Çorum’da faaliyet gösteren Bilinç Sürücü Kursu’nun eski sahibi ve müdürü İsmet Seyhan’ın ifşa ettiği sahte sürücü belgesi sertifikası skandalı ve verilen kararla birlikte büyük yankı uyandırdı.
dokuz8haber haberde Lokman Erdoğan imzası ile yer alan habere göre Seyhan, kursu devretmesine rağmen müdürlüğünün devam ettiği bir dönemde, bilgisi dışında yüzlerce evraka sahte imzasının atıldığını ve sertifika düzenlendiğini öne sürdü.
İsmet Seyhan, sürücü kursunu 2016 yılında yeni sahiplerine devretmesinin ardından müdürlük görevini kâğıt üzerinde sürdürdüğünü ancak fiili olarak görev yerinde bulunmadığını belirtti. Yeni sahiplerin, “Şu an durmana gerek yok, kursiyer olursa haber veririz” demesi üzerine Bodrum’a yerleştiğini ifade eden Seyhan, zaman zaman kursun yeni sahibi E.Ç. ile görüştüğünü, ancak kendisine kursiyer bilgisi verilmediğini söyledi.
GERÇEK, KURSİYERİN UYARISI İLE ORTAYA ÇIKTI
Skandal, bir kursiyerin kendisini arayarak aldığı sertifikada kendi imzasının bulunduğunu belirtmesiyle ortaya çıktı. Seyhan, bu telefonla kursun faal olduğunu ve daha da şaşırtıcı olanın, derslere girmiş göründüğünü ve birçok evraka sahte imzasının atıldığını öğrendi. Seyhan, “Bütün bunları benim adıma sahte imzayla halletmişler” diyerek durumu özetledi.
YARGIDAN “ZAMAN AŞIMI” KARARI
Olayı öğrenmesinin ardından 2018 yılında yargı sürecini başlatan Seyhan, uzun süren mücadelesi sonucunda kriminal raporlarla sertifikalarda kullanılan imzaların sahte olduğunu kanıtladı. Ancak Seyhan’ın iddiasına göre, savcılık bu noktada “skandal” bir karara imza attı.
Sahte evrakın düzenlendiği yer ve evrak üzerinden kazanç sağlayan kurs sahibi E.Ç.’nin belli olmasına rağmen, savcılık sahte imzaların bizzat E.Ç.’nin kaleminden çıkmadığı gerekçesiyle soruşturmayı zaman aşımına terk etti.
İsmet Seyhan, bu karara sert tepki göstererek, “Burada sahtekârlığa konu olan bir veya birkaç evrak değildir. Yüzlerce evrak sahte imzayla tanzim edilmiştir. E.Ç. kendi imzalamamış olsa bile, bu durumdan bilgisinin olmaması mümkün değildir. Savcılık, konuyu derinlemesine araştırmak yerine adeta yol gösterir gibi olayın üstünü örterek zaman aşımına terk etmiştir” dedi.
BAŞSAVCILIKTAN DAİMÎ ARAMA KARARI
Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Polis Merkezi Amirliği’ne yazdığı Daimi Arama Kararı’nda ise şu ifadelere yer verildi:
SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ: Yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı müştekinin şikayeti üzerine atılı suçtan soruşturma işlemlerine başlanılmış ise de yapılan tüm araştırmalara rağmen şüphelilerin tespit edilemediği,
Bu şekilde, atılı suçu işlediği iddia edilen kimliği tespit edilemeyen şüphelinin/şüphelilerin, çok sıkı bir şekilde araştırılarak kimliğinin/kimliklerinin belirlenmesi, yakalandığı/yakalandıkları takdirde mevcutlu olarak savcılığımıza sevk edilmesi/edilmeleri, aksi halde zamanaşımı tarihine kadar sürekli olarak araştırmaya devam edilmesi ve tekide mahal verilmeksizin her üç ayda bir Cumhuriyet Başsavcılığımıza bilgi verilmesi rica olunur.
MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ’DEN BÜYÜK İHMAL
Seyhan’ın gündeme getirdiği bir diğer önemli mesele ise İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün denetimindeki ihmaller.
Seyhan, yüzlerce sahte imzalı sertifika düzenlenirken Milli Eğitim Müdürlüğü’nün düzenli denetimlerine devam ettiğini ancak “Evrakları kim imzalıyor, müdür kim, müdür nerede?” gibi temel soruları sorma gereği bile duyup duymadığını sorguladı.
Sonuç olarak onlarca sürücü belgesi sertifikası sahte imzalarla sahiplerine teslim edilmiş oldu.
E-İMZA ÇETESİ AKILLARA GELDİ
Bu olay, Türkiye genelinde son dönemde ortaya çıkarılan ve Milli Eğitim sistemini hedef alan büyük sahte e-imza ve belge çetesi soruşturmalarını akıllara getirdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen geniş kapsamlı soruşturmalarda, üst düzey kamu yöneticilerinin e-imzalarının dahi kopyalanarak sahte diploma ve sürücü belgeleri düzenlendiği ortaya çıkmıştı. Bu çetelerin, yalnızca sahte diploma değil, aynı zamanda başarısız adayların sınav sonuçlarını değiştirerek sahte ehliyet temin ettiği de belirlenmişti. Çorum’daki Bilinç Sürücü Kursu’nda tespit edilen yüzlerce sahte imzalı sertifikanın bu tür organize sahtecilik çetelerinin bir parçası olup olmadığı sorusu, yargının zaman aşımı kararıyla cevapsız kalmış oldu.
