CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen “casusluk” suçlamasının merkezindeki Hüseyin Gün’ün, ihbar edilmesine rağmen aylar boyunca Türkiye’ye defalarca giriş çıkış yaptığı ortaya çıktı. Gün’ün pasaportuna hiçbir tahdit uygulanmadığı, buna karşın aylar sonra İmamoğlu dosyasına dahil edildiği belirlendi.
CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik “siyasal casusluk” soruşturmasının başrolündeki Hüseyin Gün’le ilgili dikkat çeken ayrıntılar ortaya çıktı. Gün’ün, manevi annesinin oğlu Ü.D.A. tarafından ihbar edildiği, ancak bu ihbarın ardından uzun süre serbestçe seyahat ettiği belirlendi.
İHBAR 19 MART OPERASYONUNDAN ÖNCE YAPILDI
Gazete Pencere’den Can Bursalı’nın haberine göre, Ü.D.A. 2 Mart 2025’te 112’yi arayarak Hüseyin Gün’ü ABD ve İsrail adına çalışmakla suçladı. Bu ihbarın ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi 6 Mart’ta Ü.D.A.’nın ifadesini aldı. Ü.D.A. ifadesinde Gün’ün yalnızca ABD ve İsrail değil, İngiltere istihbaratıyla da temas halinde olduğunu anlattı.
Ancak bu iddialara rağmen Gün hakkında herhangi bir gözaltı ya da yurt dışı yasağı uygulanmadı.
DEFALARCA TÜRKİYE’YE GİRİŞ ÇIKIŞ YAPTI
İhbarın ardından geçen süreçte Gün’ün birçok kez Türkiye’ye giriş çıkış yaptığı tespit edildi. 2 Mart’taki ihbarın ardından 4 Nisan’da ABD’den, 29 Mayıs’ta ise Yunanistan’dan Türkiye’ye dönen Gün, bu süre içinde Ruanda ve Yunanistan gibi ülkelere de seyahat etti.
Bu seyahatlerin hiçbirinde Gün’ün pasaportuna tahdit konulmadı; sınır kapılarında herhangi bir engellemeyle karşılaşmadı.
30 HAZİRAN’DA YAKALANDI, DOSYA İMAMOĞLU’NA BAĞLANDI
Hakkında “casusluk” iddiaları bulunan Hüseyin Gün, 30 Haziran’da yakalandı. Ancak soruşturma dosyasına ilişkin dikkat çekici bir detay da ortaya çıktı. Gün’ün 4 Temmuz’da verdiği ifadede ne Ekrem İmamoğlu’nun ne de Öykü Ajans sahibi Necati Özkan’ın adının geçtiği öğrenildi.
Gün, yalnızca gazeteci Merdan Yanardağ’ı, “manevi annesi aracılığıyla tanıdığını” söyledi. Buna rağmen, sonraki süreçte dosya İBB’ye ve Ekrem İmamoğlu’na yönlendirildi.
CASUS DENİLDİ AMA TAKİP EDİLMEDİ
İktidar medyası tarafından “tehlikeli bir casus” olarak lanse edilen Hüseyin Gün’ün, ihbar sonrası yaklaşık dört ay boyunca elini kolunu sallayarak gezdiği, hiçbir yasal engelle karşılaşmadığı anlaşıldı.
Soruşturmanın ilk ihbar tarihinden yaklaşık sekiz ay sonra, İBB’ye ve Ekrem İmamoğlu’na bağlanması ise dosyanın seyrine ilişkin yeni tartışmaları beraberinde getirdi.







