• Turkhane Logo

17 Ağustos depreminin 21. yılı: Aynı kayıtsızlık

17 Ağustos depreminin üzerinden 21 yıl geçti. Deprem riskinin gün geçtikçe arttığı günümüzde TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kocaeli İl Temsilcisi Niyazi Temizkan ile konuştuk.

11:57 17 Ağustos 2020 Pazartesi
17 Ağustos depreminin 21. yılı: Aynı kayıtsızlık
17 Ağustos depreminin üzerinden 21 yıl geçti. Deprem riskinin gün geçtikçe arttığı günümüzde TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kocaeli İl Temsilcisi Niyazi Temizkan ile konuştuk.



Kocaeli-Gölcük merkezli 17 Ağustos 1999’da yaşanan depremin üzerinden 21 yıl geçti. 7.4 büyüklükte meydana gelen ve merkez üssü Gölcük olan depremde Marmara Bölgesi’nin geneli etkilendi. Resmi rakamlara göre, 48 bin 901 kişi yaralanırken, 5 bin 840 kişi ise kayıp. Gölcük bölgesinde 4 bin 500 kişi yaşamını yitirirken, depremden kaynaklı genel olarak ölenlerin sayısı ise 18 bin 373 olarak kayıtlara geçti.

İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, büyük depremlerin yine olacağını hızlıca önlem almak gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Altan, “Olası İstanbul depreminin ayak seslerini duyuyorum ama biz hazır değiliz. 7.5 büyüklüğünde beklediğimiz depremde 200 bin insanın hayatını kaybedeceğini tahmin ediyoruz” dedi.


“21 YIL GEÇTİ AMA HÂLÂ HAZIRLIKLI DEĞİLİZ”

“Deprem şimdi bile olabilir, zaman bitti. Önlemleri hızla almak gerekiyor” diyen Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, “Büyük depremler her zaman olmaz ama Kuzey Anadolu Fay Hattı, Türkiye için önemli bir fay hattıdır. Bu hat üzerinde doğudan batıya kayarak belli zamanlarda büyük depremler olmuştur, olmaya da devam edecektir. Şu anda kayma batıya doğru devam ediyor. Büyük İstanbul depremini bekliyoruz, 21 yıl geçti ama hâlâ hazırlıklı değiliz. Yeterli hazırlıkları yapmadık, zaman azaldı. Artık İstanbul depreminin ayak seslerini duyuyorum. Bir an önce depremi afet olmaktan çıkarmalıyız. Deprem sel, heyelan gibi doğa olayıdır. Ciddi önlemler alırsak afet olmaktan çıkarırız” diye konuştu.

“2000 YILI ÖNCESİ YAPILAN BİNALAR DEPREME DAYANIKSIZ”

2000 yılı öncesinde yapılan konutlarda uygun yapı teknikleri kullanılmadığını belirten Prof. Dr. Altan, “2000 yılı öncesi yapılan binalar depreme dayanıksız. Evler, kalitesiz inşaat malzemelerinden yapılmış. Ama vatandaşlar hâlâ bu konutlarda yaşıyor. İstanbul’dakilerin yarısından fazlası bu tip eski yapılarda hayatına devam ediyor” dedi.

“200 BİN İNSAN HAYATINI KAYBEDEBİLİR”

Kocaeli depreminde nüfus yoğunluğunun azlığına vurgu yapan Prof. Dr. Altan, “Ona rağmen aylarca toparlanamadık. Şu anda devletin imkanları çok iyi fakat can ve mal kaybının Kocaeli depremine göre 10 kat daha fazla olacağı bir depremle karşı karşıyayız. O depremde 20 bine yakın insan hayatını kaybetti olası İstanbul depreminde 200 bin insan hayatını kaybedebilir. İstanbul’un nüfus yoğunluğu Kocaeli’ye göre çok fazla. İstanbul’daki yapıların yüzde 85’i depreme dayanıksız. 2000 yılı öncesi 800 bin, 1980 öncesi ise 300 bin civarında yapı stoku var. İstanbul depreminden çevre iller ve o illerde yaşayan toplamda 25 milyon insan da etkilenecek. 7.5 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz, bazı yapılar 8 şiddetinde de etkilenecektir” diye konuştu.

“BÜYÜKÇEKMECE, ESENYURT, KADIKÖY, AVCILAR, BEŞİKTAŞ RİSKLİ BÖLGELER”

Adalar ile Silivri arasında kıyı şeridi bulunan ilçelerin risk altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Altan, “Büyükçekmece, Esenyurt, Küçükçekmece, Avcılar, Maltepe, Kadıköy, Beşiktaş bu ilçelerden bazıları. Zemin ne kadar sağlam olursa olsun eski yapı stoku çok. Kentsel dönüşüm doğru bir karar ve hızlıca doğru bir şekilde tamamlanmalıdır” dedi.

“KÖYLERDE BİLİNÇSİZ EV YAPILIYOR”

Depremin her zaman kent merkezlerinde olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Altan, “Elazığ ve Van’da kırsalda oldu, kerpiç evler yıkıldı. Kırsalda yapılan evlerde de mühendislik hizmeti alan evlerin yapılması gerekiyor. Köylerde vatandaşlar bilinçsiz ev yapıyor” diye konuştu.

İNŞAAT MÜHENDİSLERİNİN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

İnşaat mühendislerine güvenli bir yapı için önerilerde bulunan Prof. Dr. Altan, “Proje ve uygulama aşamalarında, yapı tasarımı, yer seçimi, zemin etüdü, sistem seçimi, projenin detaylandırılması, malzeme seçimi ve malzeme denetimi, montaj ve işçilik kalitesi aşamalarına dikkat etmelidir. Genelde 2000 yılı öncesi ve mühendislik hizmeti almayan yapılar yıkılıyor. Çünkü uygun yapım tekniği, kullanılan malzemeler ve mühendislik hizmetleri eksik” ifadelerini kullandı.

Son güncelleme: 11:57 17.08.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı