KaranlıktakiAydınlık’ten Sevinç Özarslan’ın haberinden aktarıyoruz;
2 Temmuz’dan bu yana Edirne L Tipi Cezaevinde tutuklu olan 9 aylık hamile Merve Zayım‘ın tutukluluğuna 28 günde üç kere itiraz edildi. Ancak üç başvurusu da reddedildi.
İlk başvuru 9 Temmuz’da avukatı tarafından, ikincisi 11 Temmuz’da havale dilekçesiyle kendisi tarafından, üçüncüsü de 14 Temmuz’da yine Eskişehir’deki avukatı tarafından yapıldı. Dördüncü itiraz ise bugün gönderildi.
Bu kadar acele edilmesinin bir sebebi var. Tutuklandığında 8,5 aylık hamile olan Merve Zayım, şu anda 9. ayın içerisinde. Yani her an doğum yapabilir.
Eskişehir 2. ve 3. Ağır Ceza Mahkemesi Zayım’ın tahliye taleplerini “adli kontrol hükümlerini ihlal ettiği” gerekçesiyle reddediyor.
Sekiz yıldır yargılaması devam eden Din Kültürü Öğretmeni Merve Zayım’ın Edirne’de 1. derece askeri yasak bölgede yakalanması kaçma girişimi olarak değerlendiriliyor.
Doğum yapmak üzere olan bir kadının bir yere kaçacak hali yok elbette, ama velev ki ‘kaçıyor’ olsun yine de tutuklanmaması gerekiyordu. 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun 16/4 maddesine göre “Hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduktan sonra bir yıl altı ay geçmemiş kadınlar hakkında geri bırakılır” deniliyor.
Ve mahkemede verdiği ifadesi de oldukça makul.
”İlk çocuğum 32 günlükken gözaltına alındım”
16 aylık Asude’nin annesi Deniz Gündoğdu ile aynı gün tutuklanan Merve Zayım, başkanlığını Arif Hamdi Sazak’ın yaptığı Eskişehir 2. ACM’ye SEGBİS ile bağlanıp, yaptığı savunmada, “Biz kadın başımıza böyle bir yola giriştik. Gerçekten büyük bir hata yapmışız. Ben 8,5 aylık hamileyim. Dava dosyam yaklaşık 8 yıldır devam ediyor. İlk çocuğum 32 günlükken gözaltına alınmıştım. Onun korkusu ile bebek ile birlikte cezaevine girmekten korktum. Dosyam şu an arşivde. Can havli ile böyle bir işe giriştim ancak çok pişmanım. Hamilelik süreci riskli gebelik olarak takip ediliyor. Çok büyük hata yaptım. Pişmanım. Kendimiz askerlere teslim olduk. O şartlarda bebeğimizi büyütmek imkansız.” diyor
Daha ne desin kadın. İlk çocuğu daha küçücükken gözaltına alınan bir annenin paniğe kapılması kadar normal bir şey olamaz.
Bu savunmayı dinleyen bir hakimin tutuklama yerine serbest bırakması gerekirdi. Ama hayır. Sekiz yıldır bitmeyen bir hukuksuzluğu katmerleştirmenin kime ne faydası var?
Merve Zayım’ın yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?
Henüz daha 36 yaşında olan Zayım’ın hem kendisinin hem eşinin yaşadıkları, onlara Türkiye’de kendi işlerinde güçlerinde normal bir hayat sürmelerini mümkün kılmıyor.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Kültürü Öğretmenliği bölümünden 2012’de mezun olan Merve Zayım, o dönemde Eskişehir’de MEB’e bağlı olarak eğitim veren Samanyolu Gülbahar Kolejinde çalışmaya başlıyor.
Eşi Furkan Zayım da Eskişehir’de Samanyolu Ümit Koleji’nde matematik öğretmenliği yapıyor. 2015 yılında tanışıp evleniyorlar.
Lohusayken 3 gün gözaltı
Şu anda 8 yaşında olan ilk çocukları 2017 yılının başında dünyaya geliyor ve bebek daha 32 günlükken Merve Zayım Manisa Salihli Emniyeti tarafından gözaltına alınıyor.
Hakkındaki suçlamalar; Gülbahar Koleji’nde sigortasının olması, ByLock iddiası ve ‘bize dini sohbet veriyordu’ diyen tanık ifadeleri.
O zaman Salihli’de görev yapan Cumhuriyet Savcısı Murat Akgöl, daha lohusalık döneminin içinde olan, kırkı çıkmamış Zayım’ın tutuklanmasını talep ediyor.
Alaşehir Sulh Ceza Hakimi ise 30 Ocak 2017’de dünyaya gelen bir oğlu olduğu için “32 günlük bebeğin üstün menfaatini gözeterek” Zayım’ın tutuksuz yargılanmasına karar veriyor.
Böyle karar vermesi güzel de bir öğretmenin yargılaması bu kadar uzun sürer mi? Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi Merve Zayım’a 2018’de 6 yıl 3 ay hapis cezası veriyor.
Dosyası 39 aydır Yargıtay’da. Bir kere bir yargılamanın 8-9 yıldır sürmesi hukuka aykırı. Karar onaylanacak mı, bozulacak mı, insanda tahammül bırakmayan bir süreç.
Bu arada Merve Zayım tabi ki oğlunu yalnız başına büyütmek zorunda kalıyor. Çünkü kendisi üç gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılıyor ama eşi Furkan Zayım, Samanyolu Ümit Koleji’nde öğretmenlik yaptığı için 22 Haziran 2018’de tutuklanıyor. Ona yöneltilen suçlamalar da benzer.
Hukuk fakültesini derece ile kazandı
7 yıl 6 ay ceza verilen Furkan Zayım Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde denetimli serbestlik hakkı elinden alındığı için tam 69 ay hapis yatıyor. Furkan Zayım’ın denetimli hakkının elinden alınmasının gerekçesi o kadar ilginç ki, dinleyince şaşıp kaldım.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Matematik Öğretmenliğinden 2011’de mezun olan Furkan Zayım hapse düşünce tekrar üniversite okumaya karar veriyor ve o şartlarda ders çalışarak 2020 yılında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 3395. olarak, yani derece yaparak kazanıyor.
O zaman üniversitenin rektörü olan Prof. Dr. Fuat Erdal, derece yapan öğrencilerine başarı bursu verdiklerini açıklıyor. Hatta bu haber Hürriyet tarafından haber bile yapılıyor. Ama Zayım hapiste olduğu için bu burstan yararlanamıyor. Eşi Merve Zayım üniversiteye gidip eşine verilen bursun akıbetini soruyor, “O yemek bursuydu” gibi bir açıklama yapıyorlar.
Annesinin yazdığı mektuplarla sınava hazırlanıyor
Buna rağmen Furkan Zayım sınavlarına sıkı hazırlanarak üç yılda üniversiteyi bitiyor. Fakat koronavirüs salgını olduğu için online yapılan derslere katılamayan Furkan Zayım, sınavlara nasıl çalışıyor biliyor musunuz?
Onun yerine annesi dersleri dinliyor, oğluna mektuplarda dersleri anlatıyor ve Zayım da o şekilde sınava girerek hukuk fakültesini bitiriyor.
Dışarıdan bakınca ne kadar güzel bir başarı hikayesi değil mi? Başka bir ülkede olsa size madalya verirler. Furkan Zayım’a ne yapıyorlar? Annesinin yazdığı mektuplardaki hukuk dilini anlamadıklarını gerekçe göstererek “örgütsel şifreli konuşma yapıyorlar” diye denetimlisini de şartlısını da yakıyorlar.
69 ay hapis yatan Furkan Zayım, Ocak 2024’te tahliye edildi. Etliye sütlüye karışmadan tekrar yeniden hayata tutunmaya çalışırlarken şimdi tekrar eşini ve bebeğini hapsettiler.
Zayım çifti yerinde siz olsanız ne yaparsınız? Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun ve öyle cevap verin? Ne yapardınız?
