• Turkhane Logo

2021'de Türkiye'yi dış politikada neler bekliyor?

2020'nin son dönemini Avrupa Bieliği (AB) ve ABD'den gelen yaptırım kararlarıyla kapatan Türkiye'yi 2021'de yoğun bir dış politika gündemi bekliyor. Gündemin başında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı

17:47 31 December 2020 Thursday
2021'de Türkiye'yi dış politikada neler bekliyor?
2020'nin son dönemini Avrupa Bieliği (AB) ve ABD'den gelen yaptırım kararlarıyla kapatan Türkiye'yi 2021'de yoğun bir dış politika gündemi bekliyor. Gündemin başında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı

AB ile ilişkilerde Mart ayına kadar geçecek süre ve Selahattin Demirtaş ile Osman Kavalanın tutukluluk durumları da dâhil olmak insan haklarına ilişkin gelişmeler, Ankara-Brüksel ilişkilerinde açılması beklenen yeni sayfanın içinin doldurulup doldurulamayacağını göstermesi açısından önemli olacak.

Oruç Reis sismik araştırma gemisinin çalışma alanlarını Antalya Körfezi ile sınırlayan Ankara, 2020de Atina, Paris ve Brüksel ile ilişkilerini zorlayan gerilimin bu sene yaşanmayacağı mesajını verdi.
Rusya ile ilişkiler ise özellikle Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ çatışma alanlarında sınanmaya devam edecek gibi görünüyor. Genel değerlendirmeler, Türkiyenin 2021 senesini Batı ittifakı ile ilişkileri onarma ve Rusya ile kurduğu işbirliği çerçevesini ABD ve NATO ile dengeleme arayışında olacağına işaret ediyor.
Türk dış politikasının 2021de en önemli başlıklarından biri ABD ile ilişkiler olacak. Bunun en önemli nedeni ise ABD seçimlerini kazanan ve 20 Ocakta 46. ABD Başkanı olarak göreve başlayacak olan Joe Biden ve yönetiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana dönük çok da sıcak olmayan bir pozisyonda olması.
Biden, seçim kampanyası sırasında New York Times editörleri ile yaptığı bir görüşmede, Erdoğanı otokratik olmakla suçlamış ve Türkiyede demokratik yollarla liderlik değişimi konusunda muhalefet partilerini destekleyebileceğini dile getirmişti.
Ayrıca, Washingtonda yapılan değerlendirmeler, yeni yönetimin S-400ler ve bazı bölgesel konularda Türkiyeye karşı daha katı bir politika izleyebileceğinin işaretlerini de veriyor.
2021de ikili ilişkiler açısından Türk-Amerikan ilişkilerini zorlayabilecek 3 başlık öne çıkıyor. İrana yönelik Amerikan yaptırımlarını delmekle suçlanan Halkbanka karşı sürmekte olan yargı süreci bu başlıklardan biri.
Yeni yönetimin, ABD Başkanı Donald Trumpın aksine, yargı sürecini etkileme girişiminde bulunmaması bekleniyor. Bu durum, Halkbankın bir cezayla karşı karşıya kalmasına yol açabileceği değerlendirmelerine yol açıyor.
İkinci önemli başlık ise S-400ler. Trump yönetimi, Rusyadan silah satın aldığı gerekçesiyle ABDnin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) çerçevesinde 14 Aralık 2020de yaptırım uygulama kararı almış ve Savunma Sanayi Başkanlığını hedef alan 5 maddeyi uygulayacağını açıklamıştı.
Ancak S-400 sorununun ileriki dönemde de çözülememesi durumunda Biden yönetiminin yasada yer alan diğer yaptırım maddelerini yaşama geçirmesi yetkisi bulunuyor.
Yaptırımların yürürlükten kaldırılmasının şartı ise Türkiyenin S-400leri elinde çıkarması ve topraklarında tutmaması. Bu konunun, 20 Ocak sonrasında oluşacak Ankara-Washington diyaloğunda yoğun bir şekilde gündeme gelmesi bekleniyor.
Üçüncü başlık ise Türkiyenin 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülenin iadesi. Bu konuda yeni gelen yönetimin de Türkiyenin beklentilerine olumlu yaklaşması beklenmiyor.
ABDnin YPGye desteği Ankaranın gündeminde olacak
Bölgesel konularda yaşanacak en önemli görüş ayrılığı ABD yönetiminin Suriyede YPGye verdiği destek olacak. S-400 anlaşmazlığını en önemli ikili sorun olarak gören Washingtonun aksine Ankara, ABDnin YPG ile sürdürdüğü işbirliğini en temel problem olarak görüyor.
Ankarada yapılan değerlendirmelerde, IŞİD ile mücadelede YPGyi yerel güç ortak olarak kullanma politikasının Bidenın başkan yardımcısı olarak görev yaptığı Obama yönetimince oluşturulduğunu, Biden ve ekibinin de bu politikayı güçlendirerek uygulayacağı öngörülüyor.
Ancak aynı değerlendirmelerde, Biden yönetiminin olumsuz düşüncesine karşın Türkiye gibi önemli bir NATO ve bölge ülkesiyle ilişkileri kopartmayacağı, Ankaranın yeni sayfa açalım çağrısına olumlu yanıt verileceği görüşü de öne çıkıyor. Türkiyenin bu süreçte Washington Büyükelçisini değiştirmesi ve ABD Kongresi, basını ve düşünce kuruluşları nezdinde yeni bir iletişim atağı başlatacak olmasına dikkat çekiliyor.
AB ile hızlı başlangıç
2020de gerilimlerle dolu bir süreç yaşayan Ankara-Brüksel ilişkileri, ABnin 11 Aralık Zirvesinde hafif yaptırım kararları alması ve nihai kararı Mart sonu zirvesine bırakması sayesinde rahat bir nefes almıştı.
Türkiyenin Oruç Reis araştırma gemisini Haziran ayı ortasına kadar Antalya Körfezinde tutacağını açıklaması 2021in ilk yarısında Doğu Akdenizden kaynaklanan gerilim yaşanmayacağı olarak yorumlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğanın geleceğimizi ABde görüyoruz açıklamasıyla başlayan AB seferberliğine Brüksel de kayıtsız kalmadı. Taraflar Ocak ayından itibaren yoğun bir görüşme trafiği gerçekleştirecekler. AB Konsey Başkanı Charles Michelin Ocak ayı sonunda Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen ile birlikte Türkiye ziyareti gerçekleştirmesi öngörülüyor.
AB ile sürecin iki temel ayağı bulunuyor: Birincisi, 18 Mart 2016da yapılan göç mutabakatının yenilenip yenilenemeyeceği, ikincisi ise Türkiyenin açıkladığı demokratikleşme reform sürecinin nasıl sonuçlanacağı.
Türkiye, 3+3 milyar Euroluk AB finansman desteğinin önümüzdeki süreçte artarak devam etmesini ve anlaşmada yer alan vize serbestisi, gümrük birliğinin güncellenmesi gibi sözlerin de tutulmasını istiyor. Michel ve Leyen ile görüşecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğanın bu konularda somut adımlar atılmasını isteyeceği biliniyor.
Türkiyenin 2021 hedefleri arasında yer alan bir başka unsur ise AB ile birlikte uluslararası Doğu Akdeniz Konferansı gerçekleştirmek ve Kıbrıs Türk toplumunun da bu süreçte yer almasını sağlamak.
Demokrasi, AB için sorun olmaya devam edecekBu alanlarda ilerleme olsa dahi demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında gözle görünür, somut gelişmelerin olmaması, başta tam üyelik müzakere süreci olmak üzere Ankara-Brüksel ilişkisinin kalitesini artıracak adımların atılması olanaklı görünmüyor.
ABnin en son yayımladığı 2020 Ülke Raporunda bu alanlarda hiçbir ilerlemenin yer almadığı kaydedilmiş ve Türkiyenin Kopenhag Kriterlerinden giderek uzaklaştığı saptaması yapılmıştı. Türkiyenin basın ve ifade özgürlüğü, uzun tutukluluk ve keyfi tutuklama gibi insan hakları ihlallerinin devam ettiği de aynı raporda ayrıntılandırılmıştı.
AİHMnin eski HDP eş-başkanı Selahattin Demirtaşın derhal serbest bırakılması kararının uygulanmaması, işadamı ve sivil toplum aktivisti Osman Kavalanın da tutukluğunun sürmesi, 2021de Brüksel ile ilişkilerde sorun yaratmayı sürdürecek konular arasında gösteriliyor.
Doğu Akdenizde yaşanan gerilimin düşmesi, Türkiyenin 2021de Yunanistan ve Fransa ile ilişkilerin normalleşmesi için uygun bir ortam yarattı.

Yunanistan ile 2016da askıya alınan istikşafi görüşmelerin Ocak ayı sonuna doğru yeniden başlatılması bekleniyor. Fransa ile de ilişkilerin normalleşmesi için bir yol haritası üzerinde uzlaşıldığı kaydediliyor.
2021in bir başka önemli gündemi Kıbrıs sorununa ilişkin yeni bir süreç başlayıp başlamayacağına ilişkin olacak. Kıbrıs Türk kesiminde yapılan seçimlerde iş başına gelen Ersin Tatar yönetimi, BMnin 50 yılı aşkın süredir federasyon temelli çözüm girişimleri yerine iki devletli bir format istediğini kayda geçirdi. Türkiye de bu yaklaşıma destek verdi ve kapalı Maraşın açılması yönündeki adımları da destekledi.
Türkiye, ileriki aylarda Kıbrıs Rum ve Türk toplumlarının yanı sıra 3 garantör ülke Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık ile BMnin katılacağı 5+BM formatı toplantısıyla çözüm sürecine ilişkin düşüncesini masaya taşımayı planlıyor. Ancak BM sürecinden uzaklaşılması ve kapalı Maraşın açılması gibi adımların Türkiyeye karşı tepkileri artıracak adımlar olacağı da uluslararası çevrelerde kaydediliyor.
Türkiyenin aktif olarak yer aldığı Suriye ve Libya çatışma alanları da 2021in önemli diplomasi gündemi arasında yer alacak. Her iki noktada da Rusya ile karşı kamplarda olmasına karşın Moskova ile diyaloğu kopartmayan Ankara, hem Suriye hem Libyada 2021i siyasi sürecin hız kazanması için bir fırsat olarak görüyor. Ancak her iki ülkede de yaşanabilecek olası gelişmeler, Türkiye açısından riskleri de beraberinde getiriyor.

Suriye açısından en önemli risk noktası İdlib olmaya devam ediyor. 2020de Rusya destekli Suriye rejim ordusunun saldırıları nedeniyle onlarca askerini kaydeden Türkiye, 5 Mart 2020de Rusya ile yapılan mutabakatın bozulmaması gerektiğini kaydediyor. İdlibin güneyindeki askeri gözlem noktalarını 2020 sonunda daha kuzeye taşıyan Türkiye açısından hem bölgedeki radikal İslamcı grupların varlığı hem de Suriye ordusunun olası askeri hareketliliği risk unsuru olmaya devam ediyor.
Libyada da Rusyanın desteklediği General Halife Hafter güçlerinin bu ülkede bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına karşı son dönemde artan tehditleri Ankaranın 2021 gündemini belirlemesi açısından önemli olacak. Libyadaki Trablus ve Bingazi yönetimleri arasında son dönemde başlayan siyasi görüşmeler, barış sürecinin bir noktasında ülkedeki yabancı askerlerin varlığının da sona erdirilmesini içeriyor. Türkiye ise bu ülkedeki varlığının Trablus hükümeti ile 27 Kasım 2019da yapılan bir anlaşmanın sonucu olduğunu, dolayısıyla hukuki zemini bulunduğunu kaydediyor. 2021de Türkiyeden Libyadaki askeri varlığını çekmesi konusunda uluslararası baskının artması öngörülen bir gelişme olarak görülüyor.
Rusyaya karşı Batı ile dengeTürk dış politikasına dönük son dönemde yapılan eleştirilerden biri NATO ve Batı bloğundan uzaklaşması ve Rusyaya yakınlaşması. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, son açıklamalarında Türkiyenin Rusya ya da başka bir Doğu ülkesiyle kurduğu ilişkinin NATO ve ABye alternatif olduğunu kaydederek bu eleştirilere yanıt vermeye çalıştı.
Ancak ABDde göreve gelecek olan Biden yönetiminin transatlantik ilişkilere yeniden ağırlık verecek olması, başta NATO ve Avrupa ile çok taraflılık ilkesi üzerinde bir ortaklık kuracak olması, Türkiyenin de dış politikasında yeni bir ayarlama yapmasına yol açabilir.
Hükümetin hem ABD hem de AB ile yeni bir sayfa açma, Doğu Akdeniz başta olmak üzere Batı ile gerginlikleri azaltma yolunu çizmesi Ankaranın 2021 senesinde gereksinim duyacağı denge arayışının işaretleri olarak görülüyor.

Son güncelleme: 17:47 31.12.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı