15 Temmuz gecesi AKP’nin reklam stratejisini belirleyen Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip’in de aralarında bulunduğu bazı kişilerin kimler tarafından öldürüldüğü hâlâ bilinmiyor. Nihal Olçok, oğlu ve eşini boğazdaki keskin nişancıların vurduğunu gündeme getirdi. Ancak iddia araştırılmadı. Bunun gibi onlarca olayın gerçek faili bilinmiyor. Somut deliller, bilirkişi raporları ve mahkeme kayıtlarını inceleyen 15 Temmuz Ölümlerini Araştırma Platformu, 251 ismin bulunduğu şehit listesindeki birçok kişinin iddia edildiği gibi askerlerin silahından çıkan mermilerle değil farklı şekillerde hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. Platform, şu ana kadar 63 olayı açığa çıkardı.
Somut veriler, bilirkişi raporları ve mahkeme kayıtları ile ‘251 şehit’ listesindeki birçok ismin iddia edildiği gibi askerlerin silahından çıkan mermilerle değil farklı şekillerde hayatını kaybettiğini ortaya koyan bu çalışmada şu ana kadar 63 olay açığa çıkarıldı. 39 dosya ile ilgili araştırma ise devam ediyor..köprüde Siyasi partiler, taraftarları, yargı üyeleri görevi başındaki bürokratlar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerini, 15 Temmuz’da hayatını kaybedenlerin gerçek faillerinin ortaya çıkarılması için çaba göstermeye çağıran ’15 Temmuz Ölümlerini Araştırma Platformu’ bugüne kadar açıklanmayan veya gizlenen gerçekleri, yeni kurulan sitesinde belgeleriyle yayınlamaya başladı. Platform, Boğaziçi Köprüsünde hayatını kaybedenler hakkında savcılık iddianamesinde yer alan bilgiler ve tanık ifadeleri ışığında gerçeğin izini sürdü.
15 Temmuz’un 7. yıl dönümüne günler kala karanlık geceye dair henüz açığa kavuşmamış birçok soru var.
O gece hayatını kaybeden 251 kişinin gerçek faillerine ilişkin bugüne kadar hiçbir açıklama yapılmadı.
15 Temmuz’un ardından yüzlerce kişinin nasıl hayatını kaybettiği ve katillerinin kim olduğu bugüne kadar hiç araştırılmadı ya da gerçekler halktan saklandı.
O gece işlenen cinayetlerin failleri yerine suç, askeri darbe yapmaya çalıştığı ileri sürülen ve Gülen Hareketi mensubu olduğu iddia edilen askeri öğrenciler ve erler başta olmak üzere bazı asker ve polislerin üzerine atıldı.
Yaşanan olaylar, hem belirli bir sivil toplum kuruluşu üyeleri için hem de tüm halk için ağır bir travmaya neden oldu.
15 Temmuz’un ardından yaşanan siyasi gelişmeler ise toplumun yarısı için baskıya dönüşen sürecin tetikleyicisi oldu.
İnşa edilen yeni rejimde, 15 Temmuzla ilgili sorulara cevap arayan herkes, kendini terörist yaftasıyla cezaevinde buldu.
Karanlık gecenin 7. yıl dönümünde araştırmacı ihraç bürokrat Selçuk Adıgüzel koordinatörlüğünde kurulan ’15 Temmuz Ölümlerini Araştırma Platformu’ 251 cinayete ilişkin gerçekleri masaya yatırıyor.
Platform, toplumun tüm kesimlerinden şehit 251 kişinin gerçek faillerini ortaya çıkarılması için destek vermeye çağırıyor.
İktidar ve muhalefet partileri ile destekçileri, yargı mensupları, görev başındaki bürokratlar, mağdur ailelere seslenen platform, “Gelin 251 Şehit gerçeğine dair sisli ve dumanlı havayı kaldıralım, vicdani ve akli yollarla evrensel hukuk prensiplerini rehber edinerek hep beraber gerçeğe ulaşalım” çağrısı yapıyor.
251 ŞEHİT ‘FAİLİ MEÇHUL’ NİTELİĞİNDE
Web sitesinde yer alan ”Çözülen Olaylar” başlığı, ölümlerle ilgili askerlerin sorumluluğunun bulunmadığını ortaya koyan deliller içeriyor.
Katillerin henüz bulunamadığının altını çizen platform, 251 kişinin öldürüldüğü olayların da savcılık ve mahkemece gerçek failleri bulunmadığı için “faili meçhul olaylar’ niteliğinde olduğuna dikkat çekiyor.
Cinayetlerin aydınlatılması için ‘adli muayene raporları, olay yeri inceleme, fail yada şüpheliden örnek alınması’ gibi yolların izlenmediğini belirten platform, hukuken çözülemeyen olaylarda Türk Ceza Kanunu ve evrensel hukuka göre ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesinin geçerli olduğunun kaydediyor.
KÖPRÜ İDDİANAMESİ
Sitede savcının köprüdeki olaylara ilişkin iddianamesinde yer alan çarpıklıklara değiniliyor.
Örneğin iddianamede yer alan olay saatlerine göre 107 vatandaş, daha asker köprüyü kapatmadan köprüye yönlendiriliyor.
İddianameye göre, 57 kişi kalkışmayı ne zaman haber aldığını belirtmemiş ama sokağa/köprüye çıkmış, 50 kişi ise saat 21:00-21:30 sıralarında haberinin olduğu ve sokağa/köprüye çıktığı ifade etmiş.
İddianamede yer alan köprüdeki keskin nişancılara ilişkin bilgilere de yer veriliyor. Keskin nişancı ya da keskin nişancıları, köprüde bulunan polis ve vatandaşların gördüğü, köprünün gişeler tarafındaki ayaklarının tepesine ve Nakkaştepe’ ye mevzilendiği ve oradan halka ateş ettiği bilgisi de mevcut.
Bu bilgi 16 Temmuz günü çeşitli basın ve yayın organlarında gündeme geldi. Köprünün tepesine tırmanan bir subayın halka ateş ettiği ve etkisiz hale getirildiği paylaşıldı. Gerek devam eden süreçte, gerekse yargılama safhasında böyle bir subayın varlığına rastlanmadı. Keskin nişancı konusunda oklar karanlık güçleri gösterince haber kaldırılmış ve unutturulmaya çalışıldı.
16 Temmuz 2016 sabahı saat 06:00 sularında, asker silah bırakıp polise sığınmaya çalışırken, Tümgeneral Yavuz TÜRKGENCİ de askerin yanına gelmiş, Köprünün ayağında bulunan keskin nişancıların da silah bırakıp aşağı inip inmediğini sormuştur. Çünkü Tümgeneral Yavuz TÜRKGENCİ de köprüdeki vatandaşlar ve polisler gibi keskin nişancıların olduğunu bilmekteydi. Konuyla ilgili olarak, Turgay ÖDEMİŞ “Bir süre sonra üzerinde polislerin giydiği çelik yelek bulunan Tümgeneral Yavuz TÜRKGENCİ geldi. Bana “beni tanıyor musun” dedi. Olumlu cevap verdim, “köprünün üstündeki keskin nişancıyı da indirdin mi?” dedi. Ben de “bizim öyle bir unsurumuz yok” dedim.” cümleleriyle gerçeği ifade etmiştir.(İddianame s 738-739)
Yine o gece polis telsizine yansıyan bazı konuşmalarda keskin nişancının varlığını doğruluyor.
Merkez Dinliyor Efendim/
21 Konuşuyor/Boğaziçi Köprüsündeyiz şu an/Boğaziçi Köprü Koruma Görevlileriyle irtibat Kurabilir misiniz/Bu Boğaziçi’nin Kule Direklerinin En Üst Katında Bir Kişi Olduğu Söyleniyor. Buraya da Özel Asansörlerle Çıkılıyor Bildiğimiz Kadarıyla/Arkadaşlarımız bir kontrol edebilir mi tamam/ (İddianame s. 593).
İlginç bir iddia, iddianamenin 444’üncü sayfasında yer alan müşteki Berat Kulunyarab’ın ifadesi. Bu ifade henüz cevap bulunamamış birçok soruyu akla getiriyor. Kulunyarab ifadesinde:
“Köprü ayağındaki karakoldan, POLİS MEMURLARININ sivil vatandaşlara ateş ettiğini gördüm” diyor. “Bu nedenle 155’i aradım. Görüşme yaparken, birkaç polis memuru bana tepki gösterdi. Beni polis karakoluna götürdüler, 16 Temmuz 2016 öğlen saatlerine kadar alıkoydular” diye konuştu.
KÖPRÜDE HAYATINI KAYBEDENLERİN OTOPSİ RAPORU
Web sitesi, köprüde hayatını kaybedenlerin iddianamede yer alan otopsi raporu bilgilerine de yer veriyor.
Köprüde hayatını kaybedenlerin, askerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybettikleri iddia asılsızdır, delilsizdir, mesnetsiz olduğu belirtilirken örnek olarak da iddianamedeki şu ifadeler gösteriliyor:
“Otopsi raporu incelendiğinde, 34 kişinin içinde vücudundan mermi çekirdeği çıkmayanlar vardır. Sadece 12 kişiden mermi çekirdeği çıkarılmıştır. Bu 12 çekirdeğin 11 tanesi 7.62 mm çapında, diğer 1 tanesi ise ne olduğu belirlenemeyen metal parçasıdır. Kalan 22 kişinin üzerinde ise mermi çekirdeği bulunamamıştır şeklinde otopsi raporu iddianamede yer almaktadır.
Burada basit bir mantık yürütecek olursak, “üzerinden mermi çekirdeği çıkmayanlar asker ateşi sonucu hayatını kaybetmiştir” DENİLEMEZ. Üzerinden mermi çıkmayanların kim tarafından, nasıl öldürüldüğü tamamıyla şaibeli olmakla beraber, mermi çekirdeği çıkanların ölümü ise hangi silahtan çıktığı belli olmayan bir şekilde gerçekleşmiştir.
İddianamedeki otopsi raporu incelendiğinde, 3 kişinin ölüm saatinin belirsiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Diğer 2 kişinin vücudunda ise mermi izi bulunmamaktadır. Bu bilgiler göz önüne alındığında, bahsedilen bu kişinin köprü bölgesinde ölmemiş olabileceği anlaşılmaktadır.
Vücudunda mermi izi olmayanların ölümü tamamen ŞAİBELİDİR.” (boldmedya)
