• Turkhane Logo

Müebbet verilen askeri öğrencinin babası isyan etti: “Bu ülkede ayı kadar değerimiz yok, asın beni, yaşamak istemiyor

15:50 03 October 2025 Friday
Müebbet verilen askeri öğrencinin babası isyan etti: “Bu ülkede ayı kadar değerimiz yok, asın beni, yaşamak istemiyor





İstanbul Barosu tarafından, mesleklerini icra ederken tutuklanan avukatlar için İstanbul Adalet Sarayı önünde başlatılan “Savunma Nöbeti”ne, Marmara (Silivri) Cezaevi’nde dokuz yıldır tutuklu bulunan askeri öğrenci Selahattin Kılıç’ın babası Veysel Kılıç ve bir askeri öğrenci annesi de katıldı.



Kendisi de KHK’lı olan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ile konuşan Kılıç ve anne, çocuklarının dokuz yıldır cezaevinde olduğunu ve kimsenin bu durumu gündeme getirmediğini ifade ederek isyan etti.



“Bu ülkede ayı kadar değerimiz yok. Asın beni. Bu ülkede yaşamak istemiyorum” diyen Veysel Kılıç, oğlunun 17 yaşında cezaevine girdiğini, yıllardır adil yargılama yapılmadığını ve milli irade söylemlerinin cezaevindeki öğrencileri kapsamadığını dile getirdi.



İbrahim Kaboğlu ise “Benim dile getirdiğim adil yargılanma hakkının içerisinde yer alıyor. Dolayısıyla hiç endişe etmeyin. Zincirleme ve kitlesel ihlaller var. Dolayısıyla ben kişilerden değil, genelden söz ettim. Onları da hep dile getiriyoruz” dedi.



Bir askeri öğrenci annesi ise “Dokuz yıldır bizim çocuklarımızın hiçbir esamesi okunmuyor. Sanki biz oraya çocuklarımızı koyup kapatmışız gibi kimse dile getirmiyor” sözleriyle yaşanan mağduriyeti anlattı.



“ANKARA’DA AYININ KAYDI VAR, BENİM YOK”



KaranlıktakiAydınlık’te yer alan habere göre, konuşma sırasında acısını yüksek sesle dile getiren Veysel Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü:



“Karadeniz’in arıları ayı yedi. Arıların sahibi ayıyı vurdu. ‘Sen ayıyı vurdun, şimdi içeri gideceksin’ dediler. Adam nasıl olur, dedi. ‘Ayının Ankara!’da kaydı var’ dediler. İnsan olarak benim kaydım yok. Ben yaşamak istemiyorum bu ülkede. Ölmek istiyorum. Asın beni. Benim 17 yaşında çocuğum içeride. Kimse de diyemiyor ki… Bugün milli iradeden bahsediyorlar. Bu kadar içeride yatanlar milli iradeyle gelmedi mi ya… Sen kime hesap soruyorsun?”



Duygularına hakim olmaktan zorlanan Veysel Kılıç’ın öfkeli konuşması ve ortamın gerginleşmesi üzerine Kaboğlu adliyenin önünden ayrıldı.



ASKERİ ÖĞRENCİ SELAHATTİN KILIÇ’IN MARUZ KALDIĞI HUKUKSUZLUK



15 Temmuz’da 18 yaşında olan Selahattin Kılıç o gece Yalova’daki kamp yerinden Boğaziçi Köprüsü’ne götürülen askeri öğrencilerden biri. İkisi polis, 34 kişinin şehit olduğu Boğaziçi Köprüsü Davası’nda yargılanan Kılıç iki kez müebbet ve 198 yıl hapis cezasına çarptırıldı.



Selahattin Kılıç, iddianamede yer verilen ifadesinde ise bir kez bile ateş etmediğini ve emir komuta zinciri içerisinde ne olduğunu bilmeden tatbikat zannıyla komutanların verdiği emirleri uyguladığını söyledi. Kılıç’ın ifadesinde şöyle demişti:



“Metin Kazancı yüzbaşımızın elinde bir liste vardı. O listeden isimlerimizi okudu, ellilik, onluk, otuzluk gruplar oluşturdu. Ben ellilik ilk gruptaydım. Diğer arkadaşları yatmaya gönderdi. Kampta bulunan otobüsler geldi, bizi otobüslere bindirdiler.



Yüzbaşı Mesut Metin Kazancı bizim bulunduğumuz araca geldi, ‘Her zaman eğitimler haberli olur, bu eğitim habersiz olacak, askeriyeye olan itaatinizi ölçeceğiz, kimse araçtan inmesin’ dedi. Herkese iki şarjör olacak şekilde kırkar adet mermi dağıtıldı.



Yalova’dan yola çıktık, Osmangazi Köprüsü’nden para ödeyerek geçtik. İstanbul girişine geldiğimizde biraz ilerledikten sonra insan grupları görmeye başladık. Normalde araçlarla şehirden geçerken bizi gören insanlar alkışlıyordu.



Ancak bu kez karşılaştığımız insanlar bize taş atmaya başladı. Köprüyü gördüğümüzde atılan taşlarla camların hepsini kırdılar. Köprüye geldiğimizde önümüze bir araç geldi, otobüs bir şeye çarpıp durdu. İnsanlar aşağıya inmemizi istiyordu. Aracı yumrukluyorlardı. uyguladım.”



Halktan insanlar aracın içine girmeye başladı. Komutanlar ve arkadaşlarım ön taraftan inmeye başladılar altı yedinci sırada ben de indim. Önden inen komutanlardan ikisini halk darp etti, ben indiğimde beni de tuttular. Ben öğrenci olduğumu söyledim.



Yan tarafta açılan boşluktan koşarak köprüye gittim. Arkamızdan komutanlar da geldi. Gazi Binbaşı, ‘Buradaki toplanan insanlar terörist. Bundan sonra Turgay yarbayın komutasındasınız’ dedi. Turgay yarbay benim de bulunduğum on kişiyi Anadolu yakasına doğru gönderdi.



Koşarak ilerideki tankın arkasına geçtik. Köprünün üstünde ikisi önde birisi arkada üç tank vardı. Ben öndeki iki tanktan birinin arkasında yere yatarak bekledim. Üzerimize çok sayıda kurşun gelmeye başlayınca ben köprüdeki yolun yan tarafındaki refüje indim.



Sabah polis el swaplarımızı ve silahlarımızı aldı. Hiçbir şekilde ateş etmediğimin tespit edileceğine inanıyorum. Köprü kameralarından da bulunduğum yer görülebilir. Emir komuta zinciri içerisinde ne olduğunu bilmeden tatbikat zannıyla komutanların verdiği emri uyguladım.”



ALMAN ARD TELEVİZYONU DA GÜNDEME GETİRMİŞTİ



Veysel Kılıç, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2017’de Ankara Güvenpark’tan İstanbul’a başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılmıştı. Kılıçdaroğlu, kendisiyle birlikte 420 kilometre yol yürüyen 71 yaşındaki Veysel Kılıç’ı geçtiğimiz Mart 2021’de Silivri’deki evinde ziyaret etmişti.



Müebbet hapis cezasına çarptırılan Harbiyeli Selahattin Kılıç’ın anne-babası Makbule-Veysel Kılıç, 2021 yılında Alman devlet televizyonu ARD’de oğullarının maruz kaldığı hukuksuzluğu anlatmıştı.



ARD’nin İstanbul muhabiri Oliver Mayer Rüth, hazırladığı 6 dakikalık video haberde, oğullarını uzaktan da olsa görebilmek için İstanbul’dan Silivri’nin Çeltik Köyü’ne taşınan Kılıç ailesinin yaşamlarına yer vermişti.



Her Anadolu insan gibi bahçelerinde meyve sebze yetiştiren Veysel-Makbule Kılıç, cezaevini tepeden gören evlerinde cezaevine bakıp bakıp gün geçirdiğini, haftada bir de Türk bayrağı astıkları motorsikletleriyle oğullarını ziyarete gittiğini söylemişti.



“Burada olmak bana çok iyi geldi. Hem bahçeyle uğraşıyorum hem de oğlumun kokusu bana geliyor” diyen Makbule Kılıç, oğullarının da aynı şekilde teselli olduğunu belirtmişti.



Veysel Kılıç ise “Çocuğum bizim burada olduğumuzu biliyor. Yani böyle beraber burada yaşıyormuşuz gibi hissediyoruz. Sabah namaza giderim. Dönüşte o tepede Yasin okumadan eve girmem” demişti.



KAYNAK: KaranlıktakiAydınlık – SEVİNÇ ÖZARSLAN

Son güncelleme: 15:50 03.10.2025
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı