• Turkhane Logo

Ekrem İmamoğlu’nun hâkimlik savunması: ‘Seçim kazandırmış’ denilen adamı tanımadım, bir Türk vatan

13:25 27 October 2025 Monday
Ekrem İmamoğlu’nun hâkimlik savunması: ‘Seçim kazandırmış’ denilen adamı tanımadım, bir Türk vatan





CHP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hâkimliğince “siyasal casusluk”tan tutuklama kararı verildi. Hâkimlik sorgusunda İmamoğlu, “Bu ülkenin yargıçlarını anlamsız yere meşgul eden birtakım konularla burada bulunmak Türk Milleti adına utanç vericidir. Bir Türk vatandaşına yapılacak en ağır hakaret bana, casusluk yapmış demek ve beni vatan hainliği ile suçlamaktır” diye konuştu. Muhafazakâr bir aileden geldiğini belirten İmamoğlu, “Ben 6 yaşında Kuran’ı Kerim okuyordum, benim anne ve baba tarafımda bütün ailem muhafazakâr, casus denen kişi Amerikalı ortağının desteğiyle ya da İngiliz ortağının desteğiyle muhafazakârlara nasıl davranacağımı 12 günde hazırlayıp söylemiş, deniyor. Ben ona göre hareket ederek seçimi kazanmışım, deniyor. Bu kuyruklu bir yalan, bütün evreni taksak bunun peşine yetmez” dedi. Hakkındaki iddiaları reddeden İmamoğlu sözlerini, “Bu canavarlaşmış sistemde sadece sıranızı beklersiniz, dişleri bedeninize geçtiğinde uyanırsınız ama iş işten geçmiş olur, evet en üst perdeden uyarıyorum” ifadeleriyle bitirdi.



Tutuklu İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, kayyım atanan TELE1’in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile İmamoğlu’nun tutuklu danışmanı ve kampanya direktörü Necati Özkan, 27 Ekim gecesi “siyasal casusluk” iddiasıyla tutuklandı. İmamoğlu, “yolsuzluk” soruşturmasının ardından “casusluk” soruşturmasından da tutuklanmasıyla ikinci kez tutuklanmış oldu. Başsavcılık açıklamasında “örgüt lideri” olarak ifade edilen İmamoğlu’nun, “‘İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü’ olarak CHP’yi yasa dışı yöntemlerle ele geçirdiği, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için fon oluşturmak ve bu amaç doğrultusunda malî nitelikli suçları işlemek için, başta İstanbul’daki vatandaşların kişisel verilerinin yabancı ülke istihbarat birimlerine aktararak casusluk suçu işlediği” iddia edildi.



“İnsanı mağdur eden ve meşgul eden biçime dönüşmesi utanç verici ve yüz kızartıcıdır”



İmamoğlu 12. Sulh Ceza Hâkimliği’ndeki sorgusunda şunları söyledi:



“Neden burada bulunduğumu bilmeyerek, anlayamayarak, anlamlandıramamak üzere karşınızdayım, yüce Türk yargısının yargıçlarının kutsalımız olan adalet mülkün temelidir kavramının hepimizin sırtını yaslayacağı ve kendini emin hissedeceği duruşma salonundayız, hem yargıyı hem bu ülkenin yargıçlarını anlamsız yere meşgul eden birtakım konularla burada bulunmak Türk Milleti adına utanç vericidir, çünkü yargının daha önemli işleri vardır, özellikle yargılayan ve yargılama noktasında hakimlerin çok önemli sorunları çözmeyle ilgili mesaisi içerisine uydurma, yalan, birtakım iftiraları bir şebeke şeklinde tasarlayıp buraya yönlendirip hem sizi hem de benim gibi bir kısım insanı mağdur eden ve meşgul eden biçime dönüşmesi tekrar ifade ediyorum utanç verici ve yüz kızartıcıdır.



“Burada yapılmak istenen üç tane husus vardır”



Bu duygumu ifade ettikten sonra şuradan başlamak isterim, burada yapılmak istenen üç tane husus vardır, bir tanesi anamın ak sütü kadar helal 2019 seçimlerine kara çalmak ve seçimleri lekelemek girişimidir, seçim kaybetmeyi demokrasinin bir parçası olarak görmeyen ne yazık ki onu idrak edememiş akla, vicdana, mantığa sahip olmayan insanların bu tarz yöntemlerle bizi buraya taşıması gerçekten can sıkıcı, 31 Mart 2019 seçimlerine kasım sonu itibariyle adaylık olarak yola çıktım ve 7 ay boyunca gece gündüz alın teri dökerek insanlara doğruları anlatarak bir seçim kampanyası yönettim, İstanbul gibi kutsalımız kadim kentimize belediye başkanı adayı oldum, kasımda başlayan seçim çalışmalarım aslında aralık, ocak, şubat, mart olarak 4 ayda bitecek olması gerekirken 3 ay daha uzayarak haziranın sonunda tamamlandı.



“Yarışa başladığımda rakibim toplum tarafından yüzde 99 tanınan bir kişiydi”



Yarışa başladığımda rakibim iktidar partisi adayı TBMM Başkanı, Başbakanlık ve Bakanlık yapmış, toplum tarafından yüzde 99 tanınan bir kişiydi, Sayın Binali Yıldırım’dı, ben ise ülkenin Cumhurbaşkanının ifadesiyle kıyıda köşede kalmış bir ilçenin belediye başkanıydım, yüzde 12-13 civarında tanınırlığı olduğu düşünülen bir insandım, bütün mecralar, bütün televizyonlar, bütün medya akışı bize kapalıydı, belki yüzde 7-8’i aracılık edebiliyordu, bu şekilde mücadele ettik, enerjim yüksekti bütün ilçelerde çarşıda pazarda, sokağında caddesinde, insanlarla konuşarak kampanya yönettim, insanların sevgisini kazandım, insanların gözünün içine bakarak konuştum, onları anlamaya gayret ederek bir kampanya yürüttüm, esasen 2 seçim kazandım.



“Atatürk’ün talimatıyla istiklâl mücadelesi için kurulan Anadolu Ajansı’nın akışını kestiler”



Ben 31 mart seçimini milletimizin takdiri, teveccühü ile kazandım, esas seçim oydu çünkü, yine çok müdahaleyle kirli propagandalarla bana terörist dediler, vatan haini dediler, pontus dediler, demediklerini bırakmadılar ama ona rağmen 13.600 oyla seçimi kazandım, yetinmediler seçim akşamı Anadolu ajansının yayın akışını kestiler, devletin kanalı yani 1919’da Atatürk’ün talimatıyla istiklâl mücadelesi için kurulan Anadolu Ajansının akışını kestiler, bizim paralarımızla siyasetlerinin kirli paralarına alet etmeye kalktılar, ama dimdik ayakta kaldık ve ben tam 13 kez canlı bağlantıyla milletimi doğrularla buluşturmak adına bilgilendirdim, sandık başında insanların kalmasını istedim, gece sabahlara kadar hatta günlerce ayrılmadılar, bununla da yetinmediler aynı gece rakibim aday Binali Bey benim hayatta yapmayacağım biçimde seçimi kazandım diye anons etti, bununla da yetinmediler, aynı saatlerde yani anons ettikten 15 dakika sonra bütün İstanbul’u kazandık afişleriyle donattılar, yani milletin parasıyla, devletin bütçesiyle, belediyenin parasıyla seçimi kazandık diye her yeri donatarak kul hakkı yediler, defalarca kul hakkı yediler, ama mücadelemizi devam ettirdik



“13 bin 600 farkla anamın ak sütü gibi helal milletimin oylarıyla seçimi kazandım”



Sonrasında 23 Haziran’a giden bir süreç başladı, nasıl başladı yine sayın Cumhurbaşkanı 13-14 bin farkla kimsenin kazandım demeye hakkı yok dedi halbuki 1 oyla bile seçim kazanıldı, ülkenin bu kadar seçim kazanmış, seçimin demokrasinin Cumhuriyetin sayesinde ülkenin en tepesine çıkan bir insan 13-14 bin farkla kimse kazandım diyemez cümlesi kuruldu, günlerce oylar tekrar sayıldı, soldan sağa, sağdan sola, yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı saydılar, içine girdiler, dışına çıktılar sonuç değişmedi ve 13 bin 600 farkla anamın ak sütü gibi helal milletimin oylarıyla seçimi kazandım, mazbatayı 18 gün sonra aldım ama 18 gün dayanamadılar, iftiralar, yalanlar, dolanlar, sandık başlarında teröristler var dediler, sanık memurları terörle iltisaklı dediler, bir şeyler oldu dediler, şu duruşma salonuna bir kişiyi çıkarmadılar, bir kişi yargılanmadı ama bu yalanlar üzerinden seçimi iptal ettirdiler ve bir kara leke daha aslında hayatımıza eklenmiş oldu.



“Tabiri caizse top benim ayağımdan çıkmıştı, top artık milletin ayağındaydı”



Türkiye’nin değil dünyanın en önemli şehri İstanbul’da hukuksuz bir biçimde seçimi iptal ettiler, dolayısıyla artık tabiri caizse top benim ayağımdan çıkmıştı, top artık milletin ayağındaydı ve millet gereğini yapma konusunda inanılmaz hazırdı çünkü bizim milletimizin tarifsiz bir vicdanı vardır, iyi çalışır, tarifsiz bir erdemi vardır, bu toprakları Anadolu irfanı vardır, bunun önünde kimse duramaz, dağ eritir bu toprakların irfanı, ahlakı ve şükürler olsun gerçekten hayatta göremeyecekleri demokrasiye inanmayan insanlara örnek bir demokrasi şamarını yediler, 13.600 oy fark oldu 806 bin oy fark, peki sadece milletimiz gereğini yaptı ama altını çizelim esasen milletimizden önce gereğini yapan yani gereğine sebep olan şey ise seçimi iptal ettiren akıl, yani benden daha fazla sürece katkı sundular, ben kazanacağımdan çok emindim ve çok farkla kazanacağımdan emindim ama ona rağmen keşke iptal olmasaydı demiştim, çünkü iptal olmasaydı böyle bir kara lekeyi bu topraklarda bu güzel ülkede cumhuriyetimizin 102.yıl dönümüne iki gün var bu cumhuriyete bunu yaşatmamış olurduk, milletimizin erdemine, ahlakına, duruşuna bir örnek vermek isterim, her kesimin farklı bir güçlü duruşu vardı, hani durmadılar ya, ellerinden geleni yapıp devletin bütün imkanını seçimde kullandılar.



“Türk’ü de, Çerkez’i de Sünnisi de Alevisi de bizi yalnız bırakmıyor”



Bununla da yetinmediler İmralı’ya sadece avukat giderdi ilk defa İmralı’ya bir akademisyen gönderilmiş, sözüm ona iddiaya göre bir mesaj alınmış ve İmralı’dan alınan sözüm ona iddiaya göre bu mesaj TRT üzerinden toplumla paylaşıldı ve bütün basına servis edildi, yani güya o mesaj diyor ki Kürtlere seslenerek diyor ki Ekrem İmamoğlu’na dönük tarafsız kalın diyor, bir başka iş daha yapıyor TRT, kırmızı bültenle aranan bir kişi de TRT’ye çıkarılıyor ve oradan verilen mesaj da Ekrem İmamoğlu’na oy vermeyin mesajı, sözüm ona birincisi tarafsız kalın diye bir mektup diğeri de oy vermeyin mesajı veriliyor, ama erdemli, ahlaklı Kürt vatandaşlarından çok daha fazla oy alıyorum ve yaptığımız istatistiklerde Türküde, Çerkez’i de Sünnisi de Alevisi de bizi yalnız bırakmıyor, topyekün demokrasi tokadını demokrasi aykırı davrananlara milletçe atıyorlar, dolayısıyla ben dahi bu seçimi kazandım demiyorum, millet kazandı.



“Bir şaklaban çıkıp seçimi ben kazandırdım diyor”



İlk seçimde çok büyük alın teri döktüm, milletimizin teveccühüyle kazandık diyorum, niye böyle bir girizgah yapıyorum, bugünün mevzusu olan şahıs, bugünün mevzusu olan şahsın casusluk faaliyeti yapan bir şahıs olduğu iddia ediliyor, ben bu şahsı hiç tanımıyor v e bilmiyorum, iddia ismiyle bana bildirildiğinde hafızamında hiçbir şey canlanmadı, bunu niye söylüyorum ben hafızası iyi bir insanım, kolay kolay ne yüz unuturum ne isim unuturum ve bugün Savcı sorgusunda kişi diyor ki iddiası o ki 23 haziran seçimin bana kazandıran kişi, yani öyle raporlar hazırlamış v e bana seçimi kazandıran kişi o ve bu kişi yine kendi ifadesinde seçime 15 gün kala yani 23 Haziran’dan 15 gün önce çünkü haziranın ilk haftasıyla danışmanıyla tanıştım yani benim 7 ay alın teri döküyorum, sokak sokak geziyorum, insanlarla sohbet ediyorum, oy vermeyeceğim diyen insana oyunu istemiyorum duanı istiyorum diyorum, gecem gündüzüme katılmış, bir şaklaban çıkıp seçimi ben kazandırdım diyor, neymiş yurtdışı bağlantıları varmış, bunları bugün adliye sarayında dinledim, bu bağlantılardan, dijital kabiliyetlerinden yaptığı raporlardan 15 gün içinde bana seçimi kazandırmış, bu kişiyle alakalı gösterilen fotoğrafta dahi ben o kişiyi tanımadım ama yaşı epey büyük bir kadını tanıdım, çünkü bana büyük hayranlıkla gelmiş, şık bir elbiseyle gelmiş bir kişiydi, oturduk, bir evlat gibi elimi tuttu, sohbet ettik, o yüzden kadını tanıdım.



“Ben 6 yaşında Kuran’ı Kerim okuyordum”



Ama o adamı hatırlamadım, böyle bir kişi Ekrem İmamoğlu’na seçim kazandırmış gibi bir iddiası var, daha da trajikomik olan yazdığı iddia edilen notun da diyor ki şahıs Ekrem İmamoğlu’na muhafazakarlara nasıl davranılacağını biz anlattık, ben 6 yaşında Kuran’ı Kerim okuyordum, benim anne ve baba tarafımdan bütün aile muhafazakar, bana casus denen kişi Amerikalı ortağının desteğiyle ya da İngiliz ortağının desteğiyle ismini de söyledi aklımda yok, onun verdiği tavsiyeyle muhafazakarlara nasıl davranacağımı 12 günde hazırlayıp söylemiş, ben ona göre hareket ederek seçimi kazanmışım, yani kuyruklu yalan, bütün evreni taksak bunun peşine yetmez, Hakim Bey ülkeye yazık, millete yazık, şu canım ülkemin yargıçlarına ve savcılarına üzülüyorum, niye böyle bir savcılık iftiranamesinin önünüze gelmesinden hicap duyuyorum, çok güzel bi söz var hiçbir şeyin gerçek olmadığı her şeyin mümkün olduğu, hiçbir şeyin gerçek olmadığı her şeyin mümkün olduğu, tam da böyle bir ülke haline geldik, gerçi öyle bir durumda bile b u seviyede bir suç isnadı olmaz olamaz, öyle bir ülkede bile buna gülerler, içinde iftira, yalan bile denemeyecek bir seviyesizlikte uydurma komplo teorileriyle dolu bir soruşturma evrakı, yüce Türk Yargısı v e savcılık makamı adına tarifsiz üzgünüm, yaklaşık 8 aydır hapisteyim, tutsağım, benden korkanlar yüzünden esir tutuluyorum ama ona rağmen yüce Türk yargısı ve savcılık makamı adına tarifsiz üzgünüm, çünkü hepimizin temel dayanağı adalet mülkün temelidir, adalet devletin temelidir, gerisi boş.



“Oluşturdukları umutsuzluk ve bütün bu korku iklimi bütün bu kötülüklere rağmen bitecek”



Hakkımda 12 tane uydurma dava ve soruşturma açılmış ve devam ediyor olmasına rağmen, bu yazılı senaryo ve buradan casus suçu çıkarmak tam bir rezalettir, yargı eliyle taciz, eziyet, siyasete ayar vermenin psikolojik ve fiziksel şiddetinin vahim bir boyutuyla daha karşı karşıyayım, Ekrem İmamoğlu’nu arkadaşlarını neyle suçlasak, nasıl itibar suikastı yapsak, siyasetin dışına nasıl atsak, nasıl bertaraf etsek, tek dertleri bu, ahmak davası, terör, yolsuzluk, çirkin davası, diploma iptali davası, diplomada sahtecilik davası ve diğerleri derken şimdi de casusluk, rezillikte absürtlükte kalemler birbiriyle yarışıyor, olan yüce Türk Yargısına, adalete, bir o kadar önemli, çok daha önemli milletimize, geleceğine, ekonomisine, çocuklarımıza, gençlerimize, huzurumuza, barışa olan umudumuza oluyor, göreceksiniz herkes şahit olacak bu uydurulan davalara milletimizin yüzde 70’i inanmıyordu, şimdi iddia ediyorum bu milletin yüzde 80’i 90 bu davaya inanmayacak, bu davalara inanmayacak, kalemiyle bu davaları açanlar millete rezil olacaklar, iddia ediyorum çocuklarının yüzüne bakamayacaklar, eşlerinin yüzüne bakamayacaklar, bunun içerisinde olan kim varsa, elbette ki milletimizin yüzüne hiç bakamayacaklar, koltuk düşkünü, makamı için her şeyi yapabilecek, ihtirası ve şehveti iktidar hırsı için bütün kötülükleri düşünebilecek zavallılar, muhterisler, millete verdikleri zarar, tahribat, derin yoksulluk, fakirlik, ödettikleri bedeller, oluşturdukları umutsuzluk ve bütün bu korku iklimi bütün bu kötülüklere rağmen bitecek.



“Bunların hepsi bir avuçlar, elimdeki hacme sahipler”



Niye bitecek biliyor musunuz şunun için bitecek, biz varız da onun için bitecek, millet var millet, milletin evlatları var, bunların hepsi bir avuçlar, elimdeki hacme sahipler, bu kadarlar, Allah şahit Yüce Türk Yargısı huzurunda Türk milleti adına konuşulacak bu salonda söz veriyorum, ant içiyorum ki bu kötü iklim sona erecek, işte o gün geldiğinde herkes görecek, sizler de göreceksiniz ki sokacağa çıkamayacaklar, milletin yüzüne bakamayacaklar, yüce Türk yargısı önünde ve huzurunda tertemiz bir hukuk düzeninde, kanunun herkese eşit olduğu ortamda çatır çatır hesap verecekler, bu millet az önce anlattığım 2019 örneğinde olduğu gibi bu tür insanlara hakettiği cevabı veriyor, vermeye de devam edecek.



“Bir Türk vatandaşına yapılacak en ağır hakaret casuslukla suçlamaktır”



Sayın hakim bir Türk vatandaşına yapılacak en ağır hakaret bana yapılmaya çalışılmış, casusluk yapmış ve vatan hainliği ile suçlamaktır, bundan daha büyük bir hakaret benim dimağımda yok, bunu bi kalemle kağıda dökmek, iftira atmak, bu iftirayı atarken saçının telinin bile kıpırdamadığı insandan zaten bu ülkeye fayda da gelmez, ama ben onun yazdığı o bir avuç insanın yazdığı bu iftiranamenin zerresiyle ilgilenmiyorum, ilgilendiğim tek şey var bu bir avuç muhterisle hayatım boyunca hukuk önünde mücadele etmektir, savcı sorgusunda tek tek kelime kelime okundu ben de kelime kelime dinledim, çengel iğnelerle birbirine tutuşturulmuş paçavradan ibarettir, 86 milyon kere yazıklar olsun, gerçekten kelimeler kifayetsiz kalıyor anlatmaya, bana yazılan şey değil esas mesele ciddi olan şey ortaya konan düzendir, canavarlaşmış, doymak bilmeyen, bu aşırı kontrolsüz yetkiyi aldığını sahibi olduğunu düşünenler ve bir yola, yönteme, sisteme dönüşmesini sağlayan bu zihniyet bilinsin ki muhalefeti, farklı düşüneni, yandaşı, yakın olanı, iktidarın yanında olanı, kafasını kuma sokanı dinlemez, ayırt etmez, bir anda herkesi yutar.



“Bu canavarlaşmış sistemde sadece sıranızı beklersiniz, dişleri bedeninize geçtiğinde uyanırsınız”



Bu canavarlaşmış sistemde sadece sıranızı beklersiniz, dişleri bedeninize geçtiğinde uyanırsınız ama iş işten geçmiş olur, evet en üst perdeden uyarıyorum, canım Türkiye’mi, aziz milletimizi uyarıyorum ve buradan onlara ilan ediyorum, bu zihniyete karşı bir ve birlikte olmalıyız, bir v e birlikte mücadele etmeliyiz, özellikle beni hasım görenleri uyarıyorum, bu zihniyetin döşediği taşlar sadece benim için değil yaratılan bu canavarlaşmış sistemin açtığı bu yolu, dizdiği bu taşları tekrar tekrar düşünmeye davet ediyorum, bana hasım duygusuyla bakanları tekrar uyarıyorum, hepiniz tehdit altındasınız, bu akılalmaz hali sona erdirmek, demokrasiye, adalete sahip çıkmak, ülke bekası, toplum huzuru ve devlet ciddiyetinin gereğidir, devlet gider töre kalır, töre adalettir, oradan filizlenir yeni bir devlet doğar ama töreyi yok ederseniz her şey biter, ben o töre için mücadele ediyorum, bu sorumluluğu almayanlar tarihte göreceğiz, bu millet de affetmez ve affetmeyecek, sayın hakim bilinmelidir ki sessizliğin çoğaldığı yerde zulüm cesaret bulur, gücü elinde tutanlar bu durumdan cesaret alır, sınır tanımaz zalimlikler, hukuksuzluklar zirveye çıkar.



“Bu millet günü geldiğinde de bıraktırmayı bilir”



Cumhuriyetimizin 102. Yılını kutlarken sorumluluğumuz her geçen gün artarken aziz Türk Milletiyle 86 milyon yurttaşımızla bu toprakların vicdanı, ahlakı, Anadolu irfanı ve tarif edilemez büyük cesaretiyle buna fırsat vermeyeceğiz, sesimizi çok daha fazla yükselteceğiz, azim ve kararlılıkla millete ait olan egemenliğimizi en üst seviyeye taşıyacağız, bu cennet vatan devlet, devletin bütün nimetleri, sandık, seçim, seçme ve seçilme hakkı her şey ne bir aileye ne bir şahsa ne bir kesime ait değildir, 86 milyon insanımıza aittir, bütün etnik köken bütün inanç her insanımıza aittir, 86 milyon insanımızı bu ülkenin eşit hissedarlarıdır, bunu sağlayacağımız günler çok yakındır, cesaretimiz tamdır, bugün önümüze konan bu senaryo çöptür, isnat edilen suçlar absürt, saçmadır, Roma’yı yakmak suçu daha gerçektir, Çağlayan’ı, adliyeyi, yüce Türk Yargısını, bu milletinin adalet duygusunun yakasını bu bir avuç insan bıraksın artık, yeter, bu millet günü geldiğinde de bıraktırmayı bilir, söyleyeceklerim bu kadar”

Son güncelleme: 13:25 27.10.2025
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı