• Turkhane Logo

"Koronavirüsü ramazanın görünümünü değiştirse de Allah'a olan imanımızı değiştiremez"

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin makalesi Amerikan televizyon kanalı NBC News'te yayınlandı.

22:18 24 Nisan 2020 Cuma
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin makalesi Amerikan televizyon kanalı NBC News'te yayınlandı.





Bu sene mübarek Ramazan ayına çok farklı bir ortamda giriyoruz. Bu sene camiler teravihte içeri sığmayıp dışarı taşan müminlere hasret kalacak. Dostlar ve aileler iftar için değişik yerlerden biraraya gelemeyecek. İftara yaklaşan saatlerde sokaklarda yaşanan heyecan ve telaş yaşanmayacak.


Hocaefendinin yayınlanan makalesi şöyle; 

Ama arefe günü gecesi evimizde de olsa teravih kılınacak, ev hanesi sahur için uyanacak.

Dünya korona virüsü salgınını atlatmaya çalışırken Ramazan ayı onu iştiyakla bekleyenlere yine bir manevi terakki kapısı açacak. Bu mübarek ay boyunca dünyadaki 1.8 milyar Müslümanın çoğunluğu sahurdan gün batımına orucunu tutacak, Ramazan’ı Kur’an ayı olarak değerlendirip hatimlere katılacak, tefekkür ve ibadetle Rablerine yaklaşmaya çalışacaklar ve mazhar oldukları nimetlerin kıymetini daha derin idrak edip, daha bir derin şükredecekler. Bu sene seyahat, hastalık, hamilelik gibi sebeplerle oruç mükellefiyetinden muaf olanlara korona virüsten muzdarip olanlar da eklenecek.

Bu sene ramazanda toplumun sağlık ve diğer temel ihtiyaçları için kendi sağlıklarını tehlikeye atarak vazife yapan sağlık çalışanları, acil yardım ekipleri ve diğer temel hizmetler çalışanları için hususiyle dua edeceğiz. İnsanların hayatını kurtarmak, onları yaşatmak ve onlara faydalı olmak Allah indinde en hayırlı amellerdendir. Kur’an-i Kerim bir insanın hayatını kurtarmayı bütün insanlığı kurtarmaya benzetmiştir. Efendimiz Aleyhissalatu vesselam insanların en hayırlısı onlara faydalı olandır buyurmuştur.

Komşularımıza ve çevremize yardım mesuliyetimiz de bu sene yeni bir mana kazanıyor. O komşularımızın bir kısmı şimdi hasta, kaybettikleri yakınlarından ötürü ızdırap çekiyor, fakru zaruret yaşıyor, veya yalnızlıktan bunalmış, anguazlara girmiş olabilirler.

Üzerimize düşen belki en büyük mesuliyet de belki daha önceden planladığımız bir araya gelişlerden fedakârlık yapıp toplum sağlığı adına yetkililerin ilan ettiği tedbirlere riayet etmektir. Toplum sağlığını koruma adına ilmi temellere ve geçmiş salgın tecrübelerine binaen alınan tedbirlere riayet etmek bir taraftan vatandaşlık ve insanlık mesuliyetinin gereği, diğer taraftan da Cenab-i Hakk’in icraatına perde ettiği esbaba riayet ve dolayısıyla Cenab-i Hakk’a saygının gereğidir. Allah’a iman ve tevekkül konusunda kimsenin kendisine yetişemeyeceği Efendimiz (asw) bulaşıcı hastalık olan bir yere daha o donemde karantina uygulamıştı.

Bu salgının insanları mecbur bıraktığı evlerde kendini izole etme bir bakıma cebri bir inziva olarak görülebilir ve ibadet-u taatte derinleşmeye, Cenâb-ı Hakk’a yaklaşmaya vesile olarak olabilir. Bu inziva içtimai hayatın bizi içine soktuğu kalabalık ve keşmekeşten azade olarak belki de uzun zamandır ihmal ettiğimiz ailemizle munasebetler, tefekkür, tezekkür, nefis muhasebesi ve marifet ufuklarına açılmak için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Bu mevzuda diyanet teşkilatı görevlilerinin de inananlara hatırlatma vazifelerini yapmaları umulur.

Bu dönemde şahsen biraraya gelememe bizi Internet ve onun üzerine bina edilen teknolojileri kullanmaya zorladı. Zaten genç nesiller anne babalarından çok önde ve ilerde bu teknolojilerle hemdem olmuşlardı. İnsanlık tarihinde başta enbiya olmak üzere insanlığın hidayeti için çalışanlar kendi zamanlarının ve kültürel ortamlarının donelerini kullanmışlardır. Bu dönemde bizlere düşen de manevi hakikatleri ve hikmet kaynaklarını günümüz teknolojisiyle insanlara ve özellikle gençlerin anlayabileceği bir dil ve formatla sunmaktır.

Bu sene insanlık olarak karşı karşıya kalınan zorluklar kimilerini başkalarını suçlama ve kınamaya itebilir. Halbuki bütün insanlığın yaşadığı bu tarihte benzeri görülmemiş durum göstermiştir ki artık hiçbir ülke ve coğrafyanın diğerlerinden kendini soyutlaması mümkün değildir. Dolayısıyla zaman suçlama ve kınama zamanı değil belki bir yandan şahsen ve toplumca nefis muhasebesi, diğer yandan da işbirliği ve yardımlaşma zamanıdır. Bütün milletlerin ve cemiyetlerin global bir eko sistemin parçaları olarak birbirlerine ihtiyaçları var. Bu donem hepimizin insanlık ailesinin birer ferdi olduğunu anlama ve Cenab-i Hakk’in insani yaratmadaki muradı olarak insanlık yüce hakikatinin manasını gösterme zamanıdır. Geçmişteki davranışlarından ötürü birilerinin bu musibeti hakkettiğini düşünmek ve kınamak kamil insana yarasan bir tavır değildir.

Bu mübarek aya girerken karamsarlığa düşmekten sakınıp ümide sımsıkı sarılmak da çok mühimdir. Karamsarlığın kimseye kazandırdığı bir şey yoktur. İnsanlık tarihi musibetler ve bu musibet anlarında aktif sabır gösteren kahramanların hikayeleriyle doludur. Her bir musibet aynı zamanda problemlere çözümlerin, fedakârlık tablolarının ve kahramanların dol yatağı olmuştur. Bu musibetin ekşi yüzünün arkasında bize sunduğu fırsatlara dikkatimizi vererek ondaki rahmet veçhini görüp idrak edebiliriz ve inşallah topyekun insanlık olarak bu tünelden daha hızlı geçebiliriz.

Bu yılın Ramazan ayı bir taraftan öncekilerinden çok farklı olurken bir taraftan da kendi karakterini muhafaza edecek. Orucuyla, Kur’an kıraatiyle, daha bir derinlik kazanan namazları ve teravihleriyle, tefekkür, tezekkür ve nefis muhasebesiyle, zekat ve sadakasıyla yine 11 ayın sultanı olarak kalacak. Cenab-i Hakk hepimizi bu yumun ve bereket sofrasından istifadeye muvaffak kılsın.

Makaleyi orjinal dilinde buradan okuyabilirsiniz

Son güncelleme: 22:18 24.04.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı