• Turkhane Logo

Büyükada Davası başladı: 'Ben ve arkadaşlarım casus değiliz'

Kamuoyunda "Büyükada Davası" olarak bilinen 11 insan hakları savunucusunun yargılanacağı dava bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görülüyor. Duruşmada iddianamenin okunmasına başlandı.

12:45 25 Ekim 2017 Çarşamba
Büyükada Davası başladı: 'Ben ve arkadaşlarım casus değiliz'
Kamuoyunda "Büyükada Davası" olarak bilinen 11 insan hakları savunucusunun yargılanacağı dava bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görülüyor. Duruşmada iddianamenin okunmasına başlandı.

İddianamede, sanıkların silahlı terör örgütlerine yardım etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlamalarıyla 10 ila 15 yıl hapisleri isteniyor.

Yargı önüne çıkan insan hakları savunucuları arasında Uluslararası Af Örgütünün Türkiye direktörü İdil Eser, örgütün Türkiye şubesinin yönetim kurulu başkanı Taner Kılıç, Alman vatandaşı Peter Staudtner ve İsveç vatandaşı Ali Gharavinin yanı sıra şu isimler var:

Helsinki Yurttaşlık Derneğinden Nalan Erkem,
Kadın Koalisyonundan İlknur Üstün,
Helsinki Yurttaşlar Derneğinden Özlem Dalkıran,
İnsan Hakları Gündemi Derneğinden Günal Kurşun ve Veli Acu.

Duruşmada, tüm sanıklar hazır bulunuyor. Kılıç İzmirden; Üstün de Ankaradan SEGBİSle duruşmaya katılıyor.

Dokuz sanık gözaltına alınmalarından bu yana tutuklu bulunuyor. Eşit Haklar İzleme Derneğiden Nejat Taştan ve Hak İnisiyatifinden Şeyhmus Özbekli ise 13 günlük gözaltı süresinin ardından tahliye edilmişlerdi.

Sanıkları, 5 Temmuz 2017de Büyükadadaki bir otelde travma/stresle baş etmek ve veri güvenliği üzerine yaptıkları bir atölye çalışması sırasında gözaltına alınmışlardı.

Savcılık makamı tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheliler arasına 6 Haziran 2017de gözaltına alınan ve halen tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç da eklenmişti.

Taner Kılıç, diğer 10 sanıktan farklı olarak silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla yargılanan tek isim.

İddianamede, sanıklar Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylar planlamakla suçlanıyor.

Hükümete yakın gazetelerin öne sürdüğü bir iddia

Davanın ilk duruşması öncesinde görüştüğümüz Nejat Taştan, Bizim toplantımızda ne Adalet Yürüyüşü ne de Gezi Parkı eylemleriyle ilgili hiçbir kelime konuşulmadı. Bu biz gözaltına alındıktan sonra hükümete yakın gazetelerin öne sürdüğü bir iddia, diyor.

Söz konusu bazı gazetelerde, toplantının otelin gizli bir bölmesinde yapıldığı ileri sürülmüş, toplantıya katılan aktivistler casusluk faaliyetlerinde bulunmakla da suçlanmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Büyükadadaki toplantının 15 Temmuzun devamı niteliğinde bir toplantı olduğunu iddia etmiş ve İstihbaratın aldığı duyum üzerine polis teşkilatı oraya bir baskın yapmıştır demişti.

Nejat Taştan, bu iddiaları da reddediyor:

Ne ben ne de diğer arkadaşlarım casusuz. Biz insan hakları savunucularıyız. Günal akademisyen, Nalan avukat, İdilin yaptıkları belli, Özlem ortada, ben ortadayım. Hiçbirimizin ajanlıkla, casuslukla en ufak bir ilgisi yok. Bu itham bile bize çok ağır geliyor.

Taştan, diğer 9 sanık tutuklu yargılanırken kendisinin neden tutuksuz yargılandığını halen anlamadığını da söylüyor:

Benim açımdan tüm bu sürecin en zor sorusu bu: Ben neden dışarıdayım ve arkadaşlarım neden içeride? Hiçbir şey bilmiyorum. Niye serbestim bilmiyorum. O toplantıyı yapmak eğer suçsa biz de yaptık. Değilse, biz dışarıdaysak o arkadaşlarımızın da dışarıda olması gerekiyor. Ama öyle olmadı maalesef.


Otelin gizli bir bölmesinde toplantı yaptığımız söyleniyor

Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar, açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakçanın salıverilmesi için kampanya yürütmek, göz yaşartıcı gaz satışının yasaklanması çağrısında bulunmak gibi faaliyetleri nedeniyle terör gruplarıyla ilişkilendiriliyor.

Nejat Taştan, iddianamenin tutarsızlıkla dolu olduğunu ve kendileri aleyhinde somut kanıtlar öne sürülmediğini de belirtiyor:

Benim tutuklanmama sevk yazımda yer alan ve iddianameye de girmiş iddialardan biri şu: Ankarada yaşayan ayrıldığım eşimi telefonunda Bylock yüklü olan birisi aramış. O telefon numarası ne benim adıma kayıtlı, ne benim üzerimde yakalandı. Biz bunu savcıya söyledik, iki mahkemede hakime söyledik, çıktık medyaya söyledik, buna rağmen iddianameye girdi.

Otelin gizli bir bölmesinde toplantı yaptığımız söyleniyor. Gizli bir toplantı yok ortada. Camekandan yapılmış bir toplantı salonunda, arkada havuza giren insanların olduğu, açık kapısı, bütün telefon ve bilgisayarların açık olduğu yerde gizli toplantı yapmakla suçlanıyoruz.

Son güncelleme: 12:45 25.10.2017
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı