Silivri’de tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı’nın 1997’de PKK lideri Abdullah Öcalan’la yaptığı ve o dönem yayımlanamayan röportaj, 28 yıl sonra ilk kez ortaya çıktı.
Röportajda Öcalan, Susurluk’tan barış çağrısına ve ekonomik eleştirilere kadar birçok konuda açıklamalarda bulunuyor.
Kendisine yönelik gerçekleştirilmeye çalışılan çeşitli suikast girişimlerinin olduğunu iddia eden Öcalan, içinde Abdullah Çatlı’nın da yer aldığı isimlerin uyuşturucu trafiği içinde yer aldığını belirtiyor.
Bölgedeki durumu “uyuşturucu rantı mı desem, özel savaş rantı mı desem; o (durum) oluştu” şeklinde tarif ediyor.
Susurluk Skandalı’ndan bir yıl sonra gerçekleştirilen röportajda Öcalan’ın silahların bırakılması ve diyalog konusunda yaptığı değerlendirmeler dikkat çekiyor.
Röportajda Öcalan, 1996’daki Susurluk’un Türkiye tarihinde dönüm noktası olarak niteliyor. Öcalan’ın Susurluk değerlendirmesi “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir kilometre taşı rolü oynayacağa benziyor” şeklinde.
Çatışmaların bölgede yıkım yarattığına dikkat çeken Öcalan “Bugün Güneydoğu harabe halinde. Dicle ve Fırat kıyılarında tarihte olduğu gibi cennet yaratılabilir. Bu savaş gücünü yaşam gücüne dönüştürmek istiyoruz” diyor.
Röportajda kültürel merkezler kurma isteğinden bahseden Öcalan’ın, “Cizre niye harap olsun? Güzel bir Kürt sarayı, kültürel merkez yapacağım” sözleri de yer alıyor.
Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş’ten de bahseden Öcalan, “Kendim için sosyalleşmeyi, siyasallaşmayı istedim. Benim bundan başka bir amacım yok ki. Ve giderek Türkiye’nin her tarafına gidip, gezip, gülüp, sevmeyi istedim. Daha güzel bir yaşam istedim. Ankara’ya geldiğimde Çankaya’ya giden piknikler vardı, çay bahçeleri vardı. Oralarda bir güzel bira içmek istedim. Türkiye’nin güzelliklerini paylaşmak istedim. Daha sonra bunu siyasi bir yolla bunu yapmak istedim. Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar, çok iyi biliyorum şiir yazmışlardı, yazıları vardı. Her zaman güzel bir Türkiye’den bahsediyorlardı. Hep güzelliklerden, aşktan bahsediyorlardı. Bunlar hiçbir zaman çalıp çırpmadılar. Ben şu anda güzel bir Türkiye için yanıp tutuşuyorum ve çok açıkça söyleyeceğim yani: Bu işi artık ben çözeceğim” ifadelerine yer veriyor.
Öcalan’ın Altaylı’nın diyalog ve çözüme ilişkin “var mı böyle bir niyetiniz sorusuna “her zaman olmuştur” yanıtı da röportajda dikkat çeken ifadeler arasında yer alıyor.