemem gerektiğini söyleyerek ölümle tehdit etti.

Farzana da tıpkı Samira gibi, ailesiyle birlikte bir evden diğerine giderek Talibana izlerini kaybettirmeye çalıştıklarını anlatıyor:

Maalesef Taliban, muhabirlerin evlerini arıyor. Eşim ve oğlum büyük tehlike altında. Taliban bizi bulamasın diye her gece başka bir eve gidiyoruz. Umarım bir yolunu bulup ülkeden ayrılarak hayatta kalırız.

Neden gazeteci olmak istedin diye sorduğum Farzana, haklarından yoksun bırakılan Afgan kadınların sesi olmanın hayaliyle gazeteci olduğunu ancak Talibanın gelişiyle bu hayallerin paramparça olduğunu söylüyor:

Şu anda çok üzgünüm, birisi ruhumu yok etmiş gibi. 20 yıl toplumumuzda kadın ve erkek arasındaki eşitlik için mücadele ettikten sonra, şimdi toplumumuz geriye gidiyor.

Her gece ağlıyorum ve daha bir buçuk yaşında olan oğlum için endişeleniyorum. Taliban eğer bulursa beni ve ailemi kesinlikle öldürecek çünkü onlar ifade özgürlüğünün ve demokrasinin düşmanı.

KENDİMİ BİR KURBAN GİBİ HİSSEDİYORUM

Son bir haftadır Talibandan kaçarken, yakalanmaktan kıl payı kurtulduğunu söyleyen kadın gazetecilerle konuşuyoruz.

27 yaşındaki Rahel, Talibandan kaçmak için evinden uzakta geçirdiği dördüncü gün olduğunu ve bu sürede iki kez Talibana yakalanmaktan son anda kurtulduğunu anlatıyor:

İlkinde komşum telefonla aradı ve az önce Talibanın gelip evimi sorduğunu, evden kaçmam gerektiğini söyledi. İkinci kaçışımda ise hemen önümde olmalarına rağmen beni fark etmediler ve hemen oradan uzaklaştım. Çok korkuyorum. En sonunda birisinin gelip beni öldüreceğini düşünüyorum.

Altı yıldır profesyonel gazetecilik yaptığını söyleyen Zohra da Talibanın kendisini bulabilmek için mahallesine kadar geldiğini ve kendisini aradığını anlatıyor:

Bundan önce bir Taliban saldırısında erkek kardeşimi kaybettim ve şu an Taliban evimin yakınına kadar gelip komşularımıza adresimi sordu. Babam da beni arayarak eve gelmemem gerektiğini, çok tehlikeli olduğunu ve kalacak başka bir yer bulmam gerektiğini söyledi. Burada nefes alabilmek her an daha da güçleşiyor.

Zohra, Korku ve panik içerisinde yaşadığım bu günlerde kendimi bir kurban gibi hissediyorum. Her an başıma gelebilecek bir saldırıyı bekliyorum. Bu yüzden olabilecek en kısa süre içerisinde ailemle birlikte buradan ayrılmak istiyorum diyor.

Tıpkı diğer kadın meslektaşları gibi kendisinin de defalarca kez tehdit edildiğini anlatan Zohra, yaptığı haberlere son vermesi gerektiğini söyleyen bir tehdit mektubu bile aldığını anlatıyor.

2016-2017 yıllarında gazetecileri hedef alan intihar saldırılarından sağ kurtulduğunu ancak iş arkadaşlarını kaybettiğini söyleyen Zohra, Afganistan halkının şiddetten uzak, özgür bir hayat yaşayabilmesi için mücadele ediyordum diyor.

EVDE GAZETECİLİKLE İLGİLİ OLAN TÜM MATERYALLERİMİ YAKTIM

Henüz yirmilerinin başındaki iki genç kadın gazeteci Mariam ve Soraya ile konuşuyoruz.

Gazeteciliğe birkaç yıl önce başlamış olmalarına rağmen ne öncesinde ne de şimdi Talibanın tehditlerinden kaçabildiklerini anlatıyorlar.

Taliban eskiden neyse hala o diyerek Afganistanda bir daha asla gazetecilik yapamayacağını söyleyen Mariam, şu anda ailesiyle birlikte kendilerini eve kapattıklarını söylüyor:

Taliban Kabile girdiği andan itibaren artık evimden çıkamazdım. Burada sıkışıp kaldık. Evde gazetecilikle ilgili olan tüm materyallerimi yaktım. Her gün, Talibanın bir gün evimize geleceği korkusuyla yaşıyorum. Çünkü Taliban nerede yaşadığımı öğrenirse beni ve ailemi öldürmeye gelecektir.

Gazetecilikteki hayalinin, haberleri tehdit edilmeden tüm gerçekliği ile dünya ile paylaşmak olduğunu söyleyen 23 yaşındaki Soraya da tıpkı diğer tüm meslektaşları gibi, Taliban tarafından arandığını ve ölümle tehdit edildiğini söylüyor:

Gazetecilik yaptığım süre boyunca risk altındaydım çünkü Afganistanda hiçbir kadın gazeteci sokaklarda, ofiste ya da herhangi bir yer tamamen güvenli bir biçimde işini yapamazdı. Erkekler çalışan kadınlara, özellikle de televizyonda çalışan kadınlara kötü gözle bakıyorlardı.

Erkekler kadın gazetecileri sürekli rahatsız eder ve çirkin tekliflerde bulunurlardı. Ben de bizzat çok kötü laflar işittim. Ardından Taliban geldi…

Kadın gazetecilerin ortaklaşan bu tecrübeleri, Talibanın kadın gazetecilere yönelik tehdidinin çok daha önceye dayandığını ortaya koyuyor.

Canlarını pahasına Talibandan saklandıklarını söyleyen kadın gazetecilerin hepsi, en kısa zamanda ülkeyi terk edebilmenin yollarını arıyor.

Son güncelleme: 20:21 21.08.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı