12 Eylül 1980 Darbesinden sonra tutuklanan on binlerce kişi Mamak Askeri Ceza ve Tutukevinde ağır işkencelere maruz kalmıştı. İşkenkenceci amirlerden biri olan Mamak Cezaevi A Blok İç Emniyet Amiri Mehmet Sırrı Şuşut dün öldü.
Şuşutun ölüm haberi üzerine Devrimci 78’liler Federasyonu Sekreteri Cumhur Yavuz, İşkence en temel insanlık suçudur ve bunu yapanları asla affetmeyeceğim. dedi.
ALBAY RACİ TETİK İLE BİRLİKTE BİNLERCE İNSANI AĞIR İŞKENCELERE MARUZ BIRAKTILAR
12 Eylül 1980 Darbesi sonrası cezaevlerinde başlayan işkence dalgasının aktif isimlerinden Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi İç Güvenlik Komutanı Albay Raci Tetik’in yardımcılarından Mehmet Sırrı Şuşut dün hayatını kaybetti.
12 Eylül darbesinin ardından yaptığı işkencelerle gündeme gelen Şuşut, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) tayin istemişti.
KKTCde görev yaptıktan sonra emekli olan Şuşut, memleketi Muğla Marmaris’e döndü. Uzun yıllar sefalet içinde hayatını sürdüren Şuşut, daha sonra çeşitli hastalıklara yakalandı ve önce sağ, akabinde sol ayağını kaybetti.
12 Eylül darbesinin sorumlularının yargılanması için açılan davalarda işkenceci listelerinin en üstünde bulunan Şuşut, iki ayağı olmadan bir süre yaşama devam etti. Şuşut, önceki gün geçirdiği rahatsızlığın ardından kaldırıldığı hastanede öldü.
ŞUŞUTU ASLA AFFETMEYECEĞİM
12 Eylül darbesi sonrası Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi’nde beş yıl kalan ve defalarca Şuşut ile karşı karşıya gelen Devrimci 78’liler Federasyonu Sekreteri Cumhur Yavuz, Onu asla affetmeyeceğim. dedi.
Mamak Cezaevinin Şuşut döneminde işkencenin pilot bölgesi olduğunu ifade eden Yavuz, O dönem görevliler insanlık suçu işlemişlerdir. Temel yaşam hakkını gasp ettiler. Kaldığım koğuşta bu komutanın defalarca işkencesine maruz kaldım. dedi.
Yavuz, Her sayımda bize saldırıyor ve aşağılıyordu. İşkencecilerden hesap sormak için açtığımız davalar zaman aşımı sebebiyle düştü. İşkence en temel insanlık suçudur ve bunu yapanları asla affetmeyeceğim.” ifadelerini kullandı.
12 EYLÜL REJİMİNDE EMNİYETTE VE CEZAEVLERİNDE HANGİ İŞKENCELER YAPILDI?
12 Eylül denilince akıllara aylarca süren gözaltılar, gözaltında kayıplar, akıl almaz işkence yöntemleri ve idamlar geliyor. Peki bu dönemde ne gibi işkenceler yapıldı? Akıl almaz işkencelerden birkaçı şöyle:
ZİNCİR: 20-25 metre uzunluğundaki zincirin uçları iki tutuklunun boynuna bağlanır, tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yönde hızla itilir. Tutuklu tek ayağından zincire bağlanır, bu zincir yüksek bir yere asılır, tutuklu bayılıncaya kadar askıda kalırdı.
SEHPA: Tutuklu gece koğuştan alınıp, koğuş koridorunda gardiyan ve subaylardan mizansen olarak oluşturulan bir mahkemede sorgulanırdı. 
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evrenin cumhurbaşkanı olduğu dönemde de işkenceler devam etti. Darbeden sonra cezaevlerinde kullandığı işkence metotlarından bazıları 2009 yılında İzmirde bir sergi ile yeniden hatırlatılmıştı. Mahkeme, tutukluyu idam cezasına çarptırır, ikinci katın merdiven kenarlığına bir ip geçirilip, ipin ucuna tutuklunun boyun kemiğini kırmayacak düzeyde kalın bezden bir ilmik takılır, tutuklunun boynu bu ilmiğe geçirilir ve temsili infaz gerçekleştirilirdi.
Tutuklu tam boğulacağı sırada ip açılırdı.
KİTAP OKUMA: Koğuşta bir tutuklunun eline askerlerin seçtiği bir kitap verilir, tutukluya avazı çıktığı kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulurken, diğer tutuklular bu sözcükleri tekrarlarlardı.
Sabahtan akşama kadar yapılan bu işlem sırasında, tutuklular ayakta durmak zorundaydı.
BANYO: Çırılçıplak soyunmak mecburiyetinde bırakılan tutuklular tek sıra halinde banyoya götürülürdü. Banyoda sabun kullanılmazdı. Hortumla tazyikli su tutukluların üzerine fışkırtılırdı.
Daha sonra tutuklular koridora çıkarılır, Yat-sürün komutuyla tutuklular yerlerde süründürülerek koğuşlarına götürülürdü.
